İdare ve Gözlem Kurullarının tutsaklara dönük pişmanlık dayatmasına tepki gösteren tutsak yakınları, ‘Biz pişman değiliz. Cezaevindeki tutsaklara pişmanlık dayatması yapıyorsun; neyin pişmanlığı? Aslında sizin pişman olmanız gerekiyor, biz sizden pişmanlık bekliyoruz’ dedi
Cezaevlerinde insan hakları ihlalleri devam ediyor. Tecrit koşullarında birçok ihlalle karşı karşıya kalan tutsaklar, sağlık hakkı gibi temel haklarından dahi yararlanamıyor. Cezaevlerindeki sorunlar artarken, İdare ve Gözlem Kurullarının keyfi kararlarıyla tutsakların tahliyeleri ya engelleniyor, ya da infazları yakılıyor. Birçok kesimden cezaevlerindeki sürece dair tepkiler gelirken, tutsak yakınları ANF’ye konuştu.
Tutsak Emrullah Oruç’un annesi Şerife Oruç, köyleri askerler tarafından yakıldıktan sonra Êlih’ten İstanbul’a gelmek zorunda kaldıklarını söyledi.
Yaşadıkları baskıya ve işkenceye rağmen barış istediklerini, silahların artık durması gerektiğini belirten Şerife Oruç, “İstiyoruz ki Türk devleti de adım atsın Kürtler de adım atsın. Barış sağlansın, savaş bitsin” dedi.
‘Tüm diller özgür olsun’
Herkesin bu topraklarda eşit olmasını, bütün dillerin olmasını istediklerini kaydeden Şerife Oruç, şöyle devam etti: “Çocuklarımız pişman olmayı kabul etmiyor. Yıllardır cezaevindeler. Bizim de yüreğimiz yanıyor. Biz anneler olarak eşit bir çözümün olmasını; zulmün olmadığı bir yerde yaşamak istiyoruz.”
‘Önderliğimiz gibi dik durmalıyız’
35 yıllık tutsak Buran Cirik’in ailesinden Adile Cirik, Mêrdîn’in Ömerli ilçesine bağlı köylerinden koruculuk dayatmasını kabul etmediklerini belirtti. Köylerinin yakılması sonucunda stanbul’a taşındıklarında da baskıların devam ettiğini belirten Adile Cirik, baskılara karşı barış mücadelesi yürütmeye başladıklarını söyledi.
Devletin pişmanlık ve teslimiyet dayatmasına tepki gösteren Adile Cirik, “Önderliğimiz tutuklandı, yıllardır hapiste. Biz dışardayız. O orada tek başına dik duruyor. Biz anneler de onun gibi dik olmalıyız” dedi.
‘Çocuklarımızın arkasındayız’
Adapazarı Cezaevi’nde tutulan Burhan Çelik’e pişmanlık dayatmasına tepki gösteren Adile Cirik, “35 yıldır tutuklu olan biri nasıl pişman olabilir? O lafı nasıl söyler? Yine bir yıl daha uzattılar. Biz anneler çocuklarımızın arkasındayız. Çocuklarımızın o sözü söylemesini istemiyoruz. Vücudumuzu parça parça etseler de pişman olmayız. Şehit düşen çocuklarımızdan daha kıymetli değiliz.”
Yeni bir sürecin olduğunu, bu sürecin devam etmesi için bütün annelerin ayağa kalkması gerektiğini belirten Adile Cirik, şunları ekledi: “Kendi dillerinde eğitim almalı. Çocuklarımız cezaevlerin çıkmalı, gerilladan gelip özgür bir şekilde yaşamalı.”
Çewlîg’de 2007’de yaralı olarak esir düşen ve ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası verilen Fırat İşgören’in abisi ve MATUHAY-DER yöneticisi Zülkif İşgören, Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan’on çağrısı ile başlayan süreçte devletin özellikle tutsaklara yönelik adım atması gerektiğini söyledi.
‘Önderliğimize inanıyoruz’
Zülküf İşgören, yaralı olarak esir düşen kardeşinin ameliyatlar geçirdiğini, şu an ağır hasta olup sol kolunu kullanamadığını söyledi. İzmir Aliağa T Tipi Cezaevi’nde tutulan kardeşinin durumuna dikkat çeken İşgören, “Bir barış süreci başladı ama söylemlerde kaldı. 30 yıldır cezası bitmiş insanı neden bırakmıyorsun? Kürt aileleri olarak Önderliğimize ve Kürt Özgürlük Hareketi’ne inanıyoruz” dedi.
‘Neden pişman olalım’
Tutsaklara yönelik pişmanlık dayatmasına tepki göstererek, teslimiyeti kabul etmeyeceklerini dile getiren Zülküf İşgören, şöyle devam etti:
“Barıştan bahsediyoruz ama halen savaş var. Pişmanlıktan bahsediliyor. Biz pişman değiliz, neden pişman olalım? Biz dilimizi, kültürümüzü eşit şekilde yaşamak istiyoruz. Kürtler, özgürce kültürüyle, diliyle, diniyle, inancıyla yaşamak istiyor. Biz pişman değiliz. Cezaevindeki tutsaklara pişmanlık dayatması yapıyorsun; neyin pişmanlığı? Adam ne yapmış ki pişman olsun? Yaşadığımız sürece toprağımızı, dilimizi savunuruz. Neyin pişmanlığı? Aslında sizin aslında pişman olmanız gerekiyor, biz sizden pişmanlık bekliyoruz. Gelin işte yıllarca sizin dilinizi yasak ettik, haklarınızı engelledik, cezaevlerine attık, sizi asit kuyularına attık, deyin. Biz karşı taraftan biz özür bekliyoruz. Biz kardeşlik elimizi her zaman uzattık. Teslimiyet değil. Pişmanlık varsa, onlardan bekliyoruz.”
HABER MERKEZİ