Erdoğan attığı adımla, Türkiye’nin krizini bölgesel ve uluslararası düzleme taşıdı. Daha da karmaşık hale getirdi. Başta Arap Ligi olmak üzere bütün bölge ülkeleri, Türkiye’yi kınadılar. (KKTC dahil olmak üzere) ABD ve Avrupa ile tam bir kriz hali yaşanıyor. Dünya Türkiye’yi kınamakla kalmadı, ekonomik ve siyesi yaptırımlarla tepkilerini fiiliyata döktüler.
Şu açık ki bu hareket Erdoğan ile Trump arasındaki bir anlaşma sonucu gerçekleşti. İki ‘dostun’un hangi konularda anlaştığını bilmiyoruz. S-400’leri hangarda tutmak, onun yerine patriotların konmasını kapsayıp kapsamadığı belli değil. Ancak Rusya’nın Rejim ile DSG’yi uzlaştırma çabaları, Putin’in ABD ile Erdoğan arasındaki uzlaşmadan rahatsız olduğunu gösteriyor. İki tarafın açıkladığı bir nokta var ki o da Türkiye’nin IŞİD’den sorumlu olması. Daha açık bir ifade ile Erdoğan, bölgede cezaevlerinde ve kamplarda bulunan IŞİD’lilerin sorumluluğunu üstlendi. Ancak daha hareketin ilk adımları cezaevlerinde ve kamplarda bulunan IŞİD’lilerin hareketlenmesine yol açtı. Türkiye’nin girdiği birçok yerde IŞİD militanları serbest kaldı. Bunlar bütün dünyanın gözleri önünde gerçekleşiyor.
Gelişmelerden habersiz bırakılan tek kamuoyu Türkiye kamuoyu
Trump’ın Erdoğan ile anlaşması sadece ABD’de değil bütün dünyada tepki ile karşılandı. Tepkilerin boyutunu Trump’ın attığı twitterlerde görüyoruz. Ayrıca Türkiye’ye uygulanacak yaptırımları da imzalamak zorunda kaldı. Yeni yaptırımları ise yolda. Yaptırımlar Türkiye’yi durdurmasa, yeni ABD yaptırımların geleceği açıklandı. ABD, diğer NATO ülkelerinin de yaptırımlara katılması için çaba göstereceğini açıkladı. Durum giderek, ABD’nin Saddam Hüseyin’in Kuveyt’e girmesini teşvik ettiği duruma benzemeye başladı. Bilindiği gibi önce Saddam hareket için cesaretlendirildi, sonra bir askeri hareketle devrildi. Sonraki Irak’ı anlatmaya gerek yok sanırım. Türkiye kamuoyu Irak’ın durumunu yakından biliyor.
Rejimle anlaşma
Kuzey-Doğu Özerk Yönetim, Rusya’nın arabuluculuğu ile Suriye Rejimi ile anlaştı. Anlaşmanın bütün detayları şimdilik bilinmiyor. Ancak Suriye ordusunun sınır bölgelerinde konumlamak için harekete geçtiği gelen bilgiler arasında.Bu anlaşmanın Rusya’nın arabuluculuğunda olması önemli. Rusya, Türkiye’nin açıkladığı hedeflere uymadığı, bölgeyi bütünüyle kontrol etmeye çalıştığını gördü. Rusya’nın devreye girmesi, Suriye hava sahasının Türkiye’ye kapatılması dengeleri bütünü ile değiştirecektir.
Erdoğan ve Kılıçdaroğlu
İktidar bu hamlenin altında kalacak gibi görünüyor. Sadece iktidar değil, bu hamle Türkiye’ye büyük zararlar verecektir. Şimdiden vermeye başladı bile. Geçmeden şunu söylemek gerekir ki, Aydın Selcan’ı tekrarlamak pahasına olsa da söylemeden geçmeyeceğim. Bu hamlenin ilk kaybedeni Kemal Kılıçdaroğlu oldu. Erdoğan için ne sonuç doğuracağı ve hareketin nereden biteceği belli olmadan Kılıçdaroğlu açık çek verdi ve hamlenin ilk kaybedeni oldu. Aslında CHP lideri de biliyorduki bu hamlenin bir hedefi de İstanbul seçim sonuçlarıdır. Erdoğan bu sonuçları ortadan kaldırmadan iktidarını sürdüremeyeceğini gayet iyi biliyordu. Bu sonuçları ortada kaldırmanın tek bir yolu vardı Erdoğan için, o da hamaseti yükseltecek bir askeri operasyona girişmekti. Erdoğan bu kartı oynadı. CHP genel başkanı da hemen Erdoğan’ın arkasında saf tuttu. Artık CHP’nin ve onun genel başkanının bir anlamı kalmadı. Onun söylemlerini ve siyasetlerini zaten Erdoğan, misliyle söylüyor ve uyguluyor.
Ekonominin nabzı
En büyük darbeyi ekonomi aldı. Darbe hemen geldi, dolar ve euro yükselmeye başladı. Üstelik doların bugün bulunduğu seviye, gerçek değeri değil. Seviye daha da yüksek. Yapılan sahte satışlarla ve kamu bankalarının döviz rezervlerini tüketmesiyle ancak 6 TL’nin hemen altında tutuluyor. Konunun uzmanlarının yazdığına göre sıcak para daha askeri hareket sözü edilirken Türkiye’de çıkmaya başladı. Türkiye’ye yatırım yapmayı düşünenlerin artık başka taraflara baktığı anlaşılıyor. Türkiye krizden çıkışı ABD ile yapılacak yeni ekonomik işbirliğine bel bağlamıştı, ancak hareketin başlaması ile birlikte iki ülke arasındaki ticareti hacmini 100 milyar dolara çıkaracak antlaşmanın görüşmeleri durduruldu.
Türkiye bu hareketle 50-100 yılın geleceğini tehlikeye attı.
Ekonominin düşük nabzı bu hareketten sonra duyulmaz hale gelecek. İktidarın sözcüleri ekonomik krizin konuşulmasını istemiyor, zamlardan söz edilmesine kızıyor. Nedeni önümüzdeki günlerde ekonomik krizin bütün ağırlığının Türkiye’nin üstüne çökecek olmasıdır.
Sonuç yerine
Erdoğan’ın hamlesi bölgedeki bütün taşları yerinden oynattı. Dolayısıyla bunun uluslararası arenada etkileri oldu. Tepkiler ve yaptırımlar peş peşe gelmeye başladı. Öyle ki iktidardan hiç beklemediği yerlerde bile açıklama üstüne açıklama geldi. Suriye Demokratik Güçleri’nin rejimle anlaşmaya varması işin tuzu biberi oldu. Daha krizin başındayız ama şimdiye kadar çıkan fatura bile yıllarca ödenebilecek bir fatura değil. Bu süreç bittiğinde, Türkiye dünya liginde birkaç basamak aşağı düşmüş, ekonomisi küçülmüş, önemsiz ve kimsenin muhatap olmak istemediği bir ülke olacaktır.