• İletişim
  • Yazarlar
  • Gizlilik Politikası
16 Haziran 2025 Pazartesi
Sonuç Yok
Tüm Sonuçları Görüntüle
ABONE OL!
GİRİŞ YAP
Yeni Yaşam Gazetesi
JIN
  • Anasayfa
  • Gündem
    • Güncel
    • Yaşam
    • Söyleşi
    • Forum
    • Politika
  • Günün Manşeti
    • Karikatür
  • Kadın
  • Dünya
    • Ortadoğu
  • Kültür
  • Ekoloji
  • Emek
  • Yazarlar
  • Panorama
    • Panorama 2024
    • Panorama 2023
    • Panorama 2022
  • Tümü
  • Anasayfa
  • Gündem
    • Güncel
    • Yaşam
    • Söyleşi
    • Forum
    • Politika
  • Günün Manşeti
    • Karikatür
  • Kadın
  • Dünya
    • Ortadoğu
  • Kültür
  • Ekoloji
  • Emek
  • Yazarlar
  • Panorama
    • Panorama 2024
    • Panorama 2023
    • Panorama 2022
  • Tümü
Sonuç Yok
Tüm Sonuçları Görüntüle
Yeni Yaşam Gazetesi
Sonuç Yok
Tüm Sonuçları Görüntüle
Ana Sayfa Yazarlar

Bu saçmalığı neden yaşıyoruz?

9 Mayıs 2020 Cumartesi - 00:43
Kategori: Yazarlar

Hükümet zor durumda. Keşke olmasa. Keşke ülkeyi şu corona günlerinde, her gün neredeyse 100 vatandaşımızı kaybettiğimiz günlerde çok daha iyi yönetebilse. Ama olmuyor. Olmuyor çünkü bir ülkede milyonlarca vatandaşımızı ilgilendiren konularda alınması gereken kararları tek bir kişinin alıyor olması, tabiata da topluma da bilime de aykırı. Sebep bu!

Seksenli yılların başında Amerika’da bulunduğum yıllarda Pravda gazetesi İngilizce olarak yayınlanmaya başlamıştı. Biliyorsunuz Pravda, Sovyetler Birliği Komünist Partisi’nin yayın organıydı. Bir zamanlar oradaki “komünizm”e hayranlık duyan bir genç olarak Pravda okumak gerçek bir ayrıcalıktı benim için. Ne var ki okuduğum bazı yazılardan kafam karışmaya başlamıştı. Örneğin Sibirya’dan bir okuyucunun yazdığına göre oraya gönderilmesi gereken ayakkabıların numaralarında bir yanlışlık olmuş, örneğin bir çift ayakkabının biri 36 diğeri 37 olmuş. Vatandaş almış kalemi kağıdı döşenmiş, bu ne rezalet diye. Bu ve buna benzer hikayelerden, Sovyetler Birliği’ndeki merkezi planlama sisteminin iyi çalışmadığını düşünmeye başlamış ve bu çerçevede yazılar okumaya devam etmiştim.

Tabii bu çabalarımın sonuçlarını burada değerlendirecek değilim. Sovyetler Birliği modelinin insanlığın kapitalizme karşı kazandığı bir deneme olduğunun da bilincindeyim. Buradan, “Aaa bakın işte bu adam sosyalizme karşı!” diyecek olanlara da buradan size bir ekmek çıkmaz diyerek söyleyeceğimi söyleyeyim. “Karar alanlar daima kendi çıkarlarına uygun karar alırlar”. Bu bir iktisatçı mottosu. Kapitalizmde karar alma noktasında olanlar genellikle o ülkenin, sayıları bir elin on parmağını geçmeyen egemen sermaye çevreleri olduğundan, alınan kararların daima onların çıkarına olduğunu ifade eden ve böylelikle de o kararların toplumun genelinin çıkarına olmayacağını söyleyen özlü bir söz. Tabii burada az sayıda insanın çok sayıda insanın ne alacağına, ne yiyeceğine ve ne giyineceğine ilişkin verdikleri kararların yanlış olma olasılığının da yüksek olacağı ifade edilmekte.

Her neyse gelelim yazının mevzuuna! Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi denilen bu sistem, öyle ya da böyle çok az sayıda siyasetçi, iş insanı ve bürokratın karar almasıyla yürüyen bir sistem. Tek adamdan da kastettiğim bu. Böyle değilmiş algısı için şimdilik Meclis açık tutuluyorsa da Meclis gerçek hiçbir karar almıyor. Kararlar Saray’da alınıyor ve bazı elçiler vasıtasıyla bu kararlar Meclis’e getiriliyor ve oradan da geçip gidiyor. O nedenle de benim yukarıda altını çizdiğim mottoya göre bu kararlar halkın değil bir avuç kişinin çıkarlarına uygun kararlardır ve bundan dolayı da yanlış olma katsayıları çok yüksek kararlardır.

Örnek mi?

Çok, ama yalnızca şu son “maske” meselesini ele alın. Sibirya’ya gönderilen farklı numaralı ayakkabı çiftleri örneğine benzemiyor mu? İktidar elindeki bütün imkanlara rağmen bir türlü maskelerin halka ulaşmasını sağlayamıyor. Çünkü, iktidar benim diyen, yerel yönetimlerle bu iktidarı paylaşmam diyen akıl dışı, bilim dışı ve vicdan dışı “merkezi” bir anlayışla ülkeyi yönetmeye çalışan bir iktidar var da ondan.

O nedenle de olmuyor. Ülke, her geçen gün daha da kötüye giden bir biçimde dibe batıyor. Yalnızca siyasi ve ekonomik olarak değil, psikolojik olarak da dibe batıyor. O nedenle de dibe batmamak için insanlarımızın bazıları da “kardeş aile”, “askıda fatura” gibi dayanışma mekanizmalarına sarılıyor.

Hükümet yönetemiyor. Çünkü artık insanlarımız kendi hayatlarını ilgilendiren önemli kararların alınmasında kendilerinin de dahil edilmesini istiyor. Bu kararların bir avuç insan tarafından alınmasını değil…

PaylaşTweetGönderPaylaşGönder
Önceki Haber

Muhalefetsiz iktidar ya da iktidarsız muhalefet

Sonraki Haber

Kapitalizm, 5G ve nadir toprak elementleri!

Sonraki Haber

Kapitalizm, 5G ve nadir toprak elementleri!

SON HABERLER

Yahya Orhan: Artık kendimiz için çalışacağız!

İmralı’nın üç yeni sakini

Yazar: Yeni Yaşam
16 Haziran 2025

Modernizmin put kırıcılığı

Modernizmin put kırıcılığı

Yazar: Yeni Yaşam
16 Haziran 2025

İpin ucu kaçıyor

İpin ucu kaçıyor

Yazar: Yeni Yaşam
16 Haziran 2025

Öcalan ve Kürt kimliği: Bir halkı yeniden düşünmek

Öcalan ve Kürt kimliği: Bir halkı yeniden düşünmek

Yazar: Yeni Yaşam
16 Haziran 2025

Örgütlü gençlik hedefte

Ne İran ne İsrail

Yazar: Yeni Yaşam
16 Haziran 2025

İran’ın İstihbarat Başkanı öldürüldü

İran’ın İstihbarat Başkanı öldürüldü

Yazar: Yeni Yaşam
16 Haziran 2025

Bir milyon dolarlık füze ve kriz

Normalleşme ve hızlanma

Yazar: Yeni Yaşam
16 Haziran 2025

  • İletişim
  • Yazarlar
  • Gizlilik Politikası
yeniyasamgazetesi@gmail.com

© 2022 Yeni Yaşam Gazetesi - Tüm Hakları Saklıdır

Welcome Back!

Login to your account below

Forgotten Password?

Retrieve your password

Please enter your username or email address to reset your password.

Log In

Add New Playlist

E-gazete aboneliği için tıklayınız.

Sonuç Yok
Tüm Sonuçları Görüntüle
  • Tümü
  • Güncel
  • Yaşam
  • Söyleşi
  • Forum
  • Politika
  • Kadın
  • Dünya
  • Ortadoğu
  • Kültür
  • Emek-Ekonomi
  • Ekoloji
  • Emek-Ekonomi
  • Yazarlar
  • Editörün Seçtikleri
  • Panorama
    • Panorama 2024
    • Panorama 2023
    • Panorama 2022
  • Karikatür
  • Günün Manşeti

© 2022 Yeni Yaşam Gazetesi - Tüm Hakları Saklıdır