Kürt Halk Önderi Sayın Abdullah Öcalan yeni manifestosunda “Varlığımız örgütlülüğümüze bağlı, eğer örgütlükten zayıf düşersek halk olarak varlığımız tehlikeye girer” değerlendirmesinde bulunuyor. Bu tespit ve uyarıyı siyasal ve toplumsal idrakımızın merkezine yerleştirmemiz gerekiyor.
İnsanlık tarihinde, toplumsallığın beşiği Mezopotamya’da, Kürtlerin geliştirdiği toplumsallığın boyutu ve örgütlülük düzeyinin birçok medeniyete verdiği ilham ve yol göstericilik Kürt halk önderinin yeni manifestosunda geniş biçimde dile getiriliyor, işleniyor.
Yine tarihsel süreç içerisinde Kürtlerin örgütlülükten ve giderek öncülükten düşmeleri nedeniyle yaşadıkları zafiyetten istifade eden farklı güçlerin işgallerine, Kastik yapıların saldırı ve yıkıcı uygulamalarına maruz kalma durumunu boşa çıkarmanın yolu Komünal bir örgütlülükle ve yetkin bir toplumsal birlik ve mücadeleye mümkün olacaktır. Barış ve Demokratik toplum manifestosu bu yönde yol gösterici bir perspektif sunuyor.
Özgürlük Hareketi ve önderi Sayın Abdullah Öcalan geliştirdiği yarım asırlık mücadele sayesinde Sömürgeci ulus devletlerin, Küresel kapitalist güçlerin ve yerel işbirlikçilerin desteği ile Kürt halkının varlığı ve bilinci üzerinde oluşturdukları ağır ve yıkıcı tahribatı aşma; Kürt halkının varlık ve özgürlük bilincini inşa etme yönünde büyük bir mesafe kaydedildi. Kaydedilen mesafenin bölgesel ve Küresel alan üzerinde önemli bir etkiye yol açtığı ortada.
Kürt Özgürlük mücadelesi Ortadoğu’nun karanlık girdabında, Ulus devlet faşizmlerinin ve soykırım uygulamaları ortamı içinde insanlığa nefes olan, aydınlık veren bir alternatif ortaya çıkardı.Ortaya çıkarılan alternatifi daraltma ,kırma ve bertaraf etme yönünde yıllar ,on yıllardır her türlü saldırıyı her türlü zulmü ,kirli plan ve uygulamaları denemekten uzak durmadılar yine de sonuç alamadılar.
Kürt özgürlük mücadelesinin kimyası, ruhu ve temel tasavvuru halkı ve toplumu örgütleme üzerine kuruludur, bu temel özelliği yeni dönem mücadelesinin merkezine yerleştirmek gerekiyor. Barış ve Demokratik Toplum paradigması temelinde halkı örgütleme, toplumsal dinamikleri motive etme toplumsal dinamiklerin yoğunluğunu mücadele de somutlaştırma siyasi, demokratik yapı, kurum ve inisiyatiflerin temel sorumluluğudur
Sorumluluğu sırf kurumsal yapılarla sınırlı tutmak eksik bir yaklaşım olur, her yurtsever insanımıza da sorumluluk düşüyor. Her insanımız kendisini ve çevresini yurtsever devrimci görevler temelinde aktifleştirme sorumluluğunu ortaya koya bilmelidir.
Sistem her Kürdün özgürlük tutkusunu pasifize etme, davasına yönelik sorumluluk bilincini zayıflatma, pasif ve ilgisiz duruma sokma siyasetini sürdüre gelmiştir. Günümüzde de bu yönlü bir siyasetten vaz geçmiş değil. Sistemde kendine göre bir karşı inşayı, negatif inşayı sürdürme, peşinde bunun bilincinde olmak gerekiyor. Ve Başkan Abdullah Öcalan’ın ortaya koyduğu Barış ve Demokratik Toplum paradigmasına ve paradigmanın inşasına daha yoğun odaklanmak gerekir. En sahici alternatifler en ilham verici manifestolar toplumsallaştırıldıkça toplumsal dinamikler tarafından sahiplenildikçe ve bu uğurda emek ve mücadele büyük ilham ve özveriyle ortaya konuldukça amaç hasıl olacaktır.