CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu’nun uğradığı saldırının, seçim yenilgisiyle ilgilisi var, elbette. Ama daha çok CHP’deki demokratik değişimle ilgili olduğunu söyleyebiliriz. Zaten MHP’nin açık sözlü milletvekili Yaşar Yıldırım söylemişti: “CHP’nin asıl hedefinin İstanbul’u yönetmek değil, tek adam rejimini devirip demokrasi getirmek.” Yıldırım, “Cumhuriyet Halk Partisi’nin belediye alıp da hizmet etme değil, ‘demokrasiye geçeceğiz, tek adamlık rejimini yıkacağız’ diye iddia eden bir genel başkanları var.
Hedef budur. Dolayısıyla bu olur mu? Olur. Bunları yapmaya çalışırlar mı? Yapmaya çalışırlar. Bunlara müsade etmememiz gerek” ifadelerini kullandı. CHP ne kadar değişir bilmem, ama partide bir değişim yaşandığı ve seçim başarısında bu değişimin hatırı sayılır bir payı olduğunu teslim etmeliyiz. Bu değişimin motoru, CHP’de ağrılığı yavaş da olsa hissedilse de yeni kuşaktır. Akademisyen ve üniversiteli ağırlık bu kadro parti politikalarında ağırlığını koymaya başladı. Önceleri benzer girişimlerin önü kesilirken, şimdi parti yönetimcede teşvik edilir oldu.
Kürt sorunu konusunda CHP’de şimdiye kadar rastlanmadığı kadar demokrat olan bu yeni kadro, özellikle AKP tabanına seslerini duyurmak konusunda duyarlı ve sınırlıda olsa da başarılı. Asgari demokratik hak ve özgürlükle konusunda duyarlı. Bu yaklaşım seçim başarısı getirdi. Muhalefeti sevindirdi, ancak anti-demokratik cepheyi kızdırdı. Kemal Kılıçdaroğlu’na saldırının nedeni budur.
Önümüzdeki günlerde daha çok bulgu ortaya çıkacak ve daha geniş analizler yapma imkanı doğacak. Şimdilik şunu belirtmekle yetinelim; CHP’li Levent Gök’ün ilk açıklamasında Süleyman Soylu’nun adını zikretmesi boşuna değil. Bu ekip yeni süreçte ağırlığını koymak hesaplarını yapıyor. Tansu Çiller ve Mehmet Ağar’ın seçim mitinglerinde boy göstermesi boşuna değilmiş meğer. Çiller-Ağar demişken, ilginç bir paradoksa dikkat çekelim. Bu ikili 90’lı yıllarda 3 bin Kürt köyünü boşaltı. 3 milyondan fazala insan doğup büyüdükleri yeri terk etmek zorunda kaldı. Büyük bölümü İstanbul, Ankara, İzmir ve Adana gibi metrepollere yerleşti. Yine bu ikilinin döneminde binlerce faili meçhul cinayet işlendi.
İnsanları toplu mezarlara, Botaş kuyularına atıldılar. İşte durumun kötüye gittiğini gören Erdoğan, bu ikiliye umut bağladı. Onları tekrar siyaset sahnesine davet etti. Hatta Ağar CHP yönetiminde olan belediyeleri “terör örgütleri” militanlarında kurtarmak için mesaisinin büyük bölümünü harcadığını da anlatı. Demek istedi ki belediyeleri yeniden CHP’ye vermeyin. Bu çabaların işe yaramadığını 31 Mart’ta herkes gördü. Ancak bu ikilinin yerinden yurdunda ettiği ve metrepollere savrulmuş olan Kürtler seçimin kaderini değiştirdi. Erdoğan ağır topları ile birlikte ağır bir yenilgi aldı. Eskimiş faşistlerin siyaset sahnesine dönme çabası da kursaklarında kaldı.
Bir füze kaç simit eder?
Askeri uzmanlar diyorki Türkiye’nin ne S-400’lere, ne Patriotlara ihtiyacı var. Bölgede hava gücü Türkiye’de daha büyük olan sadece Rusya var, Rusya’da kendini zora sokacak bir sistemi kimseye satmaz. Satacaksa da o ülkeyi bütünü ile kendine bağlamadan satmaz. Erdoğan belki ABD ile Kürtlere karşı bir anlaşmaya varmak için S-400 kozunu masaya sürdü. Suriye’de hareket kabiliyeti kazanmak için bu adım atıldı.
Gelişmeler Erdoğan’ı köşeye sıkıştırdı. Almakta ısrar ederse ABD yaptırımları gelecek, vazgeçse Rusya’nın yaptırımları gelecek. Putin her alanda muslukları sıkacak. Şimdi Cumhurbaşkanı’nın çok akıllı danışmanları bir yol bulmuş gibi görünüyorlar. İki tarafı da tatmin edecek bir yol. Putin’i kızdırmamak için S-400’ler alınacak, ABD’yi kızdırmamak için de bunlar Türkiye’ye getirilmeyecek. Ya Azerbeycan’a, ya da Katar’a yerleştirilecek. Başka ülkelere gönderildiğine göre acil ihtiyaç değilmiş. Bu ölümüm makinalarına verilecek 2.5 milyar dolara gelince, herhalde ‘devleti yaşat ki insan yaşasın’ denilecek.
Mümkün olsa 2.5 milyar dolarlık bu oyuncakları çöpe atacaklar. Peki halk soğan ve patates bulamazken, hak reva mıdır bu pahalı oyuncaklar için 2.5 milyar vermek? Halka simit hesabı yapanlar, füze almak söz konusu olduğunda kesenin ağzını açıyorlar. Bu hesap uzmanına, bir füzeye ödenen 2.5 milyar dolar, kaç simit eder diyerek soralım ve yazıyı burada bitirelim.