Sınırlar Raporu’nu açıklayan UNEP, dünyayı tehdit eden dört yeni çevresel riskin hızla büyüdüğünü ve acil önlemler alınmadığı takdirde milyonlarca insanın yaşamını köklü biçimde değiştirebileceğini açıkladı
Birleşmiş Milletler Çevre Programı (UNEP), 2025 Sınırlar Raporu’nda, dünyayı tehdit eden dört yeni çevresel riskin hızla büyüdüğünü ve acil önlemler alınmadığı takdirde milyonlarca insanın yaşamını köklü biçimde değiştirebileceğini açıkladı. UNEP raporunda, çevresel etki taşıyan dört yeni tehdit buzulların erimesiyle ortaya çıkan mikroorganizmalar, nehirlerin üzerindeki barajların ekosisteme etkisi, aşırı hava olaylarının yaşlı nüfus üzerindeki yıkıcı sonuçları ve sellerle açığa çıkan kalıcı kirleticiler olarak sıralandı.
Buzulların erimesi
Raporda iklim değişikliği nedeniyle bu yüzyıl içerisinde birçok buzulun yok olacağı öngörüldüğü belirtilerek, bu durumun sadece su baskınlarına değil, aynı zamanda buzulların içinde binlerce yıldır hapsolmuş bakteri, virüs ve mantar gibi mikroorganizmaların yeniden aktif hale gelmesine neden olabileceği ifade edildi. UNEP’e göre, bu mikroorganizmaların bir kısmı hala canlı ve küresel ısınmayla birlikte doğaya karışmaları mümkün. Bu mikroorganizmaların bazılarının potansiyel patojen (hastalık yapıcı) olabileceği değerlendirilirken uzmanlar bu nedenle sadece erimeyi yavaşlatmakla kalmayıp, mikrobiyal risklere karşı hazırlık yapılması gerektiğini vurguluyor.
Raporda aynı zamanda bu canlıların iklim tarihi, evrimsel süreçler ve biyoteknoloji açısından da değerli bilgiler sunduğu belirtiliyor. Bu nedenle bu mikroorganizmaların belgelenmesi ve korunması da çağrılar arasında.
Barajlar kuruyan nehirleri öldürüyor
Rapora göre, iklim değişikliğinin tetiklediği kuraklıklar ve nehirlerin üzerindeki barajlar, su yollarını bloke ederek ekosistemi yok ediyor. Bu yüzden dünya genelinde yerel halklar, kadınlar ve gençler barajların kaldırılması için girişimlerde bulunuyor. Uzmanlar, nehirlerin üzerindeki engellerin kaldırılması sonrası su yollarının şaşırtıcı derecede hızlı iyileştiğini belirtiyor. Ancak bu sürecin başarılı olabilmesi için eş zamanlı olarak kirlilik ve iklim değişikliği gibi diğer stres faktörlerinin de ele alınması gerekiyor.
Yaşlı nüfus, en çok etkilenenlerden
İklim krizinin en çok etkilediği gruplardan biri yaşlılar. Sıcak hava dalgalarında artan ölüm ve hastalık oranları, yaşlı bireylerin çevresel bozulmalara karşı ne kadar savunmasız olduğunu gösteriyor. Dünya genelinde 65 yaş üzeri nüfusun oranı 2024’te yüzde 10 iken, 2050’de bu oranın yüzde 16’ya yükseleceği öngörülüyor. Bu nüfusun büyük kısmı kentlerde yaşayacak ve aşırı sıcaklar, hava kirliliği ve doğal afetlere daha fazla maruz kalacak.
Rapor, kentlerde yaşayan yaşlı nüfusu korumaya yönelik etkili uyum politikalarının geliştirilmesi gerektiğini vurguluyor.
Seller gizli zehirleri açığa çıkarıyor
Raporda verilen bilgilere göre Dünya genelinde artan şiddetli yağışlar ve seller, sadece fiziksel yıkımla sınırlı kalmıyor; aynı zamanda toprağın derinliklerine yıllar boyunca gizlenmiş zehirli kimyasalları gün yüzüne çıkarıyor. Pakistan’daki 2010 seli, Nijer Deltası’ndaki 2012 su baskınları ve ABD’de 2017’deki Harvey Kasırgası örnek gösterilerek, sellerin ağır metaller ve kalıcı organik kirleticileri açığa çıkardığı belirtildi. Rapora göre bu dört çevresel sorun, bugün yerel ölçekli gibi görünse de önlem alınmazsa bölgesel veya küresel krizlere dönüşme potansiyeline sahip.
DIŞ HABERLER