Kuzey Suriye’deki Arap aşiretleri ve Süryaniler, hedefin bütün halk bileşenleri olduğunu ve huzur ortamının tek yanlı ‘Güvenli Bölge’ adı altında tehdit edilerek yok edilmesine izin vermeyeceklerini söyledi
Kuzey ve Doğu Suriye bölgesindeki güven ve huzur ortamına dikkat çeken Arap aşiretleri kanaat önderleri, Türkiye gözetiminde bir ‘Güvenli Bölge’yi reddettiklerini, uluslararası ülkelerin kontrolünde olması gerektiğini vurguladılar. Kapıların tehdit edilen mültecilere her zaman açık olduğu, mültecilerin kendilerini propaganda aracı yaptırmaması da istendi.
Kuzey ve Doğu Suriye’ye yönelik tehdit politikasına tepki gösteren Arap aşiretleri, Türkiye’nin bahanelerini ve tehditlerini kabul etmediklerine dikkat çektiler. ANHA’dan Tırki El-Kalıt ve Ehmed El Kemyan’ın haberine göre Arap aşiretlerinin El Sebxa Aşireti kanaat önderi Mihemed Tirkî El Soan, Ankara’nın “sınır güvenliği” iddialarının doğru olmadığını, bu iddialar ile Kuzey ve Doğu Suriye’ye karşı bahane yarattığını söyledi. Demokratik ulus projesinden korkulduğunu vurgulayan Cabat Aşiret kanaat önderi Telal El Sibat ise Türkiye’deki Suriyeli mültecilere çağrıda bulunarak, “Erdoğan’ın tehdit ettiği mülteciler bu toprakların çocuğudur. Kuzey ve Doğu Suriye bölgesinin kapıları onları her zaman sahiplenmeye açıktır” dedi.
Kuzey ve Doğu Suriye bölgesinin zaten güvenli olduğuna vurgu yapan Beni Seid Aşiret kanaat önderi Fehed El Şilaş ise, Türkiye gözetiminde bir ‘Güvenli Bölge’yi reddettiklerini söyledi. Suriye krizinin çözümü için Kuzey ve Doğu Suriye bölgelerindeki Demokratik Suriye Meclisi’nin çağrılarına güven duyduklarını dile getiren El Şilaş, savaş propagandasına aracı olmamaları için Suriyeli mültecileri topraklarına geri dönmeye çağırdı.
Asuri Partisi tepkisi
Ermeni, Kürt, Arap, Süryani, Asuri, Türkmen, Çerkes halklarının yaşadığı Kuzey Suriye etrafındaki gerilimi değerlendiren Demokratik Asuri Partisi Suriye Şubesi Üyesi Waêl Mîrza, Türkiye’nin içerisinde bulunduğu siyasi ve ekonomik sorunları örtbas etmek için Kuzey ve Doğu Suriye’ye yönelik tehditler savurduğunu belirterek şunları söyledi: “Tehditler sadece bir topluma dönük değil bölgede yaşayan bütün halk bileşenlerine yöneliktir… Türk devletinin tehditleri yeni bir şey değil. Suriye krizinin başından bu yana bölgeye olumsuz etki ediyor.” Bölgede silahlı grupların saldırısı sonucu binlerce Hristiyan’ın öldürüldüğünü belirten Mîrza, oluşturulacak “Güvenli Bölge”nin uluslararası ülkelerin kontrolünde olması gerektiğinin altını çizdi. Mîrza, “Türk devletine güvenmiyoruz. ‘Güvenli bölge’ oluşturulursa uluslararası ülkelerin kontrolü altında olmalıdır. Türk devletinin kontrolü altında olmamalıdır” dedi
Alman Die Zeit gazetesinin yazarı Michael Thumann ise “İkinci Afrin’e izin verilmemeli” başlıklı yazı ile tehditleri işledi, Kürt bölgesine yönelik kapsamlı bir yerleşme/göç ettirme planı olduğunu vurguladı.
Şehba’da binler yürüdü
Şehba’da tehditler kitlesel yürüyüşle protesto edildi. Şehba’nın Ehdas ilçesinde bir araya gelen binlerce Afrin ve Şehbalı, Marata El-Mislimiyê köyüne kadar sloganlarla yürüdü. Açıklamalar Kürtçe ve Arapça okundu. Öte yandan Afrin’de Hemzat isimli grubunun Şerqiya köyünden Fûad Elî isimli sivili kaçırdığı ve fidye istediği bildirildi. Alınan bilgilere göre Eli’nin ailesinden 50 milyon Suriye lirası fidye istendi. Reco’nun Şêxbilê köünde de üç sivilin kaçırıldığı öğrenildi. Bu sivillerin 50 yaşındaki Mihemed Ehmed, 75 yaşındaki Şukrî Ehmed ve 32 yaşındaki bir kişi olduğu öğrenildi.
Pompeo: Önemli ilerleme sağlandı
ABD Dışişleri Bakanı Mike Pompeo, Türkiye ile “Güvenli Bölge” konusundaki müzakerelerde “önemli ilerlemeler” sağlandığını savundu. Twitter üzerinde kısa bir açıklama yapan Pompeo, “ABD ile Türkiye arasındaki müzakerelerin, Kuzey-Doğu Suriye’de güvenlik alanında ortak kaygılarımıza cevap veren kalıcı bir güvenlik mekanizmasını hayata geçirilmesinde önemli ilerlemelerin sağlanması mutluluk verici. Güvenli bir bölgenin kurulması barış ve güvenliğe doğru büyük bir adım olacaktır” dedi. ABD Dışişleri Bakanlığı, adına “güvenli bölge” denilen mekanizma konusunda başka detay vermedi. Türkiye ile ne tür pazarlıklar yapıldığı, nasıl bir mekanizma öngörüldüğü ve nasıl işleyeceği bilinmiyor. Cumhurbaşlığı Sözcüsü Büyükelçi İbrahim Kalın da, ABD Ulusal Güvenlik Danışmanı John Bolton ile telefonda görüştü. İkilinin görüşmesinde “Güvenli Bölge” için Müşterek Harekat Merkezi’nin kurulması ve iki ülke arasındaki ticaret hacminin arttırılması konularının gündeme geldiği basına yansıdı. Kalın “Türkiye’nin güvenlik hassasiyetlerinin göz önünde bulundurularak Güvenli Bölgenin oluşturulmasına dair varılan mutabakatın en kısa sürede hayata geçirilmesi gerektiğini” söyledi.
Anlaşma gerekir
Gazeteci ve Türkiye Uzmanı Xorşid Deli, Türkiye’nin Lozan’dan kurtulup “Misak-ı Milli sınırlarına” ulaşmayı hedeflediğini belirterek, Kuzey Suriye’ye yönelik tehditlerinin ciddi tehlike oluşturduğunu ve buna karşı birlikte durulması gerektiğine dikkat çekti. Deli, “Türk devletinin ABD’yle anlaşmadan askeri operasyon yapamayacağının bilinmesi gerekiyor. Türk devletinin tehditleri siyasi baskı ve şantaj amaçlıdır… İki taraf arasında zor diyaloglar yaşanıyor” ifadelerini kullandı. Xorşid Deli ayrıca “Türkiye ve Rusya arasında özellikle Ukrayna ve İdlib konusundaki çelişkiler sebebiyle yeni müttefikliğin oluşacağını düşünmüyorum” dedi.
EYN ÎSA