10 Ekim Gar Katliamı’nda eşi Mustafa Budak’ı yitiren Hanife Budak, onurlu bir barış için geçmiş katliamlarla yüzleşme çağrısı yaptı. Hanife Budak, Barış Anneleri öncülüğünde İmralı’ya gitmek istediklerini söyledi
Ortadoğu’da devam eden savaş ve çatışmalar, 13 Haziran’da İran ve İsrail arasında başlayan bombardımanlarla daha da şiddetlendi. Aynı süreçte ABD de İran’daki nükleer tesislere yönelik saldırı düzenledi. Savaş ortamında Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan’ın 27 Şubat’ta yaptığı “Barış ve Demokratik Toplum Çağrısı”nın önemi bir kez daha ortaya çıktı. Yapılan çağrı ve adımlara rağmen iktidar kanadından henüz bir adım atılmaması bu süreçte acı yaşayan insanlar tarafından tepkiyle karşılanıyor.

10 Ekim 2015’te Ankara’da gerçekleştirilen Emek, Barış ve Demokrasi Mitingi’ne yönelik DAİŞ saldırısında ağır yaralanarak hayatını kaybeden Mustafa Budak’ın eşi Hanife Budak da adım atılmasını bekliyor. Süreci desteklediklerini ifade eden Hanife Budak, “Her türlü katliama, saldırıya ve eziyete rağmen biz barışı istiyoruz. Türkiye ve dünyaya barış gelsin. Eşimi barış yolunda kaybettim, bu yüzden barış bizim için çok kıymetli. Tüm bedellere rağmen Kürt ve Türk halklarının birlikte yaşamasını istiyoruz. Biz barış diyoruz ama karşı taraf halen buna yanaşmıyor. Barış çok ağır bir kelime ama biz sürecin başladığını hissediyoruz. Türkiye devleti ne zaman elini taşın altına koyacak, bunu bekliyoruz. Bahçeli bir adım attı, DEM Parti’ye elini uzattı, buna sevindik. Süreci destekliyoruz, her yerde barışı savunuyoruz. Ben göremesem de çocuklarım ya da torunlarım barışı görsün istiyorum. Umutluyuz ve barışın geleceğine inanıyoruz” dedi.
‘Temennimiz, asker ve gerilla ailelerinin bir araya gelmesi’
PKK’nin silah bırakma kararına rağmen iktidardan olumlu bir adım gelmemesinden duyduğu endişeyi dile getiren Hanife Budak, “Halen Kürtlere ‘terörist’ diyorlar. Bu söylemler güvenimizi sarsıyor. Acaba Osmanlı’nın oyunları mı devam ediyor? Kürt halkını yine kandırmaya mı çalışıyorlar? Ama artık eski Kürt halkı yok, kandırılmayacak. Biz halk olarak partimizin arkasındayız ve bu yolda yürüyoruz. Tüm dünyada savaşlar barışla bitti. Kan kanla yıkanmaz. Asker ve polis annelerine de üzülüyorum, onlar da evlatlarını kaybetti. Temennimiz, asker ve gerilla ailelerinin bir araya gelmesi. Birlikte barışı sağlayabiliriz. Geçmişte Kürt ve Türk halkı birlikte savaşlara gitti. Madem diğer ülkelere karşı birlikte savaşıp kazandık, neden şimdi Kürt yok sayılıyor? Kürtler ve Türkler bir araya gelirse, adalet de barış da gelir” ifadelerini kullandı.
‘Barış Anneleri öncülüğünde İmralı’ya gitmek bizim talebimiz’
Hanife Budak, iktidarın atması gereken adımlara ilişkin de şunları söyledi:
“Başkan Apo’nun (Abdullah Öcalan) özgürlüğüne kavuşması gerekiyor. Selahattin Demirtaş’ın ve suçsuz yere cezaevinde tutulan tüm Kürt siyasetçilerin serbest bırakılması lazım. Özellikle hasta tutsakların acilen tahliye edilmesi gerekiyor. 30-32 yıldır cezaevinde olan insanlar var, son nefeslerinde bile özgürlük göremediler, cenazeleri bize teslim edildi. Şakran Kadın Cezaevi’nde ciddi bir tecrit var. Kadınlar her zaman barışın öncüsüdür. Biz kadınlar barışı istiyoruz ve bunun için mücadele edeceğiz. Başta Barış Anneleri olmak üzere kadınların İmralı’ya gidip Başkan ile görüşmesi gerekiyor. Türk devleti bu yolun önünü açmalı. Açmazsa da biz kadınlar bu hakkımızı zorlamalıyız. Barış Anneleri öncülüğünde İmralı’ya gitmek bizim talebimiz. Başkan’ın serbest bırakılmasını istiyoruz.”
‘Asla yılmayacağız’
Barıştan yana olduklarını yineleyen Budak, “Eşim Ankara’ya barış için gitmişti. Onun mücadelesini sürdüreceğiz. 10 Ekim Katliamı’nın üzerinden 10 yıl geçti ama adalet yerini bulmadı. IŞİD militanları Rakka’dan kalkıp Türkiye’nin göbeğinde 105 kişiyi katlediyor ve devlet bu saldırıyı önleyemiyor. Bu da aklımıza birçok soru işareti getiriyor. Türkiye devleti ve emniyeti bu kadar zayıf mı? Devlet bu katliama göz yumdu ve bu insanları bilerek ölüme gönderdi. Onurlu bir barış için tarihsel bir yüzleşme gerekiyor. Kürt halkı Zilan, Dersim, Roboski gibi büyük katliamlar yaşadı. 10 Ekim Katliamı da bu tarihin bir parçası oldu. Biz katliamların faillerinin bulunmasını istiyoruz. Kim olduklarını biz biliyoruz, devlet de biliyor ama açıklamıyor. Bizi yıldırmak için her şeyi yapıyorlar ama biz asla yılmayacağız” diye konuştu.
Haber: Uğurcan Boztaş \ MA