İHD Eş Genel Başkanı Cihan Aydın, ‘umut ilkesi’nin pazarlık konusu yapılmasının kabul edilemez olduğunu belirterek, ‘Mutlak suretle yasal güvenceye kavuşturulması gerekiyor’ dedi
Dicle Üniversitesi Hukukçular Kulübü, 10-17 Aralık İnsan Hakları Haftası kapsamında, “İnsan Hakları Paneli” düzenledi. Hukuk Fakültesi Konferans Salonu’nda gerçekleştirilen panele, çok sayıda sivil toplum örgütü temsilcisi, akademisyen ve öğrenci katıldı. Kürtçe, “Toplumsal hukuk, onurlu barış” pankartının yer aldığı panelin moderatörlüğünü Dicle Üniveristesi Öğretim üyesi Dr. Bavver Kılıçoğlu yaptı. Panele, Özgürlük İçin Hukukçular Derneği (ÖHD) Genel Merkez Kurulu üyesi Adile Salman, Akademisyen Salim Orhan ve İnsan Hakları Derneği (İHD) Eş Genel Başkanı Cihan Aydın panelist olarak katıldı.
Panelin açılış konuşmasının Kürtçesini Dicle Üniversitesi Hukukçular Kulübü üyesi Sidar Kiye, Türkçesini Helin Gülseren yaptı. Açıklamada, kulübün kurulmasından bu yana yana toplumsal, politik duruş ve duyarlılıkla yol yürümeye devam ettiği vurgulandı. İnsan haklarının kapitalist sistem içinde bireylerin değil iktidarın ve sermayenin tüketim malzemesi haline geldiğine dikkat çekilen açıklamada, “Bugün bu sistem yaşatan, renklere saygı gösteren değil aksine hak ihlalleri üzerine kurulan ve bunun sonucunda; kadın, çocuk, emekçi, etnik kimlik fark etmeksizin emeklerinin sömürüldüğü, katledildiği bir durumu ortaya çıkartmaktadır. Hukuk insan için olmalıdır ve unutulmamalıdır ki; insan hakları ile insandır” denildi.
‘İnsan hakları krizi derinleşiyor’
Panelde ilk sunumu yapan Cihan Aydın, dünya nüfusunun yüzde 77’sinin otoriter, yarı otoriter ve totaliter rejimler tarafından yönetildiğini söyleyen Aydın, bunun demokratik gerilemeye işaret ettiğini ifade etti. Aydın, yasama ve yargı üzerindeki baskının dünya genelinde arttığını belirterek, “Muhalif gruplar, gazeteciler ve aktivistlere yönelik soruşturmalar, yargılamalar hız kesmeden devam ediyor. Biz de Türkiye’de bunun benzerini yaşıyoruz. Türkiye’de yargı bağımsızlığını kaybetmiş. Güven konusunda yargının en kötü dönemindeyiz” ifadelerini kullandı.
‘Birlikte mücadeleyle krizi aşmak mümkün’
Dünyanın birçok yerinde silahlı çatışmaların devam ettiğine dikkat çeken Aydın, bu çatışmalardan kaynaklı başta kadınlar ve çocuklar üzerinde olmak üzere, insan hakları noktasında yarattığı ihlallere değindi. İnsan hakları ihlallerinin ve yargıya yönelik güvensizliğin demokratikleşerek giderilebileceğine dikkat çeken Aydın, “Krizden etkilenenler güçlü bir şekilde tepki ortaya koymazsa görünen o ki; bu kriz daha da derinleşecek ve varlığını sürdürecek. Ama umutsuz değiliz. Bu tür krizli zamanları dünyada binlerce örneği var. Toplulukların, halkların, hareketlerin birlikte mücadelesiyle bu krizi aşmak mümkün” diye konuştu.
‘İnsan hakları siyasal haklardır’
Ardından söz alan Salim Orhan, insan hakları kavramının hem her taraftan egemen olan bir kavram hem de her taraftan da ihlal edilen bir kavram olduğuna dikkat çekti. İnsan hakların tarihsel arka planına değinen Orhan, insan haklarının bir mücadeleyle var olduğunu kaydetti. Orhan, “Bu tarihsel gelişim içinde baktığımızda insan hakları bir egemenlik alanına dönüştü. İnsan hakları tarihi aynı zamanda insan hakları ihlali tarihidir. Buhran dönemi yaşıyoruz, insan hakları noktasında. Kavramsal düzlemde insan haklarında bir kriz söz konusu. Özellikle son dönemde yaşanan siyasal krizler bir birini doğuran, besleyen krizler. Son dönemde yaşanan otoriterleşme, beraberinde insan hakları konusunda normatif krizde ortaya çıkarıyor. Nihayetinde insan hakları siyasal haklardır. Temelde politik hakları olarak değerlendiriyoruz. Bu otoriterleşme aynı zamanda insan hakları ihlaline kapı aralıyor” diye belirtti.
İnsan hakları krizine neden olan meseleleri sıralayan Orhan, “İnsan hakları bir mücadele meselesidir. İnsan hakları ilk günden bu güne kendi krizlerini aşmak için bir umut ve mücadele alanı. Bu kriz dönemlerinin, insan haklarını ileriye taşımaya vesile olması da mümkündür” dedi.
‘İnfaz rejimi ihlal taşıyan bir rejim’
Adile Salman ise cezaevinde yaşanan hak ihlallerine dikkat çekti. Kapatılma alanlarındaki ihlallerin iktidarın ortaya çıkmasıyla arttığını dile getiren Adile Salman, “Şu an insan onurunun elinden alındığı bir hapishane tarihinden bahsediyoruz. Şu anda dışarıda çok sıradan bir şekilde ulaşabileceğiniz birçok hakka hapishanede hiçbir şekilde erişilemediğini görebiliyoruz. Suya bile kısıtlı şekilde erişilebilen bir alandan bahsediyoruz. Kitaba erişimden tutun da ailenizle olan iletişime kadar bir tecritten bahsediyoruz. İnfaz rejimi bir bütünen ihlal taşıyan bir rejim” şeklinde konuştu.
‘Umut ilkesi’
Soru ve cevapla devam eden panelde, “umut ilkesine” yönelik bir soruya yanıt veren Cihan Aydın, “Umu hakkı Türkiye’de mevzuat açısından sorunlu olsa bile, AİHM’nin bu konuda verdiği birçok karar var. Bunlardan biri bizzat Abdullah Öcalan lehine verdiği karar. Bir temel hak ve özgürlüğün pazarlık konusu edilmesi bizim açımızdan kabul edilemez. Bu mesele temel bir haktır. Ama hala Türkiye’de pazarlık konusu olarak işliyor. Bu kabul edilemez bir durum. Umut hakkının mutlak suretle yasal güvenceye kavuşturulması gerekiyor. Bu hem sürecin başarısı açısından önemli hem de temel bir insan, mahpus hakkıdır. Bunun yasal güvenceye alınması konusunda elimizden gelen çabayı yürüteceğiz” ifadelerini kullandı.
Panel, soru-cevap kısmının ardından son buldu.
Kaynak: MA









