Kuzey ve Doğu Suriye’ye yönelik başlatılan operasyona tepkiler dinmiyor. Kürtlerin kazanımlarının hedef alındığını belirten siyasi parti temsilcileri, AKP’nin kaybedişini operasyonla örtmeye çalıştığını belirtiyor
Türkiye’nin Kuzey ve Doğu Suriye’ye yönelik olarak başlattığı operasyona tepkiler günden güne artıyor. HDP, EMEP, DDKD ve Azadi Partisi temsilcileri iktidara tepki gösterdi.
EMEP İzmir İl Başkanı Emine Uyar, savaşın her şeyden önce ölüm getirdiğini ve hiç kimseye bir kazanım sağlamayacağını söyledi. Uyar, “Geride çocukları ölmüş, gözü yaşlı anneler, ailelerini kaybetmiş çocuklar, sevdiklerini kaybetmiş milyonlarca insan bırakan savaşlar, bir yıkımdır” dedi.
Kuzey ve Doğu Suriye’ye yönelik operasyonun da Türkiye halklarının istediği, çıkarına olan bir operasyon olmadığını vurgulayan Uyar, “AKP’nin artık güç kaybettiğinin en somut göstergesi 31 Mart seçimlerinin sonuçları oldu. Bu güç kaybından doğan krizlerin üzerini örtmek için böyle bir operasyona girdi ve buradan bir kurtuluş umudu arıyor kendisine. Türkiye’ye demokrasinin gelmesi, savaşların bitmesi için 31 Mart olduğu gibi en geniş kesimlerin bu taleplerle bir araya gelmesi gerekiyor. Asgari müşterek bir zeminde buluşmamız gerekiyor. Bunu sağlamadıkça işimiz zor, hükümet de bunu biliyor ve bölmek için birçok manevra yapıyor. Onlara karşı birlikte durmalıyız, halkların çıkarı buradadır” dedi.
Uyar, savaş politikalarına karşı barışı savunanların maruz kaldığı yasak ve baskıları da eleştirdi. Savaşa karşı eylem yapmak isteyen kurumların açıklama yapmalarına izin verilmediğini belirten Uyar, “Bu eylem yasakları sokağa çıkmamızı engelleyemez. Çünkü barış demek, yaşam demek. İşte bu yüzden barış dememizi engelleyemezler” diye konuştu.
Savaşın can kayıplarının yanı sıra ekonomik sorunlara neden olduğunu söyleyen Uyar, şunları ekledi: “Suriye’den cenazeler gelmeye başladığında, bu halk birbirine kışkırtılacak. İktidar bunu çok iyi yapıyor maalesef. Tezkere ve savaş meselesinde de bunu yaşıyoruz. Devletin ‘güvenlik kaygısı’ gerekçesiyle savaş yapmak istediğini söylemesi halkta bir yanılsamaya neden oluyor ve bölünme de buradan başlıyor. Güvenlik savaşla sağlanamaz. Güvenliğimizi asıl sağlayacak olan barıştır. Barışı sağlayabiliyorsak, o zaman güvendeyiz demektir.”
ABD, Rusya ve diğer bütün güçlerin Suriye’den elini çekmesi gerektiğini belirten Uyar, Suriye halklarının kaderlerini ancak kendilerinin tayin edebileceğini kaydetti.
‘Güvenli bölge savaşla olmaz’
Azadi Partisi Genel Başkanı Ayetullah Aşiti ise, operasyona gerekçe yapılan ‘Güvenli Bölge’nin savaş ve çatışma ile inşa edilmeyeceğini söyledi.
Kürtlere yönelik yürütülen bu savaşa sessiz kalmaları nedeniyle özellikle Müslüman Türklere seslenen Aşiti, “Kürtler sizin düşmanınız değil. Türk Müslümanlara, demokratlara ve insanım diyenlere soruyorum, Rojava’daki Kürtler kafir mi ki, siz Fetih Suresi okuyarak savaşa gidiyorsunuz? Erdoğan, Dersim Katliamı için özür dilemişti, şu an Rojava’da yaptığına bakın. Özür dilemek marifet değil, asıl marifet özür dilenen bir eylemi bir daha gerçekleştirmemektir. Kendine ‘insanım’ diyenlere şunu söylüyorum; Kürtler neyin davasında diye araştırsınlar. Eğer Kürtlerin davası onların öldürülmelerine nedense buyursunlar, baş göz üstüne. Ancak bir düşünün Kürtler neden ölüyor?” diye sordu.
Kürt halkına da çağrı yapan Aşiti, Kürtleri kendilerini birbirine düşüren egemen devletlerin oyunlarına gelmemesi gerektiğini belirtti.
Kurtulan: Savaş karşıtları birleşmeli
Jinnews’ten Habibe Eren’e konuyan HDP Grup Başkanvekili Fatma Kurtulan operasyon ve muhalefetin tutumuna ilişkin konuştu.
Afrin’e yönelik operasyonu hatırlatan Kurtulan, bu operasyonu da “işgal” olarak nitelendirdi. Kurtulan, “Efrîn üzerinden baktığımızda tümüyle artık üniversitesini kurmaya çalışıyor, kaymakamını atıyor. Orada yerleştirdiği ÖSO elemanları ve IŞİD yandaşları ile birlikte kendini orada yerleşik bir sisteme geçirme aşamasında” dedi.
Türkiye’nin uzun zamandır sınırlarının tehlikede olduğunu iddia ederek “güvenli bölge” istediğini ifade eden Kurtulan, özellikle ABD Başkanı Donald Trump’ın askerlerini bölgeden çekeceği açıklamasının ardından Türkiye ile belli anlamda bir uzlaşı ile karşılıklı bir sonuca vardıklarını vurguladı. Hükümetin şu an savaşarak daha fazla ayakta kalmayı amaçladığının altını çizen Kurtulan, şöyle devam etti: “Kürtlere, hak arayışında olan ve bu sisteme itirazı olan herkese karşı topyekûn bir savaşı büyüterek, baskıyı arttırarak ayakta durmaya çalışan bir hükümet var. Şu an yapmak istediği sarsılan iktidarı, iç çelişkileri, yönetememe durumu ile birlikte her alanda oluşan krizin yönünü dağıtmak. Türkiye’yi bu yöntemle ‘muhalefet ediyor’ dediğimiz partileri ve çeperinde duran kitleleri kendi etrafında tutma çabasında.”
Şu ana kadar sınırdan tek taşın bile Türkiye tarafına atılmamasına rağmen sınır güvenliğinin bahane edildiğini dile getiren Kurtulan şunları dile getirdi: “Kürt kazanımlarını ve ortak yaşam sistemini hedef alıyor. IŞİD’in gerilemesine Kürtlerin önemli bir katkısı var.Tehlike hala Ortadoğu’nun genelinde olduğu gibi Suriye’de de devam ediyor. Yaklaşık 9 bin IŞİD çetesinden söz ediliyor. Aileleri ile birlikte orada konumlandığını hesaplarsak bu sayı 30 binlere varıyor. Türkiye’nin IŞİD’le çok iş tuttuğunu, ticari ilişkileri olduğunu dünya biliyor. Kadınların satılmasına varan ilişkileri oldu. Bu basına da yansıdı. Antep’te, Urfa’da kadınların satıldığı, bürolar kurulduğunu ve Türkiye topraklarında bu şekilde IŞİD’e finans sağladığını hepimiz biliyoruz. Kirli ilişkiler hala devam ediyor. Türkiye’nin girmesiyle bunlar daha da cesaretlenecek.”
Operasyonun Suriye’nin toprak bütünlüğünü de ihlal edeceğini kaydeden Kurtulan, Türkiye’nin dolaylı da olsa bir savaş suçu işlediğini söyledi.
Kurtulan savaş karşıtlarının sesini yükseltmesi gerektiğini söyledi. Kurtulan, ana muhalefet partisi CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun savaş tezkeresine, “Orada savaşan çocukların annelerin hatırına evet diyeceğiz” söylemini ise “Bir anne düşünülüyorsa savaşa gitmesine el kaldırılmaz” şeklinde belirtti.
Okumuş: AKP’nin değirmenine su taşıdı
Devrimci Demokratik Kürt Derneği (DDKD) Diyarbakır Sözcüsü Abdulhey Okumuş, öne farklı gerekçeler sürülse de Türkiye’nin Kuzey ve Doğu Suriye’ye dönük saldırılarının altında “Kürt düşmanlığı”nın yattığını dile getirdi.
Cumhuriyetin kurulduğu günden bu yana Kürtlerin varlığını tehlike olarak gören hükümetlerin Kürtlerin statü sahibi olmasını engellemeye yönelik girişimler içinde olduklarını dile getiren Okumuş, gittikçe güç kaybeden AKP’nin de savaş politikalarıyla iktidarını sürdürmeye çalıştığını kaydetti.
Okumuş’a göre, Kürtler ve topraklarına yönelik saldırılar yaşanmasının en önemli nedeni ulusal birliklerini sağlayamaması. Okumuş, şunları söyledi: “Farklı düşünen tüm Kürt güçlerinin siyasi ve askeri alarak, uluslararası alanda, özellikle diplomasi ve lobi faaliyetlerinde bir araya gelmeleri gerekmektedir.”
Okumuş, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun savaş tezkeresine destek veren açıklamalarını da eleştirdi. Okumuş, CHP’nin her dönem Kürtlere dönük savaş konusunda AKP’nin değirmenine su taşıdığını ifade etti. Okumuş, Türkiye’nin giriştiği saldırıların sadece Kuzey ve Doğu Suriye’de yaşayan halklara zarar vermeyeceğini, Türk halkının da büyük zararlar göreceğini söyledi.
CHP şaşırtmadı
Kuzey ve Doğu Suriye’ye başlatılan operasyonun iktidar partisi için iç konsolidasyonu sağlama, iç sorunları bastırma ve kaybettiklerini geri kazanma hamlesi olduğunu ifade eden akademisyen Sibel Özbudun, burjuva iktidarlarındaki her hamlenin yeni sorunlara yol açacağını dile getirdi. Askeri operasyonun Türkiye için ekonomik, siyasi, sosyal ve kültürel olarak bir yarılma yaratacağını söyleyen Özbudun, “Bu askeri müdahalenin orta vadede Türkiye açısından çok ciddi sorunlar yaratacağını düşünüyorum” dedi.
Halklar ve devletler arasında hiçbir sorunun savaşla çözülemeyeceğine dikkat çeken yazar Temel Demirer ise, sorunların ancak diyalogla çözülebileceğini söyledi. CHP’nin tezkereye evet demesini eleştiren Demirer, “CHP’nin bu tavrı beni şaşırtmadı. CHP’yi destekleyenler bu tavra şaşırdı. Ben o şaşıranlardan değilim, çünkü ben CHP’yi bugüne kadar hiç desteklemedim. Devrimcilerin CHP’nin desteğine ihtiyacı olduğunu düşünmüyorum” dedi.
‘Herkes sesini yükseltmeli’
HDK İzmir Eşsözcüsü Ayşe Yılmaz, operasyona tepki göstererek, “Türkiye, 2011’den beri işgal planları yapıyor” dedi.
Jİnnews’ten Melike Aydın’a konuşan Yılmaz, her bir kuruma, anlayışa, politik merkeze görev düştüğünü söyledi. Yılmaz şöyle dedi: “Kürt, Türk fark etmez evlatlarımız ölecek. Çünkü Rojava ‘teslim olmayacağım, kendi statükomu kuracağım’ diyor. Öte taraftan emperyalist ülkelerle paslaşarak geliştirilen işgal planının Türkiye’ye yansıması da kötü olacak. AKP-MHP bloğunun halklara reva gördüğü bu yaşam kabul edilir değil. Bunu örtülemek, bir nebze kendine nefes alabileceği bir alan yaratmak için giriştiği işgal planıdır. Buna karşı çıkmak gerekiyor:” Yılmaz herkesin sesini yükseltmesi gerektiğini söyledi.
HDK İzmir Eşsözcüsü Ayşe Yılmaz, operasyona tepki göstererek, “Türkiye, 2011’den beri işgal planları yapıyor” dedi. Jİnnews’ten Melike Aydın’a konuşan Yılmaz, her bir kuruma, anlayışa, politik merkeze görev düştüğünü söyledi. Yılmaz şöyle dedi: “Kürt, Türk fark etmez evlatlarımız ölecek. Çünkü Rojava ‘teslim olmayacağım, kendi statükomu kuracağım’ diyor. Öte taraftan emperyalist ülkelerle paslaşarak geliştirilen işgal planının Türkiye’ye yansıması da kötü olacak. AKP-MHP bloğunun halklara reva gördüğü bu yaşam kabul edilir değil. Bunu örtülemek, bir nebze kendine nefes alabileceği bir alan yaratmak için giriştiği işgal planıdır. Buna karşı çıkmak gerekiyor:” Yılmaz herkesin sesini yükseltmesi gerektiğini söyledi.
HABER MERKEZİ