• İletişim
  • Yazarlar
  • Gizlilik Politikası
20 Aralık 2025 Cumartesi
Sonuç Yok
Tüm Sonuçları Görüntüle
ABONE OL!
GİRİŞ YAP
Yeni Yaşam Gazetesi
JIN
  • Anasayfa
  • Gündem
    • Güncel
    • Yaşam
    • Söyleşi
    • Forum
    • Politika
  • Günün Manşeti
    • Karikatür
  • Kadın
  • Dünya
    • Ortadoğu
  • Kültür
  • Ekoloji
  • Emek
  • Yazarlar
  • Panorama
    • Panorama 2024
    • Panorama 2023
    • Panorama 2022
  • Tümü
  • Anasayfa
  • Gündem
    • Güncel
    • Yaşam
    • Söyleşi
    • Forum
    • Politika
  • Günün Manşeti
    • Karikatür
  • Kadın
  • Dünya
    • Ortadoğu
  • Kültür
  • Ekoloji
  • Emek
  • Yazarlar
  • Panorama
    • Panorama 2024
    • Panorama 2023
    • Panorama 2022
  • Tümü
Sonuç Yok
Tüm Sonuçları Görüntüle
Yeni Yaşam Gazetesi
Sonuç Yok
Tüm Sonuçları Görüntüle
Ana Sayfa Yazarlar

Uçurtmaları da vuruyorlar-Musa Piroğlu

Yeni Yaşam Yazar: Yeni Yaşam
26 Şubat 2019
Kategori: Yazarlar
Facebook'ta PaylaşTwitter'da Paylaş

Uçurtmayı Vurmasınlar, senaryosunu Feride Çiçekoğlu’nun yazdığı, Tunç Başaran’ın yönettiği bir film. Annesi hapishanedeyken onunla kalan Barış adındaki çocuk, çocuğun tecrübeleri ve 12 Eylül sonrası Türkiye’deki hapishane koşulları anlatılıyor filmde. Film hapishane yönetimlerinin acımasızlığını deşifre ederken, çocukların anneleriyle beraber bu acımasızlığın içerisinde cezalandırılmasını konu alıyor. Yıllar sonra siyasi tutsak Filiz Karaoğlan’ın başına gelenler bu filmin tekrar hatırlanmasına yol açtı. Filiz Karaoğlan, 2015’te “canlı kalkan” iddiası ile Ağrı Ağır Ceza Mahkemesi’nde yargılanmış ve “örgüte üye olmamakla birlikte örgüt adına suç işlemek” suçlamasından 4 yıl 2 ay hapis cezası ile cezalandırılmıştı.

Hamile olduğu gerekçesi ile infaz savcılığına yapılan müracaatla iki kez infaz erteleme talebi kabul edilen Karaoğlan, erteleme süresinin bitmesi gerekçesi ile tutuklandı. Karaoğlan, prematüre ikiz bebeğiyle birlikte Patnos L Tipi Cezaevi’nde tutsak tutuluyor. Türkiye çapında cezaevlerinde 743 bebek anneleri ile birlikte hapis tutuluyor. Bu annelerin bir kısmı doğumdan bir iki hafta sonra bebeğiyle beraber tutuklanmış bulunuyor. Bu ve benzeri uygulamalar, hem temel insan hakları kararları hem de imzalanmış uluslararası belgelere aykırı bir şekilde yürürlüğe konuluyor. Saray, kendisinden olmayan herkesi güncel linç çuvallarından birisi olan “FETÖ” ya da “bölücü” kavramlarından birisi ile etiketliyor ve vatandaş tanımının dışına çıkartıyor. Bu etiketler, etiketlenmiş kişiyi hedef alan her çeşit saldırı ve uygulamayı meşrulaştırmanın bir aracı oluyor. İktidarın, kendisine karşı olan herkesi düşman ilan ederek, onlara karşı bir çeşit savaş hukuku uygulaması Nazi Almanya’sına dayanıyor. Bu uygulamaya literatürde “düşman ceza hukuku” deniyor. Kavram olarak “Düşman Ceza Hukuku”, ilk kez Alman ceza hukukçusu Günther Jakobs tarafından kullanıldı.

Kavram, toplumsal hayatta iktidar karşıtlarının düşman olarak görülmesine ve düşmanlara yönelik cezai uygulamalarla baskı altında tutulmasına dayanıyor. Devlet Ortaçağ’dan kalan metotlarla, gözden çıkardığı kimseleri, yakınlarına haber vermeden, avukatsız ve hiçbir hukuki koruma olmadan tutuklayıp, cezalandırabiliyor. Buna göre iktidar karşıtları vatandaş tanımının dışına çıkarılarak, vatandaşların yararlandığı her çeşit yasal ve anayasal haktan mahrum bırakılıyor. Düşman ceza hukuku uygulaması, iktidar karşıtlarına karşı devletin tüm anayasal ve yasal sınırlamalardan arınmasına ve her çeşit aracı kullanarak saldırmasına dayanıyor. Düşman kavramı siyasal iktidarın çıkarlarına göre belirleniyor. Bugün iktidarın yanında olan, diğer bir gün düşman ilan ediliyor. Bugün hasım gördüklerine düşmanca saldıran, diğer bir gün aynı ve belki de daha ağır yöntemlerin hedefi haline geliyor.

Televizyonların gözü önünde polis tarafından tacize uğrayan Merve Demirel’in başına gelenler, bu uygulamanın nasıl vahşice devrede olduğunu gösterir bir mahiyettedir. Devlet, tüm kurumları ile tacizci polisin arakasında dururken, tacizi açıklamak için ise taciz edilen kadın FETÖ’cü iddiası ile etiketlenmiş, FETÖ’cü veya “terörist” etiketini taşıyanların her çeşit uygulamayı hak ettikleri açıklanmıştır. Bunun adı düşman hukukudur. Saraya karşı olanın düşmanlaştırılmasıdır. Yıllardır Kürt halkına ve devrimcilere karşı devrede olan bu uygulamada yeni olan şey düşman tanımının genişlemiş olmasıdır.

Yıllarca insanlar işkencede katledilmiş, köyler yakılmış, şehirler yıkılmış, sürgünler ve katliamlar yaşanmıştır. Bizzat en tepeden yapılan açıklamalar ile seçilmiş HDP milletvekilleri polis tarafından saldırıya uğramış, bu vekillerin vekilliğinin tanınmadığı açıklanmıştır. Saray, kendisine karşı olan ya da kendi çıkarlarına zarar veren herkesi düşman ilan etmekten sakınmamaktadır. Bu düşmanlaştırma saray karşıtlarına karşı her çeşit ekonomik, siyasal ya da fiziki saldırının devreye konulması anlamına gelmektedir. İnsanlar hiçbir gerekçeye ihtiyaç duyulmadan işinden atılmakta, her çeşit ekonomik kazanımları yok sayılmakta, mallarına el konulmakta, canlarına kastedilmektedir. Neredeyse bir çeşit Ortaçağ ganimet hukuku işletilmekte, canı, malı ve her çeşit değeri el koyanlar tarafından hak görülmektedir. Saray, kendi düşmanlarını çoğaltmaktadır.

Herkesin düşmanlaştırılma olasılığı ile yaşadığı bir korku iklimi yaratılmaktadır. Kabul edilmelidir ki böylesi karanlık bir coğrafyada korkunun kimseye hiçbir faydası yoktur. Bu saldırı doğrudan devlet aygıtları tarafından devreye konulduğu için ve yargının kendisi bizzat düşman hukuku temelinde hareket ettiği için devlettin ve yargının bir çözüm aracı olmaktan çıktığının da ilanı anlamına gelmektedir. Saray, kendisini bütün yasal sınırlamalardan kurtarıp topluma karşı sınırsız bir baskı mekanizmasına dönüştürürken, tersten kendisine karşı yasal mücadele imkânlarını da ortadan kaldırmaktadır. Düşmanlaştırılanların çoğalması, tersten saraya karşı olanların da çoğalması anlamına gelecektir ki bu durum sarayın sonunu hazırlayan bir dizilim de yaratacaktır. Yaklaşan yerel seçim bu bağlamı ile ele alındığında, sarayın sonunu değil ama bu sonu hazırlayıp hızlandıran koşulların olgunlaştırılmasını sağlayabilir. Mesele, sürecin böylesi bir yan yana gelişi sağlayacağı bir perspektifle hareket edilmesi meselesidir.

Yeni Yaşam

Yeni Yaşam

İlgiliYazılar

Süreç ve HDK davasında adalet arayışı

Süreç, riskler ve solun sorumluluğu

Yazar: Heval Elçi
20 Aralık 2025

Önemli gelişmeler sürecindeyiz. Bu gelişmeler, 40 yıllık çatışmalı sürecin sona ermesi yönünde umut verici adımlar olarak değerlendiriliyor. Ancak süreç, ikinci...

Uçak kazaları ve iktidar

Yetse de yetmese de…

Yazar: Nazlı Buket Yazıcı
20 Aralık 2025

İktidarın, sürecin başından beri sergilediği “mış gibi yapma” hırkasını yavaş yavaş atmaya başladığını söyleyebiliriz. Mehmet Uçum, meclis komisyonuna sunulan AKP...

Öcalan’ın söyledikleri ve hakikatin dili

Sosyalizm ve sınıfta kalanlar

Yazar: Heval Elçi
20 Aralık 2025

Sosyalizm, skolastik mantıkla açıklanabilecek bir ideoloji değil. Sosyalizm eşitliği, özgürlüğü savunan bir yaşam formu. Marx, sosyalizmin çıkış noktası olarak kabul...

DADSAZ: Varlığın hukuk dili

CHP’nin Raporu, tew lê gulê!

Yazar: Nazlı Buket Yazıcı
20 Aralık 2025

CHP, beklenen komisyon raporunu açıkladı. 53 sayfalık rapor, hemen ilk sayfada da belirtildiği üzere, yaz aylarında kamuoyu ile paylaşılan demokrasi...

2026 bütçesinde harcamalar ve vergiler

Adalet perspektifinden 2026 bütçesi (b)

Yazar: Heval Elçi
19 Aralık 2025

Bir önceki bölümde, adil bir bütçe politikasına ilişkin konuların dört başlıkta ele alınabileceğini belirtmiş ve bu konuda ilk olarak mali...

Bildiğimiz dünyanın sonrası: Kapitalizm ve Ortadoğu

Bildiğimiz dünyanın sonrası: Kapitalizm ve Ortadoğu

Yazar: Heval Elçi
18 Aralık 2025

“Bildiğimiz dünyanın sonu” değil, “sonrası” demek diyalektik bakış açısından kaynaklanıyor. Her bilinen dünya (yani verili dünya düzeni) kendi çelişkilerini üretir....

Sonraki Haber

Üçüncü yol devrimci seçenektir-Ömer Ağın

SON HABERLER

Karşı kutuplara itmeden sosyalizmi tartışabilmek

Karşı kutuplara itmeden sosyalizmi tartışabilmek

Yazar: Bedri Adanır
20 Aralık 2025

Süreç ve HDK davasında adalet arayışı

Süreç, riskler ve solun sorumluluğu

Yazar: Heval Elçi
20 Aralık 2025

Uçak kazaları ve iktidar

Yetse de yetmese de…

Yazar: Nazlı Buket Yazıcı
20 Aralık 2025

Öcalan’ın söyledikleri ve hakikatin dili

Sosyalizm ve sınıfta kalanlar

Yazar: Heval Elçi
20 Aralık 2025

DADSAZ: Varlığın hukuk dili

CHP’nin Raporu, tew lê gulê!

Yazar: Nazlı Buket Yazıcı
20 Aralık 2025

Barış konuşulurken aydın ve entelektüeller nerede?

Barış konuşulurken aydın ve entelektüeller nerede?

Yazar: Nazlı Buket Yazıcı
20 Aralık 2025

Bakırhan’dan rapor açıklaması: Kürt meselesini torbaya sıkıştırmak çözüm değil

Bakırhan’dan rapor açıklaması: Kürt meselesini torbaya sıkıştırmak çözüm değil

Yazar: Yeni Yaşam
19 Aralık 2025

  • İletişim
  • Yazarlar
  • Gizlilik Politikası
yeniyasamgazetesi@gmail.com

© 2022 Yeni Yaşam Gazetesi - Tüm Hakları Saklıdır

Welcome Back!

Login to your account below

Forgotten Password?

Retrieve your password

Please enter your username or email address to reset your password.

Log In

Add New Playlist

E-gazete aboneliği için tıklayınız.

Sonuç Yok
Tüm Sonuçları Görüntüle
  • Tümü
  • Güncel
  • Yaşam
  • Söyleşi
  • Forum
  • Politika
  • Kadın
  • Dünya
  • Ortadoğu
  • Kültür
  • Emek-Ekonomi
  • Ekoloji
  • Emek-Ekonomi
  • Yazarlar
  • Editörün Seçtikleri
  • Panorama
    • Panorama 2024
    • Panorama 2023
    • Panorama 2022
  • Karikatür
  • Günün Manşeti

© 2022 Yeni Yaşam Gazetesi - Tüm Hakları Saklıdır