Serhat’taki cezaevlerine dair bilgi veren TUAY-DER Wan Eşbaşkanı Rengin Karaduman, bölgede 17 kapalı cezaevinin olduğunu ve yaklaşık 344 siyasi tutsak olduğunu belirtti. Rengin Karaduman, yaşanan hak ihlaline dair ise şu örneği verdi, ‘Tutsaklar bilgi yarışması oynamışlar, ‘siz yasaklı bir şey yapıyorsunuz’ diyerek onları hücreye aldırmışlar. Bu cezalar kimliği ve iradeyi yok sayma anlamına geliyor’ dedi
Serhat Bölgesi’nde toplam 17 kapalı cezaevi bulunurken, bölgedeki 11 cezaevinde 344 siyasi tutsak ve 4 kentte ise toplam 424 siyasi tutsak ailesi bulunuyor. Cezaevlerinde insan hakları ihlallerinin sürdüğünü belirten TUAY-DER Wan Eşbaşkanı Rengin Karaduman, “Hasta tutsaklar derhal serbest bırakılmalı, keyfi uygulamalara son verilmeli ve umut hakkı tanınmalı” dedi.
Tecrit, işkence, sürgün, keyfi uygulamaların merkezlerine dönüşen cezaevlerinden her gün yeni b ir hak ihlali haberi geliyor. Özellikle hasta tutsaklar cezaevi koşullarından en çok etkilenenler arasında. Wan Tutuklu ve Hükümlü Aileleri ile Yardımlaşma Derneği’nin (TUHAY-DER) son verilerine göre, merkez ve ilçelerde 192, Îdir’de (Iğdır) 41, Colemêrg (Hakkari) merkez ve ilçelerinde 181, Mûş’ta 60, toplam 4 kentte 424 siyasi tutsak ailesi bulunuyor.
9 kentte 17 cezaevi bulunuyor
9 kentten oluşan Serhad Bölgesinde, Van T Tipi Kapalı Cezaevi, Iğdır S Tipi Kapalı Cezaevi, Erzurum H Tipi Yüksek Güvenlikli Kapalı Cezaevi, Erzurum E Tipi Kapalı Cezaevi, Erzurum Aziziye 1 Nolu Y Tipi Kapalı Cezaevi, Erzurum Aziziye 2 Nolu Y Tipi Kapalı Cezaevi, Erzurum Dumlu 1 Nolu Yüksek Güvenlikli Kapalı Cezaevi, Erzurum Dumlu 2 Nolu Yüksek Güvenlikli Kapalı Cezaevi, Hakkari Kapalı Cezaevi, Kars T Tipi Kapalı Cezaevi, Muş E Tipi Kapalı Cezaevi, Ağrı M Tipi Kapalı Cezaevi, Ağrı Patnos L Tipi Kapalı Cezaevi, Bitlis E Tipi Kapalı Cezaevi, Bitlis Ahlat T Tipi Kapalı Cezaevi, Kars T Tipi Kapalı Cezaevi, Ardahan T Tipi Kapalı Cezaevi olmak üzere toplam 17 kapalı cezaevi bulunuyor.
Somut adım olmalı ki halk inansın
Wan TUHAY-DER Eşbaşkanı Rengin Karaduman’ın verdiği bilgiye göre, 11 cezaevinde en az 344 siyasi tutsak bulunuyor. Rengin Karaduman, sürece dair devletin adım atması gerektiğini belirterek, “Kürt halkı üzerine düşen bütün adımları attı. Fesih kararı, silah bırakma, güçlerini geri çekme gibi adımlar zaten atıldı. Türkiye devletinin de bir adım atması lazım. Bu adım, bizim gerçekten Kürt halkının inanması için gerekli. Çünkü hala öyle bir somut adım atılmadığı için içimizde tedirginlik ve güvensizlik var” dedi.
Bir insan ömür boyu cezaevinde kalmamalı
Rengin Karaduman, cezaevlerindeki koşullara dikkat çekerek, hasta tutsakların durumunun acilen ele alınması gerektiğini belirtti. Ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasına dikkat çeken Rengin Karaduman, bunun insan hakları açısından yeniden ele alınması gerektiğini ifade etti. Rengin Karaduman, “İdam olmadığı için ağırlaştırılmış müebbet uygulanıyor. Bir insanın ömür boyu cezaevinde kalması kabul edilir bir durum değil. Zaten AİHM kararıyla, Sayın Abdullah Öcalan için böyle bir umut hakkı tanınmıştı. Türkiye’de de bunun bir an önce tanınması ve yasalara girmesi gerekiyor” dedi.
Cezalar kimliği yok saymak anlamına geliyor
Rengin Karaduman, cezaevlerinde uygulanan infaz yöntemleri ve pişmanlık dayatmalarının siyasi tutsaklara yönelik bütüncül bir yaklaşımın parçası olduğunu vurgulayarak şunları dile getirdi: “Cezaevlerinde infaz uygulamaları ve pişmanlık tartışmaları birbirleriyle bağlantılı konular, ikisi de genellikle siyasi tutsaklara karşı gösterilen bir yaklaşımdır. Bu yaklaşımda tutsakların siyasi düşüncesi, kimliği ve iradesi hedef alınmaktadır. Cezaevi idareleri tarafından sergilenen bu tavır yıllardır devam ediyor, yargı organları da genelde cezaevi idaresinin kararlarını onaylıyor. Bu siyasi yaklaşımın son bulması gerekiyor. Hasta tutsakların bir an önce serbest bırakılması, Umut Hakkı’nın yürürlüğe girmesi gerek. Cezası biten arkadaşlarımız için ‘pişmansan çıkarsın’ denilmesi gibi uygulamalar kabul edilemez. Tutsaklar bilgi yarışması oynamışlar, ‘siz yasaklı bir şey yapıyorsunuz’ diyerek onları hücreye aldırmışlar. Bunlar çok ağır, gurur kırıcı uygulamalar. Bu cezalar kimliği ve iradeyi yok sayma anlamına geliyor. Pişmanlık dayatılması kabul edilemez.”
Haber: Büşra Turan / JINNEWS









