Tutsak yakınları bir süreçten bahsedilirken çocuklarının hala tutsak olduğunu hatırlatarak, ‘Tüm baskı ve şiddete rağmen barış talep ediyoruz. Barışın olması için kapı kapı dolaşıyoruz. Barış için polis ve asker annesi de bizim gibi kapı kapı dolaşsın. Barış için her adımı biz atıyoruz, onlar adım atmıyor’ diye belirtti
Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan’ın başlattığı Barış ve Demokratik Toplum Süreci’nde, iyi niyet adımı olarak başta hasta tutsaklar olmak üzere tutsakların tahliyesi yönünde henüz bir adım atılmış değil. Devletin ve iktidarın, süreç kapsamında adım atmamasını ve tutsakların durumunda değişikliğe gitmemesini eleştiren tutsak yakınları, “Bir yandan barış diyorlar, bir yandan hala hasta tutsaklar bırakılmıyor” sözleriyle tepki gösterdi.
Tek talebimiz barış
Oğlu Mahir Ezer’in 15 yıldır cezaevilnde olduğunu ifade eden Halide Ezer, “Oğlum Kürt olduğu için tutuklandı. Biz Kürt’üz” dedi. Oğlunun kendisinden uzak olan Bolu Cezaevi’nde sevk edildiğini ve görüşüne gidemediğini söyleyen Halide Ezer, “Oğlumun 10’a yakın hastalığı var ve hastalıklarının isimlerini bilmiyorum. Yaşlı ve hasta olduğum için yaklaşık 4 yıldır görüşüne gidemedim” diye konuştu.
Başka annelerin aynı acıları yaşamasını istemediğini ifade eden Halide Ezer, “Tüm baskı ve şiddete rağmen barış talep ediyoruz. Barışın olması için kapı kapı dolaşıyoruz. Barış için polis ve asker annesi de bizim gibi kapı kapı dolaşsın. Barış için her adımı biz atıyoruz, onlar adım atmıyor” ifadelerini kullandı.
Görüşe gidemiyorum
Oğlu Cengiz Nergiz’in 2016’dan beri tutsak bulunduğunu söyleyen Riyaze Nergiz de, “Oğlum Elazığ Cezaevi’ndedir. Benim yaşım 75 oldu ve kalp, tansiyon, şeker ve sayamadığım birçok hastalığım var. Uzak kentlere yolculuk yapamıyorum. Ama yine de elimden geldiğince oğlumun görüşlerine gitmeye çalışıyorum” dedi.
Sürece destek verdiğini belirten Riyaze Nergiz, “Artık kimse ölmesin. Ne asker ne gerilla annesi ağlasın. Her iki tarafa da günahtır. Barış, kardeşlik istiyoruz. Ancak oğlum evin kapısından içeri girmedikçe barışa inanmıyorum. Ölmeden önce barışı görmek istiyorum” ifadelerini kullandı.
Tutsakların bağını koparmak istiyorlar
Oğlu Şiyar Fırat’a 8 kez ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası verildiğini ve Burdur Cezaevi’nde tutulduğunu söyleyen anne Ayşe Fırat ise, oğlunun uzak bir yere sevki nedeniyle son 2 yılda yalnızca 2 kez görüşüne gidebildiğini söyledi. Ayşe Fırat, “Bizden uzak kentlere götürülme nedenleri hem tutsağı hem de aileyi mağdur etmektir. Tutsakla aile arasındaki bağı koparmak istiyorlar. Oysa hiçbir zaman bağımız çocuklarımızdan kopmayacak ve her zaman onların yanında olacağız” diye belirtti.
Barış için ortak karar alınmalı
Bu sürecin ancak Abdullah Öcalan ile oturulup tartışılarak bir sonuca bağlanabileceğini söyleyen Ayşe Fırat, “Bunun için Önderliğimizle bir masada oturmalılar. Bu barış için ortak karar alınmalıdır. Ya da başka bir şeye güvenmeyiz. Hala cezaevlerinde yaşı ilerlemiş hasta tutsaklar var. Bir yandan barış diyorsunuz, bir yandan da bunlar içeride. Bu nasıl bir barış ve biz bu barışa nasıl inanalım? Barışın yolu İmralı’dadır. Önderliğimiz özgür olmadan ne özgürlük ne de barış olur. Önderliğimiz özgür olduğunda sadece Kürt halkı değil, aynı zamanda Türk halkı da özgür olacak. Bu sağlanmadan kimse ‘özgürüm’ diyemez” şeklinde konuştu.
Bir olmazsak kaybederiz
Barışın olabilmesi için Kürtlerin kendi aralarında birliğini sağlaması gerektiğini ifade eden Ayşe Fırat, “Kürtlerin birliği demek, Kürtler nerede olursa olsun özgür yaşayacak demektir. Eğer birliğimiz olmazsa kaybederiz. Anneler artık çocuklarını tabutlara değil, çiçeklere sarsın” diye ekledi.
Haber: Mehmet Güleş / MA









