NADA Kongresi’ne katılan Afganistanlı aktivist Zoya El Ef, Afganistan’da kadınların yaşadığı sorunlara değinerek, ‘Bu seslerin susturulmasına daha fazla alan tanınmasına izin veremeyiz. Bu kadınların, bu insanların görünür olmasını sağlamalıyız’ dedi
2021 yılında Taliban’ın Afganistan’ın kontrolünü yeniden ele geçirmesi, özellikle kadınlar açısından ciddi sosyal, kültürel ve ekonomik sorunlara yol açtı. Taliban rejimi, kadın haklarını sistematik olarak kısıtlayan politikalarıyla kadınların kamusal alandaki varlığını büyük ölçüde sınırladı.
Kadın hakları alanında yaşanan bu ciddi gerilemeye karşı uluslararası kamuoyunda tepkiler artsa da, bugüne dek somut bir ilerleme sağlanabilmiş değil. Afganistanlı kadınlar, seslerinin duyulması ve haklarının geri verilmesi için dünya genelinden destek bekliyor.
Federe Kürdistan’da düzenlenen Ortadoğu ve Kuzey Afrika Bölgesel Demokratik Kadın Koalisyonu (NADA) 1’inci Kongresi’ne Afganistanlı kadınlar adına katılan Afganistan Bağımsız Kadınlar Aktivisti Zoya El Ef, değerlendirmelerde bulundu. Berlin’de kurdukları bir grupla faaliyet gösterdiklerini belirten Zoya El Ef, birinci ve ikinci nesil Afganistanlı kadınlardan oluşan bu topluluğun protesto kampları kurduğunu, gösteriler düzenlediğini ve dayanışma hareketlerine aktif şekilde katıldığını vurgulayarak, “Afganistan’ın gündemde kalmasını sağlamak için çalışıyoruz. Amacımız, bu meselenin unutulmaması, görünür tutulması ve özellikle NATO ülkeleri ile ABD’nin Afganistan’daki eylemlerinden sorumlu tutulmasıdır” dedi.
‘Dünya kamuoyu bu konuda bilgilendirilmeli’
Zoya El Ef ayrıca, 2020 tarihli Doha Anlaşmasına dikkat çekerek, Taliban’ın uluslararası alanda kabul görmesini sağlayan süreçlere karşı farkındalık oluşturmak istediklerini ifade ederek, “Taliban’ın meşrulaştırılma süreci, kabul edilemez. Bu sürece karşı durmalı ve dünya kamuoyunu bu konuda bilinçlendirmeliyiz” diye belirtti.
Kongrenin oldukça verimli geçtiğini belirten Zoya El Ef, Afganistanlı kadınların yaşadıklarını farklı ülkelerden gelen kadınlara aktarma fırsatı bulduklarını söyledi. “Biz, kendi kendini örgütleyen bir kolektifiz. Devlet destekli değiliz ve kendimizi ifade etme biçimimizi sansürleyen ya da kısıtlayan herhangi bir kuruma bağlı değiliz. Bu da bize Afganistan’daki durumu açıkça dile getirme imkânı sağlıyor,” diye devam eden Zoya El Ef, aynı zamanda, yaşadıkları ülkenin, yani “emperyal merkez” olarak tanımladığı Batı’nın, bu kriz üzerindeki tarihsel ve siyasi sorumluluğunu da unutturmamaları gerektiğini vurguladı.
‘Şu anki tablo çok ağır’
Afganistan’daki durumun, özellikle 2021’den bu yana, giderek felaket boyutuna ulaştığını söyleyen Zoya El Ef, ülkenin yüzde 98’lik bir nüfusunu etkileyen ağır bir kıtlıkla karşı karşıya olduğunu belirterek, “Bu dönemi özellikle konuşuyoruz, çünkü her dönem saatlerce tartışılabilir. Ancak şu anki tablo son derece ağır. Uygulanan ekonomik yaptırımlar, Taliban liderlerinden çok Afgan halkını etkiliyor. Taliban yöneticileri yurt dışına çıkıp kendi lehlerine lobi faaliyetleri yürütebilirken, kadınlar çalışamıyor, bulundukları bölgelerden çıkamıyor, geçimlerini sağlayamıyor” dedi. Zoya El Ef, son 40 yılda yaşanan savaşlar nedeniyle çok sayıda erkeğin hayatını kaybettiğini, dolayısıyla birçok kadının ailede temel geçim kaynağı haline geldiğini hatırlatarak bu durumun kadınlar açısından yalnızca ekonomik değil, aynı zamanda varoluşsal bir krize dönüştüğünü dile getirdi.
‘Kadınların görülmesini sağlamalıyız’
Afganistan’da kız çocuklarının beşinci sınıftan sonra okula devam edemediğine ve üniversiteye erişimlerinin tamamen engellendiğine dikkat çeken Zoya El Ef, bu durumun kadınlar arasında intihar oranlarını ciddi şekilde artırdığını dile getirdi. “Bu durum son derece yürek parçalayıcı. Bu seslerin susturulmasına daha fazla alan tanınmasına izin veremeyiz. Bu kadınların, bu insanların görülmesini sağlamamız gerekiyor” diyen Zoya El Ef ayrıca, sadece kadınların değil, tüm baskı altındaki kimliklerin görünürlüğünün sağlanması gerektiğini belirterek, “Kültürel hafızanın silinmesine karşı durmalı, aynı zamanda Afganistan’daki LGBTQ+ topluluğunun da görünür hâle gelmesi için mücadele etmeliyiz; çünkü onlar da şiddet dolu, son derece felaket koşullar altında yaşam mücadelesi veriyor” şeklinde konuştu.
Haber: Dilan Babat \ JINNEWS