• İletişim
  • Yazarlar
  • Gizlilik Politikası
20 Haziran 2025 Cuma
Sonuç Yok
Tüm Sonuçları Görüntüle
ABONE OL!
GİRİŞ YAP
Yeni Yaşam Gazetesi
JIN
  • Anasayfa
  • Gündem
    • Güncel
    • Yaşam
    • Söyleşi
    • Forum
    • Politika
  • Günün Manşeti
    • Karikatür
  • Kadın
  • Dünya
    • Ortadoğu
  • Kültür
  • Ekoloji
  • Emek
  • Yazarlar
  • Panorama
    • Panorama 2024
    • Panorama 2023
    • Panorama 2022
  • Tümü
  • Anasayfa
  • Gündem
    • Güncel
    • Yaşam
    • Söyleşi
    • Forum
    • Politika
  • Günün Manşeti
    • Karikatür
  • Kadın
  • Dünya
    • Ortadoğu
  • Kültür
  • Ekoloji
  • Emek
  • Yazarlar
  • Panorama
    • Panorama 2024
    • Panorama 2023
    • Panorama 2022
  • Tümü
Sonuç Yok
Tüm Sonuçları Görüntüle
Yeni Yaşam Gazetesi
Sonuç Yok
Tüm Sonuçları Görüntüle
Ana Sayfa Manşet

Bakırköy’den kalan… – M. Ender Öndeş

11 Aralık 2019 Çarşamba - 23:00
Kategori: Manşet, Yazarlar

Geçen hafta sonu Bakırköy’deki mitingdeydim. Özel olarak kriz ve yoksulluğa odaklanmış miting, epeydir yapılmayan ve benim yapılmasının doğru olduğuna inandığım bir işti ve sonucu görmek istedim açıkçası.

İyi miydi miting? İyi değildi elbette.

Önemli miydi? Önemliydi. Hâlâ da öyle düşünüyorum.

Haddimi aşmak istemem, iş yapanı yıpratmak da doğru değildir ama birkaç şeyi not etmekte yarar var.

Türkiye’de yıllardır standart olarak her ay, ‘memleketin en önemli sorunları’ anketleri yapılıyor ve bu anketlerin sonucu her zaman aynı çıkıyor. Vatandaş, ‘en önemli sorun’ olarak ekonomik kriz, işsizlik ve geçim sıkıntısını görüyor. Bu bir gerçek. Ancak, insanların bir şeyi ‘en önemli sorun’ olarak görmesiyle o sorunu çözmek için harekete geçmesi aynı şey değildir. Sokağa çıkan, bir miting alanına gelen insan sayısıyla krizden zarar gören insan sayısı arasında kocaman bir açı vardır ve bu açı zaten hiçbir zaman tümüyle kapanmaz. Hatta devrim günlerinde bile bu açı vardır; bu anlamda yüzde 99 deyimi bir soyutlamadır. Muazzam kalabalıkları topladığınızda da durum böyledir. Misal, memlekette erkek şiddetinden mustarip kadın sayısı da milyonlarcadır ama sonuçta 25 Kasım’da binlerce kadın vardır ve bu da, en azından şimdilik, bir kusur değildir. Çünkü toplumsal eylem, sadece katılanlarla değil, kendisini orada hissedenlerin çokluğuyla da ölçülür; bu duygudaşlık, işin doğru yapıldığını gösterir bize.

Ama öte yandan, oraya katılabilecek olan ve daha önce katılmış da olan binlerce insana ulaşmak da mühimdir ve bu, bir çalışma meselesidir. Bakırköy’deki sıkıntı da buradadır kanımca. Herhalde işin yürütücüsü durumunda olan ‘dörtlü’ birliğin üye ve yöneticileri de memnun değildir durumdan. Çünkü biliyoruz ki, ne DİSK o kadardır, ne KESK, ne de diğerleri. Sol camianın da geniş bir katılım için kendini fazla sıkmadığı çok açık ama burada sorun onlarla değil, işin belkemiğini oluşturan, oluşturması gerekenlerle ilgilidir. Yanlış gördüysem beni düzeltin lütfen ve lütfen anarşist arkadaşlar alınmasınlar ama onların hep ‘marjinal’ addedilen kortejleri neredeyse DİSK kadardı. Yani tamam, Allah anarşist yoldaşlara daha fazlasını versin ama burada bir sorun yok mu?

Bir sorun var. Belki de insanları bir yere çağırma biçimlerimizde, onlara hitabımızda ve çalışma biçimimizde bir sorun var. Özel bir ampirik bilgiye dayanarak değil, genel gözlemimle söylüyorum, örneğin KESK 89’ların, 90’ların üye toplantılarını, cıvıl cıvıl sendika binalarını hatırlıyor mudur? Tamam, dönem aynı dönem değil biliyorum ama insandan insana ilişkilerin zayıfladığını, insana dokunarak yapılan çalışmaların gitgide geriye düştüğünü söylesek yanlış mı olur? Afiş-bildiri diye bir şey vardı örneğin. Pek mi ilkel düşünüyorum 21. yüzyılda? Afiş yalnızca afiş değildir ama. Afiş, aynı zamanda sendikanın/kurumun/partinin aktif üyelerinin mobilize edildiği bir şeydir ve siz afiş yapıştırır, bildiri dağıtırken yanınızdaki arkadaşınızla bir ilişki kurarsınız. HDP’nin altı ayda bir girilen seçim atmosferlerinde kendi insanlarını ‘seçmen’e dönüştürmesine benzer şekilde, sendikaların da kendi üyelerini ‘eyleme çağrılan’ insanlara dönüştürmesi doğru mudur? Ayrıca, bir de şu var: Metro çıkışında eline bildiri verdiğiniz yurttaş, memlekette bir şeyler yapan, sesini yükselten insanların olduğunu düşünür. Sabah uyanınca şehrin arterlerinde seni bir yere çağıran afişler gördüğünüzde yüzünüz güler. Kimse afişle bildiriyle eyleme ikna olmaz ama bunların tümü bir atmosferdir. Kahveler, evler, fabrika/atölye çıkışları birer atmosferdir. Otobüs kalkış yerleri vardır, miting otobüslerinin şamatası mavrası vardır. Çok homojen eylem kitleleri için (örneğin Kadıköy’deki Las Tesis performansı) sosyal medya yeterli olabilir ama koca bir kenti bir alana yöneltmek istiyorsanız, bütün araçları kullanarak yaygın çalışmak zorundasınız. Ayrıca, belki dört kurumun dışındaki güçlerle de kolektif bir ilişki kurmak, onlarla birlikte çalışarak başka bir sinerji yaratmak da gereklidir. Yani biz şöyle bir iş yapıyoruz, müsaitseniz siz de gelin demek yeterli midir? Hem, davet sahibi davete icabet edenlerden daha zayıf olursa, o da biraz sıkıntı olmaz mı?

Hiçbir yazımda kimsenin emeğine haksızlık etmem ama bir sıkıntı var ortada, çok açık. Bir kez daha söylüyorum; yapılan iş çok doğrudur. ‘Her şey mitingleri’nden özgün hedefleri olan eylemlere geçiş, son derece yerindedir. Ama biraz daha tartışmak gerekir zannımca; daha doğrusunu bulmak için. Buna ihtiyacımız var çünkü.

PaylaşTweetGönderPaylaşGönder
Önceki Haber

Neoliberalizm gömülürken – Ertuğrul Kürkçü

Sonraki Haber

Katalunya’da bağımsızlık ısrarı – Metin Yeğin

Sonraki Haber

Katalunya’da bağımsızlık ısrarı - Metin Yeğin

SON HABERLER

Mazlum Ebdî: Tarihi aşamadayız, Kürtler yerini almalı

Mazlum Ebdî: Tarihi aşamadayız, Kürtler yerini almalı

Yazar: Yeni Yaşam
20 Haziran 2025

Neler oluyor?

Darbe mekaniği ve papatya falı

Yazar: Yeni Yaşam
20 Haziran 2025

Hakikatin ruhu, yolda birlik, tarihi sorumluluklarımız (2)

 İsrail’in İran’a saldırısı ve olası demokratik fay hatları

Yazar: Yeni Yaşam
20 Haziran 2025

Judenrat Zanyarlar, ‘Hür’ ‘devletçi’ler ve faşizmin ‘Sözcü’leri

Judenrat Zanyarlar, ‘Hür’ ‘devletçi’ler ve faşizmin ‘Sözcü’leri

Yazar: Yeni Yaşam
20 Haziran 2025

Bir milyon dolarlık füze ve kriz

‘Vatan savunması’ ve Üçüncü Yol

Yazar: Yeni Yaşam
20 Haziran 2025

Köyden kente işçi göçü

Bitlis’te beş minarenin yerini HES’ler alıyor

Yazar: Yeni Yaşam
20 Haziran 2025

Bakur’da Demokratik Konfederalizmin gerilimi: İçsel dinamikler, devlet stratejisi ve yeniden inşa imkânı

Bakur’da Demokratik Konfederalizmin gerilimi: İçsel dinamikler, devlet stratejisi ve yeniden inşa imkânı

Yazar: Yeni Yaşam
20 Haziran 2025

  • İletişim
  • Yazarlar
  • Gizlilik Politikası
yeniyasamgazetesi@gmail.com

© 2022 Yeni Yaşam Gazetesi - Tüm Hakları Saklıdır

Welcome Back!

Login to your account below

Forgotten Password?

Retrieve your password

Please enter your username or email address to reset your password.

Log In

Add New Playlist

E-gazete aboneliği için tıklayınız.

Sonuç Yok
Tüm Sonuçları Görüntüle
  • Tümü
  • Güncel
  • Yaşam
  • Söyleşi
  • Forum
  • Politika
  • Kadın
  • Dünya
  • Ortadoğu
  • Kültür
  • Emek-Ekonomi
  • Ekoloji
  • Emek-Ekonomi
  • Yazarlar
  • Editörün Seçtikleri
  • Panorama
    • Panorama 2024
    • Panorama 2023
    • Panorama 2022
  • Karikatür
  • Günün Manşeti

© 2022 Yeni Yaşam Gazetesi - Tüm Hakları Saklıdır