TÜİK 2024 yılı su kullanımı ve atık su verilerini açıkladı, ancak verilerin gerçek olup olmadığı tartışılmaya muhtaç. Köylerin maden ve OSB’ler kadar su tükettiği iddia edilirken, verilerde tarımsal sulama bulunmamakta
K. Bülent Ongun
Türkiye İstatistik Kurumu, 2024 yılına ilişkin su ve atık su istatistiklerini açıkladı. Buna göre, geçen yıl belediyeler, imalat sanayisi iş yerleri, termik santraller, organize sanayi bölge (OSB) müdürlükleri, maden işletmeleri ve köyler tarafından su kaynaklarından toplam 20,3 milyar metreküp su çekildi. Suyun yüzde 54,6’sı denizden, yüzde 23,6’sı yer altı, yüzde 21,8’i yüzey suları olmak üzere yüzde 45,4’ü ise tatlı su kaynaklarından sağlandı. Denizden çekilen suyun yüzde 93,8’i termik santrallerde soğutma amaçlı temin edildi.
Atık suyun yüzde 75,9’u denizlere
Tatlı su kaynaklarından çekilen suyun yüzde 81’i belediyeler, yüzde 7,3’ü imalat sanayisi iş yerleri, yüzde 5,8’i maden işletmeleri ile OSB müdürlükleri, yüzde 4,3’ü köyler, yüzde 1,6’sı termik santrallar tarafından kullanıldı. Söz konusu dönemde belediyeler imalat sanayisi iş yerleri, termik santraller, OSB müdürlükleri, maden işletmeleri ve köyler tarafından doğrudan alıcı ortamlara toplam 17,2 milyar metreküp atık su deşarj edildi. Deşarj edilen atık suyun yüzde 75,9’u denizlere, yüzde 19,5’i akarsulara, yüzde 1,1’i barajlara, yüzde 0,8’i foseptiklere, yüzde 0,6’sı göl/göletlere, yüzde 0,2’si araziye, yüzde 1,9’u diğer alıcı ortamlara boşaltıldı.
Atıklar doğrudan alıcı ortama
Atık suyun yüzde 50,2’si termik santrallar, yüzde 31,9’u belediyeler, yüzde 13,8’i imalat sanayisi iş yerleri, yüzde 1,7’si OSB müdürlükleri, yüzde 1,6’sı maden işletmeleri, yüzde 0,8’i ise köyler tarafından doğrudan alıcı ortamlara bırakıldığı açıklamada yer aldı. Belediyelerin 1379’unda kanalizasyon şebekesiyle hizmet verildiği ve söz konusu belediye nüfusunun toplam belediye nüfusuna oranı yüzde 92,8 olduğu belirtildi. Kanalizasyon şebekesiyle toplanan 5,8 milyar metreküp atık suyun yüzde 48,5’i akarsuya, yüzde 37,9’u denize, yüzde 3,1’i baraja, yüzde 1,9’u göl-gölete, yüzde 0,4’ü araziye ve yüzde 8,3’ü diğer alıcı ortamlara deşarj edildi.
Açıklanan veriler gerçek mi?
2019 yılında DSİ, Muğla Yatağan bölgesine verilen içme suyunun 13 katı kaynak suyunu termik santrale kiraladı. Yapılan protokole göre Yatağan Termik Santrali 10 yıl boyunca Dipsiz Kuyularından 650 lt/sn su alması sağlanırken, sadece 24 saatte 56 milyon 160 bin m3 su alabilecek olması yayınlanan verilerin gerçeği yansıtmayacağına işaret ediyor. Yatağan’da 650 MW gücündeki santrale saate 2 milyon m3 su tahsisinin yapılması dikkat çekerkne, bölge halkı ve çifitçiler suya erişimde büyük sıkıntılar yaşamakta. Aynı durum karasal alanlarda kurulu bulunan kömürlü ve doğalgazlı termik santrallerin olduğu bölgelerde de yaşanmakta.
Maden ve OSB verisi!
Sanayi verileri de gerçek dışı veriler olarak ortaya çımakta. Çekildiği belirtiilen suyun yüzde 5,8’i maden işletmeleri ile OSB müdürlükleri olarak kullanıldığı iddia edilirken verinin birbirinden ayrı ele alınmaması sıkıntılı bir durum. OSB’lere verilen su ile yerlatı sularının kullanımına verilen izinleri çok aşan su miktarı kullanıldığı bilinmekte. Yeraltına verilen 1 adet sondaj kuyusunun dışında birçok fabrikada kaçak sondaj sayısı en az 10 kat fazla. Açıklanan atık verilerinin izinli ya da saatten geçen su miktarına bağlanarak hesaplanıyor olması ise atık miktarının da gerçeği yansıtmadığını göstermektedir.
Diğer yandan kullanıldığı iddia edilen 20,3 milyar m3 suyun yüzde 4,3’ü köylerde kullanıldığı iddia edilirken, tatlısuyun yüzde 70’nin tarımda kullanıldığına dönük hiç değişmeyen şehir efsanesi tartışmalı bir durumdur. Kırsal nüfus her yıl düşmekte ve köylerde açıklanan kullanılan su miktarının tarımsal amaçla harcandığı aşikarken, TÜİK tarımsal sulama verilerini yayınlamamıştır. Diğer yandan Trakya’da kaya gazı üretimlerinde kullanılan su miktarının hangi katagoriye girdiği açık olara yer almazken, muhtemelen maden ve OSB’ler bölümünde yer alması gerekiyor. Ancak Trakya’da akarsular kuruyup atıklarla zehirlenirken, yeraltı sularının 500 metre derinlere inmiş olmasını bu verilerle anlamlandırmak mümkün değil.








