HDP milletvekilleri Tülay Hatimoğulları ve Musa Piroğlu, Kasım Süleymani suikastı ve Libya tezkeresini değerlendirdiler
Geçtiğimiz hafta Meclis’te kabul edilen Libya tezkeresi sonrası başlayan tartışmalar devam ediyor. Önceki gün ise İran İslam Devrim Muhafızları Komutanı Kasım Süleymani ABD tarafından Irak’ta öldürüldü. Ortadoğu’da her gün yeni gelişmeler yaşanması Türkiye’yi sonu gelmez bir mecranın beklediğini gösteriyor. Tezkereye “Hayır” diyen HDP’nin milletvekillerinden Tülay Hatimoğulları Jinnews’ten Dilan Babat ve Habibe Eren’e, Musa Piroğlu ise MA’dan Naci Kaya’ya yaşanan gelişimleri değerlendirdi.
AKP-MHP iktidarının bir süredir Libya gündemi ile yatıp kalktığına dikkat çeken Hatimoğulları, “Gerçekten sadece birkaç haftaya baktığımız zaman Libya ile iki anlaşma imzalandı ve bir tezkere çıktı” diyerek bu gündemin yeni olmadığını belirtti. Hatimoğulları,” Serrac İhvancı çizginin müdavimidir ve Türkiye’de AKP iktidarının Suriye’den Fas’a kadar İhvancı olan her çizgiyi desteklediği ve İhvancı olmayan her çizginin karşısında tavır koyduğu aşikârdır” dedi.
‘Bilgi verilmiyor’
Hatimoğulları, SOHR’un Efrîn’de dört merkez oluşturulduğu ve merkezlerin görevinin SMO ve ona bağlı olan örgütlerden elemanları maaşa bağlayarak Libya’ya göndermek olduğu açıklamayı hatırlatarak, “Türkiye’den İstanbul Havaalanı’ndan özellikle Trablus’a çok yoğun uçuş seferleri gerçekleşmiş bunun yanı sıra Tunus üzerinden aktarmalı uçuş seferleri gerçekleştirilmiş. Bu konu ile ilgili resmi bilgi edinmek isteyenlere de ‘ MİT’in uhdesindedir, bu bilgileri size veremeyiz’ gibi açıklamalar yansıdı basına” diye konuştu.
‘İç siyaset örtülüyor’
İktidarın iç politikadaki baskı ve tekçi siyasetinin, ekonomik krizin, geçim sıkıntısının, demokrasinin askıya alınmasının üzerini kapatmak için de sürekli ülkeyi bir savaşın içinde gibi göstermeye çalıştığını belirten Hatimoğulları, “Türkiye’yi sürekli bir savaşın eşiğindeymiş gibi göstermeye ve iç siyaseti böyle dizayn etmeye çalışıyorlar” dedi.
‘Karanlık bir tablo var’
HDP’nin başından beri bu konuda tavrının net olduğuna, muhalefette olan hatta AKP’ye gönül vermiş bir kesimin de artık savaş seferinin ne kadar yanlış olduğunu söylediğine dikkat çeken Hatimoğulları, “Türkiye’yi çok karanlık bir tablo bekliyor. Asla parçası olmadığımız bir savaşı kabul etmiyoruz” dedi.
‘Sadece Libya yok’
Milyonların sorunlarının savaş politikası içinde görmezden gelindiğine dikkati çeken Piroğlu da, Libya’ya asker gönderilmesi halinde olabilecekler için şunları söyledi: “Libya’da sadece genel bir aktörle savaşmaya gitmeyecekler, oraya gittiklerinde karşılarında Mısır, Suudi Arabistan başta olmak üzere bölge devletleri hatta karşılarında Rusya, ABD ve diğer Avrupa devletleri olacak. Bu da çok belalı bir sürecin başladığını gösteriyor.”
‘İhvan parçası’
Hatimoğulları gibi “AKP iktidar bloğunun parçalarından biri de İhvan yapılanmalardır” diyen Piroğlu, sözlerine şöyle devam etti: “Ana stratejisi özellikle Davutoğlu döneminde kuruldu. İhvan örgütlenmelerle Arap halkı ayaklanmaları bu anlamda kullanılmaya çalışıldı, ama her biri çöktü. Mısır’da çuvalladılar, Suriye’de boşa düştüler, Cezayir ve Sudan’a kadar gidiyor. Türkiye’nin Libya meselesi yeni bir şey değil.”
‘Türkiye’nin kalması zor’
Libya’daki Hafter güçlerinin ülkenin yüzde 70’den fazlasını denetim altına aldığını hatırlatan Piroğlu, “Türkiye’nin orada kalıcı olma şansı yok. Artısı Türkiye’nin Libya macerası Kıbrıs’taki krizi de derinleştirecektir. Kürt düşmanlığı siyaseti bir yere kadar geldi. Şimdi muhtemelen Yunan halkına karşı bir milliyetçilik kışkırtması yapılacak” uyarılarında bulundu.
‘Kürtlere savaşın sebebi bu’
“Emperyalizm yeni bir paylaşım sürecine giriyor. Bu paylaşım sürecinde belirleyici olan enerji ve doğal gaz yataklarının egemenliği kadar, dünya pazarlarına ulaştırıldığı boru hatlarının geçiş yollarıdır” diyen Piroğlu, şu değerlendirmeyi yaptı: “Suriye’deki iç savaş tam da bu noktada kristalize oldu. Boru hatlarının kesiştiği nokta Kürdistan’dır. Bu yüzden emperyalist güçler ve bölge aktörleri Ortadoğu’daki savaşın tarafı oluyor. Zaten Kürt halkına karşı bunca düşmanlığın geliştirilmesinin sebebinde paylaşım mücadelesi yatıyor.”
‘SADAT güçleri etkinleştiriliyor’
Türkiye’nin Libya’da varlığının sadece bunlarla sınırlı olmadığını belirten Hatimoğulları, aynı zamanda inşaat sektörünün büyük bir sekteye uğraması ile birlikte Türkiye’nin ağırlıklı olarak silah sanayisine ağırlık verdiğini ve bunun başını damat Bayraktarların yürüttüğüne dikkat çekti. Rusya’nın Libya’ya Vagner güçlerini yani özel savaş şirketlerini gönderdiğini kaydeden Hatimoğlu, Türkiye’nin de SADAT’ı ve paramiliter güçleri göndererek böyle bir sektörü ülkede geliştirip başka ülkelere ihraç etmek istediğini belirtti. SADAT gibi bir oluşumun başında Cumhurbaşkanının danışmanının olmasının düşündürücü olduğunu vurgulayan Hatimoğulları, “Eğer iktidar SADAT gibi bir oluşumunun önünü açıyor ve uluslararası savaşlarda da görevlendirebilecek bir özel güvenlik şirketi gibi çalıştırılacaksa bu, Türkiye’de artık paramiliter güçlerin yaşamın her alanında etkilerini gösterecekleri anlamına geliyor” dedi.
‘Suya yazı dönemi’
Süleymani’ye ilişkin de konuşan Piroğlu, “Uluslararası sözleşmelerin suya yazıldığı bir dönemden geçiyoruz. Yani artık eski anlaşmaların, mutabakatların bittiği hükmünün olmadığı bir süreçtir” dedi. Dünya çapında ve bölgede yaşanan krizlerin ancak direnişle aşılabileceğini aktaran Piroğlu, “Devrimci güçlerin de biriken bu öfkeye öncülük ederek ortak bir mücadele ağı oluşturması gerekiyor. Türkiye’de yaşanan bu krizde ancak ve ancak AKP-MHP ve Ergenekon ittifakının dağılmasıyla giderilebilir” dedi.
‘Bayraktarlar zengin ediliyor’
Türkiye’nin yayılmacı politikalarının ABD politikalarına benzetildiğini, ama kendisinin İsrail politikalarına benzettiğini dile getiren Piroğlu, “Boyunu aşıyor, bunun faturası ağır olacak. Erdoğan’ın yakın akrabaları Bayraktarları zengin eder bu savaşlar” dedi