Suriye’de yeni gelişmeler tehlike çanlarını da çaldırıyor. Yeni askeri antlaşmalar bunun en önemli nedenlerinden biri. Suriye ordusuna dönük eğit ve donat faaliyetleri eğitim-mühimmat konusunda yapılan antlaşmayla resmileştirilerek tahkim edildi. Antlaşmaya göre İHA, füzeler ve diğer savaş unsurları Suriye ordusuna verilecek. Yani Suriye Geçici Hükümetine diğer bir deyişle terör örgütü HTŞ’ye verilen destek resmi, belgeli hale geldi. Ayrıca Dışişleri bakanı adeta Suriye hükümetinin de sözcüsü gibi davranmaya devam ediyor. Özellikle de Deyrizor’da sanki oradaki Arapların hamisi gibi konuşuyor. SDG’nin o bölgeden çekilmesini ve YPG’nin de ‘işgalci ve sömürgeci’ tavrını bırakmasını söylüyor. Bu bölge petrol zenginliği ile biliniyor. Türkiye buraya göz dikmiş. O bölgenin geçici hükümetin elinde olmasını istiyor. İşgal konusunda böyle rahat cümle kuran bakan beyin ilk önce Efrîn ve Cerablus’a bakmasını tavsiye ederim. O bölgelerdeki Zeytin ağaçlarına kadar her şey talan edildiğini ve Kürt halkının toprağına, doğasına, zenginliklerine, mallarına Türkiye’nin desteklediği çeteler tarafından el konulduğunu unutmamalı. Fidan’ın bu açıklamalarından sonra Suriye Geçici Hükümetini kim yönetiyor durumu da netleşmiş olmalı!
Suriye’de âdemi merkeziyetçilik sistemi Türkiye’yi neden rahatsız ediyor buda ayrı bir soru. Kürtlerin kazanımlarını nefret konusu haline getiren bir anlayış hâkim. Türkiye tekrardan Adana antlaşmasını güncellemeye çalışıyor. 5 km Suriye içine girme konusunu 30 km’ye çıkartma niyetinde cumhur ittifakı. Bu da Kürtlerin yaşam alanlarına müdahale anlamına gelir. Bu şartlar altında bütünleşme olur mu? SDG ve Şam arasında antlaşmalar var ama somut olarak uygulamalara tanık olunmuyor.
SDG komutanı Sipan Hemo Şam’daki toplantıdan sonra bazı açıklamalar yaptı. “Şam hükümetinin katliamlardan vazgeçmesinin önemli bir adım olacağını” belirtti. Daha sonra da Kuzey ve Doğu Suriye’deki halklara uygulanan tehdit ve haksızlıkların nedeninin ortaya çıkmasını talep etti. Geçici hükümetin bu güveni vermekten uzak olduğunu açıkladı. “Bu şartlar altında uyumsuzluk devam edecektir bu da birçok konuda engel teşkil etmektedir” dedi. “Ondan dolayıdır ki, SDG olarak bu haksızlıklar ve tehditler bitinceye kadar halklarımızı korumaya devam edeceğiz. Suriye’nin tüm unsurları yeniden inşa sürecine katılmadan hiçbir hükümet ve ordu meşruiyet kazanamaz” sözleriyle basın açıklamasını noktaladı. Ülkesinde demokrasi ve adaleti sağlayamayan bir iktidar komşusuna bu konuda danışmanlık yapıyor. İlginç!
Cumhur ittifakı bu sefer de KKTC’de seçimleri kaybetti. Cumhur ittifakının her türlü müdahalesine rağmen CHP’ye yakın CTP partisinin adayı Tufan Erhürman ezici bir oy farkıyla Cumhurbaşkanı seçildi. Türkiye’nin arka bahçesinde umarız kara para aklama, bahis ve mafya unsurları temizlenir. MHP başkanı Bahçeli seçimlere katılımın az olması nedeniyle iptal edilmesini neden istedi acaba? Kıbrıs halkı sandığa gitti ve oyunu hür iradesiyle kullandı. Türkiye’de de insanlar hür iradesiyle oylarını kullanıyorlar ve oy verdikleri partiler kazanıyorlar. Ama burada bir kayyum anlayışı hâkim. Kim bilir bakarsınız yarın Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti Cumhurbaşkanının yerine bir kayyum atanabilir. Hani diyorlar ya burası Türkiye her şey olabilir.