Çankaya Üniversitesi Hukuk Fakültesi Araştırma Görevlisi Ceren Damar’ın katili Hasan İsmail Hikmet, 27 Eylül’deki duruşmada, ilk ifadesini değiştirdi ve Ceren Damar ile ilişkileri olduğunu, Ceren Damar’ın kıskançlık yüzünden sadece kendisine kopya işlemi yaptığını ve sonra kendisinin cinnet geçirerek Ceren Damar’ı öldürdüğünü iddia etti. Katil, ilk ifadesinde böyle söylememiş, kopya çektiğini, Ceren Damar’ın kendisini yakaladığını ve işlem yaptığını, kendisinin de Ceren Damar’ı bu nedenle öldürdüğünü söylemişti. Yani ilk duruşmada kadın katili erkeklerin pek çoğunun yaptığı gibi ifade değiştirdi. Maksadı elbette indirim alıp daha az ceza ile yırtmaktı.
Bu şahsın hukuk bilgisi nedir bilinmez. Ama ne denli baba parasıyla okursa okusun, ya da kazara o okulu kazanmasına rağmen ne denli dersle, okulla, hukuk teori ve pratiğiyle alakasız olursa olsun muhakkak bir şeyler çalınmıştır kulağına. İyi kötü ceza indirimleri hakkında genel bilgisi vardır. Nasıl olmaz? Sokaktaki ‘adam’ dahi bir kadını öldürdüğünde, bir kadına tecavüz ettiğinde nasıl ve nereden indirim alacağını, ağır cezadan yırtacağını biliyor ve hazırlıklı geliyor. Karar duruşmasından önce tıraş oluyor, takım elbise giyiyor, uslu uslu duruyor, baktı bunlar tek başına yetmeyecek gibi o vakit, ‘çok seviyordum’, ‘kıskandım’, ‘aldattı beni’ ,’gururumla oynadı’ , ‘erkekliğime laf etti’ gibi cümleler sarf ediyor. Çünkü biliyor ki bunlar daha önce işe yaradı. Kadın katilleri böylelikle haksız tahrik ya da iyi hal indirimlerini kolaylıkla alabildi.
Bu ülkede bir şeylerin hükmedenleri, iktidarı, ezeni, sömüreni, uydurukçusu, ‘mağdur’ edebiyatı yapmayı çok iyi bilir. Ülkeyi betona boğar, yeşili adım adım ve planlı bir biçimde yok eder, her yeri şantiye alanına çevirir, ama ona haksızlık ediliyordur o çevrecinin daniskasıdır. Ya da Ceren Damar’ın katilinin avukatlığını yaparken, yaptığı meslek etiğine ve ilkelerine baştan sona aykırı ve meslekten ihracını gerektiren pespaye beyanlarına yönelik tepkileri, ‘ben kadına yönelik şiddetle mücadelenin ülkedeki öncüsüyüm’ diyerek savuşturmaya, kendini aklamaya çalışır ve de kendisine haksızlık ediliyordur. Bu kişiler, utanma nedir bilmiyorlardır elbet.
Katilin avukatı, beterin beteri bir savunma ile, muhtemelen katilin değişen ifadesinin de mimarı olarak, ‘ben savunma yapmadım, savunmayı sanık yaptı, ben hukuki tespit yaptım’ diyerek, bu ülkede her önünde gelenin profesör de olabileceğini bize göstermiştir. Bir avukatın savunman olduğunu bilmemesinin mümkün olmadığı gibi, kendi yalan beyanlarının da hukuki tespit değil sanığı savunmak maksatlı cümleler olduğunun gayet farkındadır.
Hasan İsmail Hikmet, bu ülkedeki pek çok kadın katilinden sadece biri. Canının istediği şey olmadı diye, her istediğini her istediği zaman yapamadı diye, bir cinayet planladı ve okuldan çıkıp, eve gidip, evden silah alarak ve her ne hikmetse okula o silahla girebilerek asistan hocası Ceren Damarı öldürdü. Hasan İsmail Hikmet, tasarlayarak bir cinayet işledi ve şimdi de ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası alma ihtimaline karşı biz feministlerin ‘erkeklik indirimi’ dediği haksız tahrik indirime oynuyor. Çünkü ağırlaştırılmış müebbet yerine müebbet alırsa bir noktada dışarı çıkabilecek. Bir sonraki duruşmaya tıraşlı ve takım elbiseli gelmemesi için de hiçbir sebep yok ayrıca. Bir de iyi hal indirimini neden almasın değil mi bu kadın katili?
Kadınlar her gün erkekler tarafından öldürülüyor. Bu nedenle Kadınlar Birlikte Güçlü’nün çağrısıyla, ‘Kadın Cinayetlerini Acil Önle’ diyen onlarca kadın, İstanbul Kadıköy’de 25 Kasım’a kadar sürecek kampanyayı da başlattı. ‘’Artık bir kişi daha eksilmeye tahammülümüz yok” dedi kadınlar. Bu nedenle biz kadınlar, 25 Kasım’a kadar her gün saat 20.00’de evde, sokakta, iş yerinde, her yerde, 5 dakika boyunca kadın cinayetlerine karşı ses çıkarıyoruz.