Yakınlarını ve çocuklarını çatışmalarda kaybeden ve 1 çocuğunun akıbeti bilinmeyen 80 yaşındaki Latife Tabar, ‘Barış olacaksa silahların susması gerekiyor. Türklerin annelerinin de ayağa kalkması ve barışı dile getirmeleri gerekiyor’ dedi
Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan’ın 27 Şubat’ta yaptığı “Barış ve Demokratik Toplum Çağrısı”, Kürt sorununda yeni bir sürecin kapısını araladı. Hem Abdullah Öcalan’ın çağrısı hem de çağrıya karşılık olarak kongresini gerçekleştiren PKK’nin “çalışmaları sonlandırma” kararı, demokratikleşme ve çatışmasızlık açısından tarihi bir adım olarak değerlendirildi.
Abdullah Öcalan öncülüğünde yürütülen sürece en büyük destek çatışmalı süreçte yakınlarını kaybeden ailelerden geldi. Kürt halkının onlarca yıldır vermiş olduğu bedel ve mücadele ise adeta 80 yaşındaki Latife Tabar’ın yaşamında somutlaşıyor. İki kızı, kardeşi ve kuzenini çatışmalarda yitiren Latife Tabar, bilgi alamadığı oğlunun akıbetini bilmiyor.
‘Bir mezar taşları yok’
Îdir’in Qulp (Tuzluca) ilçesine bağlı Pêrlî köyünde yaşayan Latife Tabar’ın ilk olarak 1988 yılında kardeşi İsmail Kal, aynı yıl kuzeni Reyhan Kal, 1990’lı yılların başında oğlu Mustafa Tabar, 1992’de kızı Roza ve 1993’de diğer bir kızı Ruken Tabar PKK’ye katıldı. İsmail Kal 1991’de, Reyhan Kal 1989’da, Roza Tabar 1992 ve Ruken Tabar 1996’da yaşanan çatışmalarda yaşamını yitirdi. Mustafa Tabar’ın akıbetine dair ise bugüne kadar herhangi bir bilgi edinilemedi.
“Hiçbirinin cenazesini görmedik. Bir mezar taşları yok. Oğlumun yaşayıp yaşamadığını bilmiyoruz” diyen Latife Tabar, bu coğrafyadaki yüz binlerce annenin yaşadığı ortak acıyı dile getirdi.
‘Barış tek taraflı olmaz’
Çocuklarının verdiği mücadelenin arkasında olduklarını vurgulayan Latife Tabar, şöyle devam etti:
“Bugün barış olacaksa da hazırız. Devlet Bahçeli, ‘Öcalan Meclis’e gelsin’ demişti. Ee neden gelmedi? Tamam Devlet Bahçeli iyi bir şey söyledi ama artık adım atılması gerekiyor. PKK’nin gerilla alanlarına hala saldırılar gerçekleştiriliyor. Bugün barıştan bahsediliyor o zaman neden hala devlet kimyasal silah ve bombalar atıyor. Bu nasıl barıştır? Devlet, yine saldırıyorsa barış nasıl olsun? Eğer barış olacaksa silahların susması gerekiyor. Türklerin annelerinin de ayağa kalkması ve barışı dile getirmeleri gerekiyor. Barış tek taraflı olmaz. Barış olacak o zaman cezaevlerinin kapılarını açsınlar. Abdullah Öcalan, kendi gerillalarıyla iletişim kurabilsin. Sadece konuşmakla barış olmaz. Barış için adımların atılması gerekiyor. Bunun için bütün dünya devletlerinin katıldığı bir anlaşma olsun. Resmi bir belge olsun ama Lozan Antlaşması gibi olmasın. Kürtlerin haklarını versinler. Biz yine beraber yaşarız. Kürtler, Acemler, Türkler bir arada yaşarız. Bizler, savaş istemiyoruz.”
Haber: Ömer Akın \ MA