Ulusal birlik vurguları ile başlayan DBP 5. Olağan Kongresi’de ortak mücadele, tecrit ve ‘yeni bir başlangıç’ vurguları ön plana çıktı. Kongrede Eş Genel Başkanlığa Aydeniz ve Bayındır seçildi
Demokratik Bölgeler Partisi (DBP) 5. Olağan Kongresi, Dünya Ticaret Merkezi Konferans Salonu’nda gerçekleşti. Kongre’nin ana sloganı, “Ulusala birlik ruhuyla özgürlüğe yürüyoruz” olarak belirlendi. Demokratik Toplum Kongresi (DTK) Eşbaşkanları Leyla Güven ve Bedran Öztürk, Halkların Demokratik Kongresi (HDK) Eşsözcüleri Gülistan Koçyiğit ve Sedat Şenoğlu, HDP Eş Genel Başkanları Pervin Buldan ve Sezai Temelli, EMEP Genel Başkanı Selma Gürkan, Devrimci Parti Genel Başkanı Elif Torun Öneren ve KESK Eşbaşkanı Mehmet Bozgeyik kongreye katılan isimler arasında yer aldı.
‘Kürt halkının birlikteliği büyüyor’
Program Kongre Komisyonu adına DBP Eş Genel Başkan Yardımcısı Mehmet Şirin Tunç’ın açılış konuşması ile başladı. Tunç, “Biz bugün Kürtlerin ulusal birliği için buradayız. Binlerce kişi bugüne kadar şehit oldu. BDP kongresini düzenliyoruz. Zor ve zahmet içinde olsa da Kürt halkı birlikteliği gün be gün büyütüyor. Tarihte Qazi Muhammed şöyle diyor; ‘Ey Kürtler ben sizden küçüğüm, sizden bir şey istiyoruz, birlikteliğinizi oluşturun Düşmana karşı başınız hep dik olsun. Biz de bu yolda üzerimize düşeni yapacağımıza söz veriyoruz.’ Bu ruhla herkesi selamlıyorum” dedi.
‘Tarihi sorumluluğu yerine getireceğiz’
HDP Batman Milletvekili Mehmet Rüştü Tiryaki ise konuşmasında “Emin olun bundan yüzyıl sonra bu günler Kürtler ve birlikte yaşadıkları halklar tarafından en önemli dönemeç olarak kabul edilecek. Bu tarihi sorumluğu ya yerine getireceğiz ya yerine getireceğiz” ifadelerini kullandı.
‘Yeni bir başlangıç zamanı’
Kongreye Kandıra F Tipi Cezaevi’nden mesaj gönderen DBP Eş Genel Başkanı Sebahat Tuncel, Ortadoğu ve dünyada ciddi krizlerin yaşandığı bir süreçte kongreye gittiklerini hatırlatarak, mesajında “Yeni ve güçlü bir başlangıç yapmanın zamanıdır” vurgusu yaptı. Kürt ulusal birliğine de dikkat çeken Tuncel, “Kürtler arası birliğin ve halklar arası dayanışmanın gerçekleştirilmesi Kürt Sorununun demokratik ve barışçıl çözümü açısında oldukça önemlidir” dedi.
Ulusal birlik ve Tecrit
Mesajının devamında PKK Lideri Abdullah Öcalan’a yönelik tecrite dikkat çeken Tuncel’in mektubundan öne çıkan bazı başlıklar şöyle: “Tecrit ortadan kalkmadan, Sayın Öcalan’ın sağlık güvenlik ve özgürlük koşulları sağlanmadan Ortadoğu Halklarının demokrasi özgürlük ve barışının Kürt Sorunun çözümünün mümkün olmayacağı, o nedenle DBP’nin en önemli görevlerinden birisi de Sayın Öcalan üzerinde uygulanan mutlak tecrit uygulamasının son bulması, Kürt sorununun demokratik, özgürlükçü ve barışçı çözümü için çaba harcanmasıdır. Bu konuda Ulusal Birlik ve Demokratik Ulusun geliştirilmesi de ve sürece katkı sunacaktır. Kürtler arası birlik ve birlikte yaşadıkları halklarla dayanışma ve ortak bir gelecek kurmak için birlikte mücadele Ortadoğu halklarının da geleceğini belirleyecektir. DBP’nin öncelikli çalışmalarından birisinin bu olması sadece bir sorumluluk değil, zorunluluktur.
‘DBP’ye büyük sorumluluk düşüyor’
Alternatif bir siyaseti geliştirmek için demokratik, ekolojik, kadın özgürlükçü paradigmamızın toplumsallaşması ve örgütlenmesinde büyük sorumluluk DBP’ye düşmektedir. Partimizin bu görev ve sorumluğu yerine getireceğine inanıyorum. DBP aynı zamanda bir kadın partisidir. O nedenle kadınların özgürlük, eşitlik ve adalet taleplerinin karşılanması için özgün çalışmalar yürütülmesi kadın özgürlükçü çizginin geliştirilmesi hayati önemdedir.”
‘Kürtler alternatifsiz değil’
Tuncel’in mektubunun okunmasının ardından sözü alan DBP Eş Genel Başkanı Mehmet Arslan ise ‘tarihi ve zorlu bir süreçten’ geçildiğine dikkat çekti. AKP-MHP iktidarın ciddi krizler yaşadığını ifade eden Arslan, bu krizin Suriye’deki savaşla aşılmaya çalışıldığını söyledi. Toplumsal talep ve beklentilerine cevap olamayan hiçbir iktidarın ayakta duramayacağını belirten Arslan, Kürtlere işaret etti: “21 yüzyılda Kürtler sadece kendi sorunlarını değil kapitalist modernitenin içine girdiği krize alternatifin yaratarak demokratik moderniteyi örgütlemeye çalışıyor. 21. yüzyılda halklar artık alternatifsiz değildir. Rojava’da boğulmak istenen Kürtlerin kapitalist moderniteye karşı geliştirdiği yeni yaşam modelinedir.”
‘Bu ülkenin sorunu AKP’dir’
Arslan, AKP iktidarının Türkiye’yi yönetemediğini belirterek, devamla şu ifadeleri kullandı: “AKP, Türkiye’de meşruiyetini yitirmiştir. Halkların atadığını bakanlar ve gece yarısı çıkan kararnamelerle Türkiye yönetiliyor. Çok zorlu şartlarda mücadele ediyoruz. AKP’nin geliştirmek istediği bu dikta rejimine karşı hiç kimse boyun bükmeyecektir, direnecektir. Kürtler içerisine girilen savaş, Türkiye’deki tüm halklara kaybettirir. AKP’ye muhalif olanlar ülkenin beka sorununu oluşturmuyor. Bu ülkenin sorunu AKP’nin ta kendisidir.
‘Öcalan rasyonel akla işaret etti’
Demokrasi ve barışı engellemek için 2015’den beri sayın Öcalan üzerinde insanlık dışı tecrit uyguluyor. Biz hiçbir zaman sayın Öcalan şahsında Kürt halkına dayatılan bu tecridi halk olarak parti olarak kabul etmedik, bundan sonra da etmeyeceğiz. Sayın Öcalan tecridin aralanmasıyla birlikte Mayıs ayında avukatlarına şöyle bir söz söyledi. ‘İçinden geçtiğimiz tarihi süreçte derin bir toplumsal uzlaşmaya ihtiyaç vardır. Sorunların çözümünde her türlü kutuplaşma ve çatışma kültüründen uzak demokratik müzakere yöntemine şiddetle ihtiyaç vardır.’ 7 Ağustos’ta da sorunların çözülmesi için devletin rasyonel akıl kullanması gerektiğinden bahsetti. Bizler tam da yaşanan çatışma ve gerilimlerden sonra sayın Öcalan mesajlarıyla umutlandık, rahat nefes aldık. Ama devletin rasyonel aklı 7 Ağustos mesajlarına 19 Ağustos kayyum atayarak cevap verdi. Rojava’ya yönelik işgal saldırısıyla cevap verdi. Türkiye halklarını önü açılacaksa bu ülkeye demokrasi gelecekse Kürtlere savaş açarak değil, Kürtlerin önderine, seçilmişlerine, partilerin saygı duymakla olur.
CHP’ye eleştiri
Bizlerin siyasal ve politik bakış açıları farklı olabilir. Ama tüm siyasi partiler bu halka karşı sorumluluğu vardır. Türkiye halklarına karşı sorumluluğu olan tüm sol sosyalist partiler AKP faşizmine karşı direnmelidir. Bizler 31 Mart ve 23 Haziran seçimlerinde Kürtlerin çabasıyla gelişen CHP adaylarına verilen destekle güçlü bir mücadele verileceği düşünülürken ne yazık ki CHP Meclis’te Suriye’ye, Rojava’ya yönelik savaş tezkeresine destek vermiştir. CHP, verilen desteği önemsemeyebilir ama biz yılmadan bıkmadan mücadele edeceğiz.
Ulusal birlik mesajı
Kongremizin sloganı ‘Ulusala birlik ruhuyla özgürlüğe yürüyoruz.’ Kürtler kendi arasında ulusal birliğini oluşturmadan mücadele yürütmeleri anlamlıdır ama kazanımlarımızı korumaya yetmemektedir. Kürt partilerine sesleniyoruz. Kuşkusuz tüm partilerin kendi siyasal politik görüşleri vardır. Ama mevzu Kürtlerin özgürlük sorunu olduğunda bizler ulusal reflekslerle hareket etmek zorundayız. Tüm siyasi partiler tüm örgütler tüm önderler, liderler Kürtlerin ulusal birliğini sağlamak açısından kendi sorumluluğunu yerine getirmelidir. Özlem duyulan Ulusal Birliği halklarımıza hediye etmelidirler.”
‘Şapkamızı önümüze koymanın zamanı gelmiştir’
Ardından konuşan HDP Eş Genel Başkanı Pervin Buldan ise, tutuklu siyasetçilere dikkat çekti ve “Binlerce yoldaşımız eğer bugün bu salonda değilse, bir kez daha oturup düşünmenin ve şapkamızı önümüze koymanın zamanı gelmiştir” dedi.
‘AKP’yi göndereceğiz’
Çözüm ve barış sürecinin tekrar yaşanması için Öcalan’ın üzerindeki tecridin kaldırılması gerektiğini ifade eden Buldan, “Bu elbette AKP ile gerçekleşecek değildir. AKP’yi göndereceğiz, barışımızı halklarımızla birlikte sağlayacağız. Ya kazanacağız ya kazanacağız” diye belirtti.
‘Zaten milletin sinesindeyiz’
Halkların Demokratik Kongresi (HDK) Eş Sözcüsü Gülistan Kılıç Koçyiğit ise, sine-i millte tartışmalarına değindi: “Sine-i millet diyenlere zaten milletin sinesinde olduğumuzu ve milletin verdiği yetkileri ancak milletin alabileceğini söylemek isterim. Bu konuda da DBP’ye tarihi bir rol düşüyor. Hem Kürt Ulusal Birliği için hem Türkiye’deki demokrasi için daha fazla bizi yan yana getirmesi, buluşturması için kongre zeminlerini güçlendirilmesi gerektiği ve bu çökmüş, çürümüş AKP iktidarını tarihin çöp sepetine göndereceğimize olan inancımızı yinelemek isterim.”
‘Dünya halkları, Kürtlere borçlu’
Koçyiğit’in ardından konuşmasını yapmak üzere Demokratik Toplum Kongresi (DTK) Eş Başkanı Berdan Öztürk kürsüye çıktı. Öztürk, Kürtlere yönelik ideolojik ‘bir savaş’ yürütüldüğünü söyledi ve “Başta Kürt halkı ve Rojava halkları sadece kendi hakları için değil, tüm dünya halkları için büyük bedeller ödediler ve IŞİD’i gerilettiler. Dünya halkları bunu Rojava ve Kürtlere borçludur” diye konuştu. Öcalan’ın ulusal birliğin önemini sürekli tekrarladığını belirten Öztürk, ulusal birliğin önemine dikkat çekti.
Kongrede Emek Partisi (EMEP) Genel Başkanı Selma Gürkan, Devrimci Parti Genel Başkanı Elif Torun Öneren, Ezilenlerin Sosyalist Partisi(ESP) Eş Genel Başkanı Şahin Tümüklü ve KESK Eş Genel Başkanı Mehmet Bozgeyik de birer konuşma yaptı. Siyasetçilerin konuşmaları şöyle:
Selma Gürkan: Çıkışın yolu ortak platform
Selma Gürkan: “Kayyum demek, Kürt halkını iradesini tanımamaktır. Kentlerin oluşturduğu kaynaklara peşkeş çekilmesi demektir. AKP iktidarı daha çok adliye daha çok cezaevi açmaktır. Bu iktidarın uygulamaları cezaevi demektir. Aslında çıkış yolu çok basit. Demokrasi isteyen bütün toplumsal ve siyasal kesimlerin ortak mücadele platformudur. Biz bunu 7 Haziran seçimlerinde, 31 Mart yerel seçimlerinde nasıl olacağını gördük.”
Elif Torun Öneren: Direncimizi yükselteceğiz
Elif Torun Öneren: “Saray iktidarının zulmü karşısında Kürt halkı ile yan yana tek adam diktatörlüğüne karşı direncimizi yükselteceğimize yoldaşlarımız önünde söz veriyoruz. Tarih bir gün diktatörlüğünü sürdürebilmek için suni savaş gündemi yaratanları mutlaka yargılayacaktır. Mücadeledeki yükseliş sokakta, alanlarda yerimizi almamızı çağırıyor.”
Şahin Tümüklü: Gezi ve Kobane ruhu birleşmeli
Şahin Tümüklü: “Bu coğrafyanın kaderi ya da kadersizliği, politikası ya da politikasızlığı Kürt halkının mücadelesi ve onun merkezinde durduğu politik özgürlük siyasetiyle şekilleniyor. Kaderimiz bu coğrafyada ortak. Gezicilerle, Kaz dağlarında ortak. Türkiye işçi ve emekçileriyle ortak. Bunu birleştirmek zorundayız. Kobane ruhu ile Gezi ruhunu birleştirmek zorundayız. Biz bunu birleştirirken bambaşka bir coğrafyayı yaratacak olan cesareti oluşturacağız.”
Mehmet Bozgeyik: Savaş rejimi ile karşı karşıyayız
Mehmet Bozgeyik: “Rejimin karakteri belli. Tüm dünyada sağ popülist rejimlerin uygulamış olduğu politikalar insanlık tarihi açısından da bir savaş rejimiyle karşı karşıyayız.”
Yeni Eş Genel Başkalar Aydeniz ve Bayındır
Konuşmaların ardından Saliha Aydeniz ve Keskin Bayındır, DBP’nin yeni Eş Genel Başkanlığına seçildi.
Kaynak: MA