AKP 8. Olağan Kongresi’ni Ankara’da gerçekleştirdi. Senelerdir verilen büyük vaatler ama küçük uygulamalar. İşin komik tarafı atılan başlık; ‘Erdoğan tekrardan başkan seçildi.’ Sanki başka birisi karşısında varmış gibi. Gittikçe düşen oylarının daha da düşeceğini fark eden AKP bu sefer vekil transferi yapmaya başladı. 360 derece dönüş yapanlarla 360 vekil çıkartamayacakları da iktidar için acı bir reçete. AKP’ye geçen milletvekilleri son seçimde 6’lı masanın vekilleriydi. Akşener’in partisinde doğruyu bulup Dervişoğlu’nun başkanlığında bulamadığını söyleyen Kürşat Zorlu kimlerin oylarıyla milletvekili olduğunu ve o insanlara saygısızlık ettiğini de açıklamalı. Transfer işlerinden anlayan eski futbolcu Ünal Karaman MHP kökenli, İYİ Parti milletvekili ve şimdi de AKP’li. Siyasette ilkeli bir duruş gerekir. Bir ideoloji sahibi olmalıdır siyasetçi. Ensarioğlu da AKP’ye transfer olmuş. Erdoğan bir zamanlar “siyasette parti değiştiren vekillerin vekilliklerinin düşürülmesi gerekir” demişti. Gerçekten doğru ve iyi bir öneri, bu önerinin eksik tarafı torba yasasında yer almaması. Meclis’te gece yarılarında o kadar çok kanun maddesi kabul edildi ki bu öneri de bir torbanın içine konulabilinirdi. İstikrar arzu edenler bu katakulli siyasette nasıl iktidardan istikrar bekler.
Seçimlerde birçok parti anlaşmalı olarak iktidara karşı birleşiyorlar, ana muhalefet partisinden destek alıyorlar ve Meclis’e giriyorlar. Buraya kadar her şey normal, sonra ne oluyor, muhalefetin içinden çıkıp iktidar partisine geçiyorlar ve muhalefete karşı geliyorlar. İşte Türkiye tipi Başkanlık sistemine uygun siyasi vekiller. Seçmenlere de bir sözümüz var, neden oylarınıza saygısızlık eden ve sizlerin sırtından para kazanan bu insanlara halen oy veriyorsunuz, yoksa siz de Başkanlık sistemine uygun seçmenler misiniz? 2002’den bugüne kadar iktidar olup da halen o gün verilen vaatleri, bundan sonra yerine getirileceğine inanan var mıdır acaba?
Kongre yalnız Ankara’da olmadı. İstanbul Baro Başkanlığı seçimleri yapıldı. İbrahim Kaboğlu başkanlığa devam etti. Tabii bu duruma itiraz edenler de oldu ama dikkat çeken bir olay da yaşandı. Bir zamanların karanlık adamı, mafya ilişkileri olan (Hadi Özcan’ı babasına sormalı) tuğgeneral Veli Küçük’ün avukat kızı, İtalyan avukatın konuşması sırasında ‘bize demokrasiyi bu emperyalistler mi öğretecek’ diye tepki gösterdi. JİTEM ve faili belli cinayetler gibi bazı konuları babandan öğrenmen iyi olacaktır. Veli Küçük bizim mahkemeye tanık olarak geldiğinde “JİTEM’i bilmiyorum, Musa Anter cinayetini de basından öğrendim” diyerek olayı hatırlamadığını söyledi. Eğer kızının demokrasi, hukuk, adalet arzusu varsa ilk önce babasını ve arkadaşlarının kim olduğunu sorgulasın, yabancılara ihtiyaç duymayalım. Ergenekon davasında bir şeye de tanık oldum. Av. Kemal Kerinçsiz, “Fırat’ın doğusuna geçmeyelim” demişti. Fırat’ın doğusunda ne suçlar işlediniz de “geçmeyelim” diyorsunuz? Neden diye sormak yerine suçların üstünü örtmek, bilmezlikten gelmek en büyük suçtur.
Türkiye’nin en önemli gündemi olan Abdullah Öcalan açıklaması önümüzdeki günlerde bekleniyor. Bu açıklama ile çok şey değişecek mi sorusuna cevap vermek zor. Kürtlere baskı devam ediyor. Kağızman ilçesine de kayyum atandı. HDK yöneticileri gözaltına alındı, tutuklananlar da var. Kürtler arasında olumlu görüşmeler var ama bunu baltalamak isteyen unsurlar da boş durmuyorlar. Kürtlerin birliğine karşı düşmanları yoğun çalışma yürütürken, klavyeci Kürtler de iç düşmanlığı bıraksınlar. Bizim Bekolar’a değil, birlik ve beraberliğe ihtiyacımız var.