AKP-MHP iktidarının savaştaki ısrarı hak ihlallerinde artışa neden olurken her alanda hak ihlallerinin zirve gördüğü bir yılı yaşadık
AKP- MHP iktidarının savaştaki ısrarı hak ihlallerinde artışa neden oldu. Hukukun siyasete alet edildiği 2024 yılında yaşanan hak ihlalleri, ülkede yaşanan ağır baskı ortamının da tablosu oldu. Cezaevlerinden sokaklara, hukukçulardan gazetecilere toplumun her kesimi baskı ve sansür altında tutuldu.
Cezaevleri
AKP iktidarının cezaevlerindeki ağır hak ihlalleri, 2024 yılında da artarak sürdü. Hasta tutsaklar başta olmak üzere birçok tutsak göz göre göre yaşamını yitirdi. DEM Parti Wan Milletvekili Gülcan Kaçmaz Sayyiğit’in 28 Kasım tarihinde Adalet Bakanlığı Komisyonu toplantısında Adalet Bakanı Yılmaz Tunç’a İdare ve Gözlem Kurulları’nın uygulamalarının işleyişine ilişkin sorduğu soruya 5 Aralık’ta verilen cevapta 11 ayda 709 tutuklunun cezaevlerinde yaşamını yitirdiği aktarıldı. Metris R Tipi Cezaevi’nde tutulan ve yaşadığı sağlık sorunlarına rağmen tahliye edilmeyen tutsak Abdulkadir Kuday, yaşamını yitiren tutsaklardan biriydi. Gün be gün, ailesi ve avukatlar, Kuday’ın durumuna dikkat çekse de hem ATK hem de Adalet Bakanlığı, bu gerçeğe gözlerini yumarak Kuday’ın ölümüne seyirci kaldı.
Açlık grevleri
10 Ekim 2023’te dünyada 74 merkezde startı verilen “PKK Lideri Abdullah Öcalan’a özgürlük, Kürt sorununa demokratik çözüm” kampanyası 2024 yılında da sürdü. Bu kampanyanın en büyük yürütücüleri de cezaevleri oldu. Siyasi tutsaklar, 27 Kasım 2023 yılında başlattıkları açlık grevlerini 2024 yılında da sürdürdü. 220 gün süren açlık grevi direnişinde çok sayıda cezaevinde hak ihlalleri yaşandı. Tutsakların açlık grevinde kullanması zorunlu olan B vitamini birçok cezaevinde verilmez iken keyfi disiplin cezaları ile tutsakların eylemi sabote edilmeye çalışıldı.
Cezaevlerinde bir yandan açlık grevleri sürerken aileler de çok sayıda cezaevi önünde “Özgürlüğe ses ver” eylemi gerçekleştirdi. Bu eylemlere defalarca polislerin müdahalesi ve gözaltı olsa da eylemler kararlılıkla sürdü.
İGK’ler işkence aracı
Cezaevlerinde öne çıkan hak ihlallerinden biri de İnfaz Gözlem Kurulları oldu. Hiçbir yasal zemini olmayan kurullar, tutsakların üzerinde bir tehdit aracına dönüştü. Keyfi disiplin cezaları, baskı ve sindirme politikalarının fayda etmediği zindanlarda gözlem kurulları, kendilerini mahkeme yerine koyarak tutsakların cezalarını bitirmelerine rağmen tahliyelerine engel oldu. DEM Parti’nin İdare ve Gözlem Kurullarıyla ilgili sorusuna Adalet Bakanlığı’nın verdiği yanıta göre 2021’de yürürlüğe giren İdare ve Cezaevi Gözlem Kurulları eliyle 8 bin 521 tutsağın infazının ertelendiği ifade edildi.
İnfaz Gözlem Kurulları’nın tutsakların infaz yakma gerekçeleri ise trajikomik nedenlere dayandı. “Suyu neden tasarruflu kullanmadın”, “Sayın Öcalan dedin”, “Arkadaşın gönderdiği mektup sakıncalı”, “Neden cezaevinde örgütten ayrılmadın”, “Manevi toplantılara neden katılmadın”, “Osmanlı coğrafyasında kalan halklar arasında savaştan en olumsuz etkilenen Kürtler ve Kürdistan’dır dediğin için” gibi gerekçelerle tutsakların infazları yakıldı.
Yerel seçim ve taşımalı seçmen
2024 yılının ilk üç ayı 31 Mart’ta gerçekleşen yerel seçimlere ilişkin hak ihlalleri ile yaşandı. Bunun en öne çıkan örneği ise, taşımalı seçmen oldu. DEM Parti, 31 Mart seçim günü Kürt illerinde 31 merkezde 46 bin 901 taşımalı seçmen tespit ettiklerini duyurmuş; taşımalı asker ve polisler Şirnex (Şırnak), Colemêrg (Hakkari), Sêrt (Siirt), Qers (Kars) ve Îdir’da (Iğdır), toplu bir şekilde sandığa giderken görüntülenmişti. Taşımalı seçmenlerin kullandığı oylar Şirnex ve Colemêrg ile ilçe ve beldelerdeki sandıklarda etkili oldu. Şirnex merkezde askerlerin oy kullanmaya giderken tepki gösteren yurttaşlardan birinin “Konuş sen nerelesin” sözleri yaşanan hak ihlalinin en yüze çarpan gerçekliğiydi.
Taşımalı seçmenlere ve seçim hilelerine rağmen 31 Mart seçimleri sonrası taşımalı seçmen kaydırıldığı iddiası ile gündeme gelen belediyelerin büyük bölümü DEM tarafından geri alındı.
Kaybedince kayyıma sarıldı
Kürdistan’da 31 Mart seçimlerinde DEM Parti, birçok belediyeyi kayyımlardan aldı. AKP Kürtlerin direnişini kıramayınca 22 yıllık iktidarında ilk kez bir seçimde ikinci parti oldu. Seçimlerden istediğini alamayan AKP, DEM Parti’nin 14’te 14 yaptığı Wan’da, Büyükşehir Belediye Eşbaşkanı Abdullah Zeydan’ın mazbatasını almak istedi. Wan’da sokaklara çıkan binlerce genç, gösterdiği tarihi direnişle bu karardan AKP’yi vazgeçirdi. AKP, farklı tarihlerde farklı gerekçelerle DEM Parti’nin kazandığı Colêmerg, Êlih, Mêrdin, Xelfeti (Halfeti), Miks (Bahçesaray) Dêrsim ile CHP’nin kazandığı Esenyurt ve Pulur (Ovacık) belediyelerine kayyım atadı. Günlerce süren kayyım karşıtı protestolarda binlerce yurttaş gözaltına alınırken çok sayıda yurttaş ise tutuklandı.
4 bin 368 kişi gözaltına alındı
AKP-MHP iktidarı, her geçen gün faşizmi artırarak sokakları işkencehaneye dönüştürdü. Halkın en ufak tepkisine dahi tahammülü olmayan iktidar, gözaltı ve tutuklamalarla halkın üzerinde bir baskı kurmaya çalıştı. İHD ve TİHV’in 11 aylık hak ihlali raporuna göre; yılın 11 ayında, mülki idare amirlerince 25 il, 1 ilçede en kısası 1, en uzunu 15 gün olmak üzere 83 kez eylem etkinlik yasağı kararı alındığı kaydedildi. Raporda, 358 barışçıl toplantı ve gösteriye saldırıldığı ve yasaklandığı, en az 4 bin 368 kişinin ise işkence ve diğer kötü muamele niteliğindeki uygulamalar ile gözaltına alındığı ifade edildi. Bu gözaltıların 81’ini çocuklar oluşturuyor. Ayrıca sosyal medya paylaşımları nedeniyle 141 kişi gözaltına alındı, 40 kişi tutuklandı, 14 kişi ise adli kontrolle serbest bırakıldı.
DEM Parti Hukuk Komisyonu tarafından hazırlanan raporda ise Aralık 2023-10 Aralık 2024 tarihleri arasında 948 kişinin gözaltına alındığı en az 632 kişinin de tutuklanmasına karar verildiği belirtildi.
Kürtçe halay yasak
Tüm bu gözaltı ve tutuklamalar arasında en dikkat çekeni ise halay çekenlerin gözaltına alınmasıydı. 26 Temmuz’da Mersin sahilinde çalınan şarkı eşliğinde halay çektikleri ve slogan attıkları anlara dair videoyu sanal medya hesaplarından paylaşmaları ardından hedef gösterilen 9 genç, emniyetteki işlemlerinin ardından adliyeye çıkarıldı. Mahkemeye çıkarılan 9 genç tutuklanarak cezaevine gönderilmişti. 27 Temmuz’da ise Sêrt’in Misirc (Kurtalan) ilçesinde, bir düğünde çekilen ve sosyal medyada paylaşılan görüntüler üzerine 6 kadın gözaltına alındı. Gözaltına alınan kadınlar dördü tutuklandı. Mersin ve Sêrt ile başlayan cadı avı diğer illere de sıçramıştı. Kürtçe şarkı söylemek, şarkılar eşliğinde halaylar çekmek, yöresel kıyafetler Türkiye’de suç haline gelmişti. Bu kapsamda Kürtçe şarkılar eşliğinde halay çeken 78 kişi de “örgüt propagandası” suçlamasıyla gözaltına alındı ve 38’i tutuklandı.
Kürtçe levhaya saldırı
Kürtçe’ye olan tahammülsüzlük bunlarla da sınırlı kalmadı. Kürt illerinde yollara yazılan “Peşî Pêya” ve “Hêdi” uyarı yazıları valilik tarafından yasaklanarak sildirildi. Yazıların İçişleri Bakanlığı tarafından silindiği açığa çıktı. DEM Partili belediyeler, yazıların silindiği birçok noktada durumu tepki göstererek Kürtçe uyarı yazılarını yeniden yazıldı.
Meclis’te Kürtçe’ye sansür
Kürtçe’ye tahammülsüzlük Meclis’te de sürdü. Kürtçe tek kelime eden vekillerin mikrofonları kapatıldı. Konuşmakta ısrar eden vekillerin konuşması kayıtlara “bilinmeyen bir dil” olarak geçirildi. Dünya Anadil Günü’nde Meclis Genel Kurulu’nda Kürtçe konuşan DEM Parti’li Beritan Güneş’in mikrofonu 2 kez kapatıldı, Meclis Başkanı Celal Adan “tek dil” vurgusu yaptı.
Dil ve kültür yasakları
2024 yılında Kürtler, Kürt dili ve kültürüne dönük yasaklara karşı da mücadele verdi. Yılın başında Eğitim Sen Çewlîg Şubesi tarafından organize edilen Metin ve Kemal Kahraman’ın konseri, Bingöl Valiliği ve İl Emniyet Müdürlüğünce konsere 2 saat kala iptal edildi. Yine birçok sanatçının konseri, Kürtçe tiyatro oyunları da benzer gerekçelerle engellendi. Mezopotamya Dil ve Kültür Araştırma Derneği (MED-DER), Payîz Pirtûk ile Anka Dil ve Sanat Eğitim Kooperatifi’ne 24 Eylül’de eş zamanlı polis baskın düzenledi. Baskınlarda 30 Kürtçe dil eğitimi veren eğitmen gözaltına alındı.
İHD’nin raporuna göre; 26 kültürel etkinlik (konser, festival, tiyatro) yasaklandı ve 10 etkinlik çeşitli gerekçelerle iptal edildiğini ortaya koydu. Kürtlere yönelik ayrımcı, ırkçı ve nefret içerikli saldırılar gerçekleşti. Bu doğrultuda 1 kişi hayatını kaybederken, 12 kişi yaralandı.
Yine Amed’de düzenlenen 8’inci Kitap Fuarı’nda da Kürtçe’ye ve Kürt yayınlarına dönük baskılar dikkat çekti. Aram Yayınevi’ne dönük fuar boyunca yapılan saldırılarda 4 kitap hakkında toplatma kararı alındı. Yine aralarında tek Kürtçe gazete olan Xwebun Gazetesi, Yeni Yaşam, Jineoloji, Ekoloji dergisi, Demokratik Modernite’nin de olduğu dergiler ile çok sayıda kitap hakkında toplatma kararı alındı. Buna karşı da yayınevleri ortak açıklama yaparak tepkisini dile getirdi.
Özgür basına baskı
Hak ihlallerinin önemli bir kısmı gazetecilere dönük yaşandı. Özellikle özgür basın, iktidarın saldırılarının hedefi oldu. Haber takibi yaparken engellenen gazeteciler, sayısız kez gözaltına alındılar. Bir yıl içerisinde beş gazeteci SİHA saldırısında yaşamını yitirdi. Gözaltına alındılar, tutuklandılar ve öldürüldüler; ancak gazeteciler hakikati yazmaktan bir gün olsa bile vazgeçmedi.
26 gazeteci tutuklandı
Dicle Fırat Gazetecilerin 11 aylık verilerine göre; 11 ayda 80 gazeteci gözaltına alındı. 19 Aralık ile 22 Aralıkt aralığında ise 32 gazeteci gözaltına alındı. 11 aylık süreçte 19 gazeteci tutuklanırken 7 gazetecinin İstanbul’da tutuklanması ile birlikte bu sayı 26’ya çıktı. 63 gazetecinin haber takibi engellendi.
5257 habere erişim engeli
Sansürün bir diğer boyutu olan erişim engelleri ise yıl boyunca rekor seviyelere ulaştı. DFG’nin 11 aylık verilerine göre; 348 internet sitesi kapatıldı. 5257 habere erişim engeli getirildi. 1089 sanal medya içeriğine erişim engeli getirildi. RTÜK ise; 79 yayına yayın yasağı getirirken 19 programa durdurma cezası verdi. 111 defa da mahkeme kararı ile yayın yasağı getirildi.
Süleyman Ahmed’e ceza
25 Ekim 2023 tarihinde Rojava’dan Kurdistan Bölgesi’ne geçerken KDP güçlerince kaçırılan ve kendisinden haber alınamayan Rojnews’in Arapça servisi editörü Süleyman Ahmet’ten 211 gün sonra Kürdistan ve dünyanın dört bir yanında sayısız eylem düzenlenmesi sonrası 22 Mayıs 2024’te haber alınabildi. Süleyman Ahmet yargılandığı davanın ikinci duruşmasında 3 yıl hapis cezasına çarptırıldı.
Yine Stêrk TV ve Medya Haber TV’nin stüdyolarına baskın düzenleyen Belçika polisleri, teknik malzemelere el koydu ve tüm kabloları kesti.
Öldürülen gazeteciler
Şengal’de haber takibi yapan Çira TV ve Çira FM çalışanlarını taşıyan araca yönelik hava saldırısı düzenledi. Bombardımanda yaralanan ÇİRA TV muhabiri Murat Mîrza 11 Temmuz 2024 yaşamını yitirdi. 8 Temmuz’da Türkiye’nin Silêmanî ile Helepçe yolunun Seyîdsadiq ilçesine bağlı Tepereş köyü yakınlarında 23 Ağustos’ta Chatr Production aracına dönük bombalı saldırısında Kürt gazeteciler Hêro Bahadîn ve Gulistan Tara katledildi. 6 gazeteci ise yaralandı. Bahadîn ve Tara’nın katledilmesi Kürdistan ve Avrupa’da protesto edildi.
19 Aralık’ta ise Kuzey ve Doğu Suriye’deki gelişmeleri takip eden gazeteciler Nazım Daştan ve Cihan Bilgin, Tişrîn Barajı ve Sirîn Beldesi arasındaki yolda SİHA saldırısında katledildi.
Rojava’da siviller hedef oldu
Kuzey ve Doğu Suriye’ye dönük Türkiye’nin saldırıları da yıl boyunca sürdü. Burada yapılan saldırılarda birçok yurttaşın yaşam hakkı ihlal edildi. 2024 yılında Kuzey ve Doğu Suriye’de sivillere yönelik işlenen saldırılarda 162 kişi katledildi, 194 kişinin de yaralandı. SİHA saldırılarında 43 kişi katledildi ve 69 kişi yaralandı, obüs saldırılarında ise 38 kişinin katledildi ve 87 kişinin yaralandı.
İran’da idamlar sürdü
Hak ihlallerinin yoğunca yaşandığı bir yer de İran oldu. İhlallerin yoğun yaşandığı ülkede, ağır sansürden dolayı sağlıklı bir veriye ulaşmak mümkün değil. İran’da Jina Mahsa Emini’nin katlediliş yıldünümünde direnişin 2. yıldönümünde kentte yine açıklamalar ve protestolara sahne oldu. İran rejiminin Kürtlere dönük idam politikaları bu sene de sürdü. İran İnsan Hakları Örgütü (IHR) tarafından derlenen verilere göre, 2024 yılının ilk altı ayında ülkede en az 249 kişi idam edildi. Bir de kolberlerin durumu var. İran’da yıl boyunca çok sayıda kolber, İranlı askerlerin açtığı ateş sonucu yaşamını yitirdi.
HABER MERKEZİ