Veysi Aktaş, Abdullah Öcalan’ın mektubuna gelen eleştirilere yanıt verdi, ‘İktidar gibi solun da ezberleri var. 19. yüzyıldan çıkıp bugünü anlamaları gerekiyor. Bunu aşmaları lazım ki sosyal şovenizmi yenebilsinler’ dedi
DEM Parti, İstanbul’da Bakırköy Cem Karaca Kültür Merkezi’nde Uluslararası Barış ve Demokratik Toplum Konferansı düzenledi. Konferansın iki gününde gerek salonda katılımcılar arasında gerekse de oturumlarda konuşmacıların sunumlarında en çok atıf yapılan sözler, Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan’ın İmralı’dan konferansa gönderdiği metindeki ifadeleri oldu. Mesaj hem uluslararası hem de yerel basının dikkatini çekti.
Abdullah Öcalan’ın mesajını 10 yıl İmralı Cezaevi’nde kalan Veysi Aktaş okudu. Abdullah Öcalan, yaklaşık iki buçuk sayfalık mesajında 23 kez “sosyalizm” kelimesini kullandı, Marx ve Marksizme yönelik düşüncelerine geniş yer verdi, mektubu da Lenin’den bir alıntıyla bitirdi.
Uzun yıllar cezaevinde kendisiyle birlikte kalan Veysi Aktaş, önemli değerlendirmelerde bulundu.
‘İdeolojik kalıpları kıramıyorlar’
Veysi Aktaş, iktidarın yanı sıra sol ve sosyalistlerden de gelen tepkinin ortak problemini ‘bağnazlık’ kelimesiyle özetliyor: “Bağnazlık sadece sağda yaşanmıyor, solda da yaşanıyor aslında. Türkiye solunun yaşadığı en temel problemlerden birisi bu. Bu nedenle bir ‘çıkış/sıçrama’ da yapılamıyor. Bir türlü toplumsallaşılamıyor ve o ideolojik kalıplar bir türlü kırılıp politik bir zemine oturtulamıyor.”
Sosyalistler için sözün bittiği yer olmaz
Veysi Aktaş, işaret ettiği sorunların sadece Türkiye özelinde değil küresel anlamda da solun yaşadığı krizlerle ilgili olduğuna dikkat çekiyor:
“Sosyalistler için sözün bittiği yer olmaz. ‘Biz sosyalizm adına dünyaya söyleyeceklerimizi söyledik ve bitti.’ Bir sosyalistin sözü bitmez. Bir sosyalistin politik anlamda bir tıkanıklık yaşaması söz konusu olamaz. Çünkü topluma dayanır, hakikate dayanır. Bu değerlendirmeler, bitişin ya da iflasın kabullenişidir. Türkiye solu da bu psikoloji içinde, aynı ezberle devam ediyor kendini yenilemiyor. Aslında adeta ellerinde bir takım dogmalar var. Bu dogmaları bırakırlarsa sanki bir yere savrulacaklar, her şeyi kaybedecekler gibi düşünüyorlar. O yüzden sımsıkı sarılıyorlar o doğmalara. Ve irdelemiyorlar, eleştirmiyorlar, özgür bir düşünceyle ele almıyorlar. Aynı ezberler sürekli sürekli tekrarlanıyor.
Özeleştirel yaklaşmalılar
Veysi Aktaş, Türkiye solunun tarih anlayışını eleştiriyor ve öz eleştirel yaklaşmaya çağrı yapıyor: “Önderliği doğru okumak istiyorlarsa tarihsel sosyoloji konusunda kendilerini geliştirmeleri gerekiyor. Tarihi doğru okumaları gerekiyor. Kendi tarihlerine yabancılar. Kendi tarihleri içerisinde bile henüz bir ‘ezilen tarihi’ ortaya çıkarılmamış. Niye Türklerde bir ezilen tarihi yok? Sürekli egemen sınıfın hakim kıldığı bir tarih anlayışı ve o bakış açısı empoze ediliyor. Toplum da buna maruz kalıyor. Bunun sorumlusu kim? Sadece suçu devlete atarak kurtulamazlar. Kendileri de sorumluluk üstlenip öz eleştirel yaklaşmaları lazım.
Yeni bir tarih okuması yapmaları gerekir
Yeni bir tarih bakışı açısına ve anlayışına kavuşmaları gerekiyor ve geliştirmeleri de lazım bunu. Ezilenler açısından irdelemeli. Türkmenler nerede kaybetti? Aslında oluşan Türklüğün Türkmenlerle hiçbir ilişkisi olmadığını ortaya koyacak olan kendileri. Bunun egemen bir bakış açısıyla oluştuğunu bilmeleri lazım. Mesela Vambery (Arminius) gibi milliyetçiliğin gelişmesinde önemli rol oynayan yabancı isimler var. Bu anlamda yeni bir tarih okuması yapmaları gerekir.
Öcalan’ı anlayamıyorlar
Veysi Aktaş, Abdullah Öcalan’ın mesajlarının doğru okunup anlaşılmaması üzerine üç tespit yapıyor: “Kürt siyasal hareketi öz eleştirisini de yapıp nasıl kendini yenilemişse Türkiye solunun da kendini yenilemesine ihtiyaç var. İktidar açısından eleştirdiğimiz aynı ezberler onlarda da var. Sürece doğru yaklaşımı geliştirebilmeleri için öncelikle sürekli bir ayet gibi tekrarladıkları diyalektik yöntemini öğrenmeleri ve içselleştirmeleri lazım. İki, sadece diyalektiğin toplumu izah etmede yetersiz olduğunu anlamaları gerekir. Üç, yeni yaklaşımlar var. Kuantumla gelişen birtakım yaklaşımlar, ortaya çıkan gerçeklikler var ve bunun felsefeye dökülmüş biçimidir Öcalan. Aslında, onu anlayamıyorlar.
‘Kürt önderlik yapamaz mı?’
Veysi Aktaş, “19. yüzyıldan çıkmak, o havadan, atmosferden, politikalardan sıyrılıp yenilenmeleri, bugüne dair söz söylemeleri de gerekiyor. Bence oradan çıkıp bunu aşmaları lazım ki sosyal şovenizmi yenebilsinler. Artık Kürtleri küçük görmekten vazgeçsinler. Yani karşıdaki önderliğin Kürt olması ya da sosyalizmi bugün sürükleyen insanın Kürt olmasını kabullenemiyorlar, küçümsüyorlar. Bu doğru değil. Yani Kürt önderlik yapamaz mı? Bunu kendilerine itiraf etmeleri gerekiyor” dedi.
Haber: Ayşegül Başar / Bianet









