Açılık grevleri ve ölüm oruçları PKK Lideri Abdullah Öcalan’ın çağrısı üzerine sona erdi. Şimdi sıra tutuklu ve hükümlülerin tedavi sürecinde. Tedaviler doğru uygulanmazsa insanlarda kalıcı hasarlar oluşması mümkün. Şimdi bütün ilgili çevreler bu süreci yakında izliyor
.
Nereden buraya geldik, az çok biliniyor. İktidarın anti-demokratik uygulamalarını sürdürmek, barış ihtimalini bertaraf etmek için attığı ilk adım Öcalan’a tecrit uygulamak oldu. Kendisi ile yaptığım bir söyleşide Hatip Dicle, iktidarın bu uygulamasının nedenini şöyle anlatmıştı. Mealen aktarıyorum: “Öcalan’ın konuştuğu bir Türkiye’de savaş olmaz.” Nereden bakarsanız bakın bu doğru bir tespit. Savaş Öcalan’a tecrit uygulandıktan sonra başladı. Yeni sürecin bir müzakere süreci olmadığını kendisi avukatları aracılığı ile deklare etti ama kamuoyunun Öcalan’ın sesini duyduğu bir Türkiye’de çatışmayı sürdürmek zor.
Uluslararası muhatap
Önce masa devrilmiş, sonra çatışma başlamıştı. O günden bu güne Türkiye’nin işleri hiç rast gitmedi. AKP iktidarının bütün iç ve dış politikaları çöktü. Bunu doğal olarak ekonomik çöküş izledi. Kürtleri sıkıştırmak için atılan bütün adımlar dönüp iktidarı vurdu. Bunun en iyi örneği S-400’ler meselesidir. Rusya’nın kendisine Suriye hava sahasını açması için atılan bu adım daha sonra ABD ve NATO ile bir krize dönüştü. Şimdi iktidar bu konuda nasıl sıyrılacağını şaşırmıştır. ABD eğer S-400’leri almaktan vazgeçmezse yaptırım uygulayacak, bu sadece F-35’lerin Türkiye’ye verilmemesi ile kalmayacak, zaten krizde olan ekonomiyi vuracaktır.
Bir ara not olarak belirtmek gerekir ki Türkiye ekonomisi hızla dönülmez noktaya doğru gitmektedir. Yakında kırılgan beşlinin, en kırılganı haline gelecek belki de iflasını ilan etmek durumunda kalacak. Üst üste gelen seçimler nedeni ile seçmene şirin görünmek için herhangi bir tedbir alınamamakta, ekonomi göz göre göre uçuruma doğru götürülmekte. Eğer aşağı yuvarlanırsa, Latin Amerika örneklerinde olduğu gibi, bir daha belinin doğrultması söz konusu olmayacaktır.
Ekonomi ile ilgili notumuzu buradan bitirip devam edersek, şunu söylemeliyiz. İktidarın tecrit uyguladığı Öcalan, bu sürecin içinde uluslararası siyasette bir muhatap haline gelmiştir. ABD ve Rusya başta olmak üzere bölgede siyaset yapmak isteyen her güç, Öcalan’la muhatap olmak zorunda. Bunun önde gelen etmenlerinde biri Öcalan’ın kendi duruşudur. Demokrasi ve barıştan yana tavır alması, cezaevi ve tecrit koşullarına rağmen soğukkanlı tutumunu sürdürmesi onu barış ve müzakere için vazgeçilmez hale getirmiştir. Bununla yakın bağı olan başka bir gelişme Öcalan’ın liderliğini yaptığı hareketin bölge düzeyinde geldiği konumdur. Artık Ortadoğu’da Kürt siyaseti muhatap olmadan bölgede adım atılamaz.
Bölgesel aktörlerin iflası
Gelişmelere doğru tutum alamayan bölgesel siyasetleri-yönetimleri iflasa sürüklemiştir. KDP yönetimi değil bir devleti yönetmek, bir aşireti bile yönetemeyeceklerini göstermişlerdir. Uluslararası siyasi arenada kendilerine açılan cömert krediyi kısa sürede tüketmiş, bağımsızlık referandumunun çökmesi için en çok çaba gösteren AKP ile bugün kuzu sarması olmalarını izah etmemeye bile girişmemektedir. Petrolden gelen milyon dolarların nereye gittiği belli değil. Ve Güney’deki halk giderek yoksullaşmaktadır.
Bir zamanlar ABD’nin ve batının gözdesi olan AKP ve onun lideri tek adam rejimine giden yolda ülkenin bütün kurumlarını yok edip, ekonomisini tahrip eden bir noktaya gelmiştir. Suriye’de ise herkes Beşar Esad kazanıyor diye el çırpmakta ama son taşına kadar tahrip edilmiş Suriye’yi kimse görmüyor. Evet, bütün radikal İslamcılar ülkeye yığıldı ama Esat ülkesini buraya getirmeden demokrasi rayına sokabilirdi. İran halkı refah ve demokrasiden bir nebze yararlanamamakta, ama Mollalar nükleer silahlanma için ülkeyi kan gölüne çevirmeyi göze almış durumdadırlar. Bölgede olumlu rol oynayan, bölgeyi olumlu yönde değiştiren yegane siyaset Kürt siyaseti ve Öcalan’dır. Bu durum Öcalan’ı uluslararası bir muhatap haline getirmiştir. Artık hiç kimsenin Öcalan’ı ve Kürtleri hesaba katmadan adım atması mümkün değil. Türkiye açısından ise içine düştüğü sıkıntılı durumda-başta dış politika ve ekonomi olmak üzere- kurtulmak istiyorsa Öcalan’a ulaşacak en kısa yola sahiptir.