• İletişim
  • Yazarlar
  • Gizlilik Politikası
7 Aralık 2025 Pazar
Sonuç Yok
Tüm Sonuçları Görüntüle
ABONE OL!
GİRİŞ YAP
Yeni Yaşam Gazetesi
JIN
  • Anasayfa
  • Gündem
    • Güncel
    • Yaşam
    • Söyleşi
    • Forum
    • Politika
  • Günün Manşeti
    • Karikatür
  • Kadın
  • Dünya
    • Ortadoğu
  • Kültür
  • Ekoloji
  • Emek
  • Yazarlar
  • Panorama
    • Panorama 2024
    • Panorama 2023
    • Panorama 2022
  • Tümü
  • Anasayfa
  • Gündem
    • Güncel
    • Yaşam
    • Söyleşi
    • Forum
    • Politika
  • Günün Manşeti
    • Karikatür
  • Kadın
  • Dünya
    • Ortadoğu
  • Kültür
  • Ekoloji
  • Emek
  • Yazarlar
  • Panorama
    • Panorama 2024
    • Panorama 2023
    • Panorama 2022
  • Tümü
Sonuç Yok
Tüm Sonuçları Görüntüle
Yeni Yaşam Gazetesi
Sonuç Yok
Tüm Sonuçları Görüntüle
Ana Sayfa Gündem Güncel

Türkiye’nin önündeki tarihi fırsat 

7 Aralık 2025 Pazar - 10:45
Kategori: Güncel, Manşet
Türkiye’nin önündeki tarihi fırsat 

Eski Katalonya Başbakanı Pere Aragonès devam etti: ‘Uzun vadeli vizyon lazım. Çatışma bir günde çözülmez. Anlatı çok önemli; kimse kendini kaybeden gibi hissetmemeli. Ve liderlik… Halkının acısını barışa çevirmeyi başaran liderlik…’

Ender İmrek 

İstanbul… Aralık ayının gri soğuğunda, dünyanın en ağır, en umut dolu cümlelerini bir kez daha dinledi. İki gün sürecek olan Uluslararası Barış ve Demokratik Toplum Konferansı’nın ilk günü yalnızca bir salonun içinde değildi; aynı zamanda bir asırlık inkârın, acının ve ertelenmiş hayallerin tam ortasında duruyordu.

Konferansın ilk günkü en çarpıcı yanı, konuşmacıların seçildiği ülkeler ve bölgelerdi. Güney Afrika, İrlanda, Katalonya, Bask Ülkesi…  ABD’den, Yemen’den bu alandaki çalışmalarıyla tanınan Nobel ödülü sahibi gazeteci ve aktivistler.

Her biri kendi tarihlerinin kanlı sayfalarından süzülüp gelmiş, her biri kendi toplumunun “imkânsız” diye addedilen barışını mümkün kılmış insanlar. Ve hepsinin ortak cümlesi şuydu: Liderlik ve cesaret olmadan barış olmaz…

Konferansın açılış konuşmasını DEM Parti Eşbaşkanları Hatimoğulları ve Bakırhan yaptı. Konuşmalarında endişenin ve kaygının gölgesi hissedilse de barış umudundaki kararlılıkları cümlelerinin her birinin içinden salona yansıyordu.

Öcalan’ın İmralı’dan gönderdiği mesajı 30 yıl hapis yatmış olan ve son yıllarını Öcalan ile geçiren yakın zamanda tahliye olan Veysi Aktaş oldu.

Öcalan, “Sosyalizmde ısrar insan olmakta ısrardır” kapsamlı ve Kürt sorunundaki çözüm ve barış perspektifi salondan büyük ilgi gördü.

Cengiz Çandar’ın yönettiği sabahki ilk oturumda Prof. Dr. Cihangir İslam’ın konuşması ise Türk entelektüel dünyasının uzun zamandır yüksek sesle söyleyemediği cümleleri döktü ortaya: “Zorunlu olarak bir ulus-devlet kurduk. Peki bunun sonucu nedir? Bu muhasebeyi yapmadan yolumuza devam edemeyiz.”

103.yılına girecek olan cumhuriyetin tüm halklar ve inançlar için dönüp geride kırılana, dökülene, kanayana bakması gerekmez mi?

Salondaki her konuşmacı, kendi ülkesinin barış hikâyesini anlatırken, aslında Türkiye’ye aynı mesajı tekrarlıyordu: “Sizin önünüzde bizim geçtiğimiz yol var. Biz geçtik, siz de geçebilirsiniz. Yeter ki korkmayın!”

Barıştan korkulmaz. ‘En kötü barış bile savaştan iyidir’ diye boşuna denmemiş.

Barışın kapısı bir kez daha aralandı

Güney Afrikalı Mohamed Bhabha, Mandela’nın hapisten çıkışını anlatırken gözleri doldu. Onlar, Apartheid bittiğinde bir ulusal kimlik yaratmak zorunda olduklarını biliyorlardı. Güney Afrikalı…

Ne siyah, ne beyaz, ne Hintli… Güney Afrikalı…

Nobel Barış Ödülü sahibi Jody Williams telekonferanstan bağlandığında sesi titriyordu: “Nobel sahipleri olarak bu girişimi tanıyor, destekliyor ve Öcalan’ın serbest bırakılması için çağrı yapıyoruz.”

Eski Katalonya Başbakanı Pere Aragonès, belki de en vurucu tespiti yaptı: “En önemli müzakere halkınızla yaptığınızdır.”

Türkiye’de yıllardır “Kürtler ne istiyor?” sorusu soruluyor ama bu soru Kürt halkına değil, devletin kendi içindeki şahinlere, milliyetçi korkulara soruluyor. Aragonès devam etti: “Uzun vadeli vizyon lazım. Çatışma bir günde çözülmez. Anlatı çok önemli; kimse kendini kaybeden gibi hissetmemeli. Ve liderlik… Halkının acısını barışa çevirmeyi başaran liderlik…

Kürtlerin hukuka dahil edilmesi…

İmralı Heyeti üyesi Özgür Erol’un tespiti yürek yakıcıydı: “1925’ten beri Kürt dediğinizde isyanla eş anlamlı kılındı. Kürt’ün yasa dışılıkta tutulması yüzünden bu ülkede hukuk dışı davranış normalleştirildi. Tecrit, işkence, köy boşaltmaları… Hepsi bu kurgunun sonucu.” Ve ekledi: “Kürtlerin hukuka dahil edilmesi için önce Öcalan’ın özgür yaşama ve çalışma koşullarına kavuşması lazım. Özgürlüğük böyle başlangıçlarla gelerek büyür…’’

Hükümet bu fırsatı kucaklamalıdır…

Sinn Fein Ulusal Başkanı Declan Kearney’in sesi kulaklarda yankılandı. “IRA tek taraflı ateşkes ilan ettiğinde herkes bunu zayıflık sandı. Ama o zayıflık sandıkları adım, bizi Hayırlı Cuma Anlaşması’na taşıdı. 27 yıldır barış sürüyor. Eksik, yaralı, tartışmalı… Ama sürüyor.” Ardından ekledi: “Türkiye hükümeti, Kürt halkının sunduğu bu fırsatı kucaklamalıdır.”

Dünyanın birçok ülkesinden çatışma ve çözüm deneyimlerini yaşamış değerli isimlerin katıldığı konferans, inşa edilirken barış adına nelere katlandıklarını da gösteriyordu.

Bunları dinlerken insan o an, “Bu fırsat 2015’te de önümüzden geçmişti. O zaman da Kürt hareketi silahları susturmuş, devletle masaya oturulmuştu. Ama masa devrilmiş, hendekler açılmış, şehirler yıkılmış, binlerce insan ölmüştü. Şimdi aynı el, çok daha olgun, çok daha güçlü, çok daha kararlı. Bu kez de sorunlar, engelleme çabaları var, ancak daha güçlü bir irade olduğu da kabul edilmelidir.

1980 darbesinde tutuklanıp hapse atılan, daha sonra siyasi sorumluluklar alarak parlamento ve belediye başkanlığı görevlerinde bulunan, 2015’ten sonra yeniden hapishanelere uzanan yaşamıyla bilinen Gültan Kışanak’ın dünya deneyimlerini özetlerken söyledikleri ise daha yürünecek çok yol olduğuydu.

Kürtlerin yaşadığı dört bölge…

Neçirvan Barzani’nin mesajı ise bölgeye açılan bir kapı gibiydi: “Kürdistan Bölgesi olarak huzur ve barışın tesisinde rol oynayacağız. Onu Talabanilerin mesajı takip etti: Barış ve birlikte yaşamı inşa etmek istediği için aktörlere teşekkür ediyor, onları kutluyorlardı. Davet edilmesine karşın gelerek katılamamaktan üzgün olduğunu, ancak bu konuda umutlarını belli eden İlham Ahmet bölgede barış ve çözümün önemine dikkat çekti. Suriye’de ve Türkiye’de barış ve demokratik çözüm için ne gerekiyorsa yapacaklarını dile getiriyordu.

Bu, 1990’lardan beri ilk kez, Kürtlerin yaşadığı dört bölgeden farklı siyasi aktörlerinin aynı hedefte birleştiğinin ilanıydı.

Uluslararası deneyim umut verici…

Barcelona’dan Prof. Louis Lemkow’un sözleri, adeta konferansın felsefi omurgasını oluşturdu: “Çatışmalarda ve savaşlarda karşı taraftakiler insan dışı gösteriliyor. Bu ciddi bir problem.” Lemkow, Holokost hafızasının Gazze’ye karşı bir kalkan olarak kullanılmasının ahlaki çöküş olduğunu söylediğinde, salon derin bir sessizliğe gömüldü.

Çünkü bu, yalnızca Filistin meselesi değildi; aynı zamanda Türkiye’nin kendi Kürt meselesinde 100 yıldır tekrarladığı dilin eleştirisiydi. “Kürt” kelimesi, 1925’ten beri resmi söylemde “eşkıya”, “terörist”, “bölücü” gibi sıfatlarla birlikte anılmıştı. Bu dil, karşı tarafı insan dışı göstererek, devletin kendi hukuk dışı uygulamalarını normalleştirdi.

Yine, İmralı Heyeti üyesi Avukat Özgür Erol’un tespiti tam da buydu: “Kürt’ün yasa dışılıkta tutulması yüzünden bu ülkede hukuk dışı davranış normalleştirildi.”

Bu, “kötülüğün sıradanlığı” kavramının, Türk-Kürt ilişkilerindeki somut tarihsel karşılığıydı. Tecrit, işkence, köy yakmalar, faili meçhuller… Bütün bunlar, “karşı taraf insan değil” ön kabulüyle sıradanlaştı. Barış, işte tam da bu dilin kırılmasıyla başlayacaktı. Lemkow’un “hafıza” vurgusu da buradaydı: Hafızayı yalnızca acıları sıralamak için değil, karşı tarafı yeniden insanlaştırmak için kullanmak gerekiyordu.

Bu kelimeler, karşı tarafı insan olmaktan çıkardığı için devletin kendi hukuk dışı uygulamalarını da sıradanlaştırdı…

26 yıl hapislikten ve sonrasında gelen beraat…

Azime Işık, eski bir siyasi mahkûm olarak, en acı gerçeği söyledi: “Toplumsal barışın olduğu yerde hapishanelere ihtiyaç olmaz.” 26 yıl hapis yattıktan sonra beraat etmiş bir tutsak olarak Işık’ın anlattıkları yürek dağlayıcıydı.

İmralı’da kişiye özel inşa edilen tecrit sistemi, bugün Türkiye’deki bütün cezaevlerine yayılmış durumda. 30 yıllık mahkûmların bile tahliye edilmemesi, barışa olan güvensizliğin somut göstergesi.

Doç. Dr. Arzu Yılmaz’ın sabahki bölümde zihnimizde astığı soru ise daha stratejik bir düzlemdeydi: “Ulus-devlet hâlâ devam ederken Kürtler nasıl yasanın içerisine alınacak?” Öcalan’ın tam da bu soruya verdiği cevap, konferansın en çok tekrarlanan temasıydı: Demokratik ulus. Bu ne federasyon ne konfederasyon ne de bağımsızlık talebiydi. Bu, ulus-devletin sınırlarını korurken, içindeki farklı kimliklerin eşit yurttaşlık statüsüne kavuşması talebiydi. Bir nevi, Güney Afrika’nın “Gökkuşağı Ulusu” modelinin Ortadoğu versiyonu. Peki ama nasıl yol alınacak… Burada görev ve tarihsel sorumluluk Kürt halkına ve halklara kalıyor.

Barış mümkün… 

Kısacası; İstanbul’da iki gün sürecek konferansın ilk günü boyunca anlatılan şey aslında çok yalındı:

Barış mümkün…

Üstelik bu kez silahlar konuşmuyor, akıl konuşuyor…

Kürt halkı tek taraflı olarak şiddeti terk etti, demokratik siyaseti seçti, elini barış, için, demokratikleşme, eşitlik ve özgürlük için uzattı.

Dünya, Güney Afrika’dan İrlanda’ya, Katalonya’dan, BASK’a, ABD’deki Nobel sahiplerine kadar dünyanın dört bir yanından Türkiye’ye uzanan demokratların, barış arayıcılarının çağrısı, Türkiye’de uzatılan bu elin mutlaka tutulması gerektiğiydi. Katılımcılar büyük deneyimlerini aktararak yüreklerinden seslendiler; Onların dilinden dökülen her sözcüğün izahı; “Şimdi sıra Türkiye’de.”

Öcalan, 2013-2015 çözüm süreci sırasında devletle görüşen kişiydi. O görüşmelerde, PKK’nın silah bırakması, Türkiye’nin demokratikleşmesi, Kürtlerin eşit yurttaşlık hakları masaya yatırılmıştı. Sürecin çökmesi, iki tarafın da hatasıydı belki; ama bugün yeniden başlayan umut dalgası, Öcalan’sız pek olası değil. Komisyon üyesi 3 parti temsilcisinin dinlemelerinin tam metninin topluma aktarılması da bu açıdan önem taşıyor. Zira Güney Afrikalı Mohamed Bhabha, Apartheid sonrası anayasa sürecini anlatırken, iki kelimeyi tekrar etti: “Liderlik ve şeffaflık. Mandela’nın affediciliği, De Klerk’in cesareti olmadan Güney Afrika’da barış olmazdı.”

Salon nefesini tutmuş onları dinliyordu: “Bu fırsatı bir kez daha kaçırırsak, tarih bize bir daha bu kadar olgun, bu kadar güçlü, bu kadar uluslararası destekli bir kapı açmayabilir.”

PaylaşTweetGönderPaylaşGönder
Önceki Haber

Licê’deki fuhuş ağına karşı komisyon kurulacak

Sonraki Haber

İmralı tutanakları ve medyanın etik-politik tercihi

Sonraki Haber
İmralı tutanakları ve medyanın etik-politik tercihi

İmralı tutanakları ve medyanın etik-politik tercihi

SON HABERLER

ABD-Venezuela gerilimi: Erdoğan, Maduro ile görüştü

ABD-Venezuela gerilimi: Erdoğan, Maduro ile görüştü

Yazar: Bedri Adanır
7 Aralık 2025

Dr. Ertekin: Kurucu düzen tartışmalarına artık Kürt istisnası dahil oldu

Dr. Ertekin: Kurucu düzen tartışmalarına artık Kürt istisnası dahil oldu

Yazar: Nazlı Buket Yazıcı
7 Aralık 2025

KYK yurdunda şüpheli ölüm

İstanbul’da şüpheli kadın ölümü

Yazar: Nazlı Buket Yazıcı
7 Aralık 2025

İmralı tutanakları ve medyanın etik-politik tercihi

İmralı tutanakları ve medyanın etik-politik tercihi

Yazar: Bedri Adanır
7 Aralık 2025

Türkiye’nin önündeki tarihi fırsat 

Türkiye’nin önündeki tarihi fırsat 

Yazar: Nazlı Buket Yazıcı
7 Aralık 2025

Licê’deki fuhuş ağına karşı komisyon kurulacak

Licê’deki fuhuş ağına karşı komisyon kurulacak

Yazar: Nazlı Buket Yazıcı
7 Aralık 2025

Hindistan’da gece kulübünde yangın çıktı: En az 25 ölü

Hindistan’da gece kulübünde yangın çıktı: En az 25 ölü

Yazar: Bedri Adanır
7 Aralık 2025

  • İletişim
  • Yazarlar
  • Gizlilik Politikası
yeniyasamgazetesi@gmail.com

© 2022 Yeni Yaşam Gazetesi - Tüm Hakları Saklıdır

Welcome Back!

Login to your account below

Forgotten Password?

Retrieve your password

Please enter your username or email address to reset your password.

Log In

Add New Playlist

E-gazete aboneliği için tıklayınız.

Sonuç Yok
Tüm Sonuçları Görüntüle
  • Tümü
  • Güncel
  • Yaşam
  • Söyleşi
  • Forum
  • Politika
  • Kadın
  • Dünya
  • Ortadoğu
  • Kültür
  • Emek-Ekonomi
  • Ekoloji
  • Emek-Ekonomi
  • Yazarlar
  • Editörün Seçtikleri
  • Panorama
    • Panorama 2024
    • Panorama 2023
    • Panorama 2022
  • Karikatür
  • Günün Manşeti

© 2022 Yeni Yaşam Gazetesi - Tüm Hakları Saklıdır