• İletişim
  • Yazarlar
  • Gizlilik Politikası
27 Haziran 2025 Cuma
Sonuç Yok
Tüm Sonuçları Görüntüle
ABONE OL!
GİRİŞ YAP
Yeni Yaşam Gazetesi
JIN
  • Anasayfa
  • Gündem
    • Güncel
    • Yaşam
    • Söyleşi
    • Forum
    • Politika
  • Günün Manşeti
    • Karikatür
  • Kadın
  • Dünya
    • Ortadoğu
  • Kültür
  • Ekoloji
  • Emek
  • Yazarlar
  • Panorama
    • Panorama 2024
    • Panorama 2023
    • Panorama 2022
  • Tümü
  • Anasayfa
  • Gündem
    • Güncel
    • Yaşam
    • Söyleşi
    • Forum
    • Politika
  • Günün Manşeti
    • Karikatür
  • Kadın
  • Dünya
    • Ortadoğu
  • Kültür
  • Ekoloji
  • Emek
  • Yazarlar
  • Panorama
    • Panorama 2024
    • Panorama 2023
    • Panorama 2022
  • Tümü
Sonuç Yok
Tüm Sonuçları Görüntüle
Yeni Yaşam Gazetesi
Sonuç Yok
Tüm Sonuçları Görüntüle
Ana Sayfa Gündem Güncel

YÖK’ün 39’uncu yılı: KHK’ler, cezalar ve piyasalaşma

5 Kasım 2020 Perşembe - 10:38
Kategori: Güncel, Manşet

12 Eylül darbesi sonrası üniversiteleri kontrol etmek için açılan YÖK 39 yıldır üniversitenin siyasi komiserliğini yapıyor. Öğrenciler ve akademisyenler ise bu kurum altında cezalar ve uzaklaştırmalarla cebelleşiyor

Yükseköğretim Kurumu (YÖK), 39 yıl önce 6 Kasım 1981’de kuruldu. Darbeci Kenan Evren ve arkadaşları tarafından “akademideki araştırma faaliyetlerini yönlendirmek ve kaynakların etkili biçimde kullanılmasını sağlamak” gerekçesiyle kurulduğu iddia edilen YÖK daha çok üniversitelerde farklı fikirlerin engellenmesi ve cezalandırılması rolünü oynadı. Üniversitelerin fikri özerkliğini de ortadan kaldıran bu kurum şimdi KHK’ler, uzaklaştırmalar ve üniversitelerin piyasalaşması ile anılıyor.

Sermaye yönetiyor

Bu gün YÖK, 8 milyona yakın öğrenci, 168 bini aşkın öğretim elemanı, 129’u devlet, 73’ü vakıf üniversitesi ve 5’i vakıf meslek yüksekokulu olmak üzere 207 yükseköğretim kurumuyla çalışma yürütüyor. AKP’nin 2012 yılında Meclis’e sunduğu, “Yükseköğretim Yasa Tasarısı”nın yasalaşmasıyla doktora eğitiminin ardından kadro alamayan araştırma görevlilerinin işsiz bırakılmasının önü açıldı. YÖK tarafından kurulan Yükseköğretim Eğitim Programları Danışma Kurulu’na iş dünyası temsilcileri dahil edilerek akademi piyasalaştı.

12 Eylül ürünü olan 2547 Sayılı Yükseköğretim Yasası’nın kapsamı genişletilerek, suç olarak değerlendirilen eylem sayısı artırıldı, zamanaşımı süresi uzatılarak akademisyenler üzerinde soruşturma baskısı yoğunlaştı. Uyarı ve kınama cezası dışındaki diğer cezalarla ilgili fiillerde YÖK Başkanı’na doğrudan soruşturma açabilme yetkisi verildi.

KHK ile atılan akademisyenler

Darbenin kalıntısı olan YÖK, 15 Temmuz Darbe Girişimi’nin ardından ilan edilen Olağan Üstü Hal (OHAL) sürecinde ise, 4 bin 225’i akademisyen, bin 117’si ise idari personel olan toplam 5 bin 342 kişi görevden uzaklaştırıldı. Kanun Hükmünde Kararname (KHK) ile kapatılan özel üniversitelerde çalışan 2 bin 808’i öğretim elemanı olmak üzere yaklaşık 6 bin kişi işsiz kaldı. Aralarında “Bu Suça Ortak Olmayacağız” diyen akademisyenlerin de bulunduğu yaklaşık 6 bin akademisyen de KHK ile ihraç edildi.

MA’dan Eylem Akdağ üniversite örgütleri ve akademisyen Cenk Yiğiter ile YÖK’ü konuştu

YÖK enstrümana dönüştü

15 Temmuz Darbe Girişimi sonrasında Ankara Üniversitesi (AÜ) Hukuk Fakültesi’nden ihraç edilen akademisyen Cenk Yiğiter, AKP’nin darbe kurumlarını “vesayet kurumu” olarak tarif ettiği dönemleri hatırlatarak, “Yargı ve akademinin tamamına hakim olduktan sonra artık YÖK onun için dışarıdan bir vesayet makamı olmaktan çıktı. Bilakis kendi otoriter yönetim anlayışını üniversitelerin üzerinde yürütebileceği bir enstrümana dönüştü” diye konuştu.

AKP’nin arayıp bulamadığı kurumsal model

YÖK’ün yapısı itibariyle AKP’nin “arayıp da bulamayacağı kurumsal model” olduğunu ifade eden Yiğiter,”AKP döneminde YÖK sistemin de gerisine gidecek gelişmeler oldu. AKP, üniversiteler üzerindeki iktidarına imkan açacak bir örgütlenme gördü ama YÖK bile AKP’ye dar geldi. Bir darbe ürünü olan 12 Eylül yasası şöyle bir şey söyler; ‘üniversite öğretim elemanları ancak öğretim elemanlarından oluşan kurulların kararıyla üniversitelerden uzaklaştırılabilir.’ Bu bir anayasa ilkesi. Askeri bir yasa da bile öğretim elemanlarının böyle bir güvencesi vardı. AKP, OHAL’le birlikte önce 6 bin akademisyeni ihraç etti. YÖK istediği öğretim elemanı bir anda sakıncalı ilan edip ihraç edebilecek güce geldi. YÖK, cumhurbaşkanı tarafından atanan yandaş öğretim elemanlarından oluşan bir kurul halinde” diye belirtti.

Üniversiteyi bileşenler yönetmiyor

Öğrenci Kolektifleri üyesi ve üniversite öğrencisi Deniz Kaplan da, YÖK eliyle bizzat mağduriyet yaşadığını, İstanbul Üniversitesi’nde öğrenciler olarak çıkardıkları bir gazete nedeniyle soruşturma açıldığını ve uzaklaştırma cezası aldığını söyledi. 6 Kasım’ın üniversiteler açısından dönüm noktası olduğunu vurgulayan Kaplan, “YÖK, AKP iktidarında daha çok işlevsel, tekelleşen ve üniversiteleri daha da kuşatan bir hal aldı. Doğrudan üniversitenin bileşenleri üniversiteyi yönetemiyor. Eğitim sıkıntılarının ana kaynağı YÖK’tür. İktidar sahiplerinin savaşa yatırdığı bilim haline döndü. Öğrenci Kolektifleri olarak bu 6 Kasım’da da YÖK binasının önünde olacağız. Pandeminin çözülmesini sağlayacak olan bilimdir o yüzden darbe ürünü olan YÖK kapatılsın, okullar açılsın.”

YÖK’ten mağdur olmayan yok

Sosyalist Gençlik Dernekleri Federasyonu (SGDF) üyesi Şükran Yaren Tuncer de, YÖK eliyle bir çok mağduriyetin yaşandığını belirterek, “İktidara yakın kimselere torpil yapılması için değiştirilen yönetmelikler, ırkçı akademik müfredatlar, anadilinde eğitim alma hakkı gasp edilenler, aylık yemekhane ücreti aylık gelirini aşanlar, bitirme tezlerinde ‘yasaklı’ konularda yazamayanlar, her kesimden her düzeyde mağduriyet yaşatılıyor” diye ifade etti.

YÖK’ün kaldırılması da yetmez

YÖK’ü, “Erdoğan ile üniversiteler arasında bir basamak” şeklinde tanımlayan Tuncer, “Hatta öyle ki birçok kritik kararda YÖK’e dahi gerek kalmamıştır. Bir SGDF’li olarak YÖK’ün kalkması yetmez diyoruz. Üniversitelere dair söz yetki ve karar üniversite bileşenlerinde olmalı, cins özgürlükçü, anadilde eğitim, bilim sanat kültür çalışmaları holdingler için değil halk için olmalı. Üniversiteli kadınlar tecrit değil, eşit ve özgür bir kampüs istiyor. Atanmış rektörler, sermayedarlara fikir üreten akademi, kadın üniversiteleri istemiyoruz” ifadelerini kullandı.

Devlet faşizminin vücut bulmuş hali

Halkların Demokratik Partisi(HDP) Gençlik Meclisi’nden Nevroz Gülen ise, üniversitelerde özerk alanın kalmadığını söyledi. Gülen, “YÖK bizim için devlet faşizminin üniversitelerde vücut bulmuş hali. Bu yüzden de biz YÖK’ü tanımıyoruz. YÖK’ün bize dayatmış olduğu tekçi anlayışı tanımıyoruz. Kendi anadilimizde parasız eğitim alabileceğimiz, üniversiteler d istiyoruz” diye konuştu. YÖK bütçesinin 95 milyon olmasına rağmen yurtlarda parayla kalınmasına tepki gösteren Gülen, “Burslar yeterli değil. YÖK de KYK da tamamen AKP -MHP faşist zihniyetinin üniversitelerde tahakküm kurmak üzerine bir araya gelen kurumlar. Özgür, özel, demokratik üniversiteleri savunacağız. YÖK’ün kaldırılmasını istiyoruz ve bunu yapacağız” dedi.

ANKARA

PaylaşTweetGönderPaylaşGönder
Önceki Haber

2 çocuğun öldüğü ‘panzer davası’nda 19 bin tl ceza ‘kanuna uygunmuş’

Sonraki Haber

Mardin’de akıma kapılan işçi hayatını kaybetti

Sonraki Haber

Mardin'de akıma kapılan işçi hayatını kaybetti

SON HABERLER

Şirnex’te 5 bölge ‘özel güvenlik bölgesi’ ilan edildi

Şirnex’te 5 bölge ‘özel güvenlik bölgesi’ ilan edildi

Yazar: Yeni Yaşam
27 Haziran 2025

Tuncer Bakırhan İngiltere’de: Öcalan’ın fikirlerinin hayata geçmesi kritik önemdedir

Tuncer Bakırhan İngiltere’de: Öcalan’ın fikirlerinin hayata geçmesi kritik önemdedir

Yazar: Yeni Yaşam
27 Haziran 2025

Yahya Orhan: Artık kendimiz için çalışacağız!

Ahmet Bilge yazdı: Çiçekler solmadan

Yazar: Yeni Yaşam
27 Haziran 2025

Cilo Dağları’nın çığlığı: Festivalin gölgesindeki ekolojik ve toplumsal gerçekler

Cilo Dağları’nın çığlığı: Festivalin gölgesindeki ekolojik ve toplumsal gerçekler

Yazar: Yeni Yaşam
27 Haziran 2025

El koyma, çökme, ele geçirme

Yaşamın sömürü-saldırı planlamaları ile sınavı 

Yazar: Yeni Yaşam
27 Haziran 2025

Kerbela, vicdanlı yüreklerde bir acıdır

Kerbela, vicdanlı yüreklerde bir acıdır

Yazar: Yeni Yaşam
27 Haziran 2025

Demokratik siyasette hukukun önemi

Demokratik siyasette hukukun önemi

Yazar: Yeni Yaşam
27 Haziran 2025

  • İletişim
  • Yazarlar
  • Gizlilik Politikası
yeniyasamgazetesi@gmail.com

© 2022 Yeni Yaşam Gazetesi - Tüm Hakları Saklıdır

Welcome Back!

Login to your account below

Forgotten Password?

Retrieve your password

Please enter your username or email address to reset your password.

Log In

Add New Playlist

E-gazete aboneliği için tıklayınız.

Sonuç Yok
Tüm Sonuçları Görüntüle
  • Tümü
  • Güncel
  • Yaşam
  • Söyleşi
  • Forum
  • Politika
  • Kadın
  • Dünya
  • Ortadoğu
  • Kültür
  • Emek-Ekonomi
  • Ekoloji
  • Emek-Ekonomi
  • Yazarlar
  • Editörün Seçtikleri
  • Panorama
    • Panorama 2024
    • Panorama 2023
    • Panorama 2022
  • Karikatür
  • Günün Manşeti

© 2022 Yeni Yaşam Gazetesi - Tüm Hakları Saklıdır