Garzan Mezarlığı’ndan çıkarılarak ATK’ye gönderilen oğlunun cenazesini almak için iki yıldır mücadele eden Arif Acar ‘Bu acı nasıl tarif edilir?’ diye sordu
Bitlis merkeze bağlı Yukarı Ölek (Oleka Jor) köyü kırsalında bulunan ve farklı tarihlerde yaşamını yitirmiş 267 kişinin mezarının bulunduğu Garzan Mezarlığı’nın iş makineleriyle yıkılıp, mezarlardan çıkarılan cenazelerin İstanbul Adli Tıp Kurumu’na (ATK) gönderilişinin üzerinden 2 yıl geçti. 19 Aralık 2017 tarihinden yaşanan olaydan aylar sonra cenazelerden 5’i, yapılan DNA incelemesi sonucunda aileleri tarafından teslim alınarak toprağa verildi. Bu ailelerin dışında 30 aile daha DNA eşleşmesi için ATK’ye başvuruda bulunuş; ancak bunlardan sadece 10’unun DNA’sı eşleşmişti. Ailelerinin teslim almayı beklediği cenazeler, diğerleriyle birlikte Mart 2019’da Sarıyer’de bulunan Kilyos Kimsesizler Mezarlığı’na defnedilmişti. 10 ailenin cenazeleri almak için 12 Aralık’ta başvurduğu İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı, cenazelerin ailelerine teslim edilmesine karar verdi. Bunun üzerine aileler Kilyos Kimsesizler Mezarlığı’na defnedilen yakınlarının cenazelerini alabildi. 10 cenazeden 8’i Bitlis’e, biri Mardin’in Nusaybin ilçesine ve biri de Batman’a götürülerek toprağa verildi.
Kimsesizler mezarlığında bulunan 252 cenaze içinde bulunan oğlu Lokman Acar’ın cenazesini almak için DNA örneği veren ve 2 yıldır mücadele eden baba Arif Acar, Mezopotamya Ajansı’ndan Ayşe Sürme’ye konuştu Acar, “Bu acı nasıl tarif edilir?” diye sordu.
‘İçim kan ağlıyor’
1987’de PKK’ye katılan oğlunun 1993 yılında Hizan’da yaşamını yitirdiğini anlatan Acar, bir an önce oğlunun kemiklerinin kendisine verilmesini istedi. Mezarlardan çıkarılıp cenazelerin başka bir yere gömülmesinin hiç bir dine, mezhep ve inanca sığmayacak bir olay olduğunu söyleyen Acar, “Çocuklarımızın mezarlarını her zaman ziyaret ediyorduk. 2 yıldır oğlumun mezarı yok. Bir yıla yakındır DNA başvurusu yaptığımız halde geri dönüş olmadı. Bir yılda sadece 10 cenaze iade edildi. Birçok aile bizim gibi cenazelerini bekliyor. İnsanlar çocuklarının mezarını, kemiklerini bilmezse ne yapar? Ne hissedilebilir? İnsanın içi parçalanıyor. Bu yaşatılan zulüm değil de nedir? Bundan daha büyük zulüm olur mu? Anne ve babalara eziyettir. Herkes gibi içim kan ağlıyor” dedi. 2 yıldır oğlunun mezarının boş olduğunu dile getiren Acar, bir an önce cenazelerinin geri verilmesi çağrısında bulundu. Acar, çocuklarının kemiklerini alana kadar, cenazeleri defnedene kadar mücadele edeceklerini vurguladı.