Partisinin İstanbul kongresinde konuşan HDP eşbaşkanlarından Buldan, Kürtlerin iradesini tanımayanlara ‘Yarın el sıkışmak istediğinizde tek bir Kürt bulamayacaksınız’ uyarısı yaparken, Temelli ise, ‘Zulüm bizden korksun’ dedi.
Halkların Demokratik Partisi (HDP) İstanbul İl Örgütü, 3’üncü Olağan Kongresi’ni “Umut ve Cesaretle Örgütlenelim Faşizmi Yenelim” şiarıyla Küçükçekmece’de bulunan Yahya Kemal Beyatlı Gösteri Merkezi’nde başladı.
Kongrenin olduğu salona giden tüm yollara polis konuşlandırılırken, kavşaklara ise TOMA’lar yerleştirildi. Salonun etrafı polis tarafından bariyerlere kapatılırken soluna girmek isteyen herkes aranarak içeri alınıyor.
Birçok dilde hoşgeldiniz
Kongre salonunun girişinde Ermenice, Türkçe, Arapça, Farsça ve Kürtçenin Kurmaçkî ve Kurmancî lehçelerinde “Hoş geldiniz” pankartı asıldı. “Barış, emek, demokrasi, adalet” yazılı dev pankartın asıldığı salon HDP bayraklarıyla donatıldı. Sahnede kurulan dev ekranlarda ise İktidarın uygulamalarına karşı verilen demokrasi mücadelesinden kesitler sunuldu.
Çok sayıda kurum ve kuruluş katıldı
Kongreye HDP Eş Genel Başkanları Sezai Temelli ve Pervin Buldan, Hakların Demokratik Kongresi Eşsözcüleri (HDK) Gülistan Kılıçkoçyiğit ve Sedat Şenoğlu, Türkiye İşçi Partisi (TİP) Genel Başkanı Erkan Baş, Ezilenlerin Sosyalist Partisi (ESP) Eş Genel başkanları Şahin Tümüklü ve Özlem Gümüştaş, Emek Partisi (EMEP), Halk Evleri, Barış Anneleri Meclisi, Özgür Kadın Harketi (TJA), Tutuklu Aileleri ile Yardımlaşma ve Dayanışma Derneği (TUHAY-DER), Anadolu Yakınlarını Kaybedenler ile Dayanışma Derneği (ANYAKAY-DER), İnsan Hakları Derneği (İHD), 78’liler Girişimi’nin yanı sıra çok sayıda sivil toplum örgütü katıldı.
Gençlerden yoğun katılım
Binlerce kişinin katıldığı kongrede kadınların giydiği yöresel elbiseler salona ayrı bir renk kattı. Çok sayıda ailenin çocukları ile katıldığı kongreye gençler, “Biji berxwedana Rojava” sloganları ile giriş yaptı.
Bu sırada salonda çalınan “Şervano” parçası ile salonu dolduran binlerce kişi alkış ve zılgıtlar eşliğinde “Biji berxwedana Rojava” sloganları attı. Mezopotamya Kültür Merkezi (MKM) sanatçıları sahne aldığı kongrede, salona akış devam ediyor. Kongrede açılış konuşmasının ardından söz alan HDP Eş Genel Başkanı Pervin Buldan, kendilerini yalnız bırakmayanları selamladı.
‘Diz çökmeyeceğiz’
Hiçbir zaman zülüm karşısında diz çökmediklerini belirten Buldan, “Bu salonda görüldüğü gibi büyük bir heyecan ve coşkuyla gerçekleştirdiğimiz kongremiz güçlendiğimizin, kararlılığımızın kanıtıdır. Ne yaparlarsa yapsınlar HDP düşmedi düşmeyecek. Ne yaparlarsa yapsınlar bizler susmadık susmayacağız ne yaparlarsa yapsınlar diz çökmedik çökmeyeceğiz. Boyun eğmedik eğmeyeceğiz” dedi.
Savaşa karşı duran tek partiyiz’
HDP’nin savaşa karşı çıkan tek parti olduğunu sözlerine ekleyen Buldan, “Biz biliyoruz ki ölerek ve öldürerek değil yaşayarak ve yaşatarak her şey mümkündür. Afrin savaşında ve bugün Rojava savaşında Türkiye’nin oraya asker göndermesi, oraya işgal girişimi bu savaşı başlatması kabul edilebilir bir durum değildir” sözlerini kullandı.
‘Kimsenin haddine değil’
Buldan’ın konuşmasının devamındaki satırbaşları şöyle: “Her şey müzakereyle ve siyasi adımlarla çözülebilecekken, oradaki insanları yerinden yurdundan etmek, orada yaşayan halkları başta Kürtleri ve oradaki tüm halkları topraklarından sürgün etmek, topraklarından göndermek hiç kimsenin haddine değildir buna hiç kimsenin hakkı yoktur. Oradaki halklar kendi kararlarını kendileri verecekler. Oradaki halklar yeni bir anayasa ile geleceklerini garanti altına alacaklar. Oradaki halklar barış içinde, huzur içinde yaşıyor ve yaşarken oraya müdahale etmek, demografik yapıyı değiştirmek hiç kimsenin haddine değildir” diye belirtti.
‘Sandılar ki Kürtler eski Kürtler’
Kürtsüz bir dünya yaratmak istiyorlar. Nerede bir Kürt varsa o Kürde nefes aldırmamak istiyorlar. Bunu hem içeride hem dışarıda yapıyorlar. Kuzey Suriye’ye de bunun için gittiklerini biliyoruz. Sandılar ki Suriye’ye gittikleri zaman tüm dünya onları destekleyecek. Sandılar ki Kürtler eski Kürtler, sandılar ki bu coğrafya eski coğrafya. Sandılar ki dünya geçen yüzyılki dünya. Sonuç ülkeyi bütün dünyadan tecrit altına soktular. Tıpkı İmralı’da Sayın Öcalan’a uyguladıkları tecrit gibi. Zaman zaman İmralı Adası’na Sayın Öcalan’la avukatları aracılığıyla görüşmeler gerçekleşmiş olsa da bugün Sayın Öcalan üzerinde mutlak bir tecrit olduğunu biliyoruz.
2013 yılında başlayan ve 2015 yılına kadar devam eden barış ve müzakere sürecinde herkes gördü ki bu ülkede müzakere ve diyalogla masa etrafında oturup bütün sorunlar hallolabilecekken, konuşarak, müzakere ederek her sorun çözülebilecekken 2015’te bütün görüşmeleri bitirip Dolmabahçe Mutabakatını yok sayıp Sayın Öcalan üzerindeki tecridi devam ettirerek kendi iktidarlarını ayakta tutmaya çalıştılar. Dolmabahçe Mutabakatı bu ülke için bir şanstı. Dolmabahçe Mutabakatı kabul edilmiş olsaydı yok sayılmasaydı, bugün ne Washington ne de Moskova’da ayrı bir mutabakat imzalanmak zorunda kalınmayacaktı.
‘El sıkışacak Kürt bulamazsınız’
Şunu çok açık olarak ifade etmek isterim ki Kürt halkının iradesini tanımayan, dikkate almayan hiçbir politikanın başarı şansı yoktur. Bu coğrafyada Kürtler olmadan hiç bir şekilde bir denge ve denklem artık kurulamaz. Herkesin bunu iyi bilmesi gerekir. Siz zannediyorsunuz ki bu halk eski halk. Kürtler eskiden bunlara göz yumardı. Ama artık Kürtler değişti. Yarın Kürtlerle el sıkışmak istediğiniz de tek bir Kürt bulamayacaksınız” diye konuştu.
Abdullah Zeydan
2 gün önce Edirne cezaevinde eski vekilimiz sevgili Abdullah Zeydan yeni çıkan yasa kapsamında tahliye olurken sarayın savcıları tahliye olan arkadaşımız hakkında yeni bir karar aldı ve çıkan tahliye kararını reddetti ve savcı tutukluluğunun devamına karar verdi. Çünkü Abdullah Zeydan bir Kürt’tü, çünkü Abdullah Zeydan HDP’li bir milletvekili onlar zannediyorlar ki Abdullah Zeydan bu karara çok üzüldü. Esas üzülmesi gereken sizlersiniz. Çünkü Abdullah Zeydan’ın hücre arkadaşı Selahattin Demirtaş’tır onun yoldaşı Figen Yüksekdağ’dır, onun yoldaşı Sebahat Tuncel’dir, onun yoldaşı Gültan Kışanaktır siz verdiğiniz kararlarla utanın bu bir hukuk garabetidir ve tarihe bir kara leke olarak geçmiştir. Buradan bir kez daha ifade ediyoruz. Böyle bir ayrımcılık yapmayın. Yasalar kime ne şekilde işliyorsa bunu geçerli kılın” ifadelerinde bulundu.
Sevgili Türkiye halkları dayanışma için gün bugündür gün savaşa karşı çıkma günüdür. Gün kayyımlara zorbalığa karşı çıkma günüdür. Çok zor günlerden geçtiğimizi biliyoruz bu günlerde özellikle kadınların mücadelesi çok daha hayati bir önem taşımaktadır.
Temelli’den İmralı’ya selam
Kongrede sonradan söz alan HDP Eş Genel Başkanı Sezai Temelli de yaptığı konuşmada Mahirlerin, Denizlerin, İbrahimlerin, Mazlumların, Kemallerin, Sakinelerin mücadelesinin sürdüğünü söyleyerek mücadelenin kararlılıkla devam ettiğinin vurguladı. Bu mücadele mirasına sahip çıkarak yollarına devam ettiklerini ifade eden Temelli, “Devrimci mücadeleler ancak nitelikli müzakere süreçleriyle kalıcı olurlar ve kesin dönüşümü sağlarlar. İşte buna bağlı kalarak faşizme karşı mücadelemizi yükseltiyoruz. Ama bununla birlikte demokratik cumhuriyet için mücadelemizi de yükseltiyoruz. Bugün demokratik ulus, radikal demokrasi mücadelesi için İstanbul İl Kongremizde bir araya geldik. Demokratik ulus, radikal demokrasi mücadelemiz ile ne mutlu yan yana gelişi. Bizi yan yana getirene bizi buluşturana bin selam olsun. Bin selam olsun İmralı’ya, bin selam olsun Sayın Öcalan’a, bin selam olsun İmralı’ya” dedi.
‘Mücadeleden vazgeçmedik’
Ardından söz alan HDP Eş Genel Başkanı Sezai Temelli, partilerinin 7 yaşında olduğunu belirterek, 7 yıl boyunca mücadeleden vaz geçmediklerini asla geri adım atmadıklarını vurguladı. Her türlü zulümle karşı karşıya geldiklerini dile getiren Temelli şöyle devam etti: “Korkmadık, yılmadık, vazgeçmedik. Artık zulüm bizden korksun. Bir Cumhurbaşkanlığı hükümet sistemi var bir tek adam rejimi var. AKP-MHP faşist bloğunun dayattığı bir tekçi rejim var. Bir Erdoğan rejimi var. Bugün bu rejim her türlü zulmü şiddet ile savaş politikaları ile saldırmaya devam ediyor. Kürt düşmanlığından beslenmeye devam ediyor. Kürt halkına halklarımıza her türlü şiddeti savaş politikalarını reva görüyor. Bugün Suriye’de yaşananlar tam da bunun sonucudur. Evelki gün 1 Kasım Dünya Kobane Günü’nü bir kez daha kutladık. Bir kez daha 5 yıl geriye gittik. Tam 5 yıl önce Kobane’de direnenler, IŞİD’i durdurarak dünyayı büyük bir felaketten kurtaranlar, Suriye’nin kuzeydoğusunda bir demokrasi vahası yarattılar. Tüm halklarla birlikte Araplarla, Türkmenlerle, Süryanilerle, Ermenilerle birlikte bir demokrasi vahası yarattılar. O gün ‘Kobane düştü düşecek’ diyenler, Türkiye sınırının 5 km ötesinde Kobane’ye o canavarlarını salan, Türkiye’de Suruç Katliamını, 10 Ekim katliamını yapanlar o örgütün lideriyle komşu olmuşlar komşu.”
‘Barış için çıkın’
Suriye’nin kuzeyinde yaşama iradesi, barış koridoru olduğunu belirten Temelli, bugünkü iktidarın istikbalini istilada aradığının altını çizdi. O yüzden Suriye’nin kuzeyine Suriye’ye barış gelmesi için iktidarın bir an önce Suriye’den çıkması çağrısında bulunan Temelli, “Suriye’de siyasi çözümün yolunun açılması gerek. Bunun da yegane yolu yegane şartı oradaki halkların başta Kürt halkı olmak üzere siyasal haklarına saygı duymakla mümkündür. Suriye’de siyasi çözümün yolu demokratik anayasa yapım sürecinden geçer. Ki anayasa yapım sürecinde eğer Suriye Demokratik Meclisleri yoksa oradan çözüm çıkmaz. Bir an önce uluslararası kamuoyuna çağrı yapıyoruz. Suriye’de demokratik çözümün gereğini yapın. O masayı gerçek anlamına kavuşturmak için Suriye demokratik meclislerini o masaya dahil edin. Şiddetin her şekliyle karşı karşıyayız. Şiddete maruz kalıyoruz. Yıkım her yerde, savaş her yerde, şiddet her yerde. İstanbul’da, Amed’de, Van’da, Rojava’da. Bu iktidar sadece savaştan, bu iktidar ranttan besleniyor” diye konuştu.
Ekonomide de yıkım yaşandığını hatırlatan Temelli, yoksulluk yaygınlaştığını, asgari ücretin açlık sınırının altında olduğunu dile getirdi. Bu zihniyetin adının kayyum rejimi olduğunu vurgulayan Temelli, 14 belediyelerine kayyım atandığını hatırlattı.
HABER MERKEZİ