• İletişim
  • Yazarlar
  • Gizlilik Politikası
3 Ağustos 2025 Pazar
Sonuç Yok
Tüm Sonuçları Görüntüle
ABONE OL!
GİRİŞ YAP
Yeni Yaşam Gazetesi
JIN
  • Anasayfa
  • Gündem
    • Güncel
    • Yaşam
    • Söyleşi
    • Forum
    • Politika
  • Günün Manşeti
    • Karikatür
  • Kadın
  • Dünya
    • Ortadoğu
  • Kültür
  • Ekoloji
  • Emek
  • Yazarlar
  • Panorama
    • Panorama 2024
    • Panorama 2023
    • Panorama 2022
  • Tümü
  • Anasayfa
  • Gündem
    • Güncel
    • Yaşam
    • Söyleşi
    • Forum
    • Politika
  • Günün Manşeti
    • Karikatür
  • Kadın
  • Dünya
    • Ortadoğu
  • Kültür
  • Ekoloji
  • Emek
  • Yazarlar
  • Panorama
    • Panorama 2024
    • Panorama 2023
    • Panorama 2022
  • Tümü
Sonuç Yok
Tüm Sonuçları Görüntüle
Yeni Yaşam Gazetesi
Sonuç Yok
Tüm Sonuçları Görüntüle
Ana Sayfa Yazarlar Jineolojî'nin Sözü

Yaşamın kurucusunun 25 Kasım’ı…

21 Kasım 2023 Salı - 00:00
Kategori: Jineolojî'nin Sözü, Yazarlar
Yaşamın kurucusunun 25 Kasım’ı…

Tüm gücüyle taarruza geçmiş ataerkil sisteme karşı en büyük silahımız omuz omuza durmaktır. Bizi biz olmaktan çıkarmış sistemleri, benliğimizle, varlığımızla barışık ve bir kadın ulusu oluşumuzun farkında olarak her anda itirazlar geliştirmek binlerce yıllık erk temellerini sarsacak en büyük güçtür

Dilan Yıldız

“Çürüyen çağların dişlerinde

 ısırılmış etimin kanı kurudu

ortaçağ cadılarının boyunlarına asıldı kimliğim

dipleri bataklık lanetlenmiş saçlarımın

Havva’nın kırmızı elmasıydım sunuldum

aldatandım, yerim yoktu cennette kovuldum

gözlerimin sürmesinden aktı katran tarihim

ne vakit yazıldı kara talihim”

Ben binlerce yıl önce yaşayan ana kadınım, tanrıçayım, Lilit’im, İştar’ım, Ninhursag’ım, İnanna’yım, yüzlerce yıl önce yaşamış cadıyım, Mirabellerim, Simon’um, Olympe’yim, Mariam’ım, Meryem’im, Rabia’yım, Leyla’yım, Beritan’ım, Zilan’ım, Saray’ım, Hevrin’im, Nagihan’ım, Evin’im ve daha binlercesiyim. Ben atan bir kadın damarıyım. Öyle kolay mı beni yok etmek? Ben hakikatim. Yaşamın nehirlerinden aktım bugüne. Binlerce yıllık yaşamım boyunca hep direndim. Direndikçe çoğaldım. Şimdi milyonlarcayım ve sokakta direniyorum. Ben kadınım, kadın ulusuyum.

Toplumsal yaşamın ana hattında yürüyen, yaşamı dokuyanken bugün 365 günden sadece ikisi bizlere hediye edilmiş. 25 Kasım ad itibariyle bile binlerce yıllık kırımın en somut kanıtıdır. 25 Kasım Kadına Yönelik Şiddetle Mücadele Günü olarak tanınan bu günde bizler üzerimizdeki binlerce yıllık kırım katliam şiddeti sona erdirmek için alanlara çıkıp ses yükseltiyoruz. Yaşama anlam katmak için çıktığımız bu uzun yolculukta binbir hileyle karşılaşıyoruz.

“Enki bahçemize dalıp yemedi mi şifasal bitkileri? Nehir kenarında çoban tecavüz etmemiş miydi bize? Marduk bizi katledip dünyayı yaratmamış mıydı? Elmayı yedik diye kovulmadık mı cennetten?”* Hades bizi alıp kaçmamış mıydı yer altına? Bilge olan bizleri cadı diye yakmadılar mı meydanlarda? Kadının toplumsal sözleşmesini yazdık diye giyotine götürülmedik mi? 3 devrimci kız kardeştik ve canice Dominik’te katledilmedik mi? Paris’in göbeğinde katledilmedik mi? İlk tanrıçaların doğduğu topraklarda onlarca kurşunla katledilmedik mi? Şu anda bile yüzlercemiz kırımdan geçirilmiyor mu? 25 Kasımlarda itiraz için alanlara çıkan kadınlara aynı erkek-devlet aklı saldırmıyor mu? Mücadele eden kadına, yaşamı direnmekle geçen kadına, bu akıllar cadı ya da daha güncel olarak terörist ilan edip kaba kuvvetle saldırıp bu şiddeti daha da derinleştirmiyor mu?

Sorulacak o kadar çok soru var ki ama bunların hepsini sıralama şansımız yok. Hepsinin dayandığı bir cevabı elbette var. Ataerkil akıl kendini büyütme uğruna tüm argümanları kullandı ve kullanıyor. Tarih içinden akıp gelen bu aklın kadın kırım politikası bugün tüm çıplaklığıyla gözler önüne serilmiş. Eril düzen kendini iki cins arasında başlamış olan eşitsizlik üzerinden var etti. 

Kadına yönelik şiddeti derinleştirdikçe toplumu toplum olmaktan çıkarıp bir ucube topluluk pozisyonuna getirdi. Toplumu bir kimliğe kavuşturan kadın kimliğini parçalamak en kutsal görevi pozisyonunda.

Toplu kadın kırımlarından tutalım ev içi şiddete, kamu şiddetinden psikolojik şiddete kadar şiddetin üretim fabrikaları her zaman yönetim mekanizmaları oldu. Erkek-devlet aklı ataerkinin kurumsallaşmış şekliyle en kaba ve en derin şiddet argümanlarını her anda bizlere sergiliyor. Binbir emekle elde ettiğimiz mücadele ve eylem günlerimizde bile bir gözdağı verircesine şiddete karşı alana çıkan kadınlara şiddet uygulayan, nefret kokan bir sahneyle karşılaşıyoruz. Bu sahne bir itiraf narasıdır.  Bize açık açık tüm şiddet argümanlarını üreten, erkeğe uygulatan ve aklayan benim ve benim ardıllarımdır itirafıdır.

Binlerce yıllık akıl kadın gerçekliğini reddederek, kendini en üst mertebede zannederken tam da karşısında devasa bir kadın mücadelesi yükselmektedir. Onu tepetaklak edecek güce sahip bu devasa kadın örgütü karşısında afallayıp tökezlemeye başladı. Özgür kadını yaratmak ve yılın her gününü kadınlara yaşanılır kılmak için hayranlık uyandıran bir öz güç ve öz irade ile yaşamın her alanında mücadeledeyiz.

Bize karşı topyekün bir saldırı varken, her anda saldırılar devam ederken kendimizi sevmenin tam da zamanı diyoruz. Kendimizi tanımak, kendimize ad koymanın anı geldi de geçti. Tüm gücüyle taarruza geçmiş ataerkil sisteme karşı en büyük silahımız omuz omuza durmaktır. Bizi biz olmaktan çıkarmış sistemleri, benliğimizle, varlığımızla barışık ve bir kadın ulusu oluşumuzun farkında olarak her anda itirazlar geliştirmek binlerce yıllık erk temellerini sarsacak en büyük güçtür.

Acılarımıza üzülecek zamanımız yok. Dahası eklenmesin diye etik- estetik bir örgütlülük ve mücadele zamanı. Kol kola yan yana cins bilinciyle yıkanmış yarınlar bizi bekliyor.

Bu yazımı 25 Kasım Kadına Yönelik Şiddetle Uluslararası Mücadele haftasında özgür kadını yaratmak için mücadele etmiş ve bu uğurda katledilmiş tüm kadın yoldaşlara armağan ediyorum. Devriniz daimidir!

“Eyy kıskanç gök tanrı yere düşürdün yüzümü

bereketimle yeniden yarattım yeryüzünü

kutsal kitaplardan silsen de ismimi

yazacağım yıldızlarla karanlığa  isyanımı

Yok olmadan doğurduğum ateşin küllerinde

doğacağım anka kuşu gibi yeniden

anlatacağım efsanesini gelecek çağların

çekilin yoldan, geliyorum tarih öncesinden.”

*Nurbanu Kablan’ın İsyan şiirinden

PaylaşTweetGönderPaylaşGönder
Önceki Haber

Minbic’in Ewn Dadat köyüne saldırı

Sonraki Haber

Hollanda’ya kadın başbakan mı geliyor?

Sonraki Haber
Yahya Orhan: Artık kendimiz için çalışacağız!

Hollanda'ya kadın başbakan mı geliyor?

SON HABERLER

Ukrayna- Zaporijya’da nükleer santrali yakınında patlama

Ukrayna- Zaporijya’da nükleer santrali yakınında patlama

Yazar: Yeni Yaşam
3 Ağustos 2025

Çiğdem Kılıçgün Uçar: Yeniyi kurmak için Öcalan’ın çağrısını sahiplenmeliyiz

Çiğdem Kılıçgün Uçar: Yeniyi kurmak için Öcalan’ın çağrısını sahiplenmeliyiz

Yazar: Yeni Yaşam
3 Ağustos 2025

Bir milyon dolarlık füze ve kriz

Devlet ne söylüyor ulusalcı ne anlıyor

Yazar: Yeni Yaşam
3 Ağustos 2025

Jin Dergi’nin yeni sayısı yayında

Jin Dergi’nin yeni sayısı yayında

Yazar: Yeni Yaşam
3 Ağustos 2025

Barış bir mücadele sorunudur

Êzidî soykırımı ve yanıltıcı pogrom kavramı

Yazar: Yeni Yaşam
3 Ağustos 2025

Êzîdxan’ın diyarında: Yaşam, inşa ve özgürlük

Êzîdxan’ın diyarında: Yaşam, inşa ve özgürlük

Yazar: Yeni Yaşam
3 Ağustos 2025

Beriya Şevê’nin yalnızları

Şehrin kenarında: Montfermeil’den Sefiller

Yazar: Yeni Yaşam
3 Ağustos 2025

  • İletişim
  • Yazarlar
  • Gizlilik Politikası
yeniyasamgazetesi@gmail.com

© 2022 Yeni Yaşam Gazetesi - Tüm Hakları Saklıdır

Welcome Back!

Login to your account below

Forgotten Password?

Retrieve your password

Please enter your username or email address to reset your password.

Log In

Add New Playlist

E-gazete aboneliği için tıklayınız.

Sonuç Yok
Tüm Sonuçları Görüntüle
  • Tümü
  • Güncel
  • Yaşam
  • Söyleşi
  • Forum
  • Politika
  • Kadın
  • Dünya
  • Ortadoğu
  • Kültür
  • Emek-Ekonomi
  • Ekoloji
  • Emek-Ekonomi
  • Yazarlar
  • Editörün Seçtikleri
  • Panorama
    • Panorama 2024
    • Panorama 2023
    • Panorama 2022
  • Karikatür
  • Günün Manşeti

© 2022 Yeni Yaşam Gazetesi - Tüm Hakları Saklıdır