• İletişim
  • Yazarlar
  • Gizlilik Politikası
19 Temmuz 2025 Cumartesi
Sonuç Yok
Tüm Sonuçları Görüntüle
ABONE OL!
GİRİŞ YAP
Yeni Yaşam Gazetesi
JIN
  • Anasayfa
  • Gündem
    • Güncel
    • Yaşam
    • Söyleşi
    • Forum
    • Politika
  • Günün Manşeti
    • Karikatür
  • Kadın
  • Dünya
    • Ortadoğu
  • Kültür
  • Ekoloji
  • Emek
  • Yazarlar
  • Panorama
    • Panorama 2024
    • Panorama 2023
    • Panorama 2022
  • Tümü
  • Anasayfa
  • Gündem
    • Güncel
    • Yaşam
    • Söyleşi
    • Forum
    • Politika
  • Günün Manşeti
    • Karikatür
  • Kadın
  • Dünya
    • Ortadoğu
  • Kültür
  • Ekoloji
  • Emek
  • Yazarlar
  • Panorama
    • Panorama 2024
    • Panorama 2023
    • Panorama 2022
  • Tümü
Sonuç Yok
Tüm Sonuçları Görüntüle
Yeni Yaşam Gazetesi
Sonuç Yok
Tüm Sonuçları Görüntüle
Ana Sayfa Manşet

Vali: 2 polisin öldürülmesi siyasi değil, adli vakadır

31 Ağustos 2019 Cumartesi - 11:57
Kategori: Manşet, Politika

Ceylanpınar’da 2 polisin öldürülmesiyle ilgili dönemin Urfa Valisi ile yaptığı  görüşmeyi anlatan Leyla Güven, Valinin kendisine, “O polisler aslında 3 arkadaşlardı. polislerden biri diğer ikisiyle bir husumet yaşamış ve 2 polisi öldürüp gitmiş. Dolayısıyla bu olay siyasi bir olay değil” dediğini aktardı.

PKK Lideri Abdullah Öcalan ile devlet arasında 2013 yılında başlayan görüşmelerin 5 Nisan 2015’te sonlandırılması ardından hükümetin devreye koyduğu savaş süreci devam ediyor. Görüşmelerin sonlandırılması ardından 5 Haziran 2015’te Diyarbakır’da meydana gelen bombalı saldırı ardından 20 Temmuz 2015’te Suruç’ta ikinci bombalı saldırı meydana geldi. Ülkenin adım adım savaşa sürüklendiği bir dönemde Urfa’nın Ceylanpınar ilçesinde 22 Temmuz 2015’te polis memurları Feyyaz Yumuşak ve Okan Uçar’ın evlerinde öldürülmesi, Öcalan ile devlet arasında sürdürülen “Çözüm süreci”nin sona erdirilmesine gerekçe gösterildi. Dönemin Başbakanı Ahmet Davutoğlu, 24 Temmuz 2015’te resmen savaş sürecinin başlatıldığını açıkladı.

1 Eylül Dünya Barış Günü bir kez daha savaş ortamında karşılanırken, Demokratik Toplum Kongresi (DTK) Eşbaşkanı ve Halkların Demokratik Partisi (HDP) Hakkari Milletvekili Leyla Güven, iki polisin öldürülmesiyle ilgili önemli bilgiler paylaştı. Mezopotamya Ajansı’ndan Özgür Paksoy’un haberine göre, O dönem HDP Urfa Milletvekili olan Güven, 2 polisin öldürülmesi ardından Ceylanpınar’da ev baskınları sonucu gözaltına alınanların işkenceye maruz kalmaları üzerine Urfa Emniyet Müdürü’nü aradığını ve işkence iddiaları üzerine tartışma yaşadıklarını söyledi. Emniyet müdürünün işkence iddialarına, “Ne bekliyordunuz, iki polisimizi öldürenlere çiçek mi vereceğiz?” şeklinde karşılık verdiğini ve bunun üzerine kendisinin “Haddinizi bilin işkence yaptığınızı kabul ediyorsunuz” diyerek telefonu kapattığını aktardı.

‘Bu olay siyasi bir olay değil. Bu adli bir vakadır’ 

Güven, ardından konuyla ilgili aradığı Urfa Valisi İzzettin Küçük ile aralarındaki diyalogu şöyle aktardı: “Urfa Valisine emniyet müdürünün yaklaşımını, işkenceyi aslında kabul ettiğini, bunun da bir suç olduğunu ve kendisinin bu konuya müdahale etmesini istedim. Vali, ‘Vekil hanım olay öyle değil. İşkence varsa ben ararım o emniyet müdürüne de haddini bildiririm. Tabi ki işkence olmaz olmamalıdır, ben takip edeceğim’ dedi. Ve Ceylanpınar olayıyla ilgili de, ‘Bir de şunu bilmenizi isterim, o polisler aslında 3 arkadaşlardı. Onlardan bir tanesinin diğer ikisiyle aralarında bir husumet yaşanmış ve oradan ayrılmış. Hepsinde ayrı ayrı o binanın anahtarı varmış. Dolayısıyla bu olay siyasi bir olay değil. Bu adli bir vakadır. O polis öfkelendiği için 2 polisi bir gece kendi anahtarıyla kapıyı açarak öldürüp gidiyor. Biz olayın bu şekilde gerçekleştiğine dair duyum aldık. Dolayısıyla bu diğer söylenen şeyler doğru değil’ şeklinde itiraflarda bulundu.”

‘AKP iktidarı bir çatışma süreci başlatmak istiyordu’ 

Başlatılan savaş sürecinin gerekçesi yapılan 2 polisin öldürülmesinin siyasi bir jargona büründürüldüğünü ve olayın PKK’ye mal edildiğini belirten Güven, “AKP iktidarı bir çatışma süreci başlatmak istiyordu. 7 Haziran’da çok büyük bir yenilgi almıştılar. 7 Haziran ile 1 Kasım arasında bir savaş başlatarak, aslında ‘her gün cenazeler gelsin ki biz bunun propagandasını yaparak milliyetçi cepheden tekrar oy devşirelim’ anlayışı ile yapıldığını düşünüyorum” dedi.

‘Provokatif bir eylem’ 

Ceylanpınar olayının çözüm sürecine yönelik provokatif bir eylem olduğunu dile getiren Güven, “Ne zaman barışa dair güçlü bir irade gelişse, hemen anında savaşın devam etmesini isteyen ve savaştan beslenen güçler, çeşitli provokatif eylemlerle bu süreci durdurmaya çalışırlar. Aslında Ceylanpınar olayı da aynı böyle bir süreçti. Tam insanlarda umut gelişmişken, Sayın Öcalan 2013 Newrozu’nda çok güçlü bir irade ile ortaya bir barış projesi sunmuşken, olayın yaşanmış olması, Türkiye tarihinde Özal’dan bu yana birçok gelişmenin farklı şekillerde üzerinde durmamızı gerektiren bir durum ortaya koyuyor” diye konuştu.

‘Barış için çalışmaya devam edeceğiz’ 

Ceylanpınar olayıyla ilgili hakikatin araştırılması gerektiğini altını çizen Güven, “1 Eylül Dünya Barış Günü vesilesiyle; her ne kadar savaşlar yaşanmış olsa da, nihayetinde barış gelmiştir. Bizim Ortadoğu coğrafyası barışa susamış bir coğrafyadır. 1 Eylül’ün bütün dünyada kalıcı bir barışa vesile olmasını yürekten diliyorum. Bunun gerçekleşmesi için de elimizden geldiği kadar barışı haykırmaya ve barış için çalışmaya devam edeceğiz” ifadelerini kullandı.

‘Savaş yıkımdır’ 

Öcalan’ın “Gandi” örneğini anımsatan Güven, şunları söyledi: “Sayın Öcalan’ın da belirttiği gibi Gandivari çalışma ve sivil itaatsizlik ile herkesi bu konuya kanalize edecek, herkesin barışa dair söz söyleyebileceği bir ortamı yaratmak için elimizden geleni yapacağız. Savaş gerçekten yıkımdır, gözyaşıdır, fakirliktir, sefalettir, işsizliktir ve katliamdır. Ama barış güzelliktir, özgürlüktür, huzurlu bir yaşamdır. Dolayısıyla halklar barışı çoktan hak etmişler. Barışın kalıcı olması için de bizler elimizden geleni yapacağız. Herkesin bu konuda duyarları olması için daha yoğun bir çaba içinde olacağız.”

 

PaylaşTweetGönderPaylaşGönder
Önceki Haber

‘Seçtiğimiz yüreğimizdedir’

Sonraki Haber

Tutuklu kadınlar: Tedavi hakkımız engelleniyor

Sonraki Haber

Tutuklu kadınlar: Tedavi hakkımız engelleniyor

SON HABERLER

El koyma, çökme, ele geçirme

Neden duymayız birbirimizi, neden görmeyiz gerçekleri?

Yazar: Yeni Yaşam
19 Temmuz 2025

Muhalefet mi dediniz?

Demokrasi, yurttaşlık, sınıf mücadelesi

Yazar: Yeni Yaşam
19 Temmuz 2025

Hak savunuculuğunun bedeli!

Zıtların birliği ve kapımızdaki yeni savaş

Yazar: Yeni Yaşam
19 Temmuz 2025

ABD seçim sonuçları ve  kötülüğün ardına kadar açılan kapıları

Barışa giden yolda belirsizlikler

Yazar: Yeni Yaşam
19 Temmuz 2025

DEM Parti: Mahkeme açıkça suç işliyor

DEM Parti: Mahkeme açıkça suç işliyor

Yazar: Yeni Yaşam
19 Temmuz 2025

Demokratik siyaset ve dili

Demokratik siyaset ve dili

Yazar: Yeni Yaşam
19 Temmuz 2025

Öcalan’ın çağrısı, süreç ve çağ analizi

Öcalan’ın çağrısı, süreç ve çağ analizi

Yazar: Yeni Yaşam
19 Temmuz 2025

  • İletişim
  • Yazarlar
  • Gizlilik Politikası
yeniyasamgazetesi@gmail.com

© 2022 Yeni Yaşam Gazetesi - Tüm Hakları Saklıdır

Welcome Back!

Login to your account below

Forgotten Password?

Retrieve your password

Please enter your username or email address to reset your password.

Log In

Add New Playlist

E-gazete aboneliği için tıklayınız.

Sonuç Yok
Tüm Sonuçları Görüntüle
  • Tümü
  • Güncel
  • Yaşam
  • Söyleşi
  • Forum
  • Politika
  • Kadın
  • Dünya
  • Ortadoğu
  • Kültür
  • Emek-Ekonomi
  • Ekoloji
  • Emek-Ekonomi
  • Yazarlar
  • Editörün Seçtikleri
  • Panorama
    • Panorama 2024
    • Panorama 2023
    • Panorama 2022
  • Karikatür
  • Günün Manşeti

© 2022 Yeni Yaşam Gazetesi - Tüm Hakları Saklıdır