Gazeteci arkadaşımız Yahya Orhan, 1964 yılında Batman’ın Gerçüş ilçesinde doğdu. Kendisi küçük yaştayken, babasını kanserden kaybeden Yahya, Gerçüş Lisesi’ni bitirdikten sonra üniversiteye gidemedi; çünkü 3 erkek, 4 kız kardeşin en büyüğü olarak ailenin geçimini sağlamak için çalışmak zorunda kalmıştı.
Daha önceleri başka gazeteler için çalışan Yahya Orhan, en son çalıştığı Güneş gazetesi kapandıktan sonra katıldığı Yeni Ülke ailesinde çok mutluydu. 1984 yılında evlendiği eşi Türkan’a “Artık kendimiz için çalışacağız” diyordu. Yeni Ülke’nin neredeyse tüm bölge muhabirleri gibi, o da daha sonra günlük Özgür Gündem gazetesine geçti.
Bu dönemde Yahya Orhan, defalarca tehdit edilmiş, hatta bir keresinde bizzat Gercüş kaymakamı, kendisine öldürüleceğini söylemişti. Ama yüreği halkının sevgisiyle dolu olan bu arkadaşımızın gerçekleri yazmasına engel olamadılar.
Gercüş’te 21 Mart 1992 günü yapılan Newroz kutlamalarını izlerken gözaltına alınan Yahya’nın fotoğraf makinesi kırıldı, filmleri yakıldı ve çıkarıldığı mahkemece tutuklandı. Ancak 28 Haziran 1992 günü Devlet Güvenlik Mahkemesi tarafından serbest bırakıldı.
Yahya Orhan, 31 Temmuz günü saat 21:00 sıralarında gazete büfesini kapattı ve bir süre kahvehanede oturdu ve saat 23:00 civarında geldiği evinin önünde kurşun yağmuruna tutuldu. Silah sesleri üzerine eşi ve annesi dışarıya çıktılar. Onların bağırması üzerine başkaları da oraya doğru koştu. Yüzükoyun yatan kişiyi çevirdiler, katledilen Yahya Orhan’dı.
Karanlık olduğu için boş kovanları bulamadılar, polis ise herhangi bir araştırma yapmadan Yahya’nın cansız bedenini alıp gitti. Sabahleyin yerlerden 27 tane boş kovan toplayıp savcıya teslim edildi. Ancak polisler olaya çok kayıtsızdı. 31 Temmuz gecesi katledilen Yahya’nın da cenazesinden korktular.
Bütün baskılara rağmen, Yahya Orhan, çok kalabalık bir cenaze töreni ile toprağa verildi. Öldüğünde 28 yaşında olan gazeteci arkadaşımız Yahya, ardında biri 1.5, diğeri 3 yaşında iki evladını, eşi Türkan’ın kucağında bize emanet bıraktı.
Yahya Orhan’ın katledilmesiyle ilgili dosya, en sonunda devlet sırrı olarak rafa kaldırıldı. Yani bu dosyadan hiç kimse yargılanmadı.
1990’lı yılların başlarında Özgür Basın yürüyüşümüzü başlattığımızda, aramıza katılanların kuşkusuz en fedakâr olanlarından biriydi Yahya, tıpkı Cengiz Altun, Hafız Akdemir ve kimi diğer gazeteci arkadaşlarımız gibi…
Yahya Orhan, dünya çapında bir etkinliğe sahip olan günümüzdeki devasa Kürdistan medyamızın -kuşkusuz- muhteşem temel taşlarından biridir.
Unutmadık, unutmayacağız!..