İmralı Adasında ağır tecrit altında tutulan PKK Lideri Abdullah Öcalan ile görüşülmesi için CPT’ye başvuruda bulunduklarını aktaran İHD İstanbul Şubesi Başkanı Gülseren Yoleri, CPT’den hükümeti zorlayıcı bir takım girişimlerde bulunmasını istediklerini ifade etti
İmralı Adası’nda tecrit altında tutulan PKK Lider Abdullah Öcalan’dan 35 aydır haber alınamıyor.
Giderek ağırlaşan tecrit politikalarına karşı Özgürlük İçin Hukukçular Derneği (ÖHD), Çağdaş Hukukçular Derneği (ÇHD), Toplum ve Hukuk Araştırmaları Vakfı (TOHAV), Ceza İnfaz Sisteminde Sivil Toplum Derneği (CİSST), İnsan Hakları Derneği (İHD) ve Türkiye İnsan Hakları Vakfı (TİHV) ile çok sayıda baro, Avrupa İşkencenin Önlenmesi Komitesi’ne (CPT), “acil ziyarette” bulunması talebiyle başvuruda bulundu.
İmralı F Tipi Yüksek Güvenlikli Cezaevi’nin “acil ziyaret edilmesi” talep edilen başvuruda Öcalan’ın yanı sıra kendilerinden haber alınamayan tutsaklar Hamili Yıldırım, Veysi Aktaş ve Ömer Hayri Konar ile de görüşülmesi istendi.
Başvurucu kurumlar arasında yer alan İnsan Hakları Derneği (İHD) İstanbul Şubesi Başkanı Gülseren Yoleri, tecrit uygulamasının kaldırılmasını istedi.
‘Tecrit kaldırılsın’
Abdullah Öcalan’ın 1999’yılından İmralı Cezaevi’nde özel tecrit uygulamaları altında tutulduğunu vurgulayan Yoleri, tecridin “işkence” ve insan hakları ihlali olduğunun altını çizdi.
Uluslararası sözleşmelere de atıf yaparak İmralı’daki ağır tecrit uygulamalarının kaldırılması gerektiğini vurgulayan Yoleeri, İmralı tecrit sisteminin tüm hapishanelere yayıldığını kaydederek, “Adalet Bakanlığı’nın tecrit uygulamasından vazgeçildiği yönünde bir açıklaması yok. Hatta S ve Y Tipi hapishanelerin açılması ile birlikte yapılan açıklamalarda daha ağır bir tecrit uygulamasının söz konusu olacağına işaret ediyor” dedi.
Yoleri, “Bu noktada iç hukukumuz ‘Terörle Mücadele Kanunu’ devamında çıkarılan infaz kanunundaki düzenlemelerle 1 ve 3 kişilik infaza imkan veriyor. Ancak uluslararası, özellikle mahpuslara ilişkin kurallar tecridin uygulanmaması gerektiğinin altını ısrarla çiziyor. Ama özellikle İmralı’da tutulan Abdullah Öcalan ve diğer 3 tutsak bakımından tablo değişiyor. Abdullah Öcalan’dan yaklaşık 3 yıldır hiçbir haber alınamıyor. Diğer üç tutsak ise 2015 yılından beri herhangi bir görüşme sağlayamamış. Bu durum İmralı’da ağır bir tecrit ve izolasyona işaret ediyor” ifadelerini kullandı.
CPT Başvurusu
Tutsakların dışarı ile iletişim kurma, aile ve avukatlarıyla görüşme hakkının engellenmesinin hak ihlali olduğunu aktaran Yoleri, “İHD başından bu yana tecridin sonlandırılması için çeşitli girişimlerde bulundu. En son bu alanda çalışan barolar ve sivil toplum örgütleriyle beraber, CPT’ye başvuru yaparak tekrar bir ziyarette bulunması ve bu ziyarete dair raporunu hızla açıklanması için başvuru yaptık. CPT’nin devam eden bu hukuksuzluğa ve ağır tecrit uygulamasına karşı, bir yaptırımda bulunmaları yönünde hükümeti zorlayıcı bir takım girişimler de talep ettik” dedi.
‘Dünyanın her yerinde tecride karşı tavır’
2019 yılından sonra Türkiye, Ortadoğu ve Avrupa’dan çok sayıda avukatın Abdullah Öcalan’la görüşmek için başvuruda bulunduğunu hatırlatan Yoleri,“ Sadece Türkiye’de bulunan hukukçular ya da hak savunucular tarafından başvuru yapılmıyor.
Dünyanın her yerinde İmralı’da yaşanan bu hukuksuzluğa karşı bir tavır alındığını görüyoruz.” diye belirtti.
‘Adım atılmalı’
Cezaevlerinde yaşanan hak ihlallerine karşı güçlü bir mücadele yürütülmesi gerektiğini belirten Yoleri, cezaevlerinde devam eden açlık grevi eylemlerini anımsattı. Yoleri, “Bunun ötesinde açlık grevinin sonlandırılması için gerekli adımların atılması oldukça önemli. Çünkü açlık grevleri uzadıkça, mahpuslar üzerinde ciddi sağlık problemleri ortaya çıkıyor. Bizim bütün arzumuz, iş bu kadar yıkıcı bir aşamaya varmadan yetkililerin gerekli adımları atması ve açlık grevinin sonlanmasıdır” diye belirtti.
HABER MERKEZİ