• İletişim
  • Yazarlar
  • Gizlilik Politikası
22 Ağustos 2025 Cuma
Sonuç Yok
Tüm Sonuçları Görüntüle
ABONE OL!
GİRİŞ YAP
Yeni Yaşam Gazetesi
JIN
  • Anasayfa
  • Gündem
    • Güncel
    • Yaşam
    • Söyleşi
    • Forum
    • Politika
  • Günün Manşeti
    • Karikatür
  • Kadın
  • Dünya
    • Ortadoğu
  • Kültür
  • Ekoloji
  • Emek
  • Yazarlar
  • Panorama
    • Panorama 2024
    • Panorama 2023
    • Panorama 2022
  • Tümü
  • Anasayfa
  • Gündem
    • Güncel
    • Yaşam
    • Söyleşi
    • Forum
    • Politika
  • Günün Manşeti
    • Karikatür
  • Kadın
  • Dünya
    • Ortadoğu
  • Kültür
  • Ekoloji
  • Emek
  • Yazarlar
  • Panorama
    • Panorama 2024
    • Panorama 2023
    • Panorama 2022
  • Tümü
Sonuç Yok
Tüm Sonuçları Görüntüle
Yeni Yaşam Gazetesi
Sonuç Yok
Tüm Sonuçları Görüntüle
Ana Sayfa Gündem Güncel

Yeğen: Meseleyi Öcalan’dan dinlemeli

22 Ağustos 2025 Cuma - 10:33
Kategori: Güncel, Manşet
Yeğen: Meseleyi Öcalan’dan dinlemeli

Kürt sorununda çözüm çabalarını değerlendiren Prof. Dr. Mesut Yeğen, ‘Öcalan, 50 yıllık bu meselenin merkezindeki isim. Hikayeyi ondan dinlemek komisyon açısından önemli olacaktır’ dedi

Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan’ın 27 Şubat’taki Barış ve Demokratik Toplum Çağrısı ile başlayan süreç Meclis’te kurulan Milli Dayanışma, Kardeşlik ve Demokrasi Komisyonu’nun çalışmalarıyla devam ediyor. Kürt sorununun tarihsel arka planı, günümüze uzanan süreci ve çözüm yollarına ilişkin sosyolog Prof. Dr. Mesut Yeğen MA’dan Mehmet Aslan ve Melik Varol’a konuştu.

Kürt sorunun arka planı

Kürt meselesinin tarihsel arka planına dair konuşan Yeğen, “Tarihsel boyutu olan bir mesele Kürt meselesi. Ancak, meselenin bugün karşımıza bu biçimde ve bu hacimde çıkmasına yol açan iki büyük an tespit edebiliriz. Birincisi, Osmanlı merkezileşmesi. Somutlaştırmak gerekirse, Tanzimat. İlk momentte Kürtlerin yaklaşık 300 yıl boyunca Osmanlı Devleti ile yaşadıkları gevşek tabiiyet ilişkisi merkezileşme, modernleşme ve Tanzimat reformlarıyla sona erdi ve Kürtlerden İstanbul’a doğrudan tabi olmaları beklendi. İkinci momentte ise Kürtlerin bağlı bulundukları devlet, bir ulus-devleti olarak örgütlenmeye başladı ve herkesin Türkleşmesi istendi.
Kürtler açısından önemli olan iki şey birden ortadan kalktı. Birincisi, dediğim gibi, tabi oldukları merkezle yaşadıkları gevşek ilişki, ikincisi de, merkez tarafından dert edilmeyen ya da tanınan kimliklerinin artık dert edilmeye başlanması ya da kimliklerinin tanınmamaya başlaması. Dolayısıyla Kürt meselesi nasıl ortaya çıktı diye sorusunun cevabı bu: Kürtlerin tabi olduğu devletin merkezi ve milli bir devlet olmaya başlaması meselenin arkasındaki esas faktör oldu” dedi.

Kürt kimliği kuruldu

Kürtlerin Osmanlıya direncine dair konuşan Yeğen, “Kürtler tabi oldukları sürecin akışını değiştirmedi. Sonuçta, Kürtlerin gücü Osmanlı’nın merkezileşme hamlesini geri çevirmeye de yetmedi, Türkiye’nin bir ulus devlet olarak kurulmasını engellemeye de. Kürtlerin itirazı kendilerine önerileni değiştirmeye ya da engellemeye yetmedi lakin Kürtler bu itiraz ya da dirençleri üzerinden milletleştiler aslında. Diğer deyişle, Kürtler kimliklerini korumak üzere yaptıkları dirençle aslında kimliklerini de kurmuş oldular. Şunu söylemeye çalışıyorum: Hiç direnmemiş olsaydı Kürtler, büyük bir ihtimalle Kürt kimliği dediğimiz şey bir başka biçimde kurulacaktı. Oysa bugün, Türkiye’de yüzde 10’lara ulaşan bir desteğe sahip bir Kürt partisinden söz ediyorsak, hep canlı kalmış bir Kürt idealinden söz ediyorsak, işte Rojava’da olan, bugün buradaki Kürt’ü de ilgilendiriyorsa, ya da Irak Kürdistanı’nda olandan bugün buradaki bir Kürdü de heyecanlanıyorsa bu söz konusu itiraz yoluyla bir ortak kimliğin kurulmuş olmasıyla ilgili” diye konuştu.

‘PKK bir sonuç’

PKK’nin mücadelesini değerlendiren Yeğen, “PKK’yi, kendilerinin de zaman zaman söyledikleri üzere, bir sonuç olarak görmek gerekir. Birçok şeyin sonucu PKK. Sözünü ettiğim başarısız kalmış itirazların bir sonucu PKK. Birincisi, 1930’da tamamlanmış görünen bir ayaklanmalar serisinin yarattığı bir kısım siyasi sonucun sonucu ya da ürünü PKK. PKK ve öncesindeki Kürt sol örgütleri modern devlete karşı modern yollarla mücadele eden örgütler oldu. Bu da şu demek Kürt sol örgütlerini ve PKK’yi ortaya çıkaran ikinci dönemle birlikte tabi oldukları devletle Kürtler arasında bir zamandaşlık oluştu ya da öncesinde var olan zamandaş olmama hali ortadan kalktı. Dolayısıyla, PKK bu zamandaşlığın bir sonucu. İkinci olarak PKK’yi Kürdistan’da ve Türkiye’de yaşanan büyük dönüşümün bir neticesi olarak görmek gerekir. 1950’den sonra özellikle Kürdistan’da eşitsizlik ilişkilerinin, sadece etnik eşitsizlikten söz etmiyorum, ağırlaşması PKK’ye yol açan diğer bir önemli sonuç diyebilirim. Öyle ki, PKK hem toplumsal eşitsizliklerin katmerlenmesinin hem de hem de etnik ya da kültürel eşitsizliklerin toplamından ortaya çıktı. PKK’yi bu kadar sert, kararlı ve etkili yapan da galiba bu iki büyük eşitsizliğin bir araya gelmesi ya da PKK’nin bu iki eşitsizliği aynı anda temsil etmesi oldu. Bu da PKK’yi hem bir sosyal hareket olarak hem de kültürel, ulusal ve etnik bir hareket olarak da görmek gerekir demek. Son Kürt isyanının öncekiler kadar kolay bastırılamamasının ya da PKK’nin diğer Kürt örgütlerinden daha dayanıklı çıkmasının arkasında bu iki eşitsizlik hattının çakışması olsa gerek” diye belirtti.

Süreci başlatan nedenler

“Kürtler, aşağı yukarı bir açıdan bakarsan 200 yıl, bir açıdan bakarsan cumhuriyetin kuruluşundan beri, benzer şeyler istiyorlar” diyen Yeğen, “Birincisi, kendilerini yönetmek istiyorlar. İkincisi de, kimliklerinin tanınmasını, kimliklerinin devam etmesini sağlayacak bir mevzuat istiyorlar. Yani kimliklerini tanıyan bir anayasa, kimliklerini devam ettirmelerini sağlayacak bir eğitim sistemi vs. istiyorlar. Süreçten anlaşılan, Kürtler açısından bu. Ama Türkiye devleti açısından, ‘süreçten anlaşılan ne’ sorusunu öyle kolaylıkla cevaplamak mümkün değil. Yani Türkiye devleti bu son çözüm sürecine ‘Kürtlerin haklarını, hukukunu tanıyalım’, Kürtlerle Türkler eşit, Kürtlerle Türkler kardeş olsun” diye girmedi. Esas olarak bölgesel vaziyet çok köklü biçimde değiştiği için, bir şekilde Kürtlerle kardeşleşmenin, Kürtlerin ‘karşılanabilecek’ taleplerini karşılamanın iyi olacağını düşündüğü için bu sürece girdi. Hamas’ın İsrail’e saldırısından sonra eğer İran, İsrail’in başlattığı karşı şiddet kampanyasıyla Suriye ve Irak’tan ve Lübnan’dan uzaklaştırılmamış olsaydı, tahminim o ki, bugün bir çözüm sürecinin içerisinde olmazdık. Kürt meselesini daha önce İran’ın yardımıyla bir şekilde kontrol altında tuttuğu için ve İran bölgeden çekildikten sonra Suriye ve Irak’taki Kürt meselesini aynı biçimde kontrol edemeyeceğini idrak ettiği için bir şekilde Kürtlerle bir çözüm sürecine girmiş durumda” diye konuştu.

‘Devlet zihnen hazır değil’

“Türkiye devleti Kürt meselesine de sürece de jeopolitik bir perspektiften, daha çok güvenlik perspektifinden bakıyor” diyen Yeğen, “Hak, hukuk perspektifinden değil. Böyle olduğu için de süreç hem Kürtleri hem Türkleri memnun edecek bir şekilde neticelenir diyemiyoruz bugün gönül rahatlığıyla. Malum, halen temel bir takım yasaların değişip değişmeyeceğinden emin değiliz. Şu anda komisyon vesilesiyle konuşulan PKK’ye özel bir infaz kanunu çıkarmak, kendisini feshetmiş bir örgütün mensuplarını cezalandırmamanın, halen cezalandırılmakta olanları salıvermenin bir yolunu bulmak. En azından ilk etapta Terörle Mücadele Kanunu’nda bir değişiklik yapılması anladığım kadarıyla düşünülmüyor. Ama bunlar olmazsa, Kürt meselesinin PKK ile ilgili olmayan kısımlarında ne yapılacak anlaşılmıyor. Şunu söylemeye çalışıyorum Türkiye, meseleyi daha çok bir jeopolitik mesele olarak gördüğü için bu işe girmiş durumda. Bu da devletin işin esasına uygun reformlar yapmaya zihnen çok hazırlıklı olmadığı anlamına geliyor” dedi.

Komisyonun önemi

Meclis’te Kürt sorununun çözümü için kurulan komisyonun önemi dair konuşan Yeğen, “Komisyonu kendi adıma çok önemsiyorum. Bu komisyon bugün çalışmıyor olabilirdi, malum. İktidarın istediği, bütün bir yazı komisyonsuz, bu meseleyi daha çok PKK’nin atacağı adımları bekleyerek geçirmek yolundaydı. Fakat gerek CHP’nin baskısı, gerek DEM’in baskısı, gerekse de MHP’nin bir şekilde AK Parti’yi herhalde ikna etmesi, bugünkü sonucu getirdi. Yani bugün bir komisyon varsa bu CHP’nin, DEM’in ve kısmen de MHP’nin AK Parti ya da Erdoğan çizgisine razı olmaması sayesinde. AK Parti’ye kalsaydı, komisyon sadece PKK’nin silahsızlanmasını konuşacak bir komisyon olmalıydı. Ama orada da yine CHP’nin, DEM’in ve kısmen de MHP’nin verdiği destekle hem silahsızlanma hem demokratikleşme konuları komisyonun kapsama alanına girdi” diye belirtti.

‘Öcalan’la yüz yüze görüşülmeli’

Abdullah Öcalan’ın da dinlenmesi talebine dair konuşan Yeğen, “Öcalan’ın bu işin merkezinde olduğu açık. Zaten devlet de esas olarak Öcalan’la görüşerek bu işleri başlattı. O itibarla Öcalan’ın sürecin merkezinde durduğu açık. Böyle olduğu için de komisyonun bir şekilde Öcalan’la görüşmesi de yerinde olur. Çünkü eğer iktidara bırakılacak olursa, komisyonun daha teknik bir komisyon olması isteniyor. Oysa komisyon, Öcalan başta olmak üzere meselenin taraflarıyla görüşürse, bu görüşmelere bir kıymet verirse, meselenin ne kadar kapsamlı olduğunu, 200 yıllık bir meseleyle karşı karşıya olduğumuzu, dolayısıyla içinde büyük adımlar atılması gerektiğini daha kolay idrak edebilir. Bir de Öcalan bütün bu 50 senelik meselenin merkezinde bir isim. Ondan bütün bu işin hikayesini duymak, yani niye bu işler başladı ve nasıl bu aşamalara geldi, bu noktalara geldi, bu kadar büyüdü, bunları birinci ağızdan duymak komisyon açısından da yerinde olacaktır. O itibarla komisyondakilerin Öcalan’la yüz yüze görüşmesinin faydası olur diye düşünüyorum.

Entegrasyon ve yasal değişiklik

Entegrasyon tartışmalarına değinen Yeğen, “Yasal düzenlemelerden anayasa değişikliğine kadar giden bir sürü şey var. Ancak 2015’ten sonra sadece siyaset yaptıkları için hapse atılan siyasilerin, belediye başkanlarının salıverilmesiyle işe başlamak iyi olabilir. Ki, bunun için malum bir hukuki düzenleme yapmaya bile gerek yok. Mahkemelerin Anayasa Mahkemesi kararlarına, AİHM kararlarına uyması yeterli ve niye uymadıklarını ve nasıl uyacaklarını da biliyoruz. İktidar “bırakılabilirler” dediği anda siyasilerin ve belediye başkanlarının bırakılması hemen gerçekleşebilir. Yaratacağı psikolojik etki önemli olacağı için, süreçte bir şeyler olacak izlenimi vereceği için bununla başlamak iyi olur diye düşünüyorum. Bunun haricinde tabii öncelikle TMK, Türk Ceza Kanunu’nun değişmesi gerekiyor. Çünkü bunlar orada oldukça, bugün içeride olanlar bırakılabilir ama yarın yeni insanlar aynı kanunlardan dolayı içeriye atılabilir. Belki sonraki işlerden diye düşünülebilir ama Kürtçe eğitiminin verilmesini engelleyen, şekilde idareyi bu kadar merkeziyetçi kılan anayasa maddelerinin de değişmesi gerekir.Neyin yapılması gerekir konusunda bir bilgi sıkıntımız yok. Niyet sorunumuz var. En son 2013-2015 arasında da bu işler tartışıldı. Nelerin yapılması gerektiğine dair bir liste çıkarmak 10-15 dakikalık iş. Yeter ki niyet olsun” diye konuştu.

ANKARA

 

PaylaşTweetGönderPaylaşGönder
Önceki Haber

RAJIN: Gulistan ve Hêro’nun mücadelesi bizimdir

Sonraki Haber

Filistin’deki işgale tepki gösteren Çelik tahliye edilmedi

Sonraki Haber
Filistin’deki işgale tepki gösteren Çelik tahliye edilmedi

Filistin'deki işgale tepki gösteren Çelik tahliye edilmedi

SON HABERLER

Amed Barosu’ndan tahliye engellerine karşı 4 kuruma başvuru

Tutsak yakınlarından İGK’ye tepki: Asıl siz pişman olmalısınız

Yazar: Yeni Yaşam
22 Ağustos 2025

Abdullah Öcalan’ın aldığı kararlar doğru

Abdullah Öcalan’ın aldığı kararlar doğru

Yazar: Yeni Yaşam
22 Ağustos 2025

Topağacı direniyor: Ev sahipleri elektriksiz, susuz bırakıldı

Topağacı direniyor: Ev sahipleri elektriksiz, susuz bırakıldı

Yazar: Yeni Yaşam
22 Ağustos 2025

Silêmaniyê’deki çatışmalarda 3 kişi yaşamını yitirdi

Silêmaniyê’deki çatışmalarda 3 kişi yaşamını yitirdi

Yazar: Yeni Yaşam
22 Ağustos 2025

Hêro Bahadin ve Gülistan Tara anılacak

Hêro Bahadin ve Gülistan Tara anılacak

Yazar: Yeni Yaşam
22 Ağustos 2025

BM Suriye Özel Temsilcisi: Suriye’de geçiş bıçak sırtında

BM Suriye Özel Temsilcisi: Suriye’de geçiş bıçak sırtında

Yazar: Yeni Yaşam
22 Ağustos 2025

Sönmez: Yeni zamlar yolda tek çözüm örgütlenmek

Dolar kuru yükseldi

Yazar: Yeni Yaşam
22 Ağustos 2025

  • İletişim
  • Yazarlar
  • Gizlilik Politikası
yeniyasamgazetesi@gmail.com

© 2022 Yeni Yaşam Gazetesi - Tüm Hakları Saklıdır

Welcome Back!

Login to your account below

Forgotten Password?

Retrieve your password

Please enter your username or email address to reset your password.

Log In

Add New Playlist

E-gazete aboneliği için tıklayınız.

Sonuç Yok
Tüm Sonuçları Görüntüle
  • Tümü
  • Güncel
  • Yaşam
  • Söyleşi
  • Forum
  • Politika
  • Kadın
  • Dünya
  • Ortadoğu
  • Kültür
  • Emek-Ekonomi
  • Ekoloji
  • Emek-Ekonomi
  • Yazarlar
  • Editörün Seçtikleri
  • Panorama
    • Panorama 2024
    • Panorama 2023
    • Panorama 2022
  • Karikatür
  • Günün Manşeti

© 2022 Yeni Yaşam Gazetesi - Tüm Hakları Saklıdır