Amar Rahe (“అమర్ రాహే “) ifadesi Telugu dilinde “sonsuza dek yaşasın” ya da “ölümsüz olsun” anlamına gelmektedir. 21 Mayıs’ta Hindistan’ın Chhattisgarh eyaletine bağlı Narayanpur bölgesindeki Mad ormanlık alanında Hindistan ordusunun gerçekleştirdiği saldırıda, aralarında HKP (Maoist) Genel Sekreteri Namballa Kesava Rao (Yoldaş Basavaraju) olmak üzere 27 Maoist gerillanın katledildiği açıklandı. Katliam sonrasında gerici Hint devletinin sözcüleri tarafından sevinç naraları atıldı. Hindistan’da artık “Naxalistlerin belinin kırıldığı” ifade edildi. Ve hatta Naksalist Hareketin Mart 2026 tarihine kadar bitirileceği ilan edildi.
Kuşkusuz Hindistan komünist hareketi ve devrimci mücadelesi ilk kez komünist önderlerinin katledilmesi gerçeğiyle karşı karşıya değil. Daha önceden de Hindistan komünist hareketinin önderlerinden Charu Majumdar da gerici Hint devleti tarafından işkenceyle katledilmişti. Yoldaş Basavaraju, Hindistan komünist hareketinin Hint gericiliği tarafından katledilen ikinci genel sekreteri oldu. Ancak “Naxalbari İsyanı”, Hindistan Yeni Demokratik Devrimi ve Halk Savaşı mücadelesi bitirilemedi. Hatta denilebilir ki daha da ilerledi. Şimdi de yaşanacak olan budur.
Ancak yaşanan kaybın hem uluslararası komünist hareket hem de Hindistan devrimi açısından önemli olduğu da ifade edilmelidir. Bu hem Yoldaş Basavaraju şahsında hem de uluslararası durumun, emperyalist kapitalist sistemin güncel yönelimi nedeniyle böyledir.
Yoldaş Basavaraju’nun mücadele yaşamı incelendiğinde bu gerçek rahatlıkla ifade edilebilir. Yoldaş Basavaraju devrimci mücadeleye 1973-74 yıllarında katıldı ve yaklaşık 50 yıl boyunca mücadele içerisinde oldu. 72 yaşında ise Hindistan Yeni Demokratik Devrimi mücadelesinin ön saflarında silah elde toprağa düştü. Başta Halk Kurtuluş Gerilla Ordusu’nun kurulmasına ve bizzat eylemlerine sadece önderlik etmedi. Aynı zamanda hem Hindistan hem de uluslararası komünist hareket açısından ideolojik ve siyasi belgelerin hazırlanmasında da merkezi rol oynayan bir kadro olarak tanınıyordu. 2016’da kaleme aldığı “Çin Sosyal Emperyalizmi” belgesi ve 2021’deki “Hindistan’da Üretim İlişkileri ve Politik Programımız” metni, HKP (Maoist)’in çizgisini belirlemede temel belgeler arasında yer aldı.
Öte yandan Yoldaş Basavaraju şahsında Hint gericiliğinin HKP (Maoist)’e yönelik kapsamlı saldırısı, uluslararası gelişmelerden ve emperyalist kapitalist sistemin içinde bulunduğu durumdan bağımsız değildir. Hint gericiliğinin Yoldaş Basavaraju’nun katledilmesinden önce de yıllardır Maoist harekete yönelik kampanyalar halinde kapsamlı karşı devrimci saldırılar gerçekleştirdiği biliniyordu. Bu saldırıların hedefi, “Naksal tehlikesi” olarak propaganda edilse de gerçekte Maoist partinin kitle tabanının olduğu, yerel iktidarlar kurduğu, Dalit ve Adivasi halkının yaşam alanlarının emperyalistlere ve komprador sermayeye peşkeş çekilmesi amacını taşıdığı açıktı. Hindistan gerici devleti açısından özellikle Adivasi ve Dalit halkının yaşadığı bölgelerin yeraltı ve yerüstü kaynaklarının kapitalist rant ve yağmaya açılma politikası beraberinde bu bölgelerde yüzyıllardır yaşayan yerli halkın zorla yerinden edilmesini koşulluyordu. Maoist hareketin yerli halkın “Jal, Jungle, Zamin” (Su, Orman, Toprak) üzerindeki hakları için mücadelelerine önderlik etmesi, bir “beka sorunu” olarak görülüyor ve HKP (Maoist)’i ve mücadelesi, Hint devleti tarafından “en büyük varoluşsal tehdit” olarak tanımlanıyordu.
HKP (Maoist)’e yönelik kapsamlı saldırganlık aynı zamanda emperyalist kapitalist sistemin yeni bir emperyalist paylaşım savaşı hazırlıklarından bağımsız değildir. Faşist Hindistan devleti ve Brahmanik Hindutva faşist Modi hükümeti, emperyalist tekeller arasında giderek sertleşen mücadelenin olası merkezlerinden olan Güney Asya’da; Maoist hareket önderliğinde Yeni Demokratik Devrim mücadelesi ve Halk Savaşı’nı hem kendi iktidarları hem de emperyalist kapitalist sistem için varoluşsal tehdit ve dolayısıyla tasfiye edilmesi gereken bir güç olarak gördüğü içindir ki emperyalistlerin tam desteğiyle saldırılarını sürdürmüştür.
Faşist Modi hükümetinin bu politikası yeni bir emperyalist paylaşım savaşının işaretlerinin gittikçe belirginleştiği günümüz konjonktüründe dünya gericiliğinin saldırganlığıyla eşgüdüm içindedir. Hint gerici devletinin Maoistlere yönelik süregelen saldırılarında siyonist İsrail’den teknik ve lojistik destek almış olması da bu açıdan son derece anlamlıdır. Dünya gericiliği yeni bir paylaşım savaşına hazırlanırken, emperyalist kapitalist sisteme biat etmeyen, sistemle şu veya bu nedenle uyumlu olmayan her direniş odağı yoğun bir ideolojik-politik-kültürel-askeri vb. saldırı altındadır.
İçinde bulunduğumuz emperyalizm ve proleter devrimler çağında enternasyonal proletarya ve ezilen dünya halklarının bilimsel ideolojisi doğrultusunda mücadele eden Marksist Leninist Maoist (MLM) partilere yönelik saldırılar esas olarak bu kapsamda değerlendirilmelidir. Dünya gericiliği kendisi açısından gerçek ve varoluşsal tehlike olarak gördüğü içindir ki MLM partilerin öncülüğünde sürdürülen Halk Savaşları’na yönelik katliam saldırılarını yoğunlaştırmış durumdadır. İki yıl önce Filipinler Komünist Partisi’nin önder kadrolarına yönelik katliam saldırısından sonra benzer bir katliam Hindistan’da gerçekleştirilmiştir.
Ancak dünya gericiliğinin unuttuğu bir şey var. Sınıflar mücadelesi ve toplumlar tarihinin sayısız kez kanıtladığı üzere bu türden katliamlar ve özellikle önder komünist kadroların kaybı devrimi boğmaz. Tam aksine devrimin kitleler içinde kökleşmesine hizmet eder. Komünist önderleri kitlelerin bilincinde ve pratik eyleminde ölümsüzleşmesine yol açar. Tıpkı komünist önder Yoldaş Basavaraju’nun sadece Hindistan işçi ve köylülerinin değil dünyanın dört bir yanında enternasyonal proletarya ve ezilen dünya halkları tarafından; “Yoldaş Basavaraju Amar Rahe” olarak selamlanması ve sahiplenilmesi pratiğinde olduğu gibi…