• İletişim
  • Yazarlar
  • Gizlilik Politikası
12 Mayıs 2025 Pazartesi
Sonuç Yok
Tüm Sonuçları Görüntüle
ABONE OL!
GİRİŞ YAP
Yeni Yaşam Gazetesi
JIN
  • Anasayfa
  • Gündem
    • Güncel
    • Yaşam
    • Söyleşi
    • Forum
    • Politika
  • Günün Manşeti
    • Karikatür
  • Kadın
  • Dünya
    • Ortadoğu
  • Kültür
  • Ekoloji
  • Emek
  • Yazarlar
  • Panorama
    • Panorama 2024
    • Panorama 2023
    • Panorama 2022
  • Tümü
  • Anasayfa
  • Gündem
    • Güncel
    • Yaşam
    • Söyleşi
    • Forum
    • Politika
  • Günün Manşeti
    • Karikatür
  • Kadın
  • Dünya
    • Ortadoğu
  • Kültür
  • Ekoloji
  • Emek
  • Yazarlar
  • Panorama
    • Panorama 2024
    • Panorama 2023
    • Panorama 2022
  • Tümü
Sonuç Yok
Tüm Sonuçları Görüntüle
Yeni Yaşam Gazetesi
Sonuç Yok
Tüm Sonuçları Görüntüle
Ana Sayfa Yazarlar

Zehir bizim sırtımızdaymış nerden bilelim?

28 Temmuz 2018 Cumartesi - 23:12
Kategori: Yazarlar

Yıl 1998… Her sene Ağustos ayında atom bombası kurbanlarını anmak için Hiroşima’da yapılan törenlerde, bu kez, alışılmadık bir şey vardı. 6 Sahtu-Dene Kızılderilisi, törenler boyunca oradaydı; sessizce katıldılar anmaya ve yaşamını yitirenlere saygılarını sundular.

Saygılarını ve biraz da pişmanlıklarını… Sonraları bir röportajda o Kızılderililerden biri, “Onlara taziyelerimizi sunmak görevimizdi ve gerekliydi” diyecekti.

Dehşet yılları

Her şey o uğursuz “Manhattan Projesi” ile başladı… Atom bombası üretmek üzere 1942’de ABD, Kanada ve İngiltere tarafından başlatılan projenin adı buydu. İşin bilimsel başkanlığını ünlü fizikçi Robert Oppenheimer, askeri başkanlığını ise General Leslie R. Groves üstlenmişti. Dönemin diğer ünlü fizikçilerinin de çoğu projenin içindeydi.

Proje, ‘başarılı’ oldu! 16 Temmuz 1945 tarihinde Trinity adı verilen denemede dünyanın ilk nükleer bombası New Mexico eyaletinin Alamogordo kenti yakınlarında patlatıldı. Ama bu denemeydi tabii. Asıl pis işin ise nerede yapıldığını biliyoruz: Hiroşima ve Nagazaki…

Harcanabilir bir köy

Bu korkunç soykırımların yanında Sahtu’ların hikâyesi belki küçük ve önemsiz görünebilir ama içinde barındırdığı ahlaksızlık bakımından durum hiç öyle değil.

Sahtular ya da daha bilinen ismiyle Sahtu Dene halkının, yaşamlarına kâbus gibi çöken o uğursuzluktan önce, bütün diğer Kızılderili halklardan bir farkı yoktu; onlar kadar barışçı, onlar kadar mazlum… Kanada’nın Kuzey-Batı topraklarında ve Yukon eyaletinde yaşıyorlardı ve tabii bütün diğer Kuzey Amerika Kızılderilileri gibi özgür yaşamlarından koparılarak asimilasyon ve zulüm aracı olan ‘Rezervasyon’ kamplarında yaşamaya mahkûm edilmişlerdi.

Tam da bu sıralarda işte, Sahtuların üç boyundan biri olan Sahtugotineler (Büyük Ayı Gölü Sahtuları) belayla karşılaştı. Manhattan Projesi kapsamında gizlice uraninit cevherinden radyum ayıklayan Eldorado Maden Ocağı’nda hamal gerekliydi ve ilk akla gelen köy de halkı oldu. “Erkekler 1932’de çalışmaya başladılar; 1934’ten 1939’a kadar radyum çıkardık ve 1943 ile 1962 arasında uranyum. Bu, heyecan verici bir iş fırsatı olarak görülüyordu o zamanlar.” Radyoaktif maden çıkarılıyor ve Sahtu’lar tarafından bez çuvallar içinde sırtta taşınarak depolara götürülüyordu. Yıllarca sürdü bu iş ve hükümet, en küçük bir bilgilendirme bile yapmadı. İş sadece taşımayla da kalmadı. “Adamlar cevher ve atık çuvallarını taşıdılar, böylece zehir giysilerinin içine, ciltlerine girdi. Biz de çadır yapmak için o çuvalları dikiyorduk. Radyoaktivite hayvanlara, gıda kaynağımıza, gölümüze ve içme suyuna girdi; bizi kuşattı ve hayatımızın bir parçası oldu” diyordu bir Sahtu. Dahası da var: “Arazimize ve gölümüze 1.7 milyon tondan fazla uranyum atığı atıldı. Topraklarımız, hayvanlarımız ve insanlarımız 70 yıldır radyoaktivite ile yaşıyorlar.”

‘Dullar Köyü’

Böylece, taşıyıcı erkeklerin neredeyse tamamı, akciğer, kolon ve böbrek kanserinden yaşamını yitirdi. O kadar ki, yetişkin bir erkek neslini yitiren Deline köyü, daha sonraki yıllarda “Dullar Köyü” (Village of Widows) olarak anılır oldu.

Nükleer Soykırım (Nuclear Holocaust) ayrıca kültürel, ekonomik, ruhsal ve duygusal çöküntüyü de beraberinde getirdi. Bugün bile hala Deline kurbanları 60 yıldır tedavi ve tazminat hakları için mücadele ediyor ve çevrenin radyasyondan temizlenmesini istiyor. Ama daha kötüsü, Sahtu halkının, kendileri de kurban oldukları halde, atom bombasının yapımına katıldıkları için duydukları vicdan azabı oldu. Bu yüce gönüllü insanlar, şöyle söylediler sonradan: “Çalışmamızın kitle cinayeti için kullanıldığını fark ettiğimizde dehşete düştük. Hiroşima ve Nagazaki’deki mutlak yıkım hakkında duyduklarımız berbattı. Cevherden bomba yapıldığını biliyor olsaydık, asla çalışmazdık. Bu felakete katkıda bulunduğumuz için üzüntü duyuyoruz.”

***

Ama neyse işte, ‘kahrolası Japonlar’ dize getirilmiş, savaş kazanılmıştı. Generaller gurur duyuyordu; şehirler dümdüz edilmiş, yüzbinler katledilmiş ve mesele bitmişti! Sahtuların yaşadığı acı hiç bitmedi ama. Okyanusun öte yanındaki çekik gözlü kardeşleri kadar acı çektiler onlar da ve kimsecikler çıkıp özür dilemedi. Bal gibi biliyorlardı o çuvalların neye yol açacağını ama zerre kadar önemsemediler Sahtuların dul kadınlarını.

Dünya tarihi yazılırken sefil bir yerli köyünün ne önemi olabilirdi ki?

Arif Mostarlı

PaylaşTweetGönderPaylaşGönder
Önceki Haber

Her şeye baştan başlamak

Sonraki Haber

Kolombiya’da barış Amazonlara yaramadı

Sonraki Haber

Kolombiya’da barış Amazonlara yaramadı

SON HABERLER

Birlik, demokratik toplum inşasında rol alacak

Birlik, demokratik toplum inşasında rol alacak

Yazar: Yeni Yaşam
12 Mayıs 2025

Ruşen Seydaoğlu: Barış kadınlar için önemli bir eşik

Ruşen Seydaoğlu: Barış kadınlar için önemli bir eşik

Yazar: Yeni Yaşam
12 Mayıs 2025

Özerk manzaralar: Yol filminde dağlar

Ağlamak gülmenin kardeşidir

Yazar: Yeni Yaşam
12 Mayıs 2025

Dinlemekten korkma!

Bu yaşadığımız cehennem değilse nedir?

Yazar: Yeni Yaşam
12 Mayıs 2025

Öcalan’a hayırlı-hayırsız çağrı hakikate vesiledir

PKK’nin 12. Kongresi: Tarihsel bir dönüm noktası

Yazar: Yeni Yaşam
12 Mayıs 2025

Zulme Karşı Direnmek

Bir son değil, dönüşüm

Yazar: Yeni Yaşam
12 Mayıs 2025

çözümü toplumsallaştırmak

başka bir türklük mümkün

Yazar: Yeni Yaşam
12 Mayıs 2025

  • İletişim
  • Yazarlar
  • Gizlilik Politikası
yeniyasamgazetesi@gmail.com

© 2022 Yeni Yaşam Gazetesi - Tüm Hakları Saklıdır

Welcome Back!

Login to your account below

Forgotten Password?

Retrieve your password

Please enter your username or email address to reset your password.

Log In

Add New Playlist

E-gazete aboneliği için tıklayınız.

Sonuç Yok
Tüm Sonuçları Görüntüle
  • Tümü
  • Güncel
  • Yaşam
  • Söyleşi
  • Forum
  • Politika
  • Kadın
  • Dünya
  • Ortadoğu
  • Kültür
  • Emek-Ekonomi
  • Ekoloji
  • Emek-Ekonomi
  • Yazarlar
  • Editörün Seçtikleri
  • Panorama
    • Panorama 2024
    • Panorama 2023
    • Panorama 2022
  • Karikatür
  • Günün Manşeti

© 2022 Yeni Yaşam Gazetesi - Tüm Hakları Saklıdır