Tarihte yapılan hatalar bugünlere sorunları da beraberinde getirdi. Cetvelle çizilen haritaların çok büyük kayıplara ve Ortadoğu’da senelerce süren huzursuzluğa neden olduğu ABD Ankara Büyükelçisi tarafından dile getirildi. Bunun Kürtler açısından çok önemli bir açıklama olduğu kesin. Osmanlı’nın paylaşılması döneminde antlaşmalar yapan batılılar artık devre dışı bırakılacak. Artık ABD devrede olacak. Bu açıklamanın sonuçlarına yakın zamanda tanık olacağız. Suriye‘de kimliksiz Kürtler, Türkiye’de inkâr edilen Kürtler, Irak’ta Enfal ve Halepçe’de öldürülen Kürtler ve İran’da halen idam edilen Kürtler. Bu dört ülkenin insani olmayan yaklaşımları günümüzde barışçıl yöntemle çözülmek isteniyor. Barış için en çok çabayı gösteren de Kürtler. Siyasi olarak çözülmeyen Kürt haklarının direnişi silahlı mücadeleyi de beraberinde getirdi. Suriye’de Kürt halkının saygın direnişi dünya üzerinde olumlu görüşlere neden oldu. IŞİD gibi cani bir örgüte karşı topyekûn bir mücadele sergilendi ve halen de bu durum devam ediyor. El Kaide’yi yaratanlar Afganistan’ın nasıl bir ülkeye dönüştüğünü de gördüler. HTŞ de Suriye’de yeni bir Afganistan yaratma yolunda. El Kaide’nin finansörü Suudi olan Yasin- El Kadı’ydı. Erdoğan ile çekilen fotoğrafı halen hafızalarımızda. Şimdi de Erdoğan Suriye’de HTŞ Lideri Ahmed- El Şara’ya destek oluyor. Suriye’de Dürzilere ve Alevilere saldırı olduğu ve SDG ile güvenilir, samimi bir antlaşma olmadığı müddetçe barışın tesis edilemeyeceği de ayrı bir gerçekliktir. Önlerinde suçlu olarak YPG-YPJ ve SDG’yi görmek büyük bir hata olur. Demokratik bir yapının inşasını yaşama geçirmek isteyen Kürt halkının sesini artık bütün dünya duyarken iktidarın kulaklarını tıkaması da manidardır.
Suriye’de SDG’siz bir çözüm olması mümkün değil. Türkiye bu konuda Kürt kazanımlarını hedef alarak Kürtlere karşı cihatçı teröristleri desteklemeye devam ediyor. Eğer Türkiye Suriye’de çetelere destek vermeye devam ederse savaş devam edecektir. Öcalan Rojava konusunda bizim kırmızı çizgimizdir diyor. Aynı şekilde Erdoğan da bizim kırmızı çizgimizdir diyor. Birisinin kırmızı çizgisi özgürlük üzerine diğerinin de yok etme üzerine. Öcalan’ın açıklamalarından sonra iktidar tarafından olumlu bir adım henüz atılmadı. Somut bir gelişme olmazsa ne barış olur ne de silah bırakma. Nasıl ki ABD Büyükelçisi tarihe gönderme yaptıysa iktidar da bu açıklamadan sonra şapkasını önüne koymalıdır. Meclis bu ortamın tartışma yeri olmalıdır ve bütün taşlar eteklerden dökülmelidir ve sonra da barış taşları döşenmelidir.
Ülkenin durumunu yazmak için bazı sorunların sonuçlanması gerekir. Hep yazıyoruz ama değişen bir şey yok. Kendi içinde barışı tesis edemeyen iktidar nasıl olur da diğer ülkelerin barışmasına vesile olur. Cezaevleri tıka basa dolu, kadın katliamları devam ediyor, çocuklar istismar ediliyor, uyuşturucu ve fuhuş almış başını gidiyor. Gazeteciler iktidar tarafında olmayınca düşman sayılıyor. Cezasızlık en büyük sorun. Bunlar varken Adalet Bakanı “Türkiye Cumhuriyeti Devleti bir hukuk devletidir” diyebiliyor. Umarız bir gün hukuku, demokrasiyi ve barışı yaşarız. Ne diyelim…