Hak ihlallerinin yaşandığı cezaevlerine dair konuşan insan hakları örgütleri ve sivil toplum temsilcileri, siyasi tutsaklar özgür olmadan toplumun özgürleşemeyeceğini vurguladı
Sürece dair en önemli beklenti ve taleplerden biri de cezaevlerinin boşaltılması talebi. Ancak şuana kadar bir adım atmayan devlet cezaevleri konusunda da beklemeci bir pozisyonda. Tutsaklarla Dayanışma İnisiyatifi’nden (TDİ) Fatma Yıldırım, Marmara Tutuklu ve Hükümlü Aileleriyle Dayanışma Derneği (MATUHAYDER) Eşbaşkanı Nurten Karagöz ve Tutsak Partizan Ali Gülmez’in teyzesi Sevim Kalman tutsakların serbest bırakılması için atılması gereken adımları ve demokratik kamuoyunun sorumluluklarına dair konuştu.
Keyfi kararlarla infazlar yakılıyor
Tutsaklarla Dayanışma İnisiyatifi’nin (TDİ) aile örgütlenmesi içerisinde faaliyet yürüten Fatma Yıldırım, devrimci tutsaklar özgürleştirilmeden toplumun özgür olamayacağını vurgulayarak şu örneği verdi: “Elif Vuralyaş, 2024’ün Kasım ayında 30 yılını doldurdu. Aslında şartlı tahliyesi geldi ve 2024’ün Kasım ayından beri 6 ay süreyle tahliyesi üç defadır erteleniyor. Bakırköy Kadın Kapalı Cezaevi’nde Elif Vuralyaş. Tahliye şartları oluşmasına rağmen Cezaevi İdare ve Gözlem Kurulu’nun tamamen keyfi olarak verdiği karar doğrultusunda tahliye edilmiyor.”
Megafonla iletişim kuruluyor
Hasta tutsakların durumuna da dikkat çeken Fatma Yıldırım, “İnsanlar artık ölüm sınırına gelmiş durumda. Mesela Serpil Cabadan, Bakırköy Cezaevi’ndeydi; bir gün apar topar Manavgat S Tipi Cezaevi’ne götürüldü. Ve o günden beri 3 kişilik bir hücrede tek başına kalıyor. Bırakın tek başına kalmayı, bulunduğu koridorda hiçbir tutsak yok. Bağırdığında veya seslendiğinde sesini duyacak kimse de yok. 2 yıldır bu koşullarda tutuluyor. Y tiplerinde gardiyanla bile iletişim kurulamıyor. Megafonla ses komutu veriliyor ve mekanik seslerle tutsaklar yönlendiriliyor. Filmlerde olmaz denilen her şeyi bu cezaevlerinde devrimci tutsaklara deniyorlar ve bunların hepsi insanlık dışı uygulamalar” diye belirtti.
Fatma Yıldırım, siyasi tutsakların cezaevlerinde yaşadıkları sorunların çözümü için yol ve yöntemler aradıklarını belirterek, “Devrimci tutsakları ancak mücadelemizle özgürleştirebiliriz. Biz tüm toplum olarak ‘zindanlar yıkılsın, tutsaklara özgürlük’ şiarıyla birleşerek hareket etmeliyiz. Onlar özgür olmadan hiçbirimiz özgür değiliz” dedi.
Hak ihlallerinin yaşandığı bir coğrafya
Marmara Tutuklu ve Hükümlü Aileleriyle Dayanışma Derneği (MATUHAYDER) Eşbaşkanı Nurten Karagöz de, tutsakların haksız, hukuksuz bir şekilde yıllarca ceza içinde ceza yaptırımlarıyla karşı karşıya kaldıklarını ifade etti. Nurten Karagöz, “Bu ülke çok çeşitli halkların yaşadığı bir coğrafya. Bu kadar ayrıştırmaya rağmen eğer insanlar bir arada yaşayabiliyorlarsa barışa dair çok büyük bir umut var demektir. Biz de bu umut üzerinden elimizden gelen her türlü mücadeleyi vermeye devam edeceğiz” sözlerini kullandı.
Tek taraflı barış olmaz
Nurten Karagöz, Demokratik Toplum ve Barış sürecinin çağrıcısı Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan’ın fiziki özgürlüğüne kavuşması gerektiğini dile getirerek taleplerini şöyle sıraladı: “Mecliste oluşturulmuş komisyonun bir an önce Sayın Öcalan ile görüşmesi gerekiyor. Çünkü tek taraflı barışın olmayacağını herkes biliyor. Barışın gerçekten kesintisiz ve bu ülkede yaşayan insanlara huzur getirebilmesi için gerçek anlamda bir barışın olabilmesi için bir an önce Sayın Öcalan ile görüşmek gerekiyor. Komisyonun bir an önce Sayın Öcalan ile görüşmesini istiyoruz. Ancak bu şekilde topluma yansıması olabilir. Biz ailelerle de görüşüyoruz. Aileler, cezaevlerindeki çocuklarının bir an önce serbest bırakılmasını talep ediyor. Biz de bu talebin yanındayız, yürütücüsüyüz; aynı zamanda bu talebi destekliyoruz. ”
Örgütlenerek mücadele edilebilir
Tutsak Partizan Ali Gülmez’in teyzesi Sevim Kalman ise, 19 Aralık katliamı sonrası siyasi tutsakların üçlü ve tekli hücrelere konulduklarını söyleyerek, “Türkiye hapishanelerinin hemen hemen hepsinde tecrit işkencesi ve hak ihlalleri devam ediyor” dedi.
Sevim Kalman, siyasi tutsakların fiziki özgürlüklerine kavuşmaları için yapılması gereken şeyleri sıralayarak devrimci demokrat kamuoyunun devrimcilerin sesi olması gerektiğine dikkat çekti. Yeni kurulan ve genişlemeye çalışan “Kuyu Tipi Hapishaneler Kapatılsın” inisiyatifinin birleşmek için iyi bir yer olduğuna vurgu yapan Sevim Kalman, yapılması gerekenleri şöyle sıraladı: “Parçalı ve dağınık olmaktansa kuyu tipi hapishane gerçeklerini teşhir edecek ortak eylemler için bir araya gelmeliyiz. Kuyu tipi kadar S tipi, F tipi, R tipi hapishanelerde de tutsaklar tecrit altındalar. Dolayısıyla önümüzde uzun bir mücadele yolu var. Örgütlenmemizi ve eylemlerimizi uzun süreli bir çalışmaya göre biçimlendirmeliyiz.”
Kaynak: JINNEWS









