• İletişim
  • Yazarlar
  • Gizlilik Politikası
29 Ekim 2025 Çarşamba
Sonuç Yok
Tüm Sonuçları Görüntüle
ABONE OL!
GİRİŞ YAP
Yeni Yaşam Gazetesi
JIN
  • Anasayfa
  • Gündem
    • Güncel
    • Yaşam
    • Söyleşi
    • Forum
    • Politika
  • Günün Manşeti
    • Karikatür
  • Kadın
  • Dünya
    • Ortadoğu
  • Kültür
  • Ekoloji
  • Emek
  • Yazarlar
  • Panorama
    • Panorama 2024
    • Panorama 2023
    • Panorama 2022
  • Tümü
  • Anasayfa
  • Gündem
    • Güncel
    • Yaşam
    • Söyleşi
    • Forum
    • Politika
  • Günün Manşeti
    • Karikatür
  • Kadın
  • Dünya
    • Ortadoğu
  • Kültür
  • Ekoloji
  • Emek
  • Yazarlar
  • Panorama
    • Panorama 2024
    • Panorama 2023
    • Panorama 2022
  • Tümü
Sonuç Yok
Tüm Sonuçları Görüntüle
Yeni Yaşam Gazetesi
Sonuç Yok
Tüm Sonuçları Görüntüle
Ana Sayfa Manşet

Yeni isim gündemde: Demokratik Suriye Cumhuriyeti

29 Ekim 2025 Çarşamba - 00:00
Kategori: Manşet, Ortadoğu, Söyleşi
Yeni isim gündemde: Demokratik Suriye Cumhuriyeti

SDG’nin 3 Tümen ve 2 Özel Alay olarak kendini örgütlemesi ve Savunma Bakanlığına bağlanması noktasında ortak bir fikir ortaya çıktı. Bu güç kendi bulunduğu bölgenin ve belirlenen yerlerin savunmasını üstlenecek. Bu güçler askeri olarak kalacak ve belki başka bir isim alacaklar

Zana Deniz

Kuzey ve Doğu Suriye Özerk Yönetimi ile Geçici Şam Hükümeti arasındaki görüşmeler uzun bir aranın ardından yeniden başladı. Yapılan görüşmelerde SDG’nin entegrasyonu, sivil kurumların durumu ile sınır kapıları ve petrol gelirlerinin ne olacağı konuları konuşuldu. Özellikle taraflar arasında yapılan son görüşmede SDG’nin Geçici Şam Hükümeti Savunma Bakanlığına entegre olacağı konusunda bir görüş birliğine varılırken, kimi konularda anlaşma sağlanamadığı da yapılan açıklamalarda ifade edildi.

Herkesin merak ettiği konuları, 10 Mart anlaşmasına rağmen Geçici Şam Hükümeti’nin herhangi bir adım atmamasını ve SDG’nin nasıl entegre olacağını, Suriye’de yeni anayasanın önemini ve Eşrefiye, Şexmaqsud’da yaşanan ambargoyu Kuzey ve Doğu Suriye Demokratik Özerk Yönetim Eşbaşkan Yardımcısı Bedran Çiya Kurd ile konuştuk.

Bedran Çiya Kurd
  • Kuzey ve Doğu Suriye Özerk Yönetimi ve Geçici Şam Hükümeti arasında son dönemde yaşanan görüşmeler yeniden başladı. Fakat sahada adımların yavaş atıldığını görüyoruz. Bu görüşme trafiğine dair ne söylemek istersiniz?

Bir süredir Geçici Şam Hükümeti iktidarı ile geniş ve detaylı görüşmelerimiz oluyor. Yapılan görüşmelerde elimizi güçlendiren sonuçlar şu ana kadar ortaya çıkmadı. Son dönemde gerçekleştirilen görüşmeler kapsamında kimi adımlar atılıyor. SDG’nin entegrasyonu, İç Güvenlik Güçleri’nin, idari kurumların durumları, anayasa konusu ve Halep’e bağlı mahallelerin durumları da konuşuldu. Bu konuların hepsi detaylı bir şekilde tartışıldı. 10 Mart Anlaşması’na ilişkin adımların atılmamasına dair değerlendirmeler de yapıldı. Bu adımların atılmamasında en büyük pay Geçici Şam hükümeti olduğu ifade edildi. Onlar kendi tartışmalarında çok dar yaklaşıyorlar. Tartışmalara açık değiller. İki taraf arasında bir anlaşmaya varılmasına ve makul seviyede taleplerde ortaklaşmaya halen hazır değiller. Bu konuda oldukça kapalı davranıyorlar. Sadece kendi taleplerini üzerimize dayatmaya çalışıyorlar. Tek renk, tek hükümet konusunda bir çözüm dayatmasında bulunuyorlar. Bu konuyu biz asla kabul etmedik. Yine bu konularda dış müdahaleler gerçekleştiriliyor.

Özellikle Türk devletinin Geçici Şam Hükümeti’nin karar mekanizmalarına müdahaleleri yaşandı. Bu konuda müdahalelerde de bulundu. Türk devleti birçok kararı kendi çıkarına göre aldırmak istedi. Bu diyaloğu kendi yöntemlerine göre sürdürmek istiyor. Türk devleti kendi renginde bir çözüm modeli yaratmak istedi. Türk devleti, kendi iç sorununu nasıl çözüme kavuşturmak istiyorsa Kuzey ve Doğu Suriye’de de aynı yol yöntemleri kullanarak bir çözüm amaçlıyor. Bu konular Geçici Şam Hükümeti ile yaptığımız görüşmelerde dile getirildi. Son dönemde kimi değişiklikler yaşanıyor. Bazı adımlar atıldı. Adımlar her ne kadar ağır olsa da çeşitli güçlerin müdahalesiyle atılmaya başlandı. Bizim inancımız var. Özellikle ABD yetkilileri ve yine ABD Merkez Kuvvetler Komutanlığı görüşmeler yapmak için gidip geliyorlar. Rol oynuyorlar. Birçok Arap ülkesi ve uluslararası kurum da kendi görüşlerini ifade ediyorlar. Suriye’de herkesin katılımını sağlayacak bir geçiş süreci yaratmak istiyorlar. Bu durum adım atma noktasında elbette etkili oluyor. Bu kapsamda toplantılar gerçekleştirilmeye devam ediyor. Yine SDG’nin entegrasyonu konuları da tartışıldı. SDG’nin 3 Tümen ve 2 Özel Alay olarak kendini örgütlemesi ve Savunma Bakanlığına bağlanması noktasında ortak bir fikir ortaya çıktı. Bu güç kendi bulunduğu bölgenin ve belirlenen yerlerin savunmasını üstlenecek. Bu güçler askeri olarak kalacak ve belki başka bir isim alacaklar. Bu konular çok sorun değil. Mühim olan halkların ve bölgelerin savunması ve askeri güçlerin örgütlenmesi. Bu güç Savunma Bakanlığı’na bağlı ulusal askeri ordu olarak görev alacak. Bu askeri güç Suriye’nin tamamında sorumluluk üstlenecek. Bu genel konularda bir anlaşma sağlandı. Kimi anlaşmayan konular da var. Görüşmeler ve toplantılar ilerleyen süreçte de devam edecek. Bu toplantılarla iyi bir ittifak ortaya çıkacağına inanıyoruz.

Halen bize karşı tehditler devam ediyor. Türk devleti açıklamalar yapıyor. İşte ‘SDG, Geçici Şam Hükümeti ordusuna katılmazsa savaş çıkacak. Suriye’nin durumu belirsiz olacak.’ Böyle şantaj dilini ve üslubunu kullanarak kimse sorunu çözemez. Bu dil Suriye’de istikrar ve çözüme katkı sağlamaz. Bundan kaynaklı da Türk devleti siyasetini olumlu yönde Suriye’nin hizmetine sunmalı ve bu konularda engelleyici değil yapıcı olmalıdır. Bu şekilde davranışlar diyalog sürecinin önünü kapatır. Bu müdahaleler yapılmamalıdır. İki taraf da bu süreçte çeşitli adımların atılacağına inanıyor. Umutluyuz. 10 Mart Anlaşması’nın yaşama geçirilmesi noktasında ısrarcıyız. Bu kapsamda da kararlılığımız ve irademiz var.

  • Geçici Şam Hükümeti ile Özerk Yönetim arasında yapılan son görüşmede SDG’nin Geçici Hükümet’e ait orduya entegrasyonu tartışıldı. Fakat Özerk Yönetim kurumlarının entegrasyonu noktasında durum nedir?

Bu konuda SDG’nin durumu ve İç Güvenlik Güçleri’nin nasıl entegre olacağı konularında bir aşamaya gelindi ve ortaklaşıldı. Özerk Yönetim’e ait sivil kurumlar, siyasi kurumlar, meclisler, kültür ve dil kurumları, ekonomi gibi bu konuların hepsine dair tartışmalar ise halen devam ediyor. Yine en çok gündem olan sınır kapıları ve havaalanlarının durumu da konuşuluyor. Her kurumun kendine has özellikleri var. Bu konularda bölgelerin yönetimleri ve meclisler sorumluluk alarak konuları oluşturulan komiteler aracılığıyla tartışacaklar. Sorumluluk ve görev alan bölge yönetimleri, halkın meşru olan haklarını savunacak kararlar alacaklar.

Yine ekonomi konusuna gelecek olursak, buranın yeraltı ve yerüstü zenginlikleri olan su, gaz ve petrol Suriye’nin ulusal değerleridir. Bu adil, siyasi bir biçimde pay edilmelidir. Suriye’nin tamamıyla paylaşılmalıdır. Bölge halkı bu yeraltı ve yerüstü zengninliklerinden payını almalıdır. Bu konularda da görüşmeler devam ediyor. Fakat bu kapsamda şu ana kadar herhangi bir ittifak yapılmadı.

Bazı kurumlar gibi özellikle geçiş kapıları, havaalanları, nüfus müdürlükleri, pasaport merkezleri gibi kurumlar merkeze bağlı oldukları için merkezi olarak yönetilmeye devam edecekler. Bu kurumların ulusal bir rengi var. Biz de Suriye’nin bir parçasıyız. Bunlar ortak yürütülecek çalışmalardır. Özellikle bizim bölgemizde yürütülecek çalışma için bu geçerlidir. Bunu da önümüzdeki dönemde hazırlanan komiteler oturacak ve bu duruma dair kendi tartışmalarını yürütecekler. Bu kapsamda komitemizi ve önerilerimizi hazırladık. Sınır kapısı, havaalanı ve nüfus dairesi gibi yerlerin detaylı tartışmalarını sürdüreceğiz. Bunun için Bölge Yönetimlerinin temsil düzeyi ve iradelerinin oluşması gerekiyor. Çünkü Kuzey ve Doğu Suriye’de yaşayan halkların kimliğini ancak bu şekilde savunabiliriz.

  • En son Geçici Şam Hükümeti ile yapılan görüşmede yeni anayasa tartışmalarında hangi konular gündeme geldi? Neden mevcut anayasanın değişmesini istiyorsunuz?

Geçici Şam Hükümeti’nin çıkarttığı anayasa geçici bir anayasa ve sadece 5 yılı kapsıyor. Çıkarttıkları anayasa bütün Suriye’de yaşayan halkların hakkını savunmuyor. Bu çok büyük bir sorundur. Bu tek rengi savunan sömürgeci bir anayasa olarak ilan edildi. Ortaya çıkan uygulamalardan bunun böyle olduğu görüldü. O anayasayı yapan komite tek taraflı fikri savunanlardan oluşuyordu. Şu anda Şam’da otorite olanlardan oluşuyordu. Öğrendikleri fikir ve zihniyetle anayasa ilanını gerçekleştirdiler. İlan edilen anayasada Suriyelilerin değişim siyasetine dair bir görüş yok. Suriye halklarının bütün rengini temsil eden bir yasa yok. Kimsenin hakkı o anayasada savunulmuyor. Halklar isimlendirilmiyor.

Suriye toplumunun hangi bileşenlerden oluştuğu ve bu topraklarda yaşadığı anayasada yer almalıdır. Sadece genel cümleler ile bazı şeyler ifade edilmiş fakat gerçeği ifade etmiyor. Yine inançların ve ibadet edenlerin durumu var. Suriye’de birçok inanç kendi renkleriyle birlikte yaşıyorlar. İnançlar özgür bir biçimde olmalı ve siyasete dahil edilmemelidir. Fakat Suriye anayasasında Suriye’nin dini İslam olduğu farz ediliyor. Yine kanunların İslamiyet yasalarına ve kanunlarına benzemesi gerektiği belirtiliyor. Bunlar doğru değil.

Biz sivil demokratik bir yönetim talep ediyoruz. Çok renkli bir yönetim talep ediyoruz. Bunların sağlananamaması elbette sorundur. Yine kadının durumu ve kadınların temsiliyeti ve savunması da anayasada kararlaştırılmalıdır. Kadınların örgütlülüğü, yürüttüğü çalışmalara dair bir yasa maalesef söz konusu değil. Bundan kaynaklı ilan edilen anayasanın demokratik olmadığını vurguluyoruz. Bütün Suriye halklarını temsil etmiyor. Yeniden bu anayasa gözden geçirilmelidir. Bu kapsamda komite oluşturulmalı ve gerekli olan yerler düzenlenerek yeniden yazılmaldır.

Suriye sadece Araplardan oluşmuyor. Suriye Süryaniler, Kürtler, Ermeniler, Çerkezler, Dürziler, Türkmenler ve çok renkli bir toplumdan oluşuyor. Biz Suriye’yi bu çerçevede Suriye Arap Cumhuriyeti olarak ele aldığımızda bu bile başlı başına halkları inkar eden bir yaklaşım olduğunu gösteriyor. Bütün halkları ve onlara ait kültürleri yok sayıyor. Bu şekliyle halkları Arap kültüründe eritmek istiyorlar. Zaten bu 1961 yılından sonra eski BAAS partisi tarafından halklara karşı uygulamaya sokuldu. Kürtlere ve diğer halklara karşı ırkçı siyaset yapıldı. Bu kapsamda soykırım projeleri hayata geçirildi. Bu durumun bir daha tekrar yaşanmasını istemiyorsak Suriye halklarının zenginliğine göre ve toplumu kapsayacak yeni bir Suriye ismi kullanmalıyız. Suriye Cumhuriyeti, Suriye devleti vb. Birçok ulus bu şekilde kendilerini isimlendirdiler. İsmi bu şekilde yeniden tarif edebiliriz. Bize göre en doğrusu Demokratik Suriye Cumhuriyeti’dir. Böylesi bir isim daha kapsayıcı ve güncel olacaktır.

Halk Suriye’nin demokratik ve renkli olmasını istiyor. Bize göre Demokratik Suriye Cumhuriyeti ismini herkes kabul edecektir. Sadece ırkçı ve kafatasçı dinci kesim bunu kabul etmeyebilir. Onlar kendilerinden başka kimseyi kabul etmiyorlar. Bu düşünce yapısı Suriye’yi parçalayıp dağıtacaktır.

  • Halep’ten gelen son bilgilere göre ortak kontrol noktaları açıldı. Fakat sahadan aldığımız bilgilere göre yaşam malzemelerinin geçişinde halen sorunlar yaşanıyor. Geçiş yerlerinde tacizler yaşanıyor. Bu durum halk açısından nasıl bir sorun teşkil ediyor? Bu iki mahallenin durumu ne olacak?

Tabii bazı adımlar atılıyor. Varolan çember açılıyor. Kontrol noktaları ve kapatılan bazı yollar açılıyor. Yaşam normale dönüyor, halk gidip gelebiliyor. Fakat bu iki mahalleye halen gıda, ilaç ve mazot gibi insani yaşam malzemelerinin girişi yasak. Bu malzemelerin geçişine izin verilmiyor. Bu da büyük bir problem ve sorunu kendisiyle getiriyor. Şam iktidarı bu durumdan özellikle sorumludur. Kesinlikle hiçbir şekilde bu yaklaşımı sergilememeliydi. Şantaj, abluka, tehdit gibi yaklaşımlarla hiçbir zaman bir sonuç alamayacaktır. Bu iki mahalle de Suriye’nin bir parçşası ve Halep’in mahalleleridir. Kendi özellikleri var. Bunu bilmeli ve buna göre yaklaşım sergilemeliler. Bu konular insanidir. Yollar derhal açılmalı ve halkın insani ihtiyaçlarının karşılanması önündeki engeller kaldırılmalıdır.

Bize de kimi bilgiler geliyor. İnsanlar Geçici Şam Hükümeti’ne bağlı noktalardan geçerken tacize uğruyorlar. Kötü yaklaşımlar sergileniliyor. İnsanlar yakalanıyor. Bu doğru bir yaklaşım değil. Daha önce BAAS rejimiydi biz diyorduk despot, diktatördür. Onların siyaseti belliydi. BAAS rejiminin yıkılmasının ardından, herkes rahat bir nefes alarak, rahatlayacağını düşünürken, herkes özgür bir biçimde yaşayıp ihtiyaçlarını karşılayacaklarını düşünüyordu. Fakat bu sorunlar Suriye’de daha fazla artmış durumda. Bu da şunu gösteriyor. Bazı gruplar, Kürt halkı başta olmak üzere diğer halkların kendi kimliklerini, renklerini ve kültürlerini korumalarını istemiyor. Bu gruplar tamamen tek renk ile Suriye’yi idare etmek istediklerini gösteriyorlar. Eski BAAS rejimi döneminde uygulanan yaklaşımları yeniden yaşama geçirmek istiyorlar.

Halep’in etrafını kuşatan, ambargo uygulayan, sorun yaratan ve süreci baltalayan bu gruplar doğrudan Türkiye tarafından yönetiliyor. Türkiye onlara talimat ve perspektif veriyor. Aynı zamanda bu gruplar Geçici Şam Hükümeti Savunma Bakanlığı içerisinde yer alıyorlar. Fakat Geçici Şam Hükümeti iktidarı da bunlara müdahale edemiyor, ses çıkartamıyor gibi gözüküyor. Bu kapsamda geniş ve güçlü bir mücadele gerekiyor. Bu şekliyle bu iki mahallemiz de kendi savunma sistemlerini sürdürmeye devam edecek. Bütün saldırılara ve baskı politikalarına karşı kendilerini savunacaklar. Savunma sistemlerini güçlendirip örgütleyecekler.

Önümüzdeki dönemde demokratik bir anayasa yapılırsa, Suriye halklarını temsil eden ve savunan ulusal bir ordu kurulursa, Suriye’de bu grupçuluk ortadan kalkar ve herkes savunma bakanlığına katılıp kimsenin can güvenliği sorunu kalmazsa o zaman yapılan 1 Nisan anlaşması daha net bir şekilde uygulamaya konulabilir. Şu anda devam eden koşullarda halkımız kendini savunmaya ve sistemini korumaya mecburdur. Bunu savunmak için de ne gerekiyorsa yapacaklardır. Halkımızın bu konuda iradesi ve gücü de vardır. Saldırı gerçekleştirildiğinde bu iki mahallede yaşayan halkımız bu iradeyi gösterdiler. Saldırılara karşı sokağa çıkarak güçlü bir irade gösterdiler.

  • Türk devleti son dönemde Şam’ı kendi piyonu olarak kullanmaya çalışarak çeşitli kararlar aldırmak istiyor. Siz bu durumu nasıl yorumluyorsunuz? Geçici Şam Hükümeti’nin kendi iradesi yok mu?

Şam’da olan iktidar siyasi alanda sadece kendini öne çıkartma derdinde. Halkın çıkarlarını Suriye’nin çıkarlarını gözetmiyor. Suriye halkının bir araya gelişini sağlayamıyor. Herkesi kapsayan bir hükümet veya iktidar halen kurulmuş değil. Maalesef bundan kaynaklı çok sakat bir süreç var. Yarım yamalak devam eden bir durum ile karşı karşıyayız. Şu anda Şam’da bulunan Geçici Şam Hükümeti iktidarı bütün Suriyelileri temsil etmiyor. Çünkü birileri müdahale ediyor. Bütün Suriyelilerin katılımını engelliyorlar. İlk başta da söyledik, örneğin Türkiye, Suriye’de siyasi İslam fikrini yaymayı amaçlıyor, iktidarı da bu şekilde dizayn etmek istiyor. Bu güçleri iktidarda tutmak istiyor. Onların yoluyla Suriye’yi idare etmek istiyor. Bu da bu şekilde olamaz. Şam iktidarı ve burada rol oynayanlar bu konuda kararlı olmalılar. Biz Suriyeliler olarak kararlarımızı vermeliyiz. Biz kendimiz sorunlarımızı çözmeliyiz. Bu kapsamda Şam iktidarı kulağını içerden yükselen seslere vermelidir. Onlarla ittifak yapmalı, onlarla anlaşmalı ve onlarla diyalog içerisinde olmalıdır.

  • Suriye’nin demokratikleşmesi noktasında bu süreçten sonra ne gibi adımlar atılmalıdır. Geçici Şam Hükümeti bu konuda ne yapmalı?

Geçici Şam Hükümeti’nin, Suriye’de yaşayan halkı temsil ettiğine dair bir yaklaşım söz konusu değil. Onlar da dışardaki ülkelere göre hareket etmeyi sürdürüyor. Şu anda Geçici Şam Hükümeti’nin elinde büyük bir fırsat var. Yeni bir Suriye yaratmak istiyorsa bu fırsatı iyi değerlendirmelidir. Bütün Suriyelilere kapıyı açmalı ve herkesin söz söyleme karar alma mekanizmalarında yer almasını sağlamalıdır. Toplumsal sözleşmemizin olması gerekiyor. Herkesin hakkı savunulmalı. Ancak bu şekilde yeni bir Suriye’yi oluşturabilir ve yaratabiliriz.

Herkes Özerk Yönetimi ve SDG’yi Suriye’nin umudu olarak gördü. SDG ve Özerk Yönetim artık Suriye’de değişimin sağlanması için merkezi bir rol oynayabilir. Suriye’de halkçı, renkli, demokratik ve merkezi olmayan bir yönetim modeli oluşturabilir. Bu kapsamda büyük bir umut söz konusu. Biz de bu umutlu yaklaşıma layık olmaya çalışıyoruz. Buna cevap olmak istiyoruz. Bu konuda ulusal bir görev ve sorumluluğumuz da var. Böylesi bir rol oynayacağız.  Buna inanıyoruz. Zaman bu zamandır. Artık Suriye halkı geleceğini kendisi yazacaktır. Varolan güçler Suriye’nin geleceğini düşünmekte yetersiz kalıyorlar. Suriye’yi bu şekilde temsil edemiyorlar. Suriye halkı demokratik cephede birleşerek birlikte mücadele ederek emeğini, düşüncesini birleştirip, demokratik merkezi olmayan bir Suriye’nin geleceğini garanti altına alacaktır.

PaylaşTweetGönderPaylaşGönder
Önceki Haber

AKP’nin tutumu, Qendil’in çözümü

Sonraki Haber

İsrail Gazze’ye saldırdı: En az 11 kişi hayatını kaybetti

Sonraki Haber
İsrail Gazze’ye saldırdı: En az 11 kişi hayatını kaybetti

İsrail Gazze'ye saldırdı: En az 11 kişi hayatını kaybetti

SON HABERLER

İsrail Gazze’ye saldırdı: En az 11 kişi hayatını kaybetti

İsrail Gazze’ye saldırdı: En az 11 kişi hayatını kaybetti

Yazar: Yeni Yaşam
29 Ekim 2025

Yeni isim gündemde: Demokratik Suriye Cumhuriyeti

Yeni isim gündemde: Demokratik Suriye Cumhuriyeti

Yazar: Heval Elçi
29 Ekim 2025

AKP’nin tutumu, Qendil’in çözümü

AKP’nin tutumu, Qendil’in çözümü

Yazar: Heval Elçi
29 Ekim 2025

Kapitalist devlete dair kısa not…

Kayyımistan…

Yazar: Heval Elçi
29 Ekim 2025

Provokasyonun gölgesinde: DEM Parti’nin sorumluluğu ve stratejisi

Politik hafıza olmadan barış kalıcı olamaz

Yazar: Nazlı Buket Yazıcı
29 Ekim 2025

Koma Amed konseri ve iç çekmeler

Koma Amed konseri ve iç çekmeler

Yazar: Aziz Oruç
29 Ekim 2025

Hukuku seçin, barışı güvence altına alın

Hukuku seçin, barışı güvence altına alın

Yazar: Bedri Adanır
29 Ekim 2025

  • İletişim
  • Yazarlar
  • Gizlilik Politikası
yeniyasamgazetesi@gmail.com

© 2022 Yeni Yaşam Gazetesi - Tüm Hakları Saklıdır

Welcome Back!

Login to your account below

Forgotten Password?

Retrieve your password

Please enter your username or email address to reset your password.

Log In

Add New Playlist

E-gazete aboneliği için tıklayınız.

Sonuç Yok
Tüm Sonuçları Görüntüle
  • Tümü
  • Güncel
  • Yaşam
  • Söyleşi
  • Forum
  • Politika
  • Kadın
  • Dünya
  • Ortadoğu
  • Kültür
  • Emek-Ekonomi
  • Ekoloji
  • Emek-Ekonomi
  • Yazarlar
  • Editörün Seçtikleri
  • Panorama
    • Panorama 2024
    • Panorama 2023
    • Panorama 2022
  • Karikatür
  • Günün Manşeti

© 2022 Yeni Yaşam Gazetesi - Tüm Hakları Saklıdır