Türk Medeni Kanun’un 124’üncü Maddesi’nin çocuk evliliğini meşrulaştırdığını belirten İHD Çocuk Komisyonu üyesi Berfin Elçi, ‘Çocuğun yüksek yararını gözetmeyen her yasa iptal edilmeli ve çocuğun yüksek yararını hedefleyen yasalar getirilmelidir’ dedi
Türkiye’de yasalar, çocuğun üstün yararını gözetmekten uzak duruyor. Bu durum, çocukları hem haklarından hem de kimliklerinden yoksun bırakırken, savaş koşullarının ağırlaştırdığı sorunlarla birlikte çocuklar her gün yeni zorluklarla yüz yüze geliyor. Çocukluklarını yaşayamadıkları gibi kendilerine dayatılan yaşamı sürdürmek zorunda bırakılıyorlar. Bu sorunların en yakıcılarından biri ise çocuk yaşta evlilikler. Türkiye İstatistik Kurumu’nun (TÜİK) verilerine göre, 2024 yılında 617 erkek ve 9 bin 354 kız çocuğu evlendirildi. Devlet, çözüm üretmek yerine uygulamalarıyla sorunu derinleştiriyor.
Konuya ilişkin değerlendirmelerde bulunan İHD Çocuk Komisyonu üyesi Berfin Elçi, çocuk yaşta evliliklerin toplumsal bir yara haline geldiğini vurguladı.
Yasa eleştirisi
Mevcut yasaların çocuk yaşta evliliğe rıza gösterdiğini, bunun da çok yanlış bir durum olduğunu söyleyen Berfin Elçi, “Çocuk yaşta evlilik, taraflardan en az birinin çocuk olduğu resmi veya gayriresmi evliliklere denir. 5395 sayılı Çocuk Koruma Kanunu’na göre 18 yaşını tamamlamamış herkes çocuktur. Bu kanuna göre de 18 yaşını tamamlamamış kişilerin evliliği çocuk yaşta evlilik olmaktadır. Bu evliliğin resmi ve yasal yollarla olmasının bir önemi yoktur” dedi.
Türk Medeni Kanun’una değinen Berfin Elçi, “Medeni Kanun’un 124’üncü maddesine göre 17 yaşındaki kişilerin evliliği meşrudur. Bazı hallerde mahkeme kararı ile birlikte 16 yaşındaki kişilerin de evliliğine rıza gösteriliyor, izin veriliyor. Bu çok yanlış bir durumdur. Bu evlilikler çocuğun üstün yararı ilkesiyle çatışmaktadır, çelişmektedir” ifadelerini kullandı.
‘Devlet çocuk evliliğini meşrulaştırıyor’
Berfin Elçi, çocuk yaşta evliliğe neden olan hususların başında toplumdaki “namus” kavramı, yasalar ve yoksulluğun geldiğini belirterek, şunları kaydetti:
“Çocuk yaşta evliliğin altında yatan birçok neden var. Bunlardan biri kız çocuklarının namus kavramı içerisine sıkıştırılması ve ailelerin üzerlerindeki toplumsal baskıyı azaltmak için kız çocuklarını erken evlendirmek istemeleri. Bir diğer neden ise yoksulluk. Yoksulluk ve ekonomik kriz nedeniyle aileler kız çocuklarını erken yaşta evlendirip onların ekonomik sorumluluklarından kurtulmayı hedefliyor. En temel nedenler patriyarkal düzen, yoksulluk ve devletin koruyucu ve önleyici tedbirleri almamasıdır. Devlet bunun önüne geçmek yerine 16 yaşındaki çocukların evliliğine rıza gösteriyor. Devlet yasalarıyla çocuk yaşta evliliği meşrulaştırıyor. Bu çok yanlış bir durum.”
‘Faillere ceza indirimi uygulanıyor’
Çocuğun evlendirilmesiyle birçok hakkının elinden alındığını belirten Berfin Elçi, bununla birlikte yaşamının tehlikeye düştüğünü dile getirdi.
Çocuk hakları savunucuları olarak bunun çocuk istismarı olarak tanımladıklarını belirten Berfin Elçi, şöyle konuştu:
“Ayrıca ceza dosyalarında faillere, çocuğun rızası olduğu gerekçesiyle indirimler uygulanıyor. Bu indirimler, çocuk yaşta evliliğin önünü açıyor. Mesele sadece gelenekler değil; devletin koruyucu ve önleyici yasalarıyla bu geleneği beslemesidir. Çocuk evlendiği andan itibaren çocukluğu elinden alınıyor. Çocuk olma, güvenlik, özgürlük ve eğitim hakkı gibi birçok hakkı elinden alınıyor. Ayrıca tüm bunların yanında erken yaşta gebelik durumu da söz konusu. Erken yaşta gebelik sağlık açısından çocuğa çok büyük tehlike arz ediyor. Bu yaş grubunda anne ve bebek ölümlerinin çok yüksek oranda olduğunu biliyoruz.”
‘Yasal değişiklikler yapılmalı’
Çocuk evliliğini önüne geçilmesi gerektiğini ifade eden Berfin Elçi, şunları ifade etti:
“Bunun çözümü çok boyutludur. Öncelikle devletin az önce söylediğim gibi Medeni Kanun’un 124’üncü maddesini kaldırması gerekiyor. Çünkü devletin 17 yaşındaki birinin evliliğine izin vermesi, evlilik izni tanıması çocuk istismarıdır ve çocuk evliliklerini körüklüyor. Çocuğun yüksek yararını gözetmeyen her yasa iptal edilmeli ve çocuğun yüksek yararını hedefleyen yasalar getirilmelidir. Sivil toplum örgütleri, barolar ve dernekler de bu sürecin çok önemli bir parçasıdır. Bu örgütler hem sahada çocukları desteklemeli hem de farkındalık kampanyaları sürdürmelidir.”
Haber: Pelşin Çetinkaya / JINNEWS