• İletişim
  • Yazarlar
  • Gizlilik Politikası
30 Ekim 2025 Perşembe
Sonuç Yok
Tüm Sonuçları Görüntüle
ABONE OL!
GİRİŞ YAP
Yeni Yaşam Gazetesi
JIN
  • Anasayfa
  • Gündem
    • Güncel
    • Yaşam
    • Söyleşi
    • Forum
    • Politika
  • Günün Manşeti
    • Karikatür
  • Kadın
  • Dünya
    • Ortadoğu
  • Kültür
  • Ekoloji
  • Emek
  • Yazarlar
  • Panorama
    • Panorama 2024
    • Panorama 2023
    • Panorama 2022
  • Tümü
  • Anasayfa
  • Gündem
    • Güncel
    • Yaşam
    • Söyleşi
    • Forum
    • Politika
  • Günün Manşeti
    • Karikatür
  • Kadın
  • Dünya
    • Ortadoğu
  • Kültür
  • Ekoloji
  • Emek
  • Yazarlar
  • Panorama
    • Panorama 2024
    • Panorama 2023
    • Panorama 2022
  • Tümü
Sonuç Yok
Tüm Sonuçları Görüntüle
Yeni Yaşam Gazetesi
Sonuç Yok
Tüm Sonuçları Görüntüle
Ana Sayfa Yazarlar Ayşe Gökkan

Umudun özgürlüğüne yürüyüş

30 Ekim 2025 Perşembe - 00:00
Kategori: Ayşe Gökkan, Yazarlar
Umudun özgürlüğüne yürüyüş

Bu sürecin en temel ilkelerinden biri kadına yönelik saldırılara karşı demokratik hak olan hukuki mücadele vermek, hesap verilmesini sağlamak ve olası benzer saldırıların önüne geçmek, geçmişte yaşananlarda dahil yüzleşmeyi sağlamak, barış ve demokratik toplumun inşasına hizmet etmektir. Savaş karşıtlığıdır

Ayşe Gökkan

Sincan zulümxanesi sonbahar renklerinin sıcaklığını hissedemeyecek kadar kendi cürmünde boğulurken biz her mevsimin güzellikleri, doğadan fışkıran bereketi ve bize düşen pay ile direniş akışkanlığında güne uyanırız. Sabah çayı, kürdi leylan mırıltıları arasında ritüelsel demlenir. Ne erken ne geç kalkılır.

Yerli halkların deyimiyle ruh ne geride kalmalı ne önden yürümeli kendi ahenginde. Sabun kokusunun odalardan yayılması yaşamların birer birer hareketlendiğini haber verir. Kahvaltı soframızda acı, tatlı, ekşi, tuzlu var elbet, hayatlardan bin bir hayallerde.

Etik değerlerden hallere sonsuz yer açılır soframızda ama ihanet, yalan, dolan, ikiyüzlülük, ret, inkara yer yok. İnsanlığın, yeryüzü renklerinin hayal ettiği sofra da bu değil mi? Onurlu yaşam uğruna bin bir bedel ödediğimiz…

Güne devamla sonbaharlıklar dolanır etrafımıza. Payizxer damlalarıyla yosun tutmuşsa, havalandırmanın incecik çatlakları su veriyoruz onlara. Sonra bize yoldaş olan serçeler, güvercinler, kargalar, ala kargalar, sığırcakların, akşamdan kalan suları yiyecekleri tazelenir kaçak çaylarımızın eşliğinde.

Güneş bütün haşmetiyle direnip yedi kat duvarların ardından ulaşmışsa bize, günün yarısına doğru olduğumuzu haber verir. O ana kadar fikirlerin analiz halayından çıkmak üzereyizdir; öğrendiğimiz de bilmemenin sonsuzluğu olur an’ın sonunda.

Sonbaharın hüzünlü, sevinçli, bereketli hikayeleriyle bizleri Kürdistan’ın dört bir yanından toplayıp zulümxaneye kapatan zihniyet sistemine inat, yoldaş izleri eşlik eder hayatlarımıza ve gücün zor zamanlarıyla baş etmeye. Ülkemizde payizxer ile boy veren payize hazırlanan payizvar,  Payizokların salkımları, incirleri, tatları, her birimizin anılarında bıraktığı izleri, Gladio devletlerin komplolarla karartmak istediği halklar, hayatlar.

Ağır hasta tutsaklara son nefesine kadar uyguladıkları işkence, çocukluğunu, gençliğini, orta yaşını, tam 34 yılını zulümxanede geçiren insanlık sofrasını koruyan direnişçiler ve öncekilerin izleri ve demokrasiye savaş açanların vahşeti. Bugün bu izlere yol yoldaş olanlarla bir araya geldik. Klasik söylenme içeriden dışarıya, dışarıdan içeriye yol aldık fark bırakılmayan bu iki mekânda. Tilililer Jin jiyan Azadi eşliğinde duvarları aştı, kulak kabarttık. Bizi duyarcasına biraz ara verdiklerinde bir ses verdik.

“Jin jiyan Azadi de Rızgar Bike Reberti” yolcularıyla buluştuk. Amed’den Hilvan’a, Gagan’dan, Cibini’ye, Amara’dan, Dilok’tan, Kürt ve Türk halklarının birbirlerine karıştığı Edenemersin’e, ve Sincan duvarlarına”, “Siyasi tutsaklar onurumuzdur” ile onurlara karıştık. Selamlar aldık baş göz üstüne ve bir mukavele ardıllara yolladık yolcularla.

Salkım saçak evrenimiz arasından bize çok nadiren görünen bir çift beyaz güvercin göründü. Dilan heval’e sevgiyle sezginin ince çizgisinde yolculara mizginler ola. Bir araya gelmenin heyecanı sardı duvarları, gri renkler kayboldu, pas tortuları renklendi.

Halkların, farklılıkların barış öncüsü Öcalan’ın peymanı olan iletisi de aynı hıza yayıldı. Kadın mezarlığına dönüşmesin ülke toprakları. Tevgire Jinen Azad (TJA) savaş, yıkım, ölüm, kan, gözyaşı değil, müzakereci demokrasi sözleşmesine özgürlük mahkumlarını ulaştırdı;

Baş eğmek yok umudun özgürlük yürüyüşünde. Kendiliğindenliğin varoluşuna inanılan oldu. Dolunay tüm muhteşemliğiyle görününce gecenin de yarısına vardığımızı fısıldadı.

Sözleşmiştik nerede olursak olalım her Dolunay’da buluşmaya. Öyle de oldu. Umudun özgürlüğüne yürüyüştür bizimkisi.

Bu yürüyüşü büyütmeye davet de insanlık görevidir. 06.10.2025 ile aralıksız devamına ve tarihin şafağında umudun özgürlüğü. “Yaşam ya özgür olacak ya da hiç yaşanmamış olacak.”

Açık mektup

Sincan Kadın Kapalı Zülümxanesi’nin 30’a yakın politik Kürt kadın tutsağın ülkemizdeki savaş, çatışmalı sürecin ağır bedelini ödeyen ağır hasta tutsaklar ve 34 yıldır şiddet yoluyla özgürlükten alıkonulan kadınların, çözüm sürecine omuz vermeleri tarihi önemdedir. Burada yaşanan cinsiyetçi, ırkçı, militarist uygulamalara karşı mücadele de aynı önemdedir.

Çatışma çözüm sürecine kadın bakış açısı ile yaklaşarak görüş ve önerilerle sürece katılmayı da ötelemiyoruz. Biliyoruz ataerkil devlet yapısı bir savaş rejimidir ve kadına yönelik çok yönlü bir savaş yürütmektedir. Bunu yürütmenin yöntemi de kadını yapısal dayatmalarla iradesizleştirme, (kadının yararınaymış gibi), söz ve kararını öteleyerek yapısal eşitsizliği inşa etme; yapısal özgürlükten yoksun bırakma, yapısal hukuksuzluklar, yapısal ırkçılık, militarizm, Kürt halkına terörist demek, yapısal cinsel, ekonomik, psikolojik, fiziksel, siyasal, kültürel şiddetin çoklu yüzüyle mücadele bu sürecin temel hassasiyetidir. Asla ötelenmemelidir. Çünkü bu argümanlardan oluşan yapılar savaş ve çatışmalarda katlanarak en çok kadının canını yakma amaçlı olmakla birlikte toplumsallığa vurulan darbedir. Kürdistan, Filistin, Bosna -Ersek, Afganistan, Afrika, Orta Doğu, Güney, Latin Amerika, Avrupa, ABD… Kadın özgürlük hareketleri olarak bunun karşısında mücadele etmek, müzakereci demokrasinin en temel ilkesidir ve şiddetin sürdürülebilirliğinin önüne geçmektir.

Bu nedenle dünya deneyimleri de gösteriyor ki, çatışma çözüm süreçlerinde kadınların rol alması, barış diliyle bu süreçleri ilerletmesi, bu tür süreçlerin daha pozitif ve sonuç alıcı ilerlemesini sağlamaktadırlar. Tarihi çağrıyla Türkiye’nin ortak ülkemiz olmasına çabaladığımız bu süreçte sevgili Pervin Buldan’ın savaş sürecinde canı yananlardan olarak barış ve demokratik toplum çağrısına rol ve misyon üstlenmesi, kadının barış hassasiyetini taşıması oldukça kıymetlidir. Kadınlar adına bir duruştur.

Onun TBMM’de bu rol ve misyonundan dolayı uğradığı cinsiyetçi, ırkçı saldırılar asla kabul edilemez. Turan Çömez’in, kamuoyuna açık mecliste tutanaklara geçeceğini bildiği bir ortamda, sevgili Pervin’e yönelik saldırısı kendisi adına bir kara lekedir. Savaş argümanlarından beslenen zihniyettir.

Kadınların Kürtlerin öncülerine hakaret kimsenin haddi değildir. Yine aynı İYİ Parti’nin Mehmet Mustafa Gürban’ın cinsiyetçi mesajla yapısal cinsel şiddeti yok sayma ve onun organize zihniyetinden beslenmekten vazgeçmeyen yapı anlayışıdır. Biz kadınlar bu yapısal argüman dilinde ısrar edenlere karşı mücadele etmek, barış dilinde ısrar etme ve yarısı olduğumuz toplumun üyeleri olarak en temel ihtiyaç olan müzakereci demokratik dilde hareket diline karşı ısrar ettikçe yapısal şiddet örgütlenmelerinin saldırılarına karşı daha da çözümleyici, örgütlü ilerleyebiliriz.

Savaş yerine barışı yapısal forma kavuşturabiliriz. Biz kadınların, Kürtlerin demokratik eylemlerini süreci sabote etmekle suçlanmayı kabul etmiyoruz. Bu saldırılara karşı sürecin hassasiyeti deyip iradesiz, tepkisiz kalmayacağız.

Çünkü savaş bu argümanlarla sürdürülmektedir. Tam bu sürecin en temel ilkelerinden biri kadına yönelik saldırılara karşı demokratik hak olan hukuki mücadele vermek, hesap verilmesini sağlamak ve olası benzer saldırıların önüne geçmek, geçmişte yaşananlarda dahil yüzleşmeyi sağlamak, barış ve demokratik toplumun inşasına hizmet etmektir. Savaş karşıtlığıdır.

Tüm duyarlı çevreleri ve kadın özgürlük hareketlerini bu inşaya davet etmek, insani, vicdani, ahlaki sorumluluktur. Kürt özgürlük hareketini, kadınları bu süreçte terör olarak ifade edilmesi, çatışma ve ırkçı dildir. Turan Çömez, cinsiyetçi mesaj atan Mehmet Mustafa Gürban’ın hakkında ırkçı cinsiyetçi dil kullananlara karşı savcıların yasal işlem başlatması hukuki sorumluluklarıdır.

Biz buradan savcıları göreve davet ediyoruz.

PaylaşTweetGönderPaylaşGönder
Önceki Haber

Barış ve demokrasi için

SON HABERLER

Umudun özgürlüğüne yürüyüş

Umudun özgürlüğüne yürüyüş

Yazar: Nazlı Buket Yazıcı
30 Ekim 2025

Barış ve demokrasi için

Barış ve demokrasi için

Yazar: Nazlı Buket Yazıcı
30 Ekim 2025

Ahlaki kriz

Değişimin dinamikleri

Yazar: Nazlı Buket Yazıcı
30 Ekim 2025

İsimsiz bir sürecin içinde barış

İsimsiz bir sürecin içinde barış

Yazar: Nazlı Buket Yazıcı
30 Ekim 2025

Eğitimde yeni model: İşçilik ve eve hapsetme

Eğitimde yeni model: İşçilik ve eve hapsetme

Yazar: Nazlı Buket Yazıcı
30 Ekim 2025

Samsun’da geri dönüşüm fabrikasında yangın

Samsun’da geri dönüşüm fabrikasında yangın

Yazar: Yeni Yaşam
29 Ekim 2025

Beyoğlu’nda havai fişek yangını: 8 kişi kurtarıldı

Beyoğlu’nda havai fişek yangını: 8 kişi kurtarıldı

Yazar: Yeni Yaşam
29 Ekim 2025

  • İletişim
  • Yazarlar
  • Gizlilik Politikası
yeniyasamgazetesi@gmail.com

© 2022 Yeni Yaşam Gazetesi - Tüm Hakları Saklıdır

Welcome Back!

Login to your account below

Forgotten Password?

Retrieve your password

Please enter your username or email address to reset your password.

Log In

Add New Playlist

E-gazete aboneliği için tıklayınız.

Sonuç Yok
Tüm Sonuçları Görüntüle
  • Tümü
  • Güncel
  • Yaşam
  • Söyleşi
  • Forum
  • Politika
  • Kadın
  • Dünya
  • Ortadoğu
  • Kültür
  • Emek-Ekonomi
  • Ekoloji
  • Emek-Ekonomi
  • Yazarlar
  • Editörün Seçtikleri
  • Panorama
    • Panorama 2024
    • Panorama 2023
    • Panorama 2022
  • Karikatür
  • Günün Manşeti

© 2022 Yeni Yaşam Gazetesi - Tüm Hakları Saklıdır