2 Temmuz 1993’te, Sivas’ta, Pir Sultan Abdal Kültür Derneği’nce yapılacak 4 günlük şenliklere katılmak üzere, şehre davetli giden 33 aydın, yazar, halk ozanı, düşünür ve sanatçı ile 2 otel çalışanı; dile kolay 35 CAN, Sivas şehir merkezindeki MADIMAK otelinde, 15 bin kişilik cani bir güruh tarafından katledildi. Ortaçağ Avrupası’nda değil, 21. yüzyıla 7 kala, Türkiye’de, bir şehrin merkezinde; günler öncesinden yapılan hazırlıklarla… Saatlerce kamunun seyrinde ve televizyonlardan yapılan canlı yayınlarla kamuoyunun gözleri önünde YAKILDILAR.
O Canlar kavgaya gitmiyorlardı o kente, düşmanlığa karşılardı. Daha kente varmadan, arabada Nesimi Çimen’in ‘Yok olsun kötülük düşmanlık ölsün/Barış güvercini uçsun dünyada/Son bulsun savaşlar kimse ölmesin’ dizelerini hep birlikte söylemişlerdi. Katledilmeseydiler ‘Yarin yanağından gayri her şeye ortak’ bir kültürden gelenler, yüreklerindekini paylaşacaklardı. 35 Canın en yaşlısı 66 yaşındaki araştırmacı, yazar Asım Bezirci, en küçüğü ise o gün oraya folklor gösterisi için giden 12 yaşındaki Koray Kaya idi. Halk Ozanları Muhlis akarsu, Nesimi Çimen, Hasret Gültekin, şairler Metin Altıok, Behçet Aysan, Uğur Kaynar ve diğer Canlar yıldızlaştılar ve gecesi uzun süren karanlıklar ülkesinde yüreğimizi aydınlatıyorlar.
Sivas Madımak katliamından yara alarak kurtulan Elif Dumanlı katliamdan 24 yıl sonra verdiği söyleşide “Söylemek çok zor, Sivas katliamından kurtuldum ama yıllardır bununla yaşıyorum. Her 2 Temmuz yaklaştığında sürekli kabuslar görüyorum” diyordu.
Peki o katliama benzin taşıyan, kibrit çakan, alkış tutanlar o gün evlerine nasıl döndüler, o kirli, kanlı ellerini yıkayıp sofralarına nasıl oturdular ve o ellerle çocuklarını nasıl okşadılar. Böyle bir kabusu vicdanlı olan herkese yaşatan, bu caniler halen nasıl yaşaya biliyorlar? Onlarla tesadüfen de olsa bir an, bir mekanda rastlaşmayı düşününce mideme kramplar giriyor, kalbim sıkışıyor. Allah böyle cani bir babanın utancını hiçbir evlada yaşatmasın, böyle cani bir evladı da hiçbir anneye, babaya vermesin, veriyorsa da canını alsın, alsın ki, kimsenin canını yakmasın, vebalini almasın.
Acaba o ‘sözde’ Müslümanlar canına kıydıkları Halk Ozanı Nesimi Çimen’in hiç ‘Canım kurban olsun senin yoluna/Adı güzel, kendi güzel Muhammet’ deyişini dinlememişler miydi? Sonradan dinlemişlerse onun vebalini nasıl taşıyorlar? Önceden dinlemişlerse bu daha büyük bir zulüm. Ben de gitmiş kimlerin vicdanını yokluyorum. İnsanlıktan nasiplenmemiş, vicdansızların vicdanı olur mu hiç.
Ve bu katliamı yapan 15 bin kişiden sadece bir kaçına göstermelik cezalar verildi. Sonrasında onlara da yol verildi, cezalandırılmadan kaçtılar. Kimisine de onur (!) bahşedilip mevki makam verildi. Yani utanç devam ediyor.
‘Bir ricam var sana ey yüce Tanrım/Beni yakan o da yansın kavrulsun’ derken yıllar öncesinden Ozan Nesimi Çimen, bu adaletin, saraylarda gerçekleşmeyeceğini biliyordu. Ondandır halinin havalesi.
On yılda bir darbelerle ‘yangın yerine’ çevrilen ve olağanüstü hal ile yönetilen ülkede, ‘Ölümü tastamam’ ezberleyerek, onurlu yaşamayı ‘görev’ bilen yürekli şair Metin Altıok ‘ardımızdan şiir yazarlar’ diyecekti yangın alevlerinin cam, pencere ile birlikte insanlığı da erittiği o ‘yangın yerinde’.
Yakanlardan bir kısmı Sivaslı değildi, ama yananlar Sivaslıydı. Hasret Gültekin 1 Mayıs 1971’de doğmuştu o kentte. Ve misafirleri ile birlikte kendi kentinde katledilecekti. ‘Gel ve şimdi yaşa/bu yüzyılda.’ O daha 23 yaşında yaşama hasret giderken, biz ardında sesine, ezgilerine hasret kalacaktık. O zorba, zalim ayrılık, onu bizden almasaydı, daha ne çok eserler besteleyecekti. 16 yaşında ilk albümünü ‘Gün olaydı’yı, sonrasında ülkede ilk Kürtçe bandrollü ‘Newroz’ albümünü çıkarmıştı. Erken ayrılığı bildiğinden midir ne, her anın hakkını vererek yaşamıştı. Daha ortaokul yıllarındayken ‘o o… sen var ya aptal Şekspir zannettin ki söylediğin çok şey ‘olmak ve olmamak’ Şimdi hiçbir şey’ diyecekti, o saf, temiz çocuk yüreği ile.
Her acıdan sonra bu son acımız olsun deriz ya son acımız olmadı Madımak. Ve ne acıdır ki o Canlardan sonrada, televizyon ekranlarından izlete izlete, sosyal paylaşım hesaplarından göstere göstere Canlarımıza kıydılar. Hiçbirini unutmadık, ‘unutursak kalbimiz taş olsun’.