• İletişim
  • Yazarlar
  • Gizlilik Politikası
8 Eylül 2025 Pazartesi
Sonuç Yok
Tüm Sonuçları Görüntüle
ABONE OL!
GİRİŞ YAP
Yeni Yaşam Gazetesi
JIN
  • Anasayfa
  • Gündem
    • Güncel
    • Yaşam
    • Söyleşi
    • Forum
    • Politika
  • Günün Manşeti
    • Karikatür
  • Kadın
  • Dünya
    • Ortadoğu
  • Kültür
  • Ekoloji
  • Emek
  • Yazarlar
  • Panorama
    • Panorama 2024
    • Panorama 2023
    • Panorama 2022
  • Tümü
  • Anasayfa
  • Gündem
    • Güncel
    • Yaşam
    • Söyleşi
    • Forum
    • Politika
  • Günün Manşeti
    • Karikatür
  • Kadın
  • Dünya
    • Ortadoğu
  • Kültür
  • Ekoloji
  • Emek
  • Yazarlar
  • Panorama
    • Panorama 2024
    • Panorama 2023
    • Panorama 2022
  • Tümü
Sonuç Yok
Tüm Sonuçları Görüntüle
Yeni Yaşam Gazetesi
Sonuç Yok
Tüm Sonuçları Görüntüle
Ana Sayfa Yazarlar Tugay Karakuzu

Zilli Kurt’un izinde, barış peşinde: Min Dît (Ben Gördüm)

8 Eylül 2025 Pazartesi - 00:00
Kategori: Tugay Karakuzu, Yazarlar
Zilli Kurt’un izinde, barış peşinde: Min Dît (Ben Gördüm)

1 Eylül Dünya Barış Günü vesilesiyle toplumun geniş kesimleri bir kez daha barış talebini farklı biçimlerde dile getirdi. Ben de bu vesileyle, 2009 yapımı Min Dît filmi üzerine yazmak istedim. Miraz Bezar’ın yönettiği, sevgili Evrim Alataş’la birlikte kaleme aldığı bu film, aradan geçen 15 yıla rağmen hâlâ güncelliğini koruyor. Kürt sinemasının politik gelişmelerle sürekli kurduğu diyaloğu düşündüğümde, bir önceki barış sürecinde yapılmış bir filmin bugünle hâlâ konuşuluyor olması tuhaf bir his veriyor.

Min Dît —Türkçesiyle Ben Gördüm— 10 yaşındaki Gülistan, 7 yaşındaki Fırat ve henüz 7 aylık bebek Dilovan’ın büyüme hikâyesi. Fakat bu büyüme hikâyesi, 1990’lı yılların Diyarbakır’ında geçtiği için “başka çocukların” hikâyelerinden köklü bir biçimde ayrılıyor. Film, Kürt çocukların hayatını, politik şiddetin gündelik yaşam üzerindeki etkisi üzerinden sorguluyor. Kürt çocuklarının maruz kaldığı travmatik deneyimlerin nedenlerini araştırıyor.

Gazeteci anne ve babalarıyla mutlu bir çocukluk sürdüren kardeşlerin hayatı, bir düğün dönüşü Diyarbakır-Batman yolunda durdurulmalarıyla altüst olur. JİTEM mensupları anne ve babayı çocuklarının gözleri önünde vurur. O andan itibaren çocuklar, 90’ların binlerce yetiminden yalnızca birkaçı hâline gelir. Çocuklukları, yakıcı bir şiddet tarafından ansızın kesilir.

Genç bir üniversite öğrencisi ve aynı zamanda politik mücadelenin bir üyesi olan teyzeleri Yekbun çocuklara sahip çıkıp bir şekilde onlara ebeveynlik yapmaya çalışır, ancak bir süre sonra o da “ortadan kaybolur”. Durum böyle olunca elde avuçta olanları satmaya çalışıp geçinmeye çalışırlar. Bu arada bebek Dilovan hastalanır ve ölür. Bir süre sonra Gülistan ile Fırat sokaklara düşer. Bu süreç, çocukluk hafızasının travma ve toplumsal şiddetle nasıl iç içe geçtiğini etkileyici bir biçimde ortaya koyar.

Zilli kurt

Filmin ikinci yarısında, iki kardeşi Diyarbakır sokaklarına kısmen adapte olmuş bir şekilde görürüz. Sokakta yaşayan diğer çocuklarla beraber mendil ve başka ıvır zıvır satarak günlerini geçiren çocuklar, geceleri kuytu köşelerde uyurlar. Gecenin karanlığında, annelerinden kalan bir kasete kayıt edilmiş masalları dinlemek dışında, boş inşaat alanlarına ve terk edilmiş köşe bucaklara atılan insan cesetlerine tanık olurlar. Bu sahneler, 1990’lı yıllarda Diyarbakır’da yoğun biçimde yaşanan faili meçhul cinayetlerin acı gerçekliğini gözler önüne serer; filmin Antalya Altın Portakal Film Festivali’ndeki ulusal yarışmada gösterimi sonrası Türk seyircilerden “askerlerin haksız biçimde kötü gösterildiği” ve “gerçekleri yansıtmadığı” eleştirilerini alması, gerçeklerle yüzleşmenin ne denli zor olduğunu ortaya koyar.

Sokakta adı Dilan olan, ancak Dilara ismini kullanan bir seks işçisiyle tanışan Gülistan, ona otel kapılarında eşlik ederek bekçilik yapar. Bir gün, Dilara’nın müşterilerinden birinin, anne ve babasının faili olduğunu fark eder. Bu karşılaşma, Gülistan’ın ilerleyen sahnelerde faille yüzleşme sürecinin kritik bir kırılma noktası olur.

Bu bölüm aynı zamanda fail JİTEM mensubu Nuri Kaya’nın gündelik yaşamına da odaklanır. Evli, bir çocuk babası ve komşularıyla iyi ilişkiler kuran “sıradan” bir birey olarak görünen Nuri, failin sıradan hayatla kurduğu ikiyüzlü gizli ittifakı temsil eder. Kürt sinemasında devletin paramiliter güçlerine dair erken örneklerden biri olan bu temsil, failliğin toplumsal dokuda nasıl görünmezleşip meşrulaştığını açık eder.

Gülistan’ın Nuri’yle karşılaşması, filmin finaline giden yolun ilk eşiğidir. Onu gördüğü anda, annesinin uyku öncesi anlattığı masallar zihninde canlanır: zilli kurt. Bizim de kaset kayıtlarından dinlediğimiz bu masal, hafızayla şimdi arasındaki köprüyü kurar. Köylerine dadanıp koyunları telef eden kurdu nihayet yakaladıklarında, kalabalık onu öldürmek ister; fakat köyün yaşlı ve bilge kişisi araya girerek farklı bir yol önerir: kurdun boynuna bir zil takmak. Böylece kurt hayatta kalır, ama asla saklanamaz. Gülistan da tam bu noktada masaldaki bilge kişinin tavrını hatırlatır bize. Faili öldürmez, onu görünür kılar. Çünkü şiddet ve fail, ancak görünür olduklarında unutturulamaz ve ancak o zaman hesap sorulabilir.

Barışın olacağı güne olan özlem

Filmin muhteşem sonunda kurtla “hesabını gördükten” sonra çocukları dilendiren bir çetenin peşine takılıp İstanbul’a gitmeye karar veren kardeşler bir arabanın kasasına binerek başka bir yolculuğa çıkarlar. Diyarbakır sokaklarında dolaşan kamera hayatın akışını, sokakları, Diyarbakır halkının yüzlerine yaptığı yakın çekimlerle gösterirken, arabanın penceresinden dışarıya bakan Gülistan kameraya, yani bize bakar. Gülistanın yaşadığı yere veda eden gözleri bizimkilerle buluşur.

Min Dît, bizi o gözlerin içindeki özleme yaklaştırıyor: barışın olacağı güne duyulan özleme. Bu bakış yalnızca Gülistan’ın özlemini değil, aynı zamanda bizimle kurulan doğrudan bir diyaloğu taşır.

Min Dît, bize “ben gördüm” diyen bir çocuğun tanıklığını bırakır; geriye düşen soru ise şudur: biz de gördük mü?

PaylaşTweetGönderPaylaşGönder
Önceki Haber

‘Bu sürecin en önemli göstergesi anadildir’

Sonraki Haber

Eylül

Sonraki Haber
Eylül

Eylül

SON HABERLER

Kürt halkının tarihsel konumu

Kürt halkının tarihsel konumu

Yazar: Bedri Adanır
8 Eylül 2025

Militarist kafayla ne ekolojik ne de toplumsal barış olur

Militarist kafayla ne ekolojik ne de toplumsal barış olur

Yazar: Heval Elçi
8 Eylül 2025

Eylül

Eylül

Yazar: Reyhan Hacıoğlu
8 Eylül 2025

Zilli Kurt’un izinde, barış peşinde: Min Dît (Ben Gördüm)

Zilli Kurt’un izinde, barış peşinde: Min Dît (Ben Gördüm)

Yazar: Heval Elçi
8 Eylül 2025

‘Bu sürecin en önemli göstergesi anadildir’

‘Bu sürecin en önemli göstergesi anadildir’

Yazar: Heval Elçi
8 Eylül 2025

Bakan Yerlikaya’dan CHP’ye tehdit: Devlet gereğini yapacak

Bakan Yerlikaya’dan CHP’ye tehdit: Devlet gereğini yapacak

Yazar: Yeni Yaşam
7 Eylül 2025

Tam zamanında yapılan uyarı

Tam zamanında yapılan uyarı

Yazar: Bedri Adanır
7 Eylül 2025

  • İletişim
  • Yazarlar
  • Gizlilik Politikası
yeniyasamgazetesi@gmail.com

© 2022 Yeni Yaşam Gazetesi - Tüm Hakları Saklıdır

Welcome Back!

Login to your account below

Forgotten Password?

Retrieve your password

Please enter your username or email address to reset your password.

Log In

Add New Playlist

E-gazete aboneliği için tıklayınız.

Sonuç Yok
Tüm Sonuçları Görüntüle
  • Tümü
  • Güncel
  • Yaşam
  • Söyleşi
  • Forum
  • Politika
  • Kadın
  • Dünya
  • Ortadoğu
  • Kültür
  • Emek-Ekonomi
  • Ekoloji
  • Emek-Ekonomi
  • Yazarlar
  • Editörün Seçtikleri
  • Panorama
    • Panorama 2024
    • Panorama 2023
    • Panorama 2022
  • Karikatür
  • Günün Manşeti

© 2022 Yeni Yaşam Gazetesi - Tüm Hakları Saklıdır