Her tarafa asker göndermeyi alışkanlık edinen AKP iktidarının Libya macerası 1950’lerdeki Kore olayını anımsatsa da, bu kez durum daha kötü. Destek için yapılan ‘çatkapı’ Tunus ziyaretleri işe yaramazken Türkiye büyük bir yalnızlığa doğru gidiyor
Ülkenin küçük bir bölümünü kontrol eden Trablus hükümetinin resmi talebi üzerine Libya’ya asker göndermeye hazırlanan AKP hükümeti, bir kez daha çıkmaz sokaklarda kaybolmaya hazırlanıyor. Neredeyse Türkiye dışında kimsenin desteklemediği bir hükümet için atılacak adım, AKP ile arası iyi olan Libya’nın en yakın komşularından bile onay alamadı. Hafter güçlerinin Trablus’a yönelik harekatı devam ederken, Reuters, Trablus’taki Fayiz Serrac hükümetinin Türkiye’den deniz, kara ve hava askeri desteği talep ettiğini açıkladı. Hükümetin İçişleri Bakanı Fethi Başağa, önceki gün düzenlediği basın toplantısında Hafter güçlerine karşı Türkiye’den askeri destek isteyeceklerini belirtmişti.
ABD ve Rusya karşı
Öte yandan, Türkiye’nin Libya’ya asker gönderme girişimi, genel olarak uluslararası arenada karşılık bulmuyor. Önceki gün, Kremlin Sözcüsü Dmitri Peskov, “Üçüncü ülkelerin müdahalesi krizin çözümüne katkı sunmaz” diyerek açıkça tavır alırken, Reuters haber ajansı, ABD Başkanı Donald Trump ile Mısır Devlet Başkanı Abdülfettah el Sisi’nin Perşembe günü bir telefon görüşmesi yaptıklarını, Libya’da “dış istismarı” reddetme ve çatışmalara son vermek için taraflara “acil adım atmaları” çağrısı yapma konusunda anlaştıklarını duyurdu. Avrupa Birliği (AB) ise Libya’daki tüm taraflara yönelik yaptığı, “askeri eylemleri durdurmaları ve siyasi diyaloğu yeniden başlatmaları” çağrısını bir kez daha yineledi.
‘Dört Hilal’ bir arada mı?
Bu arada, Erdoğan’ın son iki günde programsız olarak yaptığı Tunus gezisinin de destek bakımından bir işe yaramadığı anlaşılıyor. AKP basını, Cezayir, Tunus, Libya ve Türkiye bayraklarını kastederek “Dört hilal bir arada” başlığı atsa da, Tunus Cumhurbaşkanlığından dün yapılan açıklama bunun tersini ortaya koydu. Açıklamada, Libya’daki çatışma taraflarından biriyle herhangi bir anlaşmanın varlığını reddedilirken, Erdoğan’ın, Serrac hükümetini desteklemek için Tunus Cumhurbaşkanı Kays Said ile anlaştığı yolundaki açıklaması yalanlandı. Tunus Cumhurbaşkanlığı Medya Danışmanı Reşide en-Neyfer, “Böyle bir mesele gündemde değil. Tunus devleti, Libya krizinde barışçıl çözüme olan bağlılığını sürdürüyor. Türkiye Cumhurbaşkanı ziyareti sırasında Cumhurbaşkanı Kays Said de bunu ifade etmişti. Tunus, ne bir ittifaka girmeye ne de bunun için sıraya girmeye niyetli” dedi. Ayrıca Tunus Genel İşçi Sendikası, Tunus İnsan Haklarını Savunma Birliği, Halk Hareketi, Tunus Projesi Hareketi, İşçi Partisi ve Özgür Anayasa Partisi gibi Tunuslu partiler de Erdoğan’ın Tunus ziyaretini kınayan açıklamalar yayınladı ve Cumhurbaşkanı Said’i şeffaflığa davet etti. Dahası, Erdoğan’a yakın olan El Nahda’nın lideri Raşid el Gannuşi, Meclis Başkanı sıfatıyla, “Tunus, Libya’daki savaşın bir tarafı değildir. Tunus Libya’da barışı arayan iyi bir arabulucudur” dedi.
Cezayir’den de fayda yok
Öte yandan, Cezayir Dışişleri Bakanı da Libya’ya dış müdahaleye karşı bir duruş sergiledi. Cezayir’de yeniö devlet başkanı seçilen Abdulmecid Tebbun’un ilk mesajı, “Libya’da istikrar için elimizden geleni yapacağız ve terörle mücadeleye desteğimiz sürecek” şeklinde oldu. Bu arada, İran’ın da sürece müdahil olduğu ve Rus Wagner şirketinden sonra İran’ın özel kuvvetleri olan Kudüs Güçlerinin Libya’da Hafter’e destek gücü gönderdiği bildirildi.
Dengelere oynarken dengen bozulur
Konuyla ilgili görüşlerini belirten Kürt kaynakları ise, AKP hükümetinin Abdülhamit dönemindeki gibi dengelere oynayan bir politika izlediğini belirterek, “Nasıl ki Abdulhamit zamanında Fransız, İngiliz, Alman ve Ruslar arasında dengelere oynayarak kendini ayakta tuttuysa Erdoğan da şimdi aynısını yapmaya çalışıyor. Tek tarafa bağlanmadan herkesten istifade ederek kendi ajandasını uygulamaya çalışıyor” diyor. Karşılıklı kozlar oynayarak değişik güçlere ‘sen bana şurada yol aç, ben de şuna ses çıkarmayayım’ diyen AKP’nin yolun sonuna geldiğini öngören Kürt kaynaklar, Hükümetin “Sen İdlib’de şu kadar saldır, Libya’ya geçmeme izin ver” dediğini belirterek, bütün bu karmaşa içerisinde AKP’nin tek ve temel amacının Kürtleri tasfiye etmek ve bölgede yayılarak egemen hale gelmek olduğunu belirtiyor ve bunun da bir kumar olduğunu vurguluyor. Türkiye’nin amacının “Hem Kürtlerin önünü almak, statü sahibi olmamalarını sağlamak hem de yeni Osmanlı hayallerini gerçekleştirerek kendisini bölgede emperyal ve hegemon bir devlet haline getirmek” olduğunu belirten kaynaklar, bu siyasetin de bir yere kadar gittiğini ve sonra tıkandığını belirtiyor.
HABER MERKEZİ