Esad rejiminin devrilmesinden bu yana Suriye’deki istikrarsızlıktan ve yeni iktidarın cihatçı yapısından yararlanan DAİŞ, ülkede yeniden güç kazanma çabalarını sürdürüyor. Uluslararası raporlar, yaklaşan güvenlik tehditlerine dikkat çekiyor
8 Aralık 2024’te Baas rejiminin devrilmesi, Suriye için tarihsel bir dönüm noktası olarak değerlendirilse de rejimin çöküşü ve cihatçı bir yapıya sahip olan HTŞ’nin iktidara gelmesi, ülkenin geleceğine dönük belirsizliği ortadan kaldırmış değil. Ülkede devam eden güç boşluğundan yararlanmak isteyen en önemli aktörlerden biri de Mart 2019’da Demokratik Suriye Güçleri (QSD) ve uluslararası koalisyon tarafından askeri varlığına son verilen DAİŞ.
Ahmet Şaraa liderliğindeki yeni Suriye geçici hükümetinin aynı gelenekten geldiği DAİŞ’e karşı netleşmeyen tavrı, örgüte önemli fırsatlar sunmuş durumda. Bu siyasi kırılganlık yalnızca içerdeki dengeleri değil, dış politikayı da etkiliyor.
Yeni Suriye yönetimi, geçmişindeki radikal bağlantılardan uzaklaşarak Batı ile ilişkilerini yeniden kurmaya çalışıyor. Şaraa’nın diplomatik açılımları, ülkenin uluslararası desteğini tazelemeyi hedeflese de bu süreç içerideki güç dengelerini daha da hassas hale getiriyor. İşte tam da bu belirsizlik ortamı, DAİŞ’in yeniden sahneye çıkmaya çalıştığı bir zemin yaratıyor.
DAİŞ ciddi bir tehdit olma yolunda
Birleşmiş Milletler (BM) başta olmak üzere uluslararası güvenlik kuruluşlarının raporları, Esad rejiminin devrilmesinin ardından DAİŞ’in Suriye’de yeniden ciddi bir şekilde tehdit olmaya doğru gittiğini ortaya koyuyor. Raporlara göre DAİŞ, Suriye’deki uyuyan hücrelerini canlandırmakta, silah stoklarından yararlanmakta ve propaganda faaliyetlerini artırmakta.
BM Güvenlik Konseyi’nin 2025 tarihli stratejik raporu, DAİŞ tehdidinin yükselişe geçtiğini net biçimde ortaya koyuyor. Raporda, örgütün Suriye ve Irak’ta hâlâ yaklaşık 1500 ila 3000 arasında aktif savaşçıya sahip olduğu belirtiliyor. Suriye çölü, DAİŞ için kritik bir “stratejik üs” olmayı sürdürürken, sadece Badiya bölgesinde 300 civarında aktif hücrenin faaliyet yürüttüğü ifade ediliyor.
DAİŞ’in hücre faaliyetleri çöl bölgeleriyle sınırlı değil. BMGK raporuna ve diğer analizlere göre örgüt, Şam çevresi, Halep kırsalı, Humus ve güney bölgelerinde de varlık gösteriyor.
Avrupa Birliği Mülteciler Ajansı’nın (EUAA) 2025 raporu, örgütün özellikle Badiya çölü ile Humus civarında mağaralar ve izole alanlarda yeniden örgütlendiğini işaret ediyor. QSD’nin 2025 boyunca Deyrizor ve Hesekê’de gerçekleştirdiği onlarca operasyona rağmen, bu bölgelerdeki DAİŞ varlığı tamamen tasfiye edilmiş değil.
Birçok uluslararası rapor, DAİŞ’in Suriye’de artık klasik bir teritoryal yapıdan ziyade mobil, lokal hücrelere dayalı esnek bir örgüt modeline geçtiğini belirtiyor. Bu dönüşüm, Koalisyon ve QSD’nin yoğun baskısına rağmen örgütün hareket kabiliyetini artırıyor.
Aynı raporlar, Esad rejimine ait cephaneliklerden ele geçirilen ağır silahların bir kısmının hâlâ kullanılabileceğini ve bunun DAİŞ’e yeniden stratejik kapasite kazandırdığını da vurguluyor.
Kamplar ve cezaevleri: DAİŞ’in radikelleşme üssü
Öte yandan, Kuzey ve Doğu Suriye Özerk Yönetimi denetimindeki cezaevleri ve kamplardaki DAİŞ çetelerinin ve ailelerinin geleceğine dönük uluslararası toplumun kayıtsızlığı, DAİŞ’e yeniden örgütlenme alanı açıyor.
BM verilerine göre, Özerk Yönetim bölgelerindeki cezaevlerinde şu anda 8 bin 500 DAİŞ çete üyesi bulunmakta; bunların yüzde 64’ü Suriyeli, yüzde 19’u Iraklı ve yüzde 17’si ise, 50’yi aşkın ülkeden yabancı uyruklu.
Ayrıca, El Hol ve Roj kamplarında DAİŞ ile bağlantılı, çoğunluğu kadın ve çocuklardan oluşan 38 bin 400 kişi tutulmakta. Bunların yüzde 42’si Suriyeli, yüzde 36’sı Iraklı ve yüzde 22’si de 50’yi aşkın ülkeden.
Uluslararası Terörle Mücadele Merkezi (ICCT) ve Birleşmiş Milletler (BM) verileri, Kuzey ve Doğu Suriye Demokratik Güçleri kontrolündeki cezaevleri ve kampların uzun vadeli ciddi bir güvenlik riski oluşturduğunu açıkça ortaya koyuyor.
Bu merkezler, sadece DAİŞ militanlarının tutulduğu alanlar olarak kalmayıp, aynı zamanda örgütün propaganda yayma, ideolojik yeniden üretim ve yeni militan kazanımı için kullandığı birer üs haline gelmiş durumda.
Raporlarda, özellikle kamplarda bulunan çocuklar ve gençler arasında radikalleşmenin dikkat çekici boyutlara ulaştığı belirtiliyor. Bu bireyler hem eğitim ve sağlık gibi temel hizmetlerden yoksun kalıyor hem de sürekli şiddet ve ideolojik etkiler altında büyüyor.
Çocukların yetim veya ailelerinden ayrılmış durumda olmaları ve çoğunlukla kamplarda yetişkinlerin gözetiminden yoksun kalmaları, radikalleşmeye karşı savunmasızlıklarını artırıyor.
Demokratik Suriye Güçleri’nin belirli aralıklarla bu kamplarda ve cezaevlerinde düzenlediği operasyonlar, örgütün bu alanlardaki etkinliğini sınırlamaya yönelik olsa da raporlarda vurgulanan tehlikeleri doğrular nitelikte.
Bu operasyonlar hem militanların yeniden örgütlenmesini engellemeyi hem de kaçış girişimlerini önlemeyi hedefliyor. Ancak operasyonların yoğunluğu ve kapsamı sınırlı kaldığında, kamplarda kalanlar üzerindeki DAİŞ etkisi sürmeye devam ediyor.
Raporlar, özellikle kamplarda yaşayan çocuklar ve gençlerin çevrimiçi propaganda ve sosyal medya üzerinden de radikalleşmeye maruz kaldığını ortaya koyuyor.
Özerk Yönetim’in ve BM’nin defalarca yaptığı çağrıya rağmen, bu kamplara yönelik kapsamlı bir uluslararası müdahale ortaya konmuş değil. Birçok devlet, kendi vatandaşlarını geri almaktan kaçınırken, kamplardaki çocukların rehabilitasyonu için yapılan çalışmalara da bir destek sunmuyor.
Raporlar, güvenlik, insani yardım ve rehabilitasyon alanlarında yeterli kapasite oluşturulamamasının hem kampların birer güvenlik boşluğu olarak varlığını sürdürmesine hem de radikalleşme döngüsünün devam etmesine yol açtığını işaret ediyor.
Raporlar, kamplardaki durumun sadece bölgesel bir sorun olmadığını, küresel güvenlik açısından da önemli bir risk teşkil ettiğini belirtiyor. Kamplardan kaçan veya serbest bırakılan bireylerin yeniden DAİŞ saflarına katılma olasılığı, Batı ülkeleri ve komşu bölgelerde potansiyel saldırı riskini doğuruyor.
Bu nedenle, uluslararası toplumun hem insani hem de güvenlik boyutlarını eş zamanlı olarak ele alacak bütüncül bir strateji geliştirmesi kritik öneme sahip.
HTŞ’nin politikası DAİŞ’e fırsatlar sunuyor
DAİŞ’in Suriye’de yeniden güç kazanmasının en büyük etkenleri arasında hiç kuşkusuz, Esad rejiminin devrilmesinin ardından iktidara gelen HTŞ’nin cihatçı yapısı ve ortaya koyduğu mezhepçi siyaseti yer alıyor.
HTŞ lideri Şara’nın bir taraftan Batı ile ilişkileri güçlendirme çabaları, hatta yakın zamanda DAİŞ’e karşı var olan uluslararası koalisyona dahil olmayı kabul etmesi; öte yandan radikal geçmişinden kopamaması ve Suriye yeni ordusu içindeki aşırılık yanlısı unsurlara göz yumması, hem ülke içinde güvenlik boşluklarının sürmesine hem de DAİŞ’in yeniden yapılanmasına uygun bir zemin hazırlıyor.
Bu çelişkili tutum, HTŞ’nin hem uluslararası meşruiyet kazanma çabalarını hem de iç politikada mezhepçi ve cihatçı stratejilerini aynı anda sürdürmesini mümkün kılıyor ve DAİŞ’in yeniden sahneye çıkması için fırsatlar yaratıyor.
Özetle, uluslararası güvelik raporları DAİŞ’in Suriye’de stratejik bir dönüşüm geçirerek ciddi bir tehdit olmaya devam ettiğini ortaya koyuyor. Örgüt, hücre tabanlı yapılanması, stratejik coğrafi üsleri ve cezaevi ile kamplardaki nüfusu üzerinden yeniden örgütlenme sinyalleri veriyor.
Suriye’deki güvenlik boşlukları, HTŞ liderliğindeki geçici yönetimin zayıf kurumsal kapasitesi ve cihatçı yapısı ile uluslararası toplumun Özerk Yönetim bölgesindeki cezaevleri ve kamplara yönelik sınırlı ilgisi, DAİŞ’in yeniden sahneye çıkmasını kolaylaştırıyor.
Kaynak:
- ICCT – The Islamic State in 2025: an Evolving Threat Facing a Waning Global Response
- United Nations Security Council Secretariat – Counter‑Terrorism: Briefing on the Secretary‑General’s Strategic‑Level Report on ISIL/Da’esh
- OHCHR (Office of the United Nations High Commissioner for Human Rights) – UN experts urge end to ISIL‑related arbitrary detention in North‑East Syria and accountability for international crimes
- European Union Agency for Asylum (EUAA) – Syria: Country Focus
- UK House of Commons Library – Countering Islamic State/Da’esh in Africa, Syria and Iraq 2025
Haber: Serkan Demirel / ANF









