• İletişim
  • Yazarlar
  • Gizlilik Politikası
5 Ağustos 2025 Salı
Sonuç Yok
Tüm Sonuçları Görüntüle
ABONE OL!
GİRİŞ YAP
Yeni Yaşam Gazetesi
JIN
  • Anasayfa
  • Gündem
    • Güncel
    • Yaşam
    • Söyleşi
    • Forum
    • Politika
  • Günün Manşeti
    • Karikatür
  • Kadın
  • Dünya
    • Ortadoğu
  • Kültür
  • Ekoloji
  • Emek
  • Yazarlar
  • Panorama
    • Panorama 2024
    • Panorama 2023
    • Panorama 2022
  • Tümü
  • Anasayfa
  • Gündem
    • Güncel
    • Yaşam
    • Söyleşi
    • Forum
    • Politika
  • Günün Manşeti
    • Karikatür
  • Kadın
  • Dünya
    • Ortadoğu
  • Kültür
  • Ekoloji
  • Emek
  • Yazarlar
  • Panorama
    • Panorama 2024
    • Panorama 2023
    • Panorama 2022
  • Tümü
Sonuç Yok
Tüm Sonuçları Görüntüle
Yeni Yaşam Gazetesi
Sonuç Yok
Tüm Sonuçları Görüntüle
Ana Sayfa Yazarlar

‘Üç gazete beni yüz sancaktan daha çok korkutur’

31 Mayıs 2018 Perşembe - 05:52
Kategori: Yazarlar

 

Yazının başlığı ve ordaki korku Napolyon Bonapart’a ait. Bu korku sadece Napolyon’a ait bir korku değil elbette. Bu korku, tüm baskıcı rejimleri ve yöneticilerine dair bir korku olmuştur tarih boyunca. Çünkü halkın gerçekleri öğrenmesinden korkulur. Bu yüzden medya denetim altına alınmaya çalışılır hep.
***

Bugün Türkiye’de medyanın büyük bölümü ince ayarlarla siyasal iktidara biat edip teslim olmuş durumdadır. Biat etmeyip halka gerçeği yansıtmaya çalışan yayın organları da sürekli kapatılıyor, muhabirleri, yazarları gözaltına alınıp tutuklanıyor.
Yaşananlar; susturma, gözdağı ve sindirme amaçlıdır. Toplumsal muhalefete karşı psikolojik bir harekat yürütülüyor. Muhalefeti bitirmek ve ona destek verenlerin sesini kısmak amacıyla yapılıyor her şey. Kimse gerçekleri konuşmasın, yazmasın isteniyor. Muhalif güçler sindirilmeye, toplum tepkisizleştirilmeye çalışılıyor.
Daha koyu baskıcı ve yasakçı bir yönetime doğru koşar adım gidilen bu günlerde sessiz kalmak, olan bitene ortak olmak anlamına gelir. Bunu bilince çıkarmış Yeni Yaşam Gazetesi tam da böyle bir ortamda gerçekleri görünür kılmak için çıkıyor.

***

Basın özgürlüğü, baskıcı yönetimlerde hep ilk kısıtlanan alan olmuştur. Bazen doğrudan baskıcı müdahaleye gerek kalmadan, habercilik alanında “intizamı” sağlayıcı “önlemler” alınır. Estirilen terör, verilen gözdağları zaten zihinlerde karakollar kurup, kendiliğinden gerekli otokontrolü sağlamaya yeterli olur.
Demokratik kültürün yerleşmediği, çoğulculuğun esas alınmadığı, ifade özgürlüğünün saygı görmediği, okumayan, okuduğunu özümseyip fikir üretmeyen, ürettiği fikirleri savunmayan ve onların arkasında durmayan bir toplumda ne kadar “basın özgürlüğü elden gidiyor” eleştirisi yapılsa da, basın özgürlüğünün de bir parçası olduğu özgürlük ortamının oluşmamasından her bir birey sorumludur. Medya organlarının patronundan köşe dönmeci köşe yazarları kadar muhabirlik etiğini kaybetmiş gazeteciler de sorumludur bu durumdan. Bu özgürlüklerin kısıtlanmasında, kaliteli içerik üretmeyen medya organları kadar, dürüst haber, doğru bilgi talep etmeyen çoğunluk da pay sahibidir.
Gerçekler görülmesin, ifade edilmesin isteniyor. Oysa medyanın da görevi gerçeği gösterip, bilinmeyeni ya da yanlış algıyı görünür kılmak, bu konuda farkındalık yaratmaktır.
Düşünürün, yazarın, gazetecinin işi; öğrendiklerini, bildiklerini topluma sunmaktır. Bu etkinliklerin oluşabilmesi yasaklardan arındırılmış özgür bir ortamla mümkündür.
Bilindiği gibi basın özgürlüğü, Birleşmiş Milletler tarafından İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi’nde ilan edilen ve birçok ülke tarafından kabul edilen bir haktır. Bu özgürlük yalnızca gazetecilere özgü, onların hak ve hukuklarını koruyan bir kavram olarak algılanmamalı. Bu hak gazetecilerin, yazarların, düşünenlerin, aydınların haklarını teminat altına almakla kalmayıp, halkın olan bitenlerden haber alma hakkının teminatı olarak kabul edilmelidir
İnsan, yapılan haksızlıklara itiraz etmediği, karşı çıkmadığı müddetçe zulüm bitmez. Haksızlığa sessiz kalmak haksızlığa bir çeşit onay vermektir. İtiraz hakkımızı kullanıyorsak umudumuz var demektir. Ve hani bilinen sözdür; “Korku sizi tutsak eder, umut ise özgür bırakır.”
Korkunun tutsağı olmayacağız diyen Yeni Yaşam gazetemiz gerçeğin peşine düşmek için yola koyulmuş durumda. Emeği geçenlere selam olsun.

PaylaşTweetGönderPaylaşGönder
Önceki Haber

Halkevciler ne yapmak, nereye varmak istemektedirler?*

Sonraki Haber

Erdoğan’da ‘İnce takıntı’sı başladı

Sonraki Haber

Erdoğan’da ‘İnce takıntı’sı başladı

SON HABERLER

Riha’nın ilçelerinde halk toplantıları

Riha’nın ilçelerinde halk toplantıları

Yazar: Yeni Yaşam
5 Ağustos 2025

‘Musa Anter, Kürt sanatında öncü bir isimdir’

‘Musa Anter, Kürt sanatında öncü bir isimdir’

Yazar: Yeni Yaşam
5 Ağustos 2025

Varlığını ‘terörle mücadele’ retoriğine borçlu bir rejim!

Sendikalara dair söylem ve gerçek!

Yazar: Yeni Yaşam
5 Ağustos 2025

Mazlum Abdi: Ademimerkeziyetçi Suriye olmalı

Mazlum Abdi: Ademimerkeziyetçi Suriye olmalı

Yazar: Yeni Yaşam
5 Ağustos 2025

‘Ama emperyalizm’ diyorsak…

Kadın düşmanlığının bayağılığı!

Yazar: Yeni Yaşam
5 Ağustos 2025

Siyaset, ilke, tutarlılık, ahlak, vicdan

Karanlığı savunanların aydın olma vehmi

Yazar: Yeni Yaşam
5 Ağustos 2025

Kadınların öncülüğü belirleyicidir

Kadınların öncülüğü belirleyicidir

Yazar: Yeni Yaşam
5 Ağustos 2025

  • İletişim
  • Yazarlar
  • Gizlilik Politikası
yeniyasamgazetesi@gmail.com

© 2022 Yeni Yaşam Gazetesi - Tüm Hakları Saklıdır

Welcome Back!

Login to your account below

Forgotten Password?

Retrieve your password

Please enter your username or email address to reset your password.

Log In

Add New Playlist

E-gazete aboneliği için tıklayınız.

Sonuç Yok
Tüm Sonuçları Görüntüle
  • Tümü
  • Güncel
  • Yaşam
  • Söyleşi
  • Forum
  • Politika
  • Kadın
  • Dünya
  • Ortadoğu
  • Kültür
  • Emek-Ekonomi
  • Ekoloji
  • Emek-Ekonomi
  • Yazarlar
  • Editörün Seçtikleri
  • Panorama
    • Panorama 2024
    • Panorama 2023
    • Panorama 2022
  • Karikatür
  • Günün Manşeti

© 2022 Yeni Yaşam Gazetesi - Tüm Hakları Saklıdır