PKK Lideri Abdullah Öcalan’ın son avukat görüşmesinde, çatışma ve savaş politikalarındaki ısrar nedeniyle yaşanan gidişatı kaygı verici gördüğünü ve çözüm çabalarının [8. Cumhurbaşkanı Turgut] Özal döneminden bu yana “kontrgerilla tarafından sabote edildiğini, bu güçlerin bugün de savaş çıkaracak düzeyde potansiyel taşıdığını” söylediği belirtildi. Açıklamaya göre Öcalan, “Özal’ın 1993 yılında ‘Savaşla çözüm olmaz’ sözüne atıfla aynı durum geçerliliğini korumasına rağmen bugün Özal’ın kararlılığını gösterecek bir iradenin varlığını sorguluyor” dedi.
‘Barışa ilk adım’ başlıklı yazımda Özal döneminde yaşanan ateşkes ve görüşmeleri kısaca özetlemiştim. Bu yazıda ‘kontrgerilla tarafında sabote’ edilme sürecini açık kaynaklardan derlediğim bilgileri özetleyeceğim.
Yeşil Bingöl’de
Bingöl-Elazığ yolunun kesildiği ve 33 askerin öldürüldüğü gün Yeşil kod isimli JİTEM elemanı Mahmut Yıldırım, Bingöl’deydi. Dahası yolun kesildiği saatlerde, Bingöl valisinin verdiği bir görev nedeniyle Elazığ’a hareket etmek zorunda kaldı. Ama hemen geri döndü. Yolun kesilmiş olduğunu söyledi yanındakilere.
Olay şöyle gelişti: Bir yol kontrolü sırasında MHP Genç İlçe Başkanı Hadin Ari, PKK tarafından kaçırıldı ve öldürüldü. Bu sırada Erzurum’da bulunan MHP Milletvekili Tuncer Şekercioğlu, cenaze törenine katılmak için Genç ilçesine geldi. Törenden sonra Elazığ’a gitmek isteyen milletvekili için Bingöl MHP İl Başkanlığı’nca yol korunması istendi. Vali, yolda bir sorun olmadığını söyledi ama yine de milletvekiline koruma verdi. Valinin verdiği koruma Mahmut Yıldırım idi.
Land Rover marka bir resmi araçla Elazığ’a gitmek için yola çıkarlar. Ama Yeşil daha şehrin çıkışında yolun kesilmiş olduğunu, çünkü karşıdan araç gelmediğini söyleyerek yanındakilerle birlikte Bingöl’e geri döner. Kimileri bu olayı Yeşil’in kurnazlığına ve içgüdülerinin kuvvetli olmasına bağlar (Saygı Öztürk, 33 kurşun, s. 21).
“Acaba Yeşil, yolun kesileceğini biliyor muydu, onun için mi geri döndü?” diye bir soru geliyorsa aklınıza, yerden göğe kadar haklısınız.
Yeşil, o gün orada ne tesadüfen bulunmaktadır ne de akrabası olan MHP Genç İlçe Başkanı’nın cenazesine katılmak için gelmiştir. Yeşil, cenaze törenlerine katılmaz. Uzun süredir bölgededir. Bir taraftan ateşkesi bozmak için planlar yapmaktadır, bir taraftan da 14 Nisan’da başlaması kararlaştırılan Eşref Bitlis operasyonu için verilen görevleri yerine getirmektedir.
Şekeran ormanı, bölgedeki PKK’li grup için önemli bir üslenme noktasıdır. Burada kışı geçiren grubun Murat Nehri üzerinde bulunan Ziver Köprüsü’nü geçerek Bingöl kırsalına yayılacağı haber alınmıştır. 14 Nisan için planlanan Eşref Bitlis operasyonunun hedefinde, 250 kişilik grubu bölgeden çıkmadan imha etmek de vardır. Bunun için Ziver Köprüsü’nün havaya uçurulması gerekir. Yeşil ve beş kişilik ekibi 10 Nisan günü, yani operasyondan dört gün önce köprüye C4 patlayıcı bağlayarak havaya uçururlar. (Saygı Öztürk 33 Kurşun, s.15).
Sakık, askerlerin oradan geçeceğini biliyor muydu?
Yaralı kurtulan asker Osman Partal da Hürriyet muhabiri Gülden Aydın’a şunları söylüyor: “Şemdin Sakık, şimdi Hürriyet’te yayınlanan açıklamalarında ‘Eylem planlanırken burada askerlerin geleceğini bilmiyorduk’ diyor. Yalan söylüyor. Çünkü ilk otobüsün en ön koltuğunda oturuyordum. Yolumuzu kestiklerinde şoförün kapısını bizzat Sakık açtı. Şoföre diğer otobüsün nerde olduğunu sordu” (Hürriyet, 31 Ağustos 2005).
Bu eyleme katılan PKK’li Mahir Tekin, 10 Mart 2000’de Antalya’da yakalandı. Tekin, verdiği ifadede “Şemdin Sakık’ın 24 Mayıs’ta asker sevkiyatı olacağını nereden öğrendiğini bilmiyorum. Bu sevkiyatı bilmeseydi, o saatte ve tarihte eylem yapılması için kesin talimat vermezdi” diyordu. Eylem grubunda yer alan ve daha sonra yakalanan PKK’liler de eylem talimatının Sakık tarafından verildiğini söylediler. Sipan kod isimli Mahir Tekin’den başka Mehmet Nuri Tiryaki, İrfan Cucuboğa, Refik Sunkur ifadelerinde talimatın Şemdin Sakık tarafından verildiğini belirttiler. Ancak bu ifadeler de dikkate alınmadı ve DGM bu eylemden dolayı Sakık’a ceza vermedi.
Sonuç yerine
Olayların kronolojik gelişimi ateşkesi bozmak için 33 askerin kurban edildiğini gösteriyor. Yani tam anlamıyla bir sabotaj sözkonusu . Yeşil gibi meşhur JİTEM’cilerin devrede olması, sorumlunun sadece JİTEM olduğunu göstermez. Bütün bulgular JİTEM’in yanı sıra, Eşref Bitlis operasyonu hazırlığında olana askerlerin de devrede olduğunu gösteriyor. Zaten JİTEM Genelkurmay’dan bağımsız bir örgütlenme değildir. Böyle operasyonlarda kullanılmak için kurulmuş, Jandarma Genel Komutanlığı’na bağlı, Genelkurmay örgütlenme şemasında yeri olan bir örgüttü.