YPJ Sözcüsü Rûksen Mihemed, Suriye’de kadınların demokratik dönüşümün temeli olduğunu söyledi
Suriye’de devam eden çatışmalarda özelde Kuzey ve Doğu Suriye’deki kadınlar haklarını savunma, askeri ve siyasi süreçlere katılma konusunda önemli roller oynuyorlar. Ülkede yaşanan belirsiz süreç karşısında kadınlar, daha fazla mücadele ediyor.
Cihatçı Heyet Tahrir el-Şam’ın (HTŞ) yönetime gelmesiyle Suriye’de yaşayan halklarda endişeleri de beraberinde getiriyor. İç gerginliklerin artması, aşırılık yanlılarının tutumu ve saldırılar bu endişeyi haklı çıkarıyor. Ayrıca ülkedeki kurumların yeniden yapılandırılması noktasında takınılan tutum farklı halklar ve inançların dışlanması ya da bu gruplara yönelik yaptırımların gelebileceği ihtimalini de güçlendiriyor.
Kuzey ve Doğu Suriye’deki Kadın Savunma Birlikleri (YPJ) Sözcüsü Rûksen Mihemed, Suriye’deki son durumu ve yönetimin değişimiyle kadınların yaşadıklarına ilişkin önemli değerlendirmelerde bulundu.
‘Kadınların varlığı reddeden zihniyetler var’
Cihadist HTŞ’nin yönetime gelmesinin ardından özellikle kontrolü altındaki bölgelerde belirsizlik ve güvenlik istikrarsızlığına tanık olunduğunu anlatan Rûksen Mihemed, bu durumun savaşların, krizlerin ve silahlı çatışmaların yükünü taşıyan kadınlar üzerinde önemli bir etki yarattığını belirtti. Rûksen Mihemed, kadınların kimliğini ve statüsünü tanımayı reddeden aşırı cihatçı ideolojinin etkilerine işaret ederek, bu durumun Suriye’de yaşananları daha karmaşık hale getirdiğine dikkat çekti. Ülkede devam eden ‘kanunsuzluğun’ derin bir belirsizlik yarattığını söyleyen Rûksen Mihemed şunları belirtti:
“Kadınların varlığını reddeden bir zihniyet var. Bu durum toplumun temel direklerinden biri olmalarına rağmen kadınların hayati rollerinin reddedilmesi nedeniyle dengeleri bozuyor. Kadınların kurtuluşu toplumun kurtuluşudur ve bu nedenle bu zihniyet kadınları kısıtlamakta ve onları gerici yasalara ve yöntemlere tabi tutmaktadır.”
‘Kadın konusu Suriye’nin geleceği için önceliktir’
Suriyeli kadınların tüm zorluklara karşın mücadelede önemli bir rol oynadıklarını söyleyen Rûksen Mihemed, Rojava Devrimi’ne işaret etti ve “Kuzey ve Doğu Suriye bölgesinde, kadınlar kendi adlarını taşıyan devrimin öncüleri haline geldikçe önemli başarılar ve kazanımlar elde edildi. Öncü rolleri aracılığıyla kadınlar demokratik ve çoğulcu bir Suriye inşa etmeye katkıda bulunuyorlar” dedi. Bu deneyime karşın cihatçıların kontrolündeki bölgelerde bulunan kadınların kaçırılma ve vahşice katledilme gibi ciddi ihlallere maruz kalmaya devam ettiğini söyleyen Rûksen Mihemed, “Kadın meselesi Suriye’nin geleceği için mücadelede bir önceliktir. Bu aşamaya ulaşmak için mücadele edip fedakârlık yaptıktan sonra, onların baskı ve kölelik dönemlerine geri dönmelerine izin vermek imkansızdır. Özgürlük mücadeleleri, toplumun tüm bileşenlerinin ayrımcılık yapılmaksızın tanındığı demokratik, çoğulcu bir geleceğe doğru Suriye’yi yönlendirebilene kadar devam edecektir” şeklinde konuştu.
Geçici yönetim kimi uygulamaları dayatıyor
Geçici yönetimin kimi uygulamaları dayattığını ifade eden Rûksen Mihemed, Şex Maksud ve Eşrefiye Mahalleleri Genel Meclisi ile Suriye geçici yönetimi arasında imzalanan ve “tüm esirlerin değişimini” öngören anlaşmaya işaret etti. Rûksen Mihemed, “İmzalanan anlaşmanın şartlarına göre, teslimin ikinci aşamasının uygulanması planlanıyordu. Anlaşma, esrilerin değişimi ve tüm tutukluların serbest bırakılması da dahil olmak üzere 14 madde içeriyor. Ancak, son anda esir değişiminin askıya alınmasıyla bu anlaşmanın ihlal edildiğine tanık olduk” diye belirtti. Değişimin yapılmamasının bölgede gerginliğe neden olabileceğini anlatan ve hükümeti şartlara uymaya çağıran Rûksen Mihemed, değerlendirmesine şöyle devam etti:
Anlaşma şartlarına uyulmalı
“Bu erteleme başka bir açıdan da görülebilir, çünkü bileşenler arasında anlaşmazlık çıkarmaya veya hatta Suriye’deki iç çatışmaları körüklemeye çalışanlar var gibi görünüyor. Ancak, meydana gelen gecikmenin ve bunun sonucunda tutuklu değişimi maddesinin ihlal edilmesinin Şex Maksud ve Eşrefiye mahallelerindeki yerel meclisten değil, geçici yönetimden kaynaklandığı açıktır. Yönetimin, üzerinde anlaşılan anlaşmanın şartlarına uyması zorunludur. Bu şartların herhangi bir şekilde ihlal edilmesi durumu karmaşıklaştırabilir ve bölgedeki gerginliği artırabilir.”
YPJ’lilerin serbest bırakılmasının reddedilmesi
Geçici yönetimin YPJ savaşçılarını serbest bırakmayı reddetmesinin, kadınlara karşı daha derin bir tutumu yansıttığını ifade eden Rûksen Mihemed, “Bu pozisyon göz önüne alındığında, kadın savaşçıları ve gözaltına alınan sivilleri teslim etmemek, siyasi hesapların veya hükümete uygulanan dış baskıların bir parçası olabilir. Kadın Savunma Birlikleri’nin savaşçılarını teslim etmeyi reddetmek, hükümetin temel bir insani ve toplumsal sorun olmasına rağmen kadın sorununu öncelemesindeki başarısızlığını yansıtıyor” ifadelerini kullandı.
‘Kadınlar devrime öncülük eden unsurdur’
Kadın sorununun Suriye toplumunun karşı karşıya olduğu en derin ve en kapsamlı sorun olduğunu söyleyen Rûksen Mihemed, “Rehin alınan kadınlar, Suriye topraklarını terörizme karşı savunan ve Suriye, Ortadoğu ve hatta tüm insanlığı korumada önemli bir rol oynayan kadınlardır” dedi.
Suriye’de geçici yönetimin kadın sorununu göz ardı edemeyeceğini dile getiren Rûksen Mihemed, tutsakların serbest bırakılmasını istemeye devam edeceklerini, aksi halde bu durumun Suriye’nin geleceğini etkileyeceğini belirtti.
Demokratik bir Suriye için…
Rûksen Mihemed, kararın kadınların durumunu ne ölçüde etkileyeceği konusunda ise “Bu anlaşma, Suriye’de istikrara ulaşma yolunda atılan siyasi süreçte ilk adımı temsil ediyor. Bu hükümlerin herhangi bir şekilde ihlal edilmesi, üzerinde anlaşılan yola bağlılığın eksikliğini yansıtıyor ve bu da gelecekteki anlaşmaları etkileyebilir” dedi.
Rûksen Mihemed, ayrıca bu anlaşmanın hükümlerinin yerine getirilmemesinin yalnızca siyasi süreci etkilemekle kalmayıp, aynı zamanda herkesin başarmaya çalıştığı demokratik bir Suriye’nin geleceğini de tehdit edeceğini söyledi.
‘Özgürlük vazgeçilmeyecek temel haktır’
Kadınların güvenlik ve istikrarı sağlama yeteneğine sahip olduklarını ve mücadelelerine devam etmeleri gerektiğini vurgulayan Rûksen Mihemed, ancak bu şekilde Suriye’nin birliğinin korunabileceğini belirtti.
Rûksen Mihemed, “Kadınların davası sadece bireysel bir mesele değil, Suriye’deki demokratik dönüşümün temelidir. Mücadele, kadınlar tarihlerine ve mücadelelerine yakışan statüyü elde edene kadar devam edecektir. Kadınlar hapsedilemez veya özgürlükleri kısıtlanamaz, çünkü özgürlük onların vazgeçmeyecekleri temel haklarıdır” diye kaydetti.
‘Yaptırımların kaldırılması yeterli değil’
Suriye’ye yönelik ekonomik yaptırımlara ilişkin de değerlendirmede bulunan Rûksen Mihemed, bunun olumlu bir adım olduğunu ifade ederek “Suriyeliler, yıllardır uygulanan yaptırımlar sonucunda kötüleşen bir ekonomiden muzdaripler, ancak eğer öldürme, yerinden etme ve ihlaller devam ediyorsa bu yaptırımları kaldırmak tek başına yeterli değil” dedi.
Önceliğin ülkede güvenlik ve istikrarı ve yerinden edilmiş kişilerin topraklarına geri dönmesini sağlamak olduğuna dikkat çeken Rûksen Mihemed, “Güvenli ve istikrarlı bir ortam olmadan, yaptırımların kaldırılması Suriyelilerin hayatları üzerinde gerçek bir etki yaratmayacak ve istenen ekonomik toparlanma sağlanamayacak” diye ifade etti.
‘Güvenlik ve istikrar sağlanmalı’
Rûksen Mihemed, konuşmasının sonunda gerçek istikrara ulaşmak için ekonomik ve siyasi reformlar ve özellikle kadınlar olmak üzere tüm toplumsal bileşenlerin Suriye’nin geleceğini inşa etmede katılımını sağlamanın önemini vurguladı. Rûksen Mihemed, “Geçici hükümet Suriye halkının görüşlerini dinlemeli ve tüm bileşenlerini yeni demokratik bir Suriye inşa etmeye dahil etmek için çalışmalıdır. Bu adalet ve eşitliği sağlamak daha iyi bir geleceği garanti altına almanın ilk adımıdır. Güvenlik ve istikrar, herhangi bir ekonomik ve sosyal rönesansın temelidir ve bunlar sağlanmadan yaptırımların kaldırılmasının gerçek olumlu etkisi olmayacaktır” şeklinde konuştu.
Haber: Avrin Navdar / NûJINHA