ABD’nin New York kentinde düzenlenen 74. Birleşmiş Milletler (BM) Genel Kurul çalışmalarına katılan Cumhurbaşkanı ve AKP Genel Başkanı Tayyip Erdoğan, ABD’den ayrıldı. Erdoğan, Trump ile yüzyüze görüşme yapmadan döndü. 21-25 Eylül tarihleri arasında gerçekleşen Erdoğan’ın ziyareti öncesinde ABD Başkanı Donald Trump ile yüzyüze görüşme yapılacağı belirtilmişti. Erdoğan ve Trump görüşmesinde özellikle Kuzey ve Doğu Suriye’nin gündeme geleceği ifade edilmişti. Erdoğan, ABD’ye gitmeden önce ABD’nin taleplerini karşılamaması halinde Kuzey Suriye’ye Eylül sonunda gireceklerini söylemiş ve “BM Genel Kurulu’nda Sayın Trump ile bir araya geleceğiz” diyerek orada nihai kararın çıkacağı mesajı vermişti.
Kuzey Suriye cevabı mı?
Erdoğan’ın 4 günlük ziyaret sürecinde beklenen gerçekleşmedi. Erdoğan Trump ile 22 Eylül tarihinde bulunduğu ABD’de bir telefon görüşmesi gerçekleştirdi. Liderlerin gittikleri ülkelerde telefonla görüşmesi neredeyse hiç yaşanmayan bu durum. Telefon görüşmesi kamuoyu ve siyaset çevrelerinde tartışmalara neden oldu. İki lider arasında yapılan telefon görüşmesine ilişkin “Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın ABD’de başkanlık seçimi kampanyası gezisinde bulunan Trump ile yaptığı görüşmede, ikili ilişkiler ve bölgesel konuların ele alındığı belirtildi” şeklindeki açıklama ile yetinildi. Trump ve Erdoğan görüşmesinin yüzyüze yapılıp yapılmayacağına ilişkin belirsizlik devam ederken önceki gün iki lider yemek öncesi bir fotoğraf karesinde bir araya geldi. Trump, Erdoğan ile BM Genel Kurul Heyet Başkanları onuruna verilen yemekte ayak üstü poz vermekle yetindi. Ziyaret öncesi yapılan yüzyüze görüşme açıklamasına rağmen Trump’ın Erdoğan ile görüşmemesi, başta Kuzey ve Doğu Suriye olmak üzere, Türkiye’nin isteklerinin ABD tarafından sıcak karşılanmadığı, görüşmenin de bu nedenle yapılmadığı şeklinde yorumlandı.
TV programına katıldı
Öte yandan Fox News televizyonuna katılan Erdoğan, gündeme ilişkin kimi konularda değerlendirmelerde bulundu. ABD ile Rusya’dan alınan S400’ler nedeniyle yaşanan krizi gözardı eden Erdoğan, ilişkilerin iyi olduğunu iddia etti. Erdoğan, “Sayın Trump ile Sayın Obama ile ilgili böyle bir kızıştırmanın içine girmek istemem ama bizim, Sayın Trump’ın göreve geldiğinden bu yana münasebetlerimizin gayet iyi olduğunu söyleyebilirim” ifadelerini kullandı. En fazla tutuklu gazetecinin Türkiye’de olduğunu sorulması üzerine Erdoğan, kendisinin verdiği emirleri gündeme getirmeden kararı yargının verdiğini savundu. Erdoğan, “Yargıya müdahale edilir mi? Amerika’da terörle ilişkili olduğu için içeri atılanlar yok mu? Yüzlerce, binlerce insan Amerika’da da terörle ilişkisi varsa içeri atılıyor. Daha ileri gidiyorum. Amerikan polisi yeri geldiği zaman yerlerde süründürerek, yeri geldiği zaman silahla müdahale etmek suretiyle nice insanları kalkıp yaralıyor veya olduğu yerde öldürüyor” dedi.
Gazeteciyi azarladı
Konuşmasının devamında bu sorunun sorulmasına tepkilenen Erdoğan, gazeteciyi azarladı, “yargı mensubu olmakla” suçladı. Erdoğan şöyle dedi: “Ama siz şu anda yargı mensubu gibi konuşuyorsunuz. Gazeteci gibi değil. Bir defa bu noktada gazeteci gibi konuşun ve benden de siyasetçi olarak cevabını alın. Bakın ne diyorum, devlete karşı darbe girişiminde bulunan, bir DEAŞ mensubu kişi gazeteci diye serbest kalsa ABD’de buna ne dersiniz? İyi yaptı, doğru yaptı diyebilir misiniz? Burada yargı kararını veriyor, verdikten sonra da emniyet, kolluk görevlileri onları gözaltına alır, yargıya teslim eder. Şu anda ben FETÖ ile ilgili DEAŞ’tan hiçbir farkı yok, devlete darbe yapıyor ve ben buradan istiyorum ama alamıyorum.” Erdoğan, ABD’ye gitmeden önce de Türkiye’de yayında olan FOX Tv muhabirinin sorusuna tepki göstererek muhabiri azarlamıştı.
Tutuklu gazeteci yokmuş Tutuklu gazetecilere ilişkin verilen rakamları “abartılı” bulan Erdoğan, “Şu anda sizin verdiğiniz rakamlar da çok hayali rakamlar, onu da söyleyeyim. Bu kadar gazeteci içerde falan böyle bir şey yok” sözleri ile cezaevlerinde gazetecilerin olmadığını savundu. Devamla, “Şahsımı, ailemi öldürmeye gelen bu FETÖ’cüleri ülkemde yakaladıktan sonra serbest mi bırakacağız. Eğer 15 dakika daha gecikmiş olsaydım bugün hayatta yoktum ve benim iki korumam öldürüldü. İki tane bayan korumam yaralandı. Bunu neyle izah edeceksiniz?” diyen Erdoğan’ın hangi gazetecileri suçladığı da anlaşılmadı.
HABER MERKEZİ