Psikolog Murat Burtakuçin, uyuşturucunun belirli bir kesime özgü gösterilmesine itiraz ederek, ‘Madde bağımlılığı aslında her yerde. Her ilçe, büyük mahallede bu çalışmanın olması gerekir. Hep birlikte sorunu çözmek için bir şeyler yapmalıyız’ dedi
Madde bağımlılığı, tüm dünyada olduğu gibi Türkiye ve Kürdistan’da da her geçen gün artış göstermekte. Çok boyutlu bir sorun olan ve sonuçlarıyla tüm toplumu etkileyen madde bağımlılığına karşı mücadelede kullanılan dil önemli bir yer tutuyor. Bu noktada çalışma yürüten psikologlar ve uzmanların kimi öneri ve uyarıları bulunuyor. Psikologlar ve uzmanlar, madde bağımlılığına karşı kampanyalarda, bağımlılara karşı yaklaşımda ve medyada kullanılan dilin sorunu minimize de edebileceğini derinleştirebileceğini de vurguluyor.
Amed’in Sur ve Rezan (Bağlar) ilçelerine bağlı bazı mahalleler, uzun yıllardır madde bağımlılığı denilince ilk akla gelen yerlerden. 1990’lı yıllarda köy yakmaları ve boşaltmaları döneminde göçe zorlanan, yine ekonomik durumu kötü olan ailelerin buralarda yaşaması, bu mahallelerin ortak özelliklerinin başında geliyor. Amed Büyükşehir Belediyesi tarafından 2024 yılının Kasım ayında kurulan Madde Bağımlılığı Danışmanlık ve Eğitim Merkezi psikologlarından Murat Burtakuçin’e göre söz konusu mahallelerin sık sık gündeme gelmesi sorunun çözümüne katkı sunmuyor.

‘Sosyo-ekonomik durumu kötü bölgelere ve kişilere yakıştırılıyor’
Murat Burtakuçin, bu duruma itirazını şöyle açıklıyor:
“Birçok uzman ya da vatandaş şu kavramı kullanıyor; Sur, Bağlar, Cizre, Amed/Şehitlik’te (bir semt) madde bağımlılığının çok fazla olduğunu söylüyorlar. Ama bu bilimsel olarak da çok doğru değil. Araştırmalar da bunu çok yansıtmıyor. Madde bağımlılığı aslında her yerde; bütün mahallelerde, ilçelerde, sokaklarda.
Sur, Bağlar, Cizre… buralar ekonomik durumu daha kötü olan mahalleler ya da ilçeler. O yüzden buralardaki madde bağımlılığı daha fazla görünür olabiliyor. Yani zihnimizde kötü şeyleri, sosyo-ekonomik durumu kötü olan kişilere ya da bölgelere daha yakıştırabiliyoruz.
Sosyo-ekonomik durumu iyi olan yerlerde çok fazla madde bağımlılığı olmasına rağmen, oralardaki madde bağımlılığı durumunu ya görmezden gelinebiliyor ya da daha çok tolere edilebiliyor. Amed için konuşuyorsak kentin her tarafında var. Diğer şekliyle Sur’u, Bağlar’ı ya da Şehitlik’i etiketlemek olur.”
‘Mücadele değil destek kavramını önemsiyoruz’
Murat Burtakuçin’e göre madde bağımlılarına ya da uyuşturucu kullananlara karşı “mücadele” kavramının kullanılması sorunun çözümüne katkı sunmuyor. Söz konusu kavramın teknik olarak yanlış olmadığını ancak psikolojik olarak olumsuz bir çağrışımda bulunduğuna dikkati çeken Murat Burtakuçin, şunları söyledi:
“Madde bağımlısı olan kişiler bunu şöyle anlayabilir; kendilerine karşı bir mücadele. Yani bir taraf var, bu taraf madde kullanan kişiler. Bir de diğer tarafta kullanmayan kişiler var. Kullanmayan kişiler onlara karşı mücadele yürütüyor şeklinde algılanıyor. O yüzden biz burada çalışma yürütürken madde bağımlısı olan kişilere destek olmaya çalışıyoruz. O yüzden ‘destek’ kavramını önemsiyoruz.”
Madde bağımlılarının birçok kesim tarafından ötekileştirildiğini ve bu konuda “özeleştiri” verilmesi gerektiğini savunan Murat Burtakuçin, madde bağımlılarıyla bağ kurmadan onları tedavi sürecine ya da maddeyi bıraktırmaya ikna etmenin de mümkün olamayacağının altını çizdi.
‘Kulak vermeden bir çözüm de getiremeyiz‘
Murat Burtakuçin, buna dair eleştirilerini şöyle sıraladı:
“Gençlerin, çocukların ya da yetişkinlerin neden buna sürüklendiğini anlamak, onların duygusunu hissetmek, onları dinlemek çok değerli. Dil de bu yüzden çok kıymetli. Kürtler olarak yıllardır kültürel, siyasal, sosyal haklar konusunda dışlandığımızı, ötekileştirildiğimizi söylüyoruz. Bu örneği işte gençlere, çocuklara da indirgemek gerekiyor. Bu konuda özeleştiri de yapmak gerekiyor. Yani bu tür konularda mustarip olup aynı şeyi kendi içimizdeki küçük gruplara karşı yapmak bir anlamda çelişki.
Çocuklar ya da gençler mahallede, okulda, aile içerisinde görmezden geliniyorsa, duyguları yok sayılıyorsa, istekleri dinlenmiyorsa, kendini var edebilecekleri bir alan bulamıyorlarsa, ergenlik döneminde bir kimlik arayışına gidiyorlar. Onu görmezden gelirsek kendilerini ispatlayabilecekleri alanlara yöneliyor. Madde bağımlılığı da maalesef görmezden gelinen, ötekileştirilen ve dışlananlar için bir yanlış yöntem olarak karşımıza çıkıyor. Biz onları anlayıp dinlemeden, onların taleplerine kulak vermeden bir çözüm de getiremeyiz.”
Murat Burtakuçin ile diğer uzman ve psikologların dikkat edilmesi gereken diğer hususları ise şöyle sıralıyor:
- Bu sorunun belirli bir alt kültürel gruba özgü olduğu izlenimini yaratacak iletilerden kaçınılmalı.
- Programlarda madde kullanımının birey üzerindeki sahte ve geçici etkilerine yer vermek bireyleri madde kullanımına yönlendirebilir. Örneğin madde kullanımı ile cinsel ilişki arasında doğru orantılı bir ilişki olduğunu ima etmek gibi.
- Madde bağımlılığını bir tutku veya alışkanlık olarak ifade etmek yanlış.
- Bağımlılığın tedavisi mümkün. Dolayısıyla tedavinin “aşırı zor-aşırı kolay” tarzında anlatılması umutsuzluğa veya duyarsızlığa neden olabilir.
- Gözlenen bir sorun üzerinden genelleme yapmak sorunun çözümüne katkı sunmaz.
- Kullanıcıların onurunu kıracak ifade ve görüntülerden kaçınmak gerekir. Bu tedaviden yararlanmayı zorlaştıran bir durum. Sık sık kullanılan sıfatları kullanmamalı, madde kullananların bilinçsiz hareketlerinin görüntüleri sergilenmemeli.
- Madde kaçakçılığının yüksek kar getiren bir iş olarak sunulması sorunu derinleştirir.
- “Madde kullanım yaşı X’e kadar düştü” gibi magazinel söylemler asıl odaklanması gereken durumu perdeler.
- Bağımlılar ya da ailelerin fişlenme kaygılarını giderecek adımlar atılmalı. Bu noktada hor gören ya da suçlayan değil, destek olan bir noktada hareket etmeli.
Madde bağımlılığına karşı koruyucu ve önleyici çalışmaların yanı sıra tedavi ve rehabilitasyona yönelik de çalışmalarının olduğunu aktaran Murat Burtakuçin, aynı zamanda ailelere de destek vermeye çalıştıklarını ifade etti. Murat Burtakuçin, “Çünkü sadece madde bağımlılığına bulaşan kişiler değil, onların aileleri ve yakınları da bu durumdan derinden etkileniyor” dedi.
1 yılda 60 danışanlarının oluştuğunu ifade eden Murat Burtakuçin, “Çoğu kurum kurulduğu ilk 6 ay, belki 1 yılda hiç danışan bile almıyor. O yüzden şu an itibariyle 60’a yakın danışanımızın olması iyi bir rakam” dedi.
‘Toplumsal çalışma gerekir’
Murat Burtakuçin, yaptıkları çalışmaların soruna karşı yetersiz olduğunu da vurgulayarak, “2 milyon nüfusu olan bir şehirde sadece 2 psikolog ve 2 sosyal hizmet uzmanının yapabileceği bir durum değil. Bu anlamda çok yetersiz ve eksik. Her ilçe, büyük mahallede bu çalışmanın olması gerekir. İnsan toplumsal bir varlık ve toplumsal bir alanda yaşıyoruz. O yüzden bu tür toplumsal durumlar da aslında toplumsal mücadele gerektiren, toplumsal çalışma gerektiren durumlardır. Yoksa sadece bireyler, yerel yönetimler ya da hastaneler bu sorunu çözmez. Hep birlikte sorunu çözmek için bir şeyler yapmalıyız” diye kaydetti.
Toplumun tüm kesimlerine sorumluluk düştüğüne dikkati çeken Murat Burtakuçin, şunları kaydetti:
“Başta o insanları anlayıp, onlara nasıl destek olabiliriz diye düşünmemiz gerek. Sonra tıbbi tedavi gerektiriyorsa tıbbi tedavi olanaklarını güçlendirmek gerekir. Psikolojik tedavi gerekiyorsa psikolojik tedavi olanaklarını çoğaltmak gerekiyor. Yerel yönetimlere görev düşüyor. Kültür sanat faaliyetleri, spor faaliyetleri gibi alanların çoğaltılması; meslek edindirme alanlarının arttırılması; gençlerin ve çocukların daha sağlıklı yaşamını sürdürebilmesi için yaşam alanlarının oluşturulması çok kıymetli. Bunlar kolektif ve sistemli bir şekilde yapıldığı müddetçe zaman içerisinde sonuç alırız.”
‘Hep birlikte olursak daha güçlü olabiliriz’
Murat Burtakuçin, madde kullananlara da şöyle seslendi:
“Bu toplumda yaşadığımız müddetçe problemlerimiz de olacak zorluklarımız da. Belki kimimiz daha zor durumlardan geçiyoruz. Kimimiz daha çok etkileniyoruz. Ama şunu biliyoruz ki bizi anlayan ve dinleyebilen kişiler ya da kurumlar var. İnsanlar madde bağımlılığına bulaşıyorsa bunun nedenleri var. Bu sadece onların suçu değil. Onları görmezden gelen, yok sayan, dışlayan, ötekileştiren bir sistem sorunu da var. Hep birlikte olursak daha güçlü olabiliriz. Birlikte çalışma yürütürsek, birbirimize destek olursak daha güçlü olabiliriz. Bununla böyle baş edebiliriz.”
Haber: Azad Altay – Berivan Altan \ MA









